Buradasınız
Askıdaki Beyin!

Bilgisayarlar ve telefonlarla oynanabilen oyunlar, çocukların ve gençlerin en çok zaman ayırdığı meşgalelerin başında geliyor. Okulda, evde, toplu taşıma araçlarında, fırsat bulunan her yerde bu oyunlara sarılıyorlar. Peki, bu denli ilgi çeken dijital oyunların içeriği ne, işçi sınıfının çocuklarına, gençlerine etkisi ne?
PUBG isimli oyunu birçoğumuz duymuştur. Oyunda ilk olarak oyuncular helikopterden paraşütle bir adaya atlıyorlar. Karaya iner inmez görev başlıyor; “karşına çıkan herkesi öldür!” Neden? Evlere giriyor, çeşitli silahlar topluyor ve karşılarına çıkan rakibe silah doğrultuyorlar. Rakip kim? Belli değil. “BAM! Bir düşman daha öldürdün!” Macera, adadaki tüm rakipleri öldürene ya da öldürülene kadar devam ediyor. Benzer içerikte yüzlerce, binlerce oyun var. Adını sıkça duyduğumuz Call of Duty, Forthnite, Warcraft, Metin2 bunlardan sadece birkaçı! Bilimsel çalışmalar, örnek gruplar üzerinde gerçekleştirilen deneyler ve gözlemler, tamamen öldürmek üzerine kurulu bu oyunların etkisinin vahametini ve ciddiyetini gözler önüne sermektedir.
Araştırmalara göre dijital oyunların yüzde 89’u şiddet içerikli! Neden? Bu soruyu akılda tutarak devam edelim. Bu oyunlardan dolayı işçi sınıfının gençleri, çocukları deyim yerindeyse şiddetle yatıyor, şiddetle kalkıyor. Hal böyleyken bu oyunları sıradan “eğlence araçları” olarak görmek, “altı üstü oyun” deyip geçmek doğru olur mu? Bu tarz oyunlar oynayan çocuklarda ve gençlerde şiddet eğilimi oldukça yaygın! Şiddet içerikli oyun oynayan insanlar toplumsal yaşamda da problemlerini şiddetle çözme eğiliminde oluyorlar. Aslında bu pek de şaşılacak bir sonuç değil. Nasıl ki sabahları yüzünü yıkaması gerektiğini öğrenen çocuk bunu her gün tekrarlayarak alışkanlık haline getiriyorsa, günün çoğunluğunu “sanal” da olsa şiddet uygulayarak geçiren çocuk da bir süre sonra bunu alışkanlık haline getirir. Bu oyunları oynayan, tabir yerindeyse bağımlısı olan insanlar için silah, düşman, ölmek, öldürmek kanıksanan “doğal” kavramlar haline gelir. Sürekli artan vahşet haberlerinde bunun bir etkisi yok mudur?
Öte yandan sürekli rekabetin içinde olmak gençleri bencil ve bireyci hale getiriyor. Dijital dünyada daha fazla puan toplamak, “level atlamak”, kazanmak için rakiplerini yok etmek zorunda olan çocukların, gerçek dünyada da etrafındaki herkesi birer rakip olarak görmesi normal değil midir? Başarılı olmak için tüm rakipleri ezip geçmesi gerektiğini düşünmesinde bu oyunların etkisi yok mudur? İşte dayanışma, birlikte hareket etme güdüleri bu gibi etmenlerle köreliyor, yok oluyor.
Ayrıca günün büyük çoğunluğunu telefon ya da bilgisayar başında oyun oynayarak geçiren çocuklar ve gençler asosyalleşiyor, çevreleriyle ilişkileri giderek zayıflıyor. Arkadaşlarını bile sanal oyunculardan seçiyor, sanal dünyada “arkadaşlık” ediyorlar. Hal böyleyken, işçi sınıfının gençlerinin güven temelinde insani ilişkiler geliştirmesi zorlaşıyor.
Önemsiz gördüğümüz, oyun deyip geçtiğimiz dijital oyunlar, işçi sınıfının körpe beyinlerini adeta esir alıyor. İnsanların bencil, rekabetçi, şiddet eğilimli, insani duygulardan uzak sanal bireylere dönüşmesinde rol oynuyor. Bilim ve teknoloji gelişiyor ama insanlığın daha güzel, sömürüsüz, barış dolu bir dünyada yaşamasına hizmet etmiyor. Kapitalist sömürü düzeni buna izin vermiyor. Ve her şeyin satılıp kâra dönüştürüldüğü kapitalizmde, teknoloji şiddet içerikli oyunlar kurgulamak için kullanılıyor. Dijital oyun endüstrisi bugün dünyada en çok kâr getiren sektörlerden biridir. Bu oyunlar hem patronları daha fazla zengin ediyor hem de kâr düzeninin normal karşılanmasına hizmet ediyor.
Atalarımız “ağaç yaşken eğilir” demişler. Egemenler, gençlerimizi daha çocuk yaşta dört bir yandan kuşatıyor ve gelecekte düşünen, sorgulayan, mücadele eden bireyler haline gelmelerini engelliyorlar. Onları adeta beyinleri askıya alınmış ve gençlik enerjileri çalınmış birer robot haline getirmeye çalışıyorlar. Kapitalizm ayakta kaldığı müddetçe teknoloji insanlığın ortak çıkarlarına hizmet edemez. Teknolojinin insanlığın ortak çıkarları temelinde kullanılması için bu sistemden kurtulmak gerek.
Sen Utanma, Utanması Gereken Onlar!
- Sadeleştirince Açığa Çıkanlar…
- Kurtuluş Yok Tek Başına, Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz!
- 1 Mayıs: Gün Gelir Zorbalar Kalmaz Gider!
- İşçi Dayanışması 204. Sayı Çıktı!
- Uçurumun Kenarından Özgürlüğün Dünyasına
- Fitre Asgari Ücretliye, Emekliye Veriliyorsa…
- Fiyonklu Kazıklar Çoğalırken
- Doğru Tarafta, Bizim Safta Olabilmek…
- Arenalardan TikTok’a Uyuşturma Araçları
- Özlemini Çektiğimiz Güzel Günler İçin Birleşelim!
- İşçi Dayanışması 203. Sayı Çıktı!
- Uyanmak İçin Sabırsızlanacağımız Günler İçin
- “Hey Kızlar Siz de Katılın Bize!”
- Hak Verilmez, Alınır!
- Hüsrevlerin Değil Ferhatların Destanıdır Hatırlanan
- Büyük Resmi Görelim, Birliğimizi Örelim!
- Sendikalaşmak Türkiye’de Neden Zor?
- “Aile Yılı” İlan Edenler Neyin Peşinde?
- Katliamların Sorumlusu Kim?
- Patronlar Çok Para Kazanırken…
- Uçurumun Kenarından Özgürlüğün Dünyasına
- Fitre Asgari Ücretliye, Emekliye Veriliyorsa…
- Fiyonklu Kazıklar Çoğalırken
- Doğru Tarafta, Bizim Safta Olabilmek…
- Arenalardan TikTok’a Uyuşturma Araçları
- Özlemini Çektiğimiz Güzel Günler İçin Birleşelim!
- “Hey Kızlar Siz de Katılın Bize!”
- Hak Verilmez, Alınır!
- Hüsrevlerin Değil Ferhatların Destanıdır Hatırlanan
- Büyük Resmi Görelim, Birliğimizi Örelim!
- Patronlar Çok Para Kazanırken…
- Örgütlüysek Her Şeyiz, Örgütsüzsek Hiçbir Şey!
- Onlar “Kazanalım” Dedikçe Biz Kaybediyoruz
- Asgari Ücret Nasıl Yükseltilir?
- Kumarla Köşeyi Dönenler Neye Dönüyor?
- Umudumuzu ve Direncimizi Güçlendirelim, Mücadelemizi Büyütelim!
- Zeytinyağı, Margarin, Süt Tozu
- Toplumsal Sorunların Bireysel Çözümü Mümkün mü?
- Her Şeyi Paraya Bağlayanlar Kim?
- Devlet Bütçesi Kimin Bütçesi?
Son Eklenenler
- Gerek dünyada gerekse yaşadığımız ülkede öyle olaylar, öyle gelişmeler yaşanıyor ki ilk bakışta her şey çok bilinmeyenli bir matematik denklemi gibi karmaşık ve anlaşılmaz görünebilir. Nasıl ki matematikte karmaşık problemleri çözebilmek için...
- İrfan Yalçın’ın “Ölümün Ağzı” romanı, 1940’lı yıllarda Zonguldak köylüsünün “mükellef” adı altında bedavaya çalıştırıldığını belgeleyen bir tanıklıktır. Dönemin tek partili rejiminde, İsmet İnönü madeni teftişe gittiğinde, karşısına dizilen...
- Ha geldi, ha gelecek, yok yok bu sene gelmeyecek derken Yaren leylek Bursa’nın Karacabey ilçesinde, Uluabat Gölünün kıyısında balıkçı Âdem amcayla buluştu. On dört yıllık dostluk! Adı gibi yarenlik yapıyor Âdem amcaya. Aslında kimsenin haberi...
- 11 Nisan’da Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Emek ve Demokrasi Güçleri ve öğrenciler birçok ilde tutuklu öğrencilerin serbest bırakılması talebiyle basın açıklamaları gerçekleştirdi. İstanbul’da KESK İstanbul Şubeler Platformunun...
- Yunanistan’da işçi ve emekçiler bir kez daha kamu ve özel sektörde 24 saatlik genel grev gerçekleştirdi. Tembi tren felaketinin ikinci yıldönümü olan 28 Şubatta tarihindeki en büyük grev ve protestolara sahne olan Yunanistan’da, 9 Nisanda bir kez...
- KESK’e bağlı Eğitim Sen, Birleşik Kamu-İş’e bağlı Eğitim-İş ve Hürriyetçi Eğitim Sen, 10 Nisanda birçok ilde Milli Eğitim Müdürlükleri önünde, kent meydanlarında, sendika şubelerinde proje okullara yapılan keyfi atamalara karşı basın açıklamaları...
- Üzerine sayfalarca yazı yazılabilecek, saatlerce sohbet edilebilecek bir konunun en öz, en çarpıcı halidir sloganlar… Hele ki işçi sınıfının sloganları! Birkaç kelimeyle büyük anlamlar sırtlanırlar. Kimisi somut bir talebi anlatır, kimisi bir...
- Ankara’nın Beypazarı ilçesinde bulunan Çayırhan Maden Ocağında 10 Nisanda gece vardiyası sırasında meydana gelen patlamada 2’si ağır olmak üzere 14 işçi yaralandı.
- Evrensel sağlık kapsamı; tüm insanların ihtiyaç duydukları sağlık hizmetlerine, ihtiyaç duydukları yer ve zamanda, mali sıkıntı çekmeden erişebilmeleri anlamına gelir. Sağlığın geliştirilmesinden, hastalıkların önlenmesine, rehabilitasyon ve...
- Gençlik yılları insanın en güzel, en verimli, en dinamik yılları olarak tanımlanır. Fakat gençlerin dinamizmleri yok ediliyor, gelecekleri ve hayalleri çalınıyor, toplum nefessiz bırakılıyor. Kapitalizm genç kuşaklara bir gelecek vaat etmiyor....
- Ruhunda özgür bir dünyanın umudunu taşıyan, yüreği bencil çıkarlarla değil, toplumsal kurtuluş özlemiyle çarpan sevgili büyüklerimiz ve değerli genç arkadaşlarımız, merhaba!
- Rejimin 19 Martta başlattığı saldırı dalgasına karşı başlayan protestolarda öğrenci gençler kitlesel katılımıyla dikkati çekmişti. Günlerce süren eylemlerde, polis barikatlarına, polisin şiddetli müdahalesine rağmen alanları terk etmeyen yüzlerce...
- Çünkü büyük kapitalist ülkeler, milyonlarca emekçinin vergileriyle oluşan bütçeleri sağlık, eğitim, barınma gibi temel ihtiyaçlara değil daha fazla silahlanmaya akıtıyorlar. Baskıcı ve otoriter uygulamaları arttırıyor, demokratik hak ve özgürlükleri...