Buradasınız
Adımız Koronalıya Çıktı!
Adana’dan bir işçi

Kimisi gece tamamlayamadığı uykusunu servis aracında tamamlamaya, kimisi de ikide bir elini yüzüne götürüp ayılmaya çalışıyor. Turnikeden kartlarımızı okutup fabrika sahasına girdik. Önümde yürüyen bir grupta kahkahalar… Her sabah güneşin altında çalışma alanına doğru yaklaşık 700 metre yürüyoruz. Çalışma alanına vardığımızda fena bir susuzluk oluşuyor ve hiç kanamayacakmışız gibi bardak bardak su içiyoruz. Sabah saatleri de olsa buz gibi su içmenin hazzının tarifi mümkün değildir, Adana’da yaşayanlar için. Birçok taşeron firmanın olduğu bir fabrikada çalışıyorum. Ana firma, taşeron firma ve bir de bizim çalıştığımız alt-taşeron firma… Ana firmanın işçileriyle anlaşıp suyumuzu ortaklaştırmış ve hepimiz ortak dolaptan su içmeye başlamıştık. Bu sabah tam hepimiz sıraya girip su içmeye başlayacaktık ki, dolabın üzerine ana firmadan bir işçi önceden hazırladığı kâğıdı yapıştırıyordu. Kâğıtta, “bu firma harici su içilmez” yazıyordu. Ben de “abi bizim depodan damacana su veriyoruz, anlamadım niye biz su içemiyoruz?” dedim. Abi onunla ilgili değil dedi. Diğer arkadaş biraz daha yaklaşıp merakla “eee sorun ne o zaman?” diye sordu. Biraz uzaklaşarak ve sert bir şekilde; “sizin firmada korona çıkmış kardeşim, bundan sonra buradan su içemezsiniz” diye cevap verdi. Ben de “Tamam da abi, burada herkes koronavirüs salgını başlayalı beridir iç içe çalışıyor, şimdi mi aklınıza geldi bunu yapmak” dedim. Abi, “ben bilmem kardeşim, su içemezsiniz” dedi. “Bak orda bir yerde damacana görmüştüm gidin formeninize söyleyin oradan alın” diyerek başından savdı bizi. Laf dalaşından sonra tartışma bitti.
Çalıştığım firmanın servis şoförünün eşi hastalanıp hastaneye gitmiş. Kronik hastalığının üstüne bir de astım hastası olan kadın hastaneye gidince, paldır küldür sende koronavirüs var demişler. Servis şoförüne, eşiyle yakın temas olmuştur diye 14 günlük ev karantinası veriyorlar. Bunu duyan firma yetkilileri o serviste bulunan işçilerin hepsi hastaneye gidecek ve test olacak diye haber gönderiyor. İşçi arkadaşlar gidiyor hastaneye, kimine test yapıyorlar, kimine de yapmıyorlar. Bu işçilere teşhis konmadan ev karantinası veriyorlar. Ardından serviste olmayanlar ama servistekilerle akrabalığı olanlar, hiç hastaneye götürülmeden Sağlık Bakanlığından telefon edilip karantinadasınız denmiş. Yani anlayacağınız adımız “koronalıya” çıktı.
“Koronalı” diye adı çıkan arkadaşlardan birkaçı uzun bir işsizlikten sonra bu firmada çalışmaya başlamış ve yaklaşık 1 ay olmuş işe başlayalı. Rapor verilen işçilerin raporun karşılığında para alabilmesi için o yıl içinde 90 günlük sigortasının yatırılmış olması gerekiyor. Bu arkadaşlar, “bizim 90 gün yok ama bu koronavirüs sonuçta, devlet bir şey yapar” diye 170’i arıyorlar. Telefondaki kişi “rapor parası almanız için maalesef 90 gün sigortalı olmak zorundasınız” demiş. Bu işçi arkadaşların hepsinde bir moral bozukluğu oluştu. Biri “ben ne yapacağım 14 gün boyunca zaten yeni işe başladım. Ulan aldığımız ne ki lanet olsun” deyip elini havaya savurdu. Firma 14 günün karşılığını vermeyeceğine göre, evin yolu tutuldu…
Bir taraftan salgın var deniyor, hastalığın ciddiye alınması söyleniyor, insanlar korkutuluyor ama öte taraftan doğru düzgün önlem yok. “Sen karantinadasın” denerek eve gönderiliyoruz ama ne yiyip ne içeceğiz? Tam bir saçmalık durumu var. Salgınla mücadele maskeye indirilip tüm yük de bizim sırtımıza yıkıldı. Sanki salgının bitmemesinin tek sebebi kimilerinin maske takmaması ve maske takınca salgın bitecekmiş gibi! Böyle bir algı yaratılıp sorumluluk bireylere yıkılıyor. Mesela AKP gittikçe eriyen oylarını kaybetmemek için Ayasofya’yı ibadete açtı ve gövde gösteri yapmak için 300 bin kişiyi buraya topladı. Bu kadar insanın yan yana gelmesi salgını arttırmıyor mu? Bir gün virüsten korunmak için evde kalmalı deniyor, başka bir gün açık havada virüs çabuk ölüyor deniyor. Fabrikalarda işçiler harıl harıl çalışıyor. İşçiler buralarda ter dökmeye devam ediyor ve tuzu kurular paçayı kurtarmayı iyi biliyor. Patronlar ve onların hükümeti AKP, koronavirüsü işçilerin haklarını tırpanlamak için kullanıyor. Son yapılan araştırmaya göre pandemi sürecinde, son iki ayda milyoner sayısı 30 bin 470 kişi artmış. Bu düzen her şeyi olduğu gibi sağlık gibi önemli bir yaşamsal sorunu bile çıkarlarına kullanıyor. Bu düzen çürümüştür ve çalışan, emek veren insanlara hiçbir katkısı yok. İşçiler bu düzenin ensesine sağlam bir tokat atmalıdır. İşçi sınıfının üretimden gelen gücü vardır. Bu güç patronlara karşı kullanılabilirse o güzel dünya gelebilir ve gelecek. Biz işçi sınıfı ancak bu gücü örgütlü bir güç haline getirebilirsek olacaktır. Başka da yolu yordamı yoktur.
- Gevrek “Susamlı Tavuk”
- Koronavirüs Sınıf Ayrımı Yapmıyor mu?
- Salgında İşçi Sağlığı Hiçe Sayılıyor!
- Patrondan Covid-19 Önlemleri
- Koronavirüsle Geçirdiğimiz 9 Ayın Bilançosu
- Maskeye Emanet Edilmiş İşçi Sağlığı ve İşten Atmaların Yeni Bahanesi Maske
- Patronlar Koronavirüsü Tepe Tepe Kullanırken Asıl Faturayı Biz İşçiler Ödüyoruz
- Şantiyede Sözde Korona Önlemleri
- Hayat Eve Sığar mı?
- İşçi Sınıfıdır Bizim Asıl Ailemiz
- Bakan’a mı İnanalım Yaşadıklarımıza mı?
- Adımız Koronalıya Çıktı!
- Metal İşçileri: “İşçinin Hakkı İşçiye!”
- Sözde Pandemi Önlemleri ve Küresel Açlık
- “Hijyene Dikkat Edin Ama Fazla Su, Sabun, Peçete Harcamayın”
- “Yeni Normal” Koşullarında Öğrencilerin Sınav Maratonu
- Gebzeli İşçiler Koronavirüsün İşçiler Üzerindeki Etkilerini Anlatıyor
- Gebzeli İşçiler Yeni Normali Değerlendiriyor
- Koronavirüsle Yaşamayı Öğrenmeli miyiz?
- Yağlı Ekmekleri Ballandı!
Son Eklenenler
- Kocaeli Gebze’de bulunan Alman sermayeli Erlau Metal fabrikasında işçiler, Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze 1 No’lu Şube’de örgütlendi. Sendika yakın zamanda Çalışma Bakanlığından yetki belgesini almasına rağmen işveren yetki itirazında bulundu....
- Kasım 2024’te Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer tutuklanarak görevden alınmış ve ardından belediyeye kayyum atanmıştı. İşçiler üzerinde baskı uygulayan kayyum yönetiminin tazminatlarını ödemeden, haklı gerekçe göstermeden pek çok işçiyi...
- Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) geçtiğimiz hafta Özel Program ve Proje Uygulayan Eğitim Kurumlarına Öğretmen Atama ve Yönetici Görevlendirme sonuçlarını açıkladı. Sonuçların açıklanmasının ardından eğitim sendikaları atamaların ölçülebilir ve somut...
- Gerek dünyada gerekse yaşadığımız ülkede öyle olaylar, öyle gelişmeler yaşanıyor ki ilk bakışta her şey çok bilinmeyenli bir matematik denklemi gibi karmaşık ve anlaşılmaz görünebilir. Nasıl ki matematikte karmaşık problemleri çözebilmek için...
- İrfan Yalçın’ın “Ölümün Ağzı” romanı, 1940’lı yıllarda Zonguldak köylüsünün “mükellef” adı altında bedavaya çalıştırıldığını belgeleyen bir tanıklıktır. Dönemin tek partili rejiminde, İsmet İnönü madeni teftişe gittiğinde, karşısına dizilen...
- Ha geldi, ha gelecek, yok yok bu sene gelmeyecek derken Yaren leylek Bursa’nın Karacabey ilçesinde, Uluabat Gölünün kıyısında balıkçı Âdem amcayla buluştu. On dört yıllık dostluk! Adı gibi yarenlik yapıyor Âdem amcaya. Aslında kimsenin haberi...
- 11 Nisan’da Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Emek ve Demokrasi Güçleri ve öğrenciler birçok ilde tutuklu öğrencilerin serbest bırakılması talebiyle basın açıklamaları gerçekleştirdi. İstanbul’da KESK İstanbul Şubeler Platformunun...
- Yunanistan’da işçi ve emekçiler bir kez daha kamu ve özel sektörde 24 saatlik genel grev gerçekleştirdi. Tembi tren felaketinin ikinci yıldönümü olan 28 Şubatta tarihindeki en büyük grev ve protestolara sahne olan Yunanistan’da, 9 Nisanda bir kez...
- KESK’e bağlı Eğitim Sen, Birleşik Kamu-İş’e bağlı Eğitim-İş ve Hürriyetçi Eğitim Sen, 10 Nisanda birçok ilde Milli Eğitim Müdürlükleri önünde, kent meydanlarında, sendika şubelerinde proje okullara yapılan keyfi atamalara karşı basın açıklamaları...
- Üzerine sayfalarca yazı yazılabilecek, saatlerce sohbet edilebilecek bir konunun en öz, en çarpıcı halidir sloganlar… Hele ki işçi sınıfının sloganları! Birkaç kelimeyle büyük anlamlar sırtlanırlar. Kimisi somut bir talebi anlatır, kimisi bir...
- Ankara’nın Beypazarı ilçesinde bulunan Çayırhan Maden Ocağında 10 Nisanda gece vardiyası sırasında meydana gelen patlamada 2’si ağır olmak üzere 14 işçi yaralandı.
- Evrensel sağlık kapsamı; tüm insanların ihtiyaç duydukları sağlık hizmetlerine, ihtiyaç duydukları yer ve zamanda, mali sıkıntı çekmeden erişebilmeleri anlamına gelir. Sağlığın geliştirilmesinden, hastalıkların önlenmesine, rehabilitasyon ve...
- Gençlik yılları insanın en güzel, en verimli, en dinamik yılları olarak tanımlanır. Fakat gençlerin dinamizmleri yok ediliyor, gelecekleri ve hayalleri çalınıyor, toplum nefessiz bırakılıyor. Kapitalizm genç kuşaklara bir gelecek vaat etmiyor....