Buradasınız
8 Mart dünya emekçi kadınlarının mücadele günü
Aydınlı’dan UİD-DER üyesi bir erkek işçi
İş hayatında kadın erkekle aynı işi yapıyor olsa bile, erkekten daha az ücret alması, kendisine vasıfsız, fazla beceri ve eğitim gerektirmeyen işlerde sorumluluk verilmesi, işyerinde ve fabrikalarda ağır çalışma koşullarının olması, temel haklardan yoksunluk ve cinsel tacizler günümüz emekçi kadınlarının yaşadığı temel sorunlardan birkaçı. Kadının ezilmişliği sınıflı toplumların tarihsel bir ürünü olarak karşımıza çıkıyor ve yapılan araştırmalara göre bugün dünyada yoksulların %60’ını kadınlar oluşturuyor.
UİD-DER olarak bizler, Uluslararası Emekçi Kadınlar Gününü bir şenlik havasında kutladık. Etkinlik başında günün anlam ve önemini anlatan konuşmalar yapıldı. Daha sonra UİD-DER’in daha önceki etkinliklerinden, alanlardaki birlikteliği gösteren video gösterimi yayınlandı ve şiirler okundu. Sıra sınıf kürsüsünde idi. Herkes kendi çalıştığı işyerinde, okulda, ailesinde yaşadığı sıkıntıları ve buna karşı nasıl mücadele verdiklerini anlattı. Etkinliğin sonuna doğru şarkılarımızı söyleyip halaylarımızı çektik. Etkinliğin sonunda Enternasyonal marşını okuyup bir sonraki mücadele günlerinde görüşmek üzere dedik.
Yeni bir topluma niçin ihtiyaç duyulduğunu anlamak isteyenlerin, dünyaya bir de işçi-emekçi kadınların gözüyle bakmaları gerekir. Kadınlar bu mücadeleye katılmaksızın kapitalizmin parçalanması olanaksızdır.
UİD-DER’le 8 Mart kutlaması
Başka kurtuluşumuz yok
Son Eklenenler
- İzmir’den İstanbul’a belediye çalışanları, ücretlerinin geç veya eksik ödenmesi, tazminatlarının ve yan haklarının ödenmemesi nedeniyle çeşitli eylemler yapıyor. Evlerini geçindirmekte zorlanan emekçiler, alacaklarının bir an önce ödenmesini talep...
- 600 bin kamu işçisini ilgilendiren Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü (KÇP) süreci, kamu işçilerinin taleplerinin görmezden gelinerek sefalet zammına imza atılmasıyla sonuçlandı. Harb-İş İstanbul Şube Başkanı Murat Yalçınkaya ile Kartal...
- Grev yerindeki bir sohbet sırasında bir işçi kardeşimiz çocuğunun aşçılık bölümünü seçtiğini anlatırken bu durumun onu üzdüğünü şu sözlerle dile getirmişti: “Biz istedik ki bizim gibi işçi olmasın, mühendis olsun, doktor olsun, ezilmesin. Ama olmadı...
- Biz Gebze’den bir grup UİD-DER’li işçi olarak Omsa Metal direnişini ziyaret ettik. Direnişçi işçilerle sorunlarımız üzerine sohbet ettik.
- Kapitalist sistemin tarihsel krizi, siyasi iktidarın sermaye sınıfının çıkarlarına göre yürüttüğü politikalar biz emekçileri derinden etkiliyor. Açlık sınırı altında kalan sefalet ücretlerine mahkûm edilmiş durumdayız. Bizler insanız, sadece...
- Metal işkolunda grup toplu iş sözleşmesi yaklaşıyor. Bu sözleşme MESS ve metal işkolunda örgütlü bulunan Birleşik Metal-İş, Türk Metal ve Çelik-İş sendikaları arasında gerçekleşecek. Biz işçiler bir araya geldiğimizde futbol üzerine konuşur, sohbet...
- BM destekli Entegre Gıda Güvenliği Aşaması Sınıflandırması (IPC), Gazze’de yaklaşık 500 bin kişinin yaşadığı yerleşim bölgesinde kıtlık ilan etti. Gazze’de açlıktan ölenlerin sayısı her geçen gün artıyor. İsrail’in uyguladığı bu soykırımı protesto...
- Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu, taleplerini iletmek için 22 Ağustosta konfederasyon genel merkez binası önünde toplanarak Cumhurbaşkanlığına yürümek istedi. Kamu emekçilerinin yürüyüşü polis tarafından engellendi. Emekçiler sendika binası önünde...
- Hatay’dan İstanbul’a emekçiler rant uğruna evlerinden, tarım arazilerinden, geçim kaynaklarından ediliyorlar. Hatay Samandağ’da gece vakti alınan acele kamulaştırma kararıyla arazilerine giren ve narenciye ağaçlarını söken iş makinelerini durduran...
- Türkiye’de sayıları 16 milyona yaklaşan emeklilerin büyük bölümü, açlık sınırının altında maaşlarla yaşamaya çalışıyor. Yaşlılık dönemlerini huzur içinde geçirmesi gereken emekliler; temel ihtiyaçlarını karşılayamıyor, kiralarını ödeyemiyor,...
- Jack London’ın 1900’lü yılları resmettiği “Uçurum İnsanları” kitabını geçtiğimiz günlerde, arkadaşlarla birlikte okuduk. Yaşadığımız bazı şeyler nasıl da bu kitapta anlatılanları çağrıştırıyor.
- Hüzünlüsün, biraz durgun, biraz da dalgınsın kardeşim./ Evet ve tabii olmadan, hayat zor bizim için./ Her gün, günün en aydınlık, en sıcak, en soğuk, en kıpır kıpır saatinde/ Kapanmak dört duvar arasına, esaret saatlerine mahkum ve mecbur olmak...
- Siyasi iktidarın “aile yılı” ilan ettiği 2025’te nice ailenin ocağına ateş düştü, düşmeye de devam ediyor. Ocak ayında meydana gelen ve 78 kişinin hayatını kaybettiği Kartalkaya’daki otel yangını felaketiyle başladı yeni yıl. Ama bu felaket ne ilkti...