Ben 24 yaşında bir ev kadınıydım, ta ki 3 ay öncesine kadar. Bir arkadaş vesilesiyle bir çorap fabrikasında çalışmaya başladım. Daha önce hiç çalışmadığım için bir işçi olarak haklarımı da bilmiyordum. Orada çalışan arkadaşlar bana, “ustabaşın sana ne diyorsa yap, hangi masaya geçmeni istiyorsa geç, sakın itiraz etme” dediler. Haklarımı bilmediğimden, peki deyip, başımı öne eğip çalışmaya devam ettim.
8 Mart Emekçi Kadınlar Günü yaklaştığında UİD-DER’li bir arkadaşla tanıştım ve beni düzenledikleri etkinliğe davet ettiler. Etkinliğe kızımla beraber gittim. Yapmış oldukları her söyleşi, şiir okumaları beni etkiledi, daha doğrusu büyüledi diyebilirim. Oradaki herkesin yüzünde “ben senin yanındayım, ekmeğimizi bölmelerine izin vermeyelim” diyen bakışlar vardı. Sıcak bir ortam ve haklarımı öğreneceğim emekçi arkadaşlar…
Bir emekçi olarak benim de haklarım var. Bizler vardiyamızda düğmesine basılan bir makine değiliz. Neden haklarımızı savunmayalım? Ben de emekçi kadınların yanındayım ve haklarımı savunmak istiyorum. Ben insan gibi çalışmak istiyorum.
Etkinlikte, hakları için savaşan emekçi kadınların azmi, mücadelesi beni çok duygulandırdı. Onlar için yazılmış türküler ve şiirler beni çok etkiledi. Biz kadınız, işçiyiz, emekçiyiz. Haklarımızı almalıyız. Bu düzeni hep beraber değiştirmeliyiz. Haklarımıza tecavüz eden patronların ellerine kelepçeler takılsın istiyorum. Patronların kendi yasalarını kabul etmemeliyiz. Dostluk ve dayanışmayla patronlarla mücadeleyi biz kazanmalıyız.