Biz işçiler saatlerce çalışmaktan artık ailemizin bile yüzünü göremez olduk. Bir yandan evimize ekmek götürme çabasındayız, bir yandan işyerlerimizdeki olumsuzluklarla uğraşıyoruz. Bakıyorum egemenler bizlerin üzerinden sömürü düzenlerinin devamı için durmadan çalışıp yasalar çıkarıyorlar. Biliyorsunuz, gündemde torba yasa var ama torbada ne var ne yok biz işçilere tam anlamıyla anlatılmıyor. Sadece olumluymuş gibi bir iki maddeyi anlatarak kandırıyorlar ama bizim zararımıza olan diğer maddelerden söz eden yok.
Şu da ayrı bir gerçek ki, çıkan hangi yasa olursa olsun şu ana kadar hiçbiri biz işçilerin yararına değildir. Hep bizleri daha çok sömürmek, susturmak ve örgütsüzleştirmek içindir. Çıkan önceki yasalara bakıyorum, emeklilik yaşını 65 yaptılar. Geçmişten bugüne kadar devletin başına gelen iktidarlar hiçbir zaman biz işçilere faydalı bir şey yapmamışlar. Hep patronlar sınıfının izinden gidip, onlar için bir şeyler yapıyorlar. Anlıyorum ki devlet biz işçilerin değil patronların devletidir. Biz işçiler birlik olmazsak, hakkımızı aramazsak, bu böyle sürüp devam edecektir.
Egemenler torba torba yasaları geçirirken bizler susacak mıyız? Burjuva medyası Türkiye ekonomisinin büyüdüğünü söylüyor. Tabii büyür, biz emekçileri sömürdükçe ve bizler sustukça, patronlar sermayelerine sermeye katıyorlar. Bizlere ise üç kuruş için saatlerce çalışmak, hakkını aradığın zaman ise kapının önünde kendini bulmak kalıyor. Sermaye büyüdükçe biz işçiler hep küçülüyoruz, daha fazla kazanç sağlayıp daha rahat iş koşulları elde etmek yerine daha uzun ve yorucu geçen bir çalışma hayatına mahkûm oluyoruz.
Sözün kısası, bizler olmazsak onlar bir hiç. Onları bu duruma getiren, Türkiye’yi büyüten biz işçileriz. Nemalanansa sermaye sınıfıdır, bizler değil. Mücadele etmeliyiz, hakkımızı, hayatımızı onların elinden almalıyız, geleceğimize kendimiz yön vermeli, çocuklarımıza yaşanabilir bir dünya yaratmalıyız. Birlik olursak, örgütlü olursak, birbirimize güvenirsek önümüzde hiçbir engel duramaz.