Buradasınız
24 Ocak Kararlarından Orta Vadeli Programa Saldırılar Sürüyor

24 Ocak 1980’de, sermaye sınıfının ortak talepleri doğrultusunda bir dizi ekonomik karar alınmıştı. Adına “yapısal dönüşüm programı” denilen bu kararların alınmasında IMF, Dünya Bankası gibi emperyalist güçler, bu süre zarfında kurulan hükümetler, TÜSİAD, TİSK, MESS gibi sermaye örgütleri ve darbeciler tam bir fikir birliği içindeydi. Sermaye sınıfı 24 Ocak kararlarıyla düşük ücretleri, ağır çalışma koşullarını, grev yasaklarını dayatmayı, artan sömürü ve baskı karşısında işçi sınıfına boyun eğdirmeyi planlıyordu. Ama işçi sınıfının örgütlü olması, mücadeleyi yükseltmesi 24 Ocak kararlarının hayata geçirilmesini engelliyordu. İşçi sınıfına darbe vurmak, haklı mücadelesini bastırmak için düzenlenen 12 Eylül 1980 askeri faşist darbesinin ardından işte bu kararlar hızlıca uygulamaya konuldu.
24 Ocak kararlarının mimarı darbeden sonra başbakan olan Turgut Özal’dı. Özal, 24 Ocak öncesinde MESS Genel Başkanıydı. O dönemde başında Kemal Türkler’in olduğu Maden-İş Sendikasında örgütlü metal işçileri, MESS patronlarına kök söktürüyordu. Maden-İş’in örgütlediği 1977-78 metal grevleri aylarca sürmüş, MESS’in tüm karalamalarına ve baskılarına rağmen işçiler geri adım atmayarak grevlerini başarıyla sonuçlandırmışlardı.
1977 yılındaki grev tam 8 ay sürmüş ve Türkiye işçi sınıfının mücadele tarihine “Büyük Grev” olarak yazılmıştı. “Büyük Grev” ve ardından 1978 yılında yine başarıyla sürdürülen grevler neticesinde ücretler arttırıldı, ikramiyeler 25 işyerinde yılda 3 maaş, 31 işyerinde yılda 4 maaşa çıkarıldı. Çalışma süreleri ilk yıl için 47,5 ikinci yıl için 46,5 saat olarak belirlendi. Bu önemli bir kazanımdı çünkü o zaman yasal çalışma süresi 48 saatti. Grevde geçen süre içindeki ikramiyeler, yan ödemeler ve sosyal haklar işveren tarafından karşılandı. Grevde geçen süreyi kıdemden saymama çabaları boşa çıkarıldı.
TÜSİAD, MESS gibi patron örgütleri, metal işçilerinin birliğini dağıtmakta, 24 Ocak kararlarını hayata geçirmekte kararlıydılar. Bunun için gerekirse darbe yapmayı bile göze almışlardı ve bütün hazırlıkları da bu yöndeydi. 1980’e gelindiğinde yeni kurulan Demirel hükümeti TÜSİAD ile anlaşarak MESS Başkanı Turgut Özal’ı başbakan müsteşarlığına atadı ve ekonominin sorumluluğunu ona bıraktı. Turgut Özal’ın ilk işi hemen bir “ekonomik istikrar” programı hazırlamak oldu. Bu program 24 Ocak 1980’de Resmi Gazete’de yayımlandı. Ünlü “24 Ocak Kararları”yla bir gecede Türk lirasının değeri yarı yarıya düştü, ardından zam yağmuru başladı. 1980 Şubat ayında enflasyon yüzde 29,2’ye çıkmıştı. Özal 24 Ocak Kararları çerçevesinde Başbakanlık bünyesinde bir “Toplu Sözleşme Koordinasyon Kurulu” oluşturdu. Amaç, gerek kamu sektöründe gerekse özel sektörde yapılacak toplu sözleşmelere müdahale ederek ücret artışını sınırlandırmaktı.
1979’un Ekim ayında başlamış olan Maden-İş ve MESS görüşmeleri bu şartlar altında tıkandı ve 1980 Nisan ve Mayıs ayında 40 bin metal işçisinin ilk bölümü greve başladı. Greve çıkan işyeri sayısı 60’a, işçi sayısı ise 22 bine ulaşmıştı. İşçilerin mücadelesini bir türlü bastıramayan ve 24 Ocak kararlarını istedikleri gibi hayata geçiremeyen patronlar, artık zor kullanılmasını istiyor ve orduyu göreve çağırıyorlardı. Darbeye giden yolda sayısız provokasyon, suikast, saldırı tezgahlandı. 22 Temmuzda Maden-İş’in unutulmaz önderi Kemal Türkler katledildi ve ardından 12 Eylül’de gerçekleştirilen askeri faşist darbeyle işçi sınıfının örgütlü gücü dağıtıldı.
24 Ocak kararlarını hayata geçiren 12 Eylül askeri faşist darbesi oldu. Böylece uluslararası banka ve sermaye çevrelerinin Türkiye’de yatırım yapması, ortaklıklar kurması kolaylaştırıldı. Eğitim, sağlık, ulaşım, enerji ve benzeri kamu hizmetlerinde özelleştirmelerin önü açıldı. Sendikalaşma ve grev gibi hak arama eylemlerine yasaklamalar getirildi. Esnek çalışma, taşeronlaştırma, sendikasızlaştırma ile ucuz işçiliğin önü açıldı. Sermaye sınıfına vergi kolaylığı getirilirken işçi ve emekçilerin sırtındaki vergi yükü arttırıldı. Kısacası ekonomik, demokratik ve sosyal haklar yok edildi.
Bu kararlar sermaye sınıfı tarafından “reform”, “ıslahat”, “devrim” gibi adlandırmalarla, “çağ atlıyoruz” yalanlarıyla propaganda edildi. Süleyman Demirel “yapmakta olduğumuz hareket, yapmakta olduğumuz iş ekonomiyi yeniden yönlendirme ve bir reform, bir ıslahat hareketiydi” diyordu. Darbeci Kenan Evren ise kararları şöyle yorumluyordu: “Öyle bir karara ihtiyacımız vardı çünkü Türkiye batağa gidiyordu.” Sabancı ise 24 Ocak kararlarını bir depreme benzetiyor, “ilerici fikirler”, “düşünen insanların yapacağı iş” diyerek övüyordu.
12 Eylül darbesinden bugüne hak gasplarından işçi katliamlarına, sendikal ve siyasal baskılardan hayat pahalılığına, depremlerden yangınlara sermaye sınıfı ve onun iktidarları, işçi ve emekçilerin hayatını cehenneme çeviriyor. Sermaye sınıfı bugün de işçi sınıfına yönelik en ağır saldırıları “enflasyonla mücadele” gibi süslü adlarla hayata geçiriyor. İktidardaki rejim işçi düşmanlığında sınır tanımıyor. İSİG Meclisinin verilerine göre 2024 yılında en az 1897 işçi, iş cinayetlerinde hayatını kaybetti. Bu katliamlara son olarak Kartalkaya yangını eklendi. 21 Ocakta Grand Kartal Otel’de çıkan yangında en az 4’ü otel çalışanı olmak üzere 78 kişi hayatını kaybetti. Her gün milyonlarca lira kazanan otelde işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerinin alınmadığını, yangın yönetmeliğinin uygulanmadığını, denetimlerin kâğıt üzerinde yapıldığını öğrendik.
24 Ocak Kararlarından bugünün iktidarının Orta Vadeli Programına egemenlerin zihniyeti değişmiyor. İktidar, ekonomiyi düze çıkarmak bahanesiyle saldırılarının dozunu arttırıyor. İşçi sınıfı yeterince örgütlü olmadığı için bu saldırılara karşı konulamıyor, hesap sorulamıyor. Bu cendereden çıkmanın tek yolu işçi sınıfının birlik ve dayanışmasını büyütmesi, örgütlülüğünü güçlendirmesidir. İki sınıf arasında yürüyen kavgada işçi sınıfının saflarını yeniden sıklaştırmadan sömürüye, baskı ve zorbalığa, yaşamımızın cehenneme çevrilmesine karşı duramayız.
- İzmir Belediye İşçilerinin Grevinin Gösterdikleri
- Tüm İnsanlık İçin Atan Kalplerin Anısına
- Enflasyonun Bize Faturası
- Örgütlü Gücümüzden Korkuyorlar Kardeşlerim
- TPI Compozit Grevcilerinin Anlattıkları
- İşçiler Grevi Nasıl Yürütmeli?
- Yönetmen ve Senarist Ali Özgentürk’e Veda
- Sırrı Abi, Beynelmilel ve İşçi Sınıfının Enternasyonali
- Yaşasın Sınıf Dayanışması
- Soma Katliamının 11. Yılında 301 Madenci İçin Eylemler Yapıldı
- Erol Eğrekler Katlediliyor, Holdingler İşçilerin Kanıyla Büyüyor!
- Benim Onurlu ve Dirençli Devrimci Hasan Dayım
- ERLAU Direnişinde İşçinin Gücü
- Koca Yürekli İnsan, Güle Güle…
- “Gerçek Enflasyonun Altındaki Zammı Kabul Etmiyoruz!”
- “Deprem Siyaset Üstüdür” Yalanına Kanmamak İçin Örgütlü Mücadeleye
- On Binler Sırrı Süreyya Önder’i Sonsuzluğa Uğurladı
- Sırrı Süreyya Önder’i Kaybettik, İşçi Sınıfı Anısını Yaşatacak
- 1 Mayıs 1977’de Yaşamını Yitirenler Anıldı
- İSİG Meclisi ve İTO’dan Ortak Açıklama: “Çocuk İşçiliğiyle Mücadeleye!”
- 24 Ocak Kararlarından Orta Vadeli Programa Saldırılar Sürüyor
- Görkemli Eylemleriyle Madenciler
- Jack London: İşçi Sınıfının Kalbinden Bir Yazar
- Savaş ve Sömürü Kıskacında “Dünya Çocuk Hakları Günü”
- Netaş Grevi İlham Vermeye Devam Ediyor
- 12 Eylül’den Önce 12 Eylül’den Sonra
- Barış, İşçi Sınıfının Mücadelesiyle Gelecek!
- Srebrenitsa Katliamının 29. Yılında Emperyalist Savaş Gerçeğini Bir Kez Daha Hatırlamak
- 12 Haziran: Kapitalizmin Çocuk İşçi Sömürüsü Büyüyor
- Haziranda Ölümsüzleşenlere…
- Süleyman Hocamızla Arının Balı, İşçinin Bilinci
- 28 Nisan: Yaşamak İçin Örgütlen!
- DİSK’e Giden Yol: Paşabahçe Grevi
- Kavel Destanı ve Grev Hakkı
- 24 Ocak Kararlarından Bugüne Sermaye İktidarlarının Zihniyeti Değişmiyor
- Şafaktan ve Ümitten Korkanlara İnat
- Maden-İş Geleneği, Singer Fabrika İşgali
- 1991 Madenci Yürüyüşü: Yerin Derinliklerinden Umudun Kararlı Adımlarına
- ABD’den Türkiye’ye, 1913’ten 2023’e
- 1991-95 Balkan Savaşı: “Kardeştik, Düşman Ettiler”
Son Eklenenler
- Kültür Radyo Televizyon (KRT) çalışanları, düşük ücret dayatması, aylardır maaşlarının, yemek haklarının ödenmemesi, ağır çalışma koşulları, artan iş yükü ve baskıya karşı iş bırakma eylemlerini sürdürüyor. 4 Hazirandan bu yana iş görmekten kaçınma...
- İngiltere hükümeti işçi haklarına yönelik saldırılarını arttırdı. 7 Haziranda başkent Londra’da bir araya gelen işçiler, öğrenciler, sendikalar ve kampanya grupları, hükümetin kemer sıkma ve savaş politikalarını protesto etti. “Savaşa Değil Emekçiye...
- Bir sabah uyandığımızda tekerleğin icadı sonrası hayatımıza giren tüm icatlar ortadan kalkmış, unutulmuş olsa ne olurdu? Şöyle bir düşünelim; tekerlek icat edilmeseydi çark olmazdı, çark olmasaydı değirmen olmazdı. Ne üretim ne ulaşım gelişirdi....
- Kültür Radyo Televizyonu (KRT) çalışanları Mart ayından bu yana ödenmeyen ücret ve sosyal hakları için 4 Haziranda iş bıraktı. 5 Haziranda İstanbul Maslak’taki KRT binasının önünde “İşçiyiz Haklıyız Kazanacağız” diyerek toplanan kanal çalışanları,...
- İstanbul Tuzla’da bulunan ve Petrol-İş Sendikası İstanbul 2 No’lu Şubenin örgütlü olduğu Reckitt Benckiser fabrikasında 27 Mayısta başlayan grev kararlılıkla sürüyor. UİD-DER’li işçiler olarak, bayrama mücadeleyle giren grevci işçileri grevlerinin...
- ABD ve İngiltere gibi emperyalist devletlerin desteğini arkasına alan İsrail’in Filistin halkına yönelik katliamları kadın, bebek, çocuk, genç, yaşlı on binlerce masum insanın yaşamını aldı, almaya devam ediyor. Egemenler, kendi çıkarları uğruna...
- Toplumda gelecekle ilgili düşünceler ve planlar genellikle maddiyat üzerinden oluşuyor. İyi bir eğitim, iyi bir iş, iyi bir kariyer… Bunları yerine getirince ekonomik ve sosyal açıdan rahat yaşamak mümkünmüş gibi düşünülüyor. Ama sömürü düzeni olan...
- Petrol-İş Sendikası Gebze Şubesinin örgütlü olduğu Kocaeli Çayırova’da bulunan Portakal Plastik ve Porvil fabrikalarında 7 Mayısta başlayan grev 3 Haziranda anlaşmayla sona erdi. Petrol-İş Sendikası Genel Merkezinde Petrol-İş Genel Merkez...
- İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı İZELMAN, İZENERJİ ve Egeşehir şirketlerinde çalışan yaklaşık 23 bin işçi, DİSK’e bağlı Genel-İş Sendikasının öncülüğünde 29 Mayıs’ta greve çıktı. Grev yedinci gününde sürerken, grevi ve işçilerin mücadelesini...
- İzmir Büyükşehir Belediyesine ait İZELMAN, İZENERJİ ve Egeşehir’de çalışan Genel-İş üyesi yaklaşık 23 bin işçi, toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde düşük ücret dayatılmasına karşı ve eşit ise eşit ücret talebiyle 29 Mayısta greve çıktı. Belediye...
- Her 1 Mayıs sabahını gecesinde uyuyamadığım, bir an önce sabahı karşılamanın heyecanıyla beklerim. Tüm dünyada milyonlarca işçi renk, ırk, ülke gözetmeksizin alanlara meydanlara çıkıyor ve tek yürek oluyor! Taleplerimiz ve mücadelemizde ortaklaşıyor...
- Neden “UİDER” değil, UİD-DER” dediğimi anlatmak istiyorum size. Geçtiğimiz günlerde bir işçi kardeşimiz bana UİD-DER’in açılımını sordu. Yanıtladım: “Uluslararası İşçi Dayanışması Derneği, kısaca UİD-DER.” Fakat internette arama yaparken kısaltmayı...
- Son yıllarda egemenlerin ekonomik ve siyasi krizlerden söz ederken “fırtına” ya da “kasırga” benzetmesine çok sık başvurduklarına şahit oluyoruz. Mesela JP Morgan CEO’su 2022’de yaklaşan ekonomik belirsizlikleri tarif etmek için “ekonomik kasırga”...