Buradasınız
8 Mart’a Sahip Çıkıyoruz
8 Mart 2025 - 15:00
Sözde aile içinde birlik beraberliğin korunması gerekçesiyle 2025’i aile yılı ilan ettiler. Ama aile içindeki huzurun bozulmasındaki en büyük nedenin geçim sıkıntısı olduğunu yok saydılar. Bir babanın kiraya, faturalara, çocukların eğitim masraflarına, mutfak giderlerine yetişemediği, her gece başını yastığa ay sonunu getirememe korkusuyla koyduğu bir yerde huzuru kalır mı? Çalışmanın yetmediği yerde fazla mesaiye kalan bir babanın değil huzuru, ailesini görmeye zamanı kalmıyor. Biz annelerse tüm gün tek başımıza ev işlerine yetişemiyor, çocuklara yetemiyor, ihtiyaçlarımızı karşılayamıyoruz. Halimiz ortadayken nasıl kendimizi huzurlu hissedeceğiz? İşte aile içi huzursuzluklar böyle başlıyor. Sonra da geçimsizlik, şiddet, boşanmalar artıyor. Tüm bunları gözden gizliyorlar ama çocuk siparişi vermekten de geri durmuyorlar. Sanki boş tencere kendi kendine kaynıyor, sanki çocuk toprakta ot gibi kendi kendine büyüyüp yetişiyor. Huzurumuzu bozanlar tepemizde arsızca konuşanlardır. Onlara birlikte karşı durmadıkça sorunlarımız, sıkıntılarımız bitmez, hafiflemez.
Bizim eşlerimiz metal işçileri. Metal fırtına döneminde, eşlerimiz mücadele ederken bir gazeteci evimize gelip bize ne düşündüğümüzü sormuştu. Mikrofon uzatılınca çok endişelenmiş, korkmuştuk. Çünkü grev ne demek bilmiyorduk. Grevdeki bir işçiye ne denir bilmiyorduk. İnsanın fikri olmadan bir konu hakkında konuşması istenince far görmüş tavşan gibi kalakalıyor. O gün sadece işçileri desteklediğimizi söyledik. O günlerden bugüne çok şey değişti. Şimdi grev alanlarını ziyarete giden örgütlü ev emekçileriyiz. Grevci kadın ve erkeklerle dayanışma içinde olan kadınlarız. O gün gazetecilere korkarak konuşan kadınlar olarak, bugün yürekten hissederek desteğimizi göstermek büyük bir gurur. İnsan en çok öğretirken öğreniyor, anlatırken anlıyormuş. Kendisi öğrenemeyen başkasına da öğretemiyor çünkü.
Eskiden 8 Mart’ı “kadınlar günü” olarak biliyorduk. Ne olduğunu öğrenme derdine düşmediğimiz gibi, bu güne hediye alma günü olarak bakıyorduk. Sadece biz değil, çevremizdeki bütün kadınlar da böyleydi. Çünkü sosyal medyadan, televizyonlardan hep bunun reklamı yapılıyordu. Pırlantalar, ev aletleri, kıyafetler satmanın bir aracıydı 8 Mart. Ama UİD-DER’e geldikten sonra, 8 Mart’ın Dünya Emekçi Kadınlar Günü olduğunu ve ne anlama geldiğini öğrendik. Ama çok sayıda kadın hâlâ bugünü hediye alma, alışveriş yapma günü olarak görüyor. Hediye almadığında sanki kadın değilmiş, değer görmüyormuş gibi hissediyor. Çünkü kapitalist sistem tarihimizi bizlere unutturmaya çalışıyor. Ama unutmamalıyız çünkü bizim sorunlarımızla, ailelerimizin dertleriyle burjuvalarınki bir değil. Bu yüzden emekçi kadınların, işçi ailelerinin 8 Mart’a sahip çıkması çok önemli. Sınıf mücadelesine ve tarihine sahip çıkan kadınlar olarak, UİD-DER’in önümüzü açan çalışmalarına biz bu bilinçle hazırlanıyor, katılıyoruz. 8 Mart’ı bizlere armağan eden kadınlara borcumuzdur bu bizim. Geçmişten günümüze hayatlarını kaybeden tüm işçi önderlerine, mücadeleci işçilere vefamızı göstermeliyiz. Dünyanın neresinde olursak olalım, dokunduğu her yeri güzelleştiren ve güç veren örgütlü kadınlar olarak 8 Mart’a sahip çıkıyoruz!
Kocaeli/Gebze’den bir grup ev emekçisi
UİD-DER Müzik Topluluğu (UMUT), Ruhi Su’nun sesinden dinlediğimiz Boşa Didinmek Fayda Vermez şarkısını yeniden yorumladı. Şarkının mücadeleye çağıran sözleri kadar hikâyesi de çok anlamlı.
Rusya işçi sınıfının romancısı Maksim Gorki, 1907’de, mücadeleci bir işçinin ve annesinin yaşamını ve dönüşümünü anlatan Ana romanını kaleme alır. Alman şair, tiyatro yazarı ve yönetmeni Bertolt Brecht, 1931’de bu romanı tiyatroya uyarlar. Emekçilerin milliyetçilikle zehirlenip bir kez daha birbirine kırdırıldığı bu yıllarda Brecht, Ana oyunuyla tüm uluslardan emekçileri kardeş olmaya çağırır. Oyun, bütün Almanya’yı dolaşır, seyirci rekorları kırar. 1974’te Ankara Sanat Tiyatrosu, Türkiyeli emekçilerle buluşturur Ana oyununu. Yıllarca kapalı gişe oynayan oyunun müziklerinden olan 1 Mayıs Marşı Türkiye işçi sınıfının marşlarından biri olarak dilden dile yayılır. Brecht’in Boşa Didinmek Fayda Vermez şiiri de Sarper Özsan’ın bestesiyle oyunda seslendirilir ve çok sevilir. Şarkı, Ruhi Su’nun sesiyle yüreklere işler. 2024’te üyeleri farklı sektörlerden işçiler olan, grev ve direniş alanlarında, mitinglerde, sendika etkinliklerinde marşları, şarkılarıyla mücadeleye güç veren UMUT’un sesiyle yeniden yorumlanır, daha da anlam kazanır. 1907’den bugüne, Rusya’dan Türkiye’ye, Gorki’den UMUT’a uzanan bu yolculuğuyla mücadeleci işçilere ilham aşılamaya devam eden Boşa Didinmek Fayda Vermez şarkısına kulak verelim.