Arçelik LG İşçilerinden Basın Açıklaması
Türk Metal çetesinin fabrikadan gitmesi ve işçilerin kendi temsilcilerinin tanınması için onurlu bir mücadele yürüten Arçelik LG işçileri, 5 Temmuz günü polis zoruyla fabrikadan çıkarılmış ve 168 işçi tazminatsız olarak işten atılmıştı. İşten atılan Arçelik LG işçileri, evlerinin yolunu tutmak yerine, “LG Bizim Evimiz Hiçbir Yere Gitmeyiz” diyerek fabrika önünde direniş başlattılar. İşten atma saldırısına boyun eğmeyen LG işçileri işe iade davalarını açtılar. İşçiler, mahkeme sürecini 27 Temmuzda Gebze Adliyesi önünde bir basın açıklaması gerçekleştirdikten sonra dava dilekçelerini Adliye’ye vererek başlattılar. Saat 12.00’da gerçekleştirilen eyleme işçi ailelerinin, Gebzeli işçilerin yanı sıra EMEP, HDP, Eğitim-Sen ve derneğimiz UİD-DER de destek verdi.
Arçelik LG işçileri adına gerçekleştirilen açıklamada şu sözlere yer verildi: “Bizler, Arçelik LG işçileri olarak metal işkolunda Bursa, Ankara, Eskişehir, Kocaeli, Sakarya ve İstanbul’da onlarca fabrikada, on binlerce işçinin başlattığı Türk Metal’den istifa sürecine katıldık. Bu mücadelede geldiğimiz son durumu kamuoyuyla paylaşmak istiyor ve sizleri yürüttüğümüz haklı mücadeleye destek olmaya çağırıyoruz.” Açıklamanın devamında işçiler süreçlerini şöyle anlattılar:
“TM’den istifa ettik, işten atıldık!”
“Arçelik LG işçileri olarak bizler Türk Metal çetesini fabrikamızdan def etmek için, işçiyi temsil etmeyen anlayışına son vermek için anayasal hakkımızı kullanarak istifa etmeye karar verdik. Sözcülerimizi seçerek, taleplerimiz doğrultusunda fabrika yönetimi ile bir toplantı yaptık. Fabrika yönetimi başlangıçta bu taleplerin makul talepler olduğunu ifade etti. Ancak bu açıklamaya rağmen verdiği sözleri tutmadı. Sendikadan istifa eden bizlere işyerinde türlü baskılar ve mobbing uyguladı. Baskılarını arttıran yönetime karşın bizler fabrikada dört gün boyunca haklı taleplerimizin arkasında durduk ve yönetimi görüşmeye çağırdık. Arçelik LG yönetimi tüm iyi niyetimize rağmen Çevik Kuvvet ekipleriyle beraber 168 işçi arkadaşımızı baskı ve zor yoluyla işten attı. Bu süreç ulusal ve yerel basına, sosyal medyaya an be an yansıdı.”
“168 İşçi Mağdur Edildi”
“Yıllarca fedakârlık ve özveriyle çalıştığımız Arçelik LG fabrikamızdan, 5 Temmuz Pazar günü tazminatsız olarak işten atıldık, mağdur edildik. Bizleri temsil etmeyen Türk Metal çetesinden kurtulmak ve işe geri dönmek amacıyla işe iade davası açacağımızı, fabrika önünde de direnişe başladığımızı kamuoyuna duyurmak istiyoruz. Birliğin, beraberliğin ve dayanışmanın önemini bilen işçi kardeşlerimizi ve tüm halkımızı desteğe çağırıyoruz.”
Açıklama sırasında sık sık “Türk Metal İstifa, Arçelik’ten Defol”, “Yaşasın Sınıf Dayanışması”, “İşçilerin Birliği Sermayeyi Yenecek” sloganları atıldı. Ayrıca işçilerin avukatları da süreç hakkında bilgi vererek Arçelik LG yönetiminin 168 işçiyi tamamen hukuksuz bir şekilde işten attığını belirttiler. İşçilerin haklı mücadelesinin, yasal süreçlerinin takipçisi olacaklarını vurguladılar. Basın açıklaması dayanışmayı büyütme çağrısıyla sona erdi.
Umut
Son Eklenenler
- 17 Nisan Sağlıkta Şiddete Karşı Mücadele Günü kapsamında Türkiye’nin pek çok kentinde sağlık emekçileri basın açıklamaları gerçekleştirdi. 12 yıl önce Gaziantep’te görev sırasında katledilen Dr. Ersin Arslan ve sağlıkta şiddet sonucu yaşamını...
- Bursa’da faaliyet gösteren Durak Tekstil’de 6 işçi Öz İplik-İş Sendikasına üye oldukları için işten atılmış ve fabrika önünde direnişe geçmişlerdi. 6 Şubattan itibaren direnişlerine kararlı bir şekilde devam eden Durak Tekstil işçileriyle dayanışma...
- Sermaye sınıfı ve iktidar bizi bir birey, bir insan olarak değil sadece ucuz işgücü kaynağı olarak görüyor. Çok çocuk doğurmamızı, gelecek işçi kuşaklarını yetiştirmemizi beklerken, kadın istihdamını teşvik ettiklerini söylerken, doğum ve emzirme...
- Adıyaman’ın Besni ilçesinde bulunan Mega Polietilen fabrikasında 2 aylık ücretleri gasp edilen işçiler 8 Nisanda iş bırakarak direnişe başladı. 15 Nisanda BİRTEK-SEN’in çağrısıyla fabrika önünde bir dayanışma eylemi yapıldı. 5 Nisandan bu yana...
- İşçi sınıfının 8 saatlik işgünü için mücadelesinden doğan 1 Mayıs’ın 138 yıllık bir tarihi var. Kuşaklar boyunca kadın ve erkek işçiler işgününü 8 saate indirmek için mücadele ettiler ama bu mücadele işgününün kısaltılması talebiyle sınırlı kalmadı...
- Hepimiz artan hayat pahalılığından şikâyet ediyoruz. Geçimimizi sağlamakta, ay sonunu getirmekte zorlanıyoruz. Çarşı-pazarda, marketlerde hep aynı sohbeti yapıyor, aynı dertten yakınıyoruz: Hayat çok pahalı! Çoğumuz için tatil yapmak, hafta sonu...
- İsrail’in Gazze’ye saldırıları altıncı ayını geride bırakırken altı aydır meydanları dolduran İngiltereli işçi ve emekçiler “acil ve kalıcı ateşkes” ve “İsrail’e silah satışının sonlandırılması” talepleriyle bir kez daha meydanlara çıktı. 13 Nisanda...
- Otuz yıl boyunca kesintisiz çalışmış, ücreti daha cebine girmeden SGK primleri ve vergileri kesilmiş, EYT’li emekli bir işçiyim. 2024 yılı Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından emekliler yılı ilan edildi ama emekliler sefalet içinde yaşamaya mahkûm...
- Ezilenlerin safında mücadele eden, şiirlerini ve oyunlarını işçi sınıfına adayan Bertolt Brecht, “Yarının Büyüklerine Şiirler” kitabında, beşiğinin başucunda oğluna seslenen bir ananın ninnisine yer verir. Geçmişten bugüne ninniler, çocukların...
- Sevgili işçi kardeşlerim, hepinize merhaba. Bu mektubumda sizlerle sözü eğip bükmeden konuşmak ve gerçekler üzerine hasbihal etmek istiyorum. Yani gerçekleri olduğu gibi konuşalım. Biliyorum ki kursağınıza giren her lokmayı alın teriniz, elinizin...
- Adnan Yücel, Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek şiirinde “saraylar, saltanatlar çöker, kan susar bir gün, zulüm biter” der. Yeryüzünde “aşkın” yani özgürlüğün, barışın, mutluluğun hâkim olacağı günler için ve o günlere kadar mücadelenin devam edeceğini...
- Bugün dünyanın pek çok yerinde savaş naraları yankılanıyor. Filistin, Ukrayna, Suriye, Lübnan, Yemen ve daha birçok ülkede emperyalist savaşların getirdiği yıkımlara, acılara, ölümlere tanık oluyoruz. Şimdilik televizyon ekranlarında, gazetelerde...
- Portekizli yazar Jose Saramago “Körlük” romanında toplumsal körlüğü, bu kitabın devamı olan “Görmek” romanında ise ezilenler gerçekleri görmeye başladıklarında neler olduğunu anlatır. “Körlük” romanı 1933-1974 yılları arasında Portekiz’de hüküm...