Derneğimizin Ankara Temsilciliğinde, Arap halklarının isyanını konu alan bir seminer düzenledik. Tunus’ta başlayan ayaklanma, Mısır’da büyüyerek devam etti ve Ortadoğu coğrafyasını sardı. Hepimizin gözünü Ortadoğu’ya diktiği ve gelişmeleri büyük bir heyecanla izlediği şu günlerde atılan her adım bizim için büyük önem taşıyor.
Seminerde izlediğimiz görüntüler, orada nelerin yaşandığını gözlerimizin önüne serdi. Milyonlarca insanın Tahrir Meydanı’nda günlerce copların, tazyikli suların hatta yağan kurşunlarn önünde korkusuzca durmaları, yaşadıkları işsizliğe, açlığa, insanlık onurlarının hiçe sayılmasına bir son verme çabasıdır.
Seminerin ardından, derneğimize gelen işçi arkadaşlarla canlı bir sohbet etme fırsatı yakaladık. Sunucu arkadaşın “Bu olan biten Amerika’nın mı işi?” sorusuna salondan yükselen ses, hiçbir gücün milyonlarca insanı, günler boyu o meydanda tutamayacağı oldu. Bunun işsizlikten, yoksulluktan bunalan halkların isyanı olduğu vurgusu yapıldı. Gelişmeleri Amerika’nın organizasyonu olarak görmenin yaşanılan ayaklanmanın küçümsenmesi anlamına geldiği söylendi. 2000 yılında Güney Amerika’da bir devrimci durum yaşandığını, bugün o devrimci durum sönümlenmiş olsa da hâlâ etkilerinin görüldüğünü söyleyen bir işçi arkadaş, Arap coğrafyasında yaşanılan bu ayaklanmanın geri dönüşsüz kazanımlar bırakacağını, üzerinde yaşadığımız topraklarda da bunun etkilerini yaşayacağımızı söyledi. Etkinlikte çoğu arkadaşımızın geleceğe umutla bakıyor olması bize biraz daha güç kattı. “Biz buradan o halkları izlerken çok heyecanlanıyor ve sevinçle bekliyoruz. Etkilerini hissedebildiğimiz gibi eksiklerini de görüyoruz. Bize düşen görev bugünden örgütlülüğümüzü arttırmaktır!” diyen bir işçi arkadaş, ne yapmamız gerektiğini bir kez daha hatırlattı.