Buradasınız
ABD’den Türkiye’ye, 1913’ten 2023’e
Migros Depo, Agrobay Seracılık, Özak Tekstil ve daha pek çok işyerinde haklarını arayan işçiler, polis ve jandarma saldırılarına uğradılar, şiddet gördüler, gözaltına alındılar. Sadece polis, jandarma değil mahkemeler, valiler, kaymakamlar, imamlar da işçilerin haklı mücadelesinin karşısında durdular. Sonuna kadar haklı olan işçiler maruz bırakıldıkları bu muamele karşısında şaşırdılar, “bize neden bu zulüm yapılıyor?” diye sordular. Kendileri bu deneyimleri belki de ilk defa yaşıyor olsalar da, iktidarların ve patronların yani egemenlerin işçilerin mücadelesine tahammülsüzlüğü yeni değil. Patronlar sınıfı ve işçi sınıfı ortaya çıktığı günden bu yana devam ediyor. ABD’ye, 24 Aralık 1913 yılına gidelim ve bu tahammülsüzlüğün hangi boyutlara varabileceğine bir kez daha tanık olalım.
1900’lü yılların başında ABD’nin Michigan eyaletine bağlı Calumet’te bulunan Calumet ve Hecla (C&H) bakır madenlerinde binlerce işçi çalışıyordu. Maden işçileri zorlu koşullarda çalışırken, şirket ücretler için bir alt barem uygulamayı kabul etmiyor, işçileri tehlikeli koşullarda tek başlarına çalışmaya zorluyordu. 1908’de kurulan Batı Madenciler Federasyonu maden işçilerini aynı çatı altında birleştirmişti. Çoğunluğu göçmen olan madencilerin ağır ve tehlikeli koşullarda, çok düşük ücretlere çalışmasına karşı tüm C&H madenlerinde grev çağrısı yapmıştı. Grev, 23 Temmuz 1913’te binlerce işçinin katılımıyla başlamıştı. 5 ay boyunca grevde kalan işçilerin ceplerinde para kalmamıştı ve Noel’de çocuklarına hediye alacak durumları da yoktu. İşçilerin bu duruma üzüldüğünü gören öncü işçiler, Noel akşamı bir dayanışma eğlencesi düzenlediler. Böylece işçi çocuklarına Noel hediyesi ve şeker bağışı toplanacak ve grevdeki işçiler moral bulacaktı.
Dönemin büyük salonlarından olan İtalyan Salonunun ikinci katı tutulmuş, Noel gecesi salonda sendikalı işçiler ve aileleri olmak üzere 700 kişi toplanmıştı. Dışarıdan gelen “Yangın var!” çığlığının duyulmasıyla paniğe kapılan işçiler çocuklarını kapıp salonun dışarıya açılan dar merdivenlerine koşmaya başladılar. Meydana gelen izdiham sonucu kısa sürede merdiven cansız insan bedenleriyle dolmuştu. 59’u çocuk olmak üzere 73 kişi ezilerek ve boğularak hayatını kaybetmişti. Fakat işin acı tarafı ortada yangın yoktu.
Faciadan hemen sonra gazeteler gerçekliği çarpıtarak şirketin diliyle haberler yapmaya başladılar. Kimi bir kişinin şaka yapığını yazıyor, kimi kendini bilmez bir sarhoşun işi olduğunu, kimi ise çocuk bağırması olduğunu söylüyordu. Yapılan araştırmalara, dinlenen tanıklara göre ise gerçek bambaşkaydı. Şirketin grev kırıcıları eğlenceyi dağıtarak işçilerin morallerini bozmak, onlardan intikam almak, işçilere korku salmak için koparmıştı “yangın var” çığlığını. Üstelik kimi görgü tanıklarına göre işçiler tek çıkış kapısından çıkmaya çalışırken kapılar arkadan itilmiş ve içeridekilerin küçük bir alana sıkışmasına neden olunmuştu. Maden şirketi sahiplerinin tüm yalan seferberliğine rağmen bu olay, şirketin paralı adamlarının neden olduğu “İtalyan Salonu Felaketi” olarak tarihe geçti.
Amerikan halk müziğinin temsilcilerinden Woody Guthrie “1913 Katliamı” şarkısında bu katliamı anlatır. Maden işçilerinin, eşlerinin, çocuklarının neşeli şarkılarla sokaklara taşan kahkahasının boğulmasını bir ağıtla anlatır.
1913’te benimle bir yolculuğa çıkın,
Calumet, Michigan’a, bakır ülkesine.
Sizi İtalyan Salonu denilen bir yere götüreceğim,
Madencilerin büyük Noel gecesi kutladıkları yere.
Sizleri bir kapıdan geçirip yüksek bir merdivenden çıkaracağım,
Her yerde şarkı ve dans sesleri yükseliyor,
Gördüğünüz insanlarla tokalaşmanıza müsaade edeceğim,
Ve çocukların büyük Noel ağacının etrafında dans etmelerini izleyeceğiz.
Ezilenlerin, işçilerin yanında yer alan Woody Guthrie maden sahiplerine şöyle sesleniyordu: “Para hırsınızın insanları ne hale getirdiğini görün!” Bugün de sermaye sahiplerinin para hırsı işçi ve emekçilere dünyayı zehir ediyor. Dün olduğu gibi bugün de egemenler işçi ve emekçiler bu zulüm düzenine sesini çıkarmasın, ayağa kalkmasın diye korku ve yalanı yaymaya çalışıyorlar. Çok uzağa gitmeye gerek yok, 2020 yılında Covid-19 diye yaygara koparan ve emekçi kitleleri panikle evlere kilitleyen de sermaye sınıfı değil miydi? Meydanlarda hak mücadelesi verirken evlerinin yolunu tutarak daha da yoksulluğun pençesine düşen, pek çok hak gaspı karşısında sesini çıkaramayan ve hastalıktan, yoksulluktan, felaketlerden etkilenen milyonlarca işçi ve emekçinin, 1913’te korkudan birbirlerini ezerek yaşamını yitiren işçilerden çok mu farkı var?
Unutmayalım ki sermaye sınıfının kurmak toplumu itmek istediği korku tüneli çıkışsızdır. İşsizlikten korkmuyor muyuz? Ev sahibimizin evden atmasından? Hakkımızı istemek için meydanlara çıkmaktan peki? “Aman başımıza bir iş gelmesin” diye diye o dar merdivenlere yavaş yavaş yığılıyoruz aslında. 2023 yılında Aralık ayına kadar iş cinayetlerinde hayatını kaybeden 1696 işçi kardeşimiz ne yazık ki bunun en büyük kanıtıdır. Yani korkmak bizi kurtarmıyor. İşte bu nedenledir ki işçiler olarak örgütlü olmak zorundayız. Patronlar sınıfının yarattığı yapay ayrımlara ve korku atmosferine karşı uyanık olmalı ve kendi sınıfımızın taleplerine, sesine kulak vermeliyiz.
Değişim Küçük Adımlarımızla Başlar
- Onurlu Bir Mücadele Deneyimi: 1948 Maden İşçileri Grevi
- Maden-İş Geleneği, Singer Fabrika İşgali
- ABD’den Türkiye’ye, 1913’ten 2023’e
- “Cinnet” Değil İşçinin Hak Mücadelesi: 1974 Ülker Direnişi
- Sungurlar Kazan Fabrikası Direnişleri
- Tariş Direnişi ve Direnişin Dönüştürdüğü Emekçi Kadınlar
- Cumhuriyet Tarihinin İlk Kitlesel İşçi Mitingi: 1961 Saraçhane Mitingi
- Tarihin Aktarma Kayışı ve Cezmi Baba Gibi Olmak!
- Gözbağı ve İşçi Hüseyin’in Dönüşümü
- 1928 Tramvay Grevi
- Tarihten Bir Yaprak: 1974 Gıslaved Grevi
- Türkiye İşçi Sınıfının Mücadele Tarihinde DİSK’in Yeri
- 1969 Gamak Direnişi ve Şerif Aygün
- Berec Grevi ve Kadınlar
- Fotoğraf ve Tanıklıklarla 1968 Derby İşgali
- Tarihten Bir Yaprak: 1910 Bursalı İpek İşçilerinin Grevi
- Tarihten Bir Yaprak: “Magirus’ta Grev Var”
- Tarih Bizim Rehberimizdir
- Özal’ın Yakasına Sarılıp Hesap Soran Baştemsilci
- 12 Eylül’den Önce 12 Eylül’den Sonra
- Barış, İşçi Sınıfının Mücadelesiyle Gelecek!
- Srebrenitsa Katliamının 29. Yılında Emperyalist Savaş Gerçeğini Bir Kez Daha Hatırlamak
- 12 Haziran: Kapitalizmin Çocuk İşçi Sömürüsü Büyüyor
- Haziranda Ölümsüzleşenlere…
- Süleyman Hocamızla Arının Balı, İşçinin Bilinci
- 28 Nisan: Yaşamak İçin Örgütlen!
- DİSK’e Giden Yol: Paşabahçe Grevi
- Kavel Destanı ve Grev Hakkı
- 24 Ocak Kararlarından Bugüne Sermaye İktidarlarının Zihniyeti Değişmiyor
- Şafaktan ve Ümitten Korkanlara İnat
- Maden-İş Geleneği, Singer Fabrika İşgali
- 1991 Madenci Yürüyüşü: Yerin Derinliklerinden Umudun Kararlı Adımlarına
- ABD’den Türkiye’ye, 1913’ten 2023’e
- 1991-95 Balkan Savaşı: “Kardeştik, Düşman Ettiler”
- 4 Aralık Dünya Madenciler Günü: Madencilerin Kaderi Ölüm Değildir!
- Dünya İşçilerinin Jones Ana’sı
- Uyandıran Masalcı Samed Behrengi’nin Ekini
- 17 Ağustostan 6 Şubata: Bu Sesi Duyan Yok!
- Sungurlar Kazan Fabrikası Direnişleri
Son Eklenenler
- Uluslararası İşçi Dayanışması Derneği (UİD-DER) üyesi işçiler, grevlerinin 39. gününde olan MKB Rondo işçileri ve aileleri grevlerinin 18. gününde Tarkett grevcilerini ziyaret etti. Dayanışma ziyaretinde “İşçiler Boyun Eğmiyor Mücadele Ediyor”...
- ABD’nin New York’tan Miami ve Houston’a kadar tüm Doğu ve Körfez kıyısı limanlarında 45 bini aşkın liman işçisi toplu sözleşme görüşmelerindeki ücret ve çalışma koşullarındaki anlaşmazlık nedeniyle 1 Ekimde greve gitti. Uluslararası Liman İşçileri...
- Türkiye’de iktidar sözcüleri sık sık “Avrupa bizi kıskanıyor”, “dünya bizi kıskanıyor” diyerek böbürleniyorlardı. Türkiye’nin her tarafında doğalgaz, petrol gibi değerli madenler olduğunu, bu madenleri çıkartarak ekonomide çağ atlayacaklarını iddia...
- Birkaç hafta önce bir ablam ile ettiğim sohbet sonrası kelebeklerin benim için farklı bir anlam kazandığından bahsetmek istiyorum. Sohbet sırasında kelebekleri çok sevdiğimi özellikle de mavi kelebeklerin çok hoşuma gittiğini anlatmıştım. O da mavi...
- Fernas Madencilik işçileri işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin alınması, ücretlerin arttırılması ve sendikalaştıkları için işten atılan işçilerin geri alınması talebiyle haftalardır mücadele ediyorlar. İşçiler, Soma’dan Ankara’ya yaptıkları 8...
- Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) “Artık Yeter! Geçinemiyoruz! Gelirde, Vergide, Ülkede Adalet İstiyoruz” şiarıyla düzenlediği işçi buluşmalarının sonuncusunu 3 Ekimde Ankara’da Anıt Park’ta düzenlediği mitingle gerçekleştirdi....
- Türkiye’nin çeşitli illerinde grev ve direnişlerden işçiler Emek Partisi milletvekilleriyle birlikte 3 Ekimde Mecliste basın açıklaması gerçekleştirdiler. Sabah saatlerinde Meclis’e gelen işçiler “ziyaretçi yasağı” gerekçe gösterilerek içeri...
- Manisa’nın Soma ilçesinde AKP Batman Milletvekili Ferhat Nasıroğlu’na ait olan Fernas Madencilik’te Bağımsız Maden-İş Sendikasında örgütlendikleri için işten atılan madencilerin direnişi sürüyor. 25 Eylülde Ankara’ya yürüyüş başlatan Fernas...
- Fransa’nın en büyük sendika konfederasyonu Genel İşçi Konfederasyonu CGT’nin çağrısıyla 1 Ekimde Fransa genelinde işçi ve emekçiler greve gitti. İşçiler ücretlerin yükseltilmesini, kamu hizmetlerine ayrılan fonların arttırılmasını, işsizlik...
- Katil İsrail devleti, Gazze’deki saldırılarını bir yıldır sürdürürken Lübnan’a yönelik son saldırılarıyla bölgeyi daha da büyük bir yıkıma sürüklüyor. Gazze’de 42 bine yakın insanı öldüren, Lübnan’ı bombalayarak birkaç günde bine yakın insanı...
- 24 Eylülde Avustralya’nın en büyük sağlık sistemi NSW’ye bağlı çalışan binlerce sağlık işçisi iş bıraktı. Eylül ayı içerisinde 2 kez iş bırakan işçiler, Sidney’deki Hyde Park’tan Parlamento Binasına yürüyerek “yüzde 15 zam istiyoruz” sloganlarını...
- Belediye otobüslerinde boşsa karşılıklı dörtlü koltuklardan şoför tarafında cam kenarına otururum. Oturduğum yerde sola yaslandığımda rahat ederim. Sebebi omurgamdaki eğikliktir. Bedenimdeki daha doğrusu omurgalarımdaki eğikliğin nedeni, 1989 Bahar...
- Siyasi iktidar sürekli ekonominin iyiye gittiğini propaganda ediyor. Muhalifinden yandaşına tüm ekonomistler de ekonominin düze çıkması için hep birlikte fedakârlık yapmamız gerektiğini söylüyorlar. Ekonomi büyüdüğünde patronundan işçisine hepimiz...