Buradasınız
Artık Kurdu Gözünden Tanıyorum!
Gebze’den bir petrokimya işçisi

İşçi Dayanışması’nın 206. sayısında “Kurt Ağladı, Biz de İnandık” başlığıyla bir yazı yayınlandı. Yazıda patronun kendini işçilere mağdur gibi gösterip işçileri nasıl kandırdığından bahsediliyordu. Çevremdeki işçilere bahsettim hepsi hayatlarından bir parça buldu. Çünkü birçok işyerinde benzer durumlarla karşılaşıyoruz.
Patronlar, büyük kârlar elde etmek ve işlerini istedikleri gibi yürütmek için bizler karşısında hep mağdur rolünü oynuyorlar. Fazla mesaiye kalınacağı zaman işlerin yetişmesi gerektiğini, yetişmezse fabrikanın zarar edeceğini veya müşteri kaybedeceklerini ve sonunda ücretlerimizi ödeyemez hale geleceklerini papağan gibi tekrarlıyorlar. Sanki mesai yaptırırken tek dertleri ücretlerimizi ödemekmiş gibi! Yıllar önce çalıştığım bir tekstil patronu bizleri pazar günleri, bayram seyran demeden mesaiye bırakıyordu. Üstelik günde 12 saatten fazla çalışıyorduk ve o yoğunlukta hasta olmamız bile fark etmiyordu. Bir gün fazla mesaiye itiraz ettik. Yorgun olduğumuzu ve dinlenmeye de ihtiyacımız olduğunu söyledik. Ne olursa olsun mesaiye kalınacaktı! İtirazlar çoğalınca işçileri toplayıp adeta nutuk çekti patron. “İşlerin teslim tarihi var. Eğer zamanında bitiremezsek müşteri para ödemez. Bayramda da çalışacağız bu yüzden. Aksi takdirde maaşlarınızı ödeyemeyiz. Biz istiyoruz ki bayramda işçilerimiz evlerine, çocuklarına ekmek götürsün.” Ben hasta olduğum için o Pazar günü işe gitmedim. Pazartesi işe gittiğimde çıkışımı verdiler, hem de ne tazminat ne de içerde kalan maaşımı alabildim. O bizi düşünen patron bir anda gitti ve yerine beni bir kalemde silen ve evime ekmek götürdüğümü zerre kadar umursamayan bir patron geldi. Ben daha 19 yaşındaydım ve evin kirası da masrafları da benden soruluyordu. Kardeşlerim elime bakıyordu. Çünkü babam yoktu. Fakat bu durum ne o günkü patronun ne de sonrakilerin hiç umurlarında olmadı ve olmayacak da…
O zamanlar gençtim. Patronlar her ağladığında, biz bir aileyiz dediğinde, bir tas çorbayı hep beraber içeceğiz dediğinde inanırdım. Fakat artık o toy delikanlı değilim. İşçi Dayanışması okuyorum ve örgütlü, bilinçli bir işçiyim. Artık kurdu gözünden tanıyorum. Eğer işçiler olarak kurda karşı birlik olur ve örgütlenirsek mağdur rolü oynayan patronların aslında bizi mağdur ettiğini hep beraber görür ve harekete geçeriz.
Komşunun Evi Yanarken…
Kamu İşçilerine Sefalet Protokolü
- Sınıf Temelinde Örgütlü Olmak Sabırlı Olmaktır
- Bir Yaz Akşamı…
- Artık Kurdu Gözünden Tanıyorum!
- İşsizliğin Sebebi Sözleşme mi?
- “Bu İşçiler de Çok Nankör Canım!”
- Digel Tekstil İşçilerinin Mücadelesi Devam Ediyor
- Grevci TPI Kompozit İşçileri Kararlı
- Amazon Depo İşçileri Haklarını İstiyor
- İşsizliğe Karşı Mücadele Kapitalizme Karşı Mücadeledir!
- Hak Aramak Değil Grev Kırmak Vebaldir
- Bu Pahalılıkta Tatil Yapmak mı?
- “UİDER” Değil, “UİD-DER”
- Sırrı Abimizi Mücadelemizde Yaşatacağız
- Erol Eğrekler ve İşçi Sınıfı
- Patronlar “Kullan At” İşçi İstiyorlar!
- İşçi Sınıfı Olarak Ders Çıkaralım
- Grönland’ın Buzulları ve Egemenlerin Kâr Arzusu
- Dünü Unutmadan, Bugüne ve Geleceğe Bakabilmek…
- Emekliliği Kim Bitirdi?
- Servis mi Eziyet mi?
Son Eklenenler
- Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu KESK, 2026-2027 yıllarını kapsayan 8. Dönem Toplu İş Sözleşmesi görüşmelerine dair Haziran ayında başlattığı eylemlerine devam ediyor. KESK’e bağlı sendikalar 18 Haziran-4 Temmuz tarihleri arasında...
- Camilerde en çok duyduğumuz sözlerden biri “faiz haramdır.” Urfa’da, hayatını borç-faiz kıskacında sürdüren biri, bir cuma hutbesi sırasında dayanamadı, minbere çıktı ve şöyle seslendi: “Hoca, faizin haram olduğunu söylüyorsun da, gerçeği niye...
- İkinci Dünya Savaşının sonuna gelinmiş, Mihver devletlerin içinde yer alan Almanya ve İtalya savaşı kaybetmiş, Almanya ordusu koşulsuz teslim olmuştu. Avrupa’da savaş sona ermiş, savaşın galipleri SSCB, Amerika, İngiltere ve Fransa olmuştu. Savaş,...
- Türkiye’de ekonomik sorunlar büyüdükçe işçi eylemleri ve grevleri artıyor. Sadece yerli sermayeli fabrikalarda değil, yabancı sermayeli fabrikalarda da işçiler düşük ücret dayatmasına karşı sendikalaşma mücadele si veriyor ya da greve çıkıyorlar....
- Sınıf temelinde örgütlü mücadeleyle tanıştıktan sonra değişim geçirmemek mümkün değildir. Çevremizdekiler -aileniz, akrabalarınız, arkadaşlarınız- önceki ve sonraki halimizi bilir.
- Hasan, işyerinde kartını okutup paydos ederken “bugünü de bitirdik” diye seviniyordu. Koşar adımlarla kendini işyerinden dışarı attı.
- 600 bin kamu işçisini kapsayan Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü (KÇP) süreci iktidar, TÜHİS, Türk-İş ve Hak-İş’in işçilerin taleplerini görmezden gelerek attığı imzayla sonuçlandı.
- İşçi Dayanışması’nın 206. sayısında “Kurt Ağladı, Biz de İnandık” başlığıyla bir yazı yayınlandı. Yazıda patronun kendini işçilere mağdur gibi gösterip işçileri nasıl kandırdığından bahsediliyordu.
- Bir gece komşumuzun evinden alevler yükseldiğini görsek ne yaparız? İlk anda aklımıza gelen ne olur? Balkona astığımız çamaşırların is kokup lekeleneceği mi? İçeriye duman dolmasın diye pencereleri kapatmamız gerektiği mi?
- Son günlerde bazı işyerlerinde, patronların yüksek ücretler nedeniyle işçi çıkarmak zorunda kaldıklarını söylediklerini duyuyoruz. Bazı arkadaşlarımız da buna inanmakta, hatta “maaşları çok yükseldi, o yüzden işçi çıkardılar” gibi cümleler kurmakta.
- Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’la görüştükten sonra yapılan son teklife dair, “teklif yüzde 100 olumlu değil ama olumluya yakın bir teklif gibi gözüküyor. 11’i aştık, 16,57’yi bulmadık” açıklamasını yaptı.
- Birleşik Tekstil Dokuma ve Deri İşçileri Sendikası (BİRTEK-SEN), Antep, Urfa, Mardin, Batman, Van, Malatya, Adıyaman ve Maraş’ta çalışan tekstil işçileriyle görüşerek, basında çıkan haberleri tarayarak ve resmi verilerden yararlanarak tekstil...
- Van Büyükşehir Belediyesi kayyım yönetiminin, Genel-İş Sendikasında örgütlü 7’si engelli 223 işçiyi işten atması, 30 Temmuzda kitlesel bir yürüyüşle protesto edildi. Beşiktaş Belediyesi işçileri aylardır ücretleri düzensiz ve eksik ödendiği, toplu...