Buradasınız
15-16 Haziran Ruhu Nedir?
15-16 Haziran 1970’te İstanbul ve İzmit’te fabrikalarından çıkarak caddeleri ve meydanları dolduran yüz binlerce işçi, 2 gün boyunca patronları tir tir titretmişti. Meydanlarda birleşen işçiler, önlerine dikilen polis ve asker barikatlarını aşmıştılar. Bugün halen 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişinden çıkaracağımız dersler var. Bu haklı isyan işçilerin neler yapabileceğini ortaya koymuş; en çok da coşku dolu, gözüpek, cesur işçilerin ruhu tarihe damgasını basmıştır. Peki, on binlerce işçinin böylesine cesur, cüretkâr ve direngen davranmasını sağlayan neydi? İşçilerin, sermaye hükümetinin karşısına kahramanca dikilmesini sağlayan güven duygusu nasıl kazanılmıştı? Bu sorulara verilecek yanıtlar, geçmişin bu büyük deneyimini kavramamızda ve sınıfımızın daha büyük mücadelelerine hazırlanmamızda bize yol gösterecektir.
O günlerde, bir yasa değişikliğiyle mücadeleci bir sendika olan DİSK’in önü kesilmek ve işçilerin birliğine darbe vurulmak isteniyordu. Oysa işçilerin o güne değin yaşadığı tüm deneyimler onlara çok temel bir şey öğretmişti: “İşçi sınıfının örgütlü olmaktan başka gücü yoktur. Örgütsüzlük ise zavallılıktır, hiçleşmektir; köleleşmektir.” Örgütlü olmanın maddi manevi tüm kazanımlarını yaşayarak öğrenmiş olan işçiler, örgütsüzlük bataklığına itilmeyi asla kabul etmeyecekti. İşçiler, kendi örgütlerini savunarak sonuna kadar haklı ve meşru bir mücadeleye giriştiklerinin gayet farkındaydılar. Patron uşağı siyasetçilerin çıkarmak istediği yasanın gerçekte ne anlama geldiğini kavramış olan işçiler, sendikalarını yitirmektense polisin ve askerin doğrulttuğu silahlara göğüslerini siper edeceklerdi. Patronlara karşı haklarını koruyabilmelerini sağlayan sendikalarına sahip çıkmaktan daha doğal ne olabilirdi! İşte işçileri bu denli kararlı kılan, taleplerindeki haklılığın bilincinde olmalarıydı. Mücadele hedefleri de gayet anlaşılır, açık ve netti: “Yasa değişikliğinin çöpe gönderilmesi.”
Şüphesiz 15-16 Haziran’daki gibi bir başkaldırıya cesaret edebilmek için işçilerin moral ve özgüvenlerinin çok güçlü olması gerekiyordu. 1970 yılı Haziran günlerine gelinceye kadar, fabrika işgalleri, direnişler, boykotlar, hak grevleri, mitingler, yürüyüşler ve tüm bunların kaçınılmaz sonucu olarak polis ve askerle hiç bitmeyen karşı karşıya gelişler içinde “hak verilmez alınır” bilinci gelişip olgunlaşmıştı. İşçi sınıfının bu “mevzi savaşlarında” kazanımlar elde etmesi moral ve özgüvenin oluşmasını sağlamıştı. O zamanlar giderek güçlenen mücadeleci sendikaların varlığı ve fabrikalardaki örgütlülüğü sayesinde, işçiler kendilerini yetiştirmeye başlamışlardı.
15-16 Haziran’a gelinen süreçte işçiler bir sınıf oldukları bilinciyle donanmışlardı. Bu nedenle yasa değişikliğinin ne anlama geldiğini açıkça kavrıyor ve buna karşı çıkıyorlardı. Haziran günlerinde işçiler, fabrikalarda şalterleri indirerek hem üretimden gelen güçlerini kullandılar, hem de alanlara çıkarak patronlara meydan okudular. Yardıkları her barikat işçi kitlelerinin coşku ve kararlılığını arttırdı.
Dünyada 1968’de yaşanan büyük işçi ve öğrenci eylemlerinin etkisi devam ediyordu. Özelikle Avrupa’da milyonlarca işçi grevlerle patronlara meydan okumuş, mücadele rüzgârları esmişti. İşçi-emekçi kitleler kapitalist kâr düzenine mahkûm olmadıklarını, yeni bir dünyanın mümkün olduğunu hissediyorlardı. Geleceğe dair umutlar, işçi sınıfının haksızlığa ve zorbalığa karşı koyma isteğini güçlendiriyordu. Bu durum Türkiye’de de kendisini hissettirdi. 15-16 Haziranla birlikte Türkiye’de ilk sefer böylesine büyük bir işçi eylemi yaşanıyor ve işçiler korku duvarını aşarak meydanlara iniyorlardı.
O dönemin işçi kuşağı, tek tek bireyler olarak değil bir sınıf olarak kavga vermenin gereğini hızla öğrenmişti. Hak aramanın, onurunu korumanın, sömürüye karşı çıkmanın, geleceğe dair en güzel umutların kaynağı ve taşıyıcısı örgütlü işçi sınıfıdır. Bugünün işçi kuşakları o günün onurlu ve mücadeleci işçilerini örnek almalıdırlar. İşçiler, örgütlü ve bilinçli bir şekilde patronların karşısına dikildiğinde 15-16 Haziran’ın başkaldırı ruhu yeniden hayat bulacak ve sömürücüler tir tir titreyecektir.
Bu Şiir Kömür Kokar
Dün Yaptık Bugün de Yapabiliriz
- Gelenekten Geleceğe: 53. Yılında 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişi
- Tanıklıklarla İki Büyük Günün, Güven ve Cesaretin Hikâyesi
- İşçileri Davar Sürüsü mü Zannediyorlar?
- Gücümüz Birliğimizden Gelir!
- Köklerimiz Çınar Ağacının Kökleri Gibi Sağlam
- Ali Özgentürk’ün mesajı:
- Kendi Tarihini Hafızana Kazı!
- 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişinin 50. Yılında Gelenekten Geleceğe!
Son Eklenenler
- Avrupa’nın en büyük, dünyanın ise ikinci büyük sakız ve şekerleme üreticisi olan Perfetti Van Melle’nin İstanbul Esenyurt’ta bulunan fabrikasında sendikal baskılar devam ediyor. Mentos, Vivident gibi markaları bünyesinde barındıran şirket sendika...
- Mersin’in Gülnar ilçesinde yapımı devam eden Akkuyu Nükleer Santrali şantiyesinde çalışan işçiler Ocak ve Şubat ayı ücretleri ödenmediği için 27 Martta iş bıraktı. Santralin Türkiye tarafının genel yüklenici firması IC İçtaş bünyesinde çalışan...
- Özak Tekstil işçileri sendika değiştirme hakkını kullanarak BİRTEK-SEN’de örgütlendikleri için patronun işten atma saldırısıyla karşılaşmış ve 27 Kasımda direnişe geçmişlerdi. Tüm baskı ve engellemelere rağmen sendikalarıyla birlikte mücadeleyi...
- Bayburt Grup’a bağlı Agrobay Seracılık’ta çalışan işçiler Tarım-Sen’e üye oldukları için tazminatları ve 2 aylık maaşları ödenmeden işten atılmışlardı. 22 Ağustosta direnişe geçen işçiler patronun yalanlarına, jandarma saldırısına, defalarca...
- İşçilerin, patronların saldırılarına karşı mücadelesi sürüyor, bu mücadelelerin bir kısmı anlamlı kazanımlarla sonuçlanıyor. Sendika düşmanlığına karşı direnişe geçen RC Endüstri işçileri patrona geri adım attırdı. Direnişin 20. gününde üretimi...
- Sermayelerini büyütmeyi her şeyin önüne koyan patronlar sınıfı dünyanın dört bir yanında iş güvenliği önlemlerini almayarak, doğayı tahrip edip felaketlerin önünü açarak işçilerin canını almaya devam ediyor. Türkiye’de ve dünyada depremlerde,...
- İtalya İşçi Sendikası UIL ülkede giderek artan iş cinayetlerine karşı 19 Martta Roma’da protesto gösterisi düzenledi. Sendika öncülüğünde yapılan eylemde giderek artan işçi ölümleri protesto edildi. İş güvenliği önlemlerinin alınmamasının işçilerin...
- Sorunlarımız giderek artıyor. Çevremde pek çok insandan “hiçbir şey değişmiyor” cümlesini duyuyorum. Onlara soruyorum: “Peki, değişmesi için sen ne yapıyorsun?” Herkes çözümü birbirinden bekliyor, sonra da “neden böyle” diye şikâyet ediyor. Sonuç...
- Hak gasplarına karşı işçilerin, emekçi kadınların ve emeklilerin hak arayışı sürüyor. Çeşitli işkollarından işçiler İzmir’den Manisa’ya, İstanbul’dan Ankara’ya kadar direnişlerle, yürüyüşlerle, basın açıklamalarıyla seslerini yükseltiyor.
- Başlıktaki sorunun cevabı aslında çok basit: kim karıştırıyorsa onun işine gelir doğal olarak. Çalışmakta olduğum işyeri ağır sanayi… Genç işçilerin yanı sıra çocuk ve yaşlı emeği sömürüsü de katmerli olarak yaşanıyor. Ücretlerin çevredeki...
- Türkiye’de mevcut siyasi iktidar, pek çok alanda politika değiştirdi, iç ve dış politikalarında keskin zikzaklar çizdi, defalarca doğrultu değiştirdi. Fakat doğrultusunu hiç değiştirmediği, istikrarını hep koruduğu bir alan var: Emek politikaları!
- Binlerce yıl önce atalarımızın avlanmak için kullandığı bumerang, atıldığı noktaya geri dönmesiyle bilinir. Bumerangın bu özelliğine atıfla, kişinin gösterdiği tutum ve davranışların sonuçlarının eninde sonunda kendisine geri dönüşü olacağını...
- Bursa’nın Gemlik ilçesinde faaliyet gösteren Borusan Lojistik A.Ş’de Liman-İş Sendikası’na üye olan 4 işçi işten çıkarıldı. Sendikalaştıkları için işten atılan işçilerin geri alınması ve sendikal baskılara son verilmesi talebiyle 21 Martta fabrika...