Buradasınız
Arsızlığın Bu Kadarı…
Kadıköy’den bir ofis işçisi
Bu topraklarda kadın cinayetleri uzun zamandır yaşanıyor. Fakat son zamanlarda daha sık gündeme gelmeye başladı. Katliamlar artık saklanamaz hale geldiğinde medya tarafından da yayınlanıyor. Özgecan’ın katledilmesi tüm Türkiye’nin hatta dünyanın gündemine oturmuştu. Bu katliama işçilerin yanı sıra patronlar sınıfından da “tepkiler” geldi ve bu katliamla ilgili açıklamalar yapıldı. Sermaye sınıfının erkekleri, bu katliamı lanetlediklerini söyleyerek “erkek olduğumuzdan utanıyoruz” şeklinde açıklamalar yaptılar.
Benzer bir açıklama çalıştığım şirketin genel müdüründen de geldi. Sosyal medyada “erkek olduğumdan utanıyorum. Bu katliamı protesto etmek için yarın hepimiz siyah giyinelim” şeklinde bir paylaşımda bulundu. Ertesi gün de tüm çalışanlara kadınların hayatımızdaki önemini anlatan bir mail gönderdi. Pazartesi işe geldiğimde birkaç arkadaşla sohbet ederken, biri bana şunu söyledi: “Sen yanlış anlamışsın galiba.” “Neyi” diye sorduğumda, “siyah elbisen yok mu?” dedi. Ben de “var” dedim. Bu sefer de neden kırmızı giydiğimi sordu ve şöyle devam etti: “İnternette görmedin mi? Genel müdür herkesin siyah giyinmesini istedi. Özgecan cinayetini protesto edeceğiz.” Ben de ona siyah elbise giyerek bu cinayetlerin önlenmesine hiçbir katkı sunulamayacağını söyledim. “Eee, sen şimdi siyah elbise giydin. Ne oldu? Neyi değiştirdin? Ya da neyi değiştirmeye çalıştın. Her şey yine aynı yerinde duruyor ve sadece siyah elbise giyerek bir şeyi değiştirmeyi düşünüyorsan muhtemelen bir şey değişmeyecek. Bu cinayetler yaşanmaya devam edecek. Ben renkli elbise giyiyorum fakat bu cinayetlerin kaynağını biliyorum ve bunu değiştirmek için aktif olarak bir şeyler yapıyorum. İşçi sınıfı içinde mücadelemi yürütüyorum” dedim.
Bu konuşmadan sonra şirketin genel müdürünün ikiyüzlülüğünü anlattım arkadaşıma: “Bak, genel müdür internette bu cinayeti lanetlemiş. Erkekliğinden utandığını söylüyor. Bu sana ne kadar samimi geliyor? Açıkçası bana hiç samimi gelmiyor.” “Neden böyle düşünüyorsun, adam en azından ortaya bir tepki koyuyor. Bence bu bile önemli” dedi. Verdiğim cevap tam anlamıyla bütün düşündüklerini yıkmıştı. “Kadrolu çalışanlara servis hakkı veriliyor. Geç saatlere kadar mesaiye kalındığında ulaşımları şirket tarafından karşılanıyor. Peki provizyon bölümünde çalışan arkadaşlarımızı hiç düşündün mü? Provizyon bölümünde mesai saatleri dışında çalışanların neredeyse tamamı öğrenci ve üstelik hepsi gencecik kız öğrenciler. Yaşları 17-22 arasında değişiyor. Bu arkadaşlarımızın ücretleri çok düşük. Servis hakları yok. Gece saat 01.00’lara kadar çalıştırılıyorlar. Kimileri sabahlıyor. Hiç düşündün mü acaba bu gencecik insanlar gecenin o saatinde evlerine nasıl gidiyor? Kim bilir nasıl bir yerde, ne kadar uzakta oturuyorlar. Gecenin yarısında başlarına bir şey gelse ne olur? Madem ‘sevgili’ CEO’muz kadın cinayetlerine böylesine öfkeli ve tepkili, nasıl oluyor da bu genç kızların -üstelik ailelerinden ayrı şehirde yaşıyorlar- o saatlerde kendi imkânlarıyla evlerine gitmelerine gönlü razı oluyor?” Arkadaşım bir süre durakladı ve şöyle dedi. “Ben bunu hiç düşünmemiştim. Gerçekten o insanlar evlerine nasıl gidiyorlar?”
Konuştuğum bu kadın arkadaş yaşanacak bir başka kadın cinayetini belki yine siyah elbise giyerek protesto edecek, kim bilir! Ama patronlar sınıfının söylediklerine öyle kolayca inanılmaması gerektiği, onların timsah gözyaşı dökmesini iyi bildikleri ve işçileri hiçbir zaman düşünmeyecekleri konularında aklında bir şeyler bırakmak da önemli. Çünkü biliyorum ki, gün gelecek hiçbir işçi onların yalanlarına kanmayacak. İşte o zaman bu sömürü düzeni de, kadın cinayetleri de son bulacak.
- Kadına Yönelik Şiddete Karşı Dünyadan Eylemler
- Anastasya, Dilan ve Hafızamız
- Gerçek Adalet Mücadelemizle Gelir
- Geleceğe Dönüşmek, Geleceği Büyütmek
- UİD-DER Kadın Komitesi’nden Polonez Direnişine Dayanışma Ziyareti
- Ağıt Yakmasın Analar, Umut Türküleri Söylesin
- Nurten Abladan Bugünün Emekçi Kadınlarına
- “Kendimiz İçin Yürüdük…”
- Direnç Çiçekleri İşçi Sınıfının Bağrında Filizlenir
- Anne Karnında Başlayan Eşitsizlik
- Clara Zetkin ve Ölümsüz Mirası
- Değişen Dünyam ve Dünyayı Değiştirme İsteğim
- Acımız Öfkeye, Öfkemiz Mücadeleye Dönüşsün!
- Emekçi Kadın Mücadeleyle Güzelleşir
- Emekçi Kadınlar Haydi 1 Mayıs’a!
- Yaşıyoruz Sanıyoruz
- Her İşyerine, Her Mahalleye Kreş İstiyoruz!
- UİD-DER’de Bir Kez Daha 8 Mart Coşkusu
- Dünden Bugüne Barış ve Adalet Özlemimiz İçin
- Mücadelenin Adıdır Kadın
Son Eklenenler
- İşçi Dayanışması’nın 200. sayısı yayımlandı. Heyecanlıyız, mutluyuz, gururluyuz. UİD-DER’in aylık yayını olan İşçi Dayanışması’nın her sayısında haberin kaynağından yazanına, yazıları kaleme alanından kontrolünü yapana, tasarımından baskısına,...
- Kasım ayı boyunca İstanbul ve İzmir’in ilçe belediyelerinde TİS görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması nedeniyle grevler yaşandı. İstanbul’da Hizmet-İş’in örgütlü olduğu Bayrampaşa ile Genel-İş’in örgütlü olduğu Ataşehir, Kadıköy ve Maltepe...
- Güney Kore’de sıkıyönetim ilan etme girişiminin ardından devlet başkanının azledilmesine yönelik önerge 14 Aralıkta mecliste kabul edildi. Devlet başkanı Yoon Suk Yeol görevinden uzaklaştırıldı. Başkent Seul ve diğer şehirlerde önergenin görüşüldüğü...
- Çalıştığım işyerinde bazı işçi arkadaşlarım aldıkları düşük ücretin sebebinin yaptıkları işten kaynaklandığını, daha iyi maaş alabilecekleri bölümlere, görevlere veya mesleklere gelerek maddi sorunlarının çözüleceğini düşünüyorlar. Bu yolla hem iş...
- Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), 19 Aralıkta Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı önünde, DİSK’in 2025 yılı için belirlenecek asgari ücrete dair görüş ve önerilerini içeren bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Basın açıklamasına DİSK...
- Birleşik Metal-İş Sendikası ile Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası (MESS) arasında süren toplu iş sözleşmesi görüşmelerinin anlaşmazlıkla sonuçlanması üzerine Birleşik Metal-İş Sendikası kademeli grev kararı almıştı. 4 Aralıkta Hitachi Energy’nin...
- Son zamanlarda her şey pahalanırken işçi ve emekçilerin hayatının ne kadar ucuzladığını hep birlikte görüyoruz. İzmir’de bir anne 5 çocuğunun üzerine kapıyı kilitleyip işe çıktığında, elektrikli sobanın devrilmesiyle çıkan yangında 1 ilâ 5 yaşındaki...
- Filistin’de bir yıldır süren savaşta 43 binden fazla insan katledildi. Sokaklarda çocukların sesleri yankılanırken şimdi bombaların gürültüsü ve sessiz çığlıklar yankılanıyor. Peki, Filistin’de bu kahredici savaşın tek sorumlusu Siyonist İsrail...
- Merhaba arkadaşlar. Geçtiğimiz günlerde gerek kamuda gerekse de özel sektörde çalışan, farklı sendikalara üye doktor, hemşire, tıbbi sekreter, temizlik işçisi, paramedik, ATT gibi sağlık emekçileri olarak bir araya geldik. UİD-DER’de daha önce...
- DİSK’e bağlı Birleşik Metal-İş Sendikası ile Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası (MESS) arasında yürütülen TİS görüşmelerinde MESS’in yüzde 40 oranında zam dayatması üzerine 4 Aralıkta Hitachi Energy’nin 4 fabrikasında, 13 Aralıkta GE Grid...
- 17 Temmuzdan bu yana direnişte olan Polonez işçileri, taleplerinin karşılanmaması üzerine Ankara’ya yürüme kararı aldılar. 7 Aralıkta “Anayasal Hak Yürüyüşü” başlattılar. İstanbul’da Çatalca ve Kartal’da, Kocaeli’de Gebze’de önlerine dikilen polis...
- Sendikalı oldukları için işten atılan ve 5 aydır işlerine sendikalı olarak dönmek için mücadele eden Polonez işçileri, tüm yasaklara, baskılara, karalamalara rağmen mücadeleden vazgeçmiyor. İşçiler direnişlerinin 146. gününde Çatalca’dan Ankara’ya “...
- Sermaye sınıfının tatlı kârları uğruna işçileri sefalete, kölelik koşullarına mahkûm etmek isteyen siyasi iktidarsa MESS’e bağlı fabrikalarda bir kez daha “erteleme” adı altında grev yasağı ilan etti.