Buradasınız
Avrupa Yakası: Fabrikaların nabzı 1/3
15 Haziran 2020 - 13:40
Silahtarağa’nın yokuşları dik, İstanbul’un tüm işçi semtleri gibi. Günterm Kazan işçileri ellerinde pankartları, dövizleri, yüreklerinde kararlılık ve coşkuyla bu dik yokuşlardan aşağı yürüyorlar. Tepeden aşağı kondurulmuş evlerden sokaklara akıyorlar. Birazdan Çelik Endüstrisi ve Türk Demir Döküm fabrikasındaki işçi kardeşleri ile buluşacaklar. Birleşe birleşe, çoğala çoğala yürüyecekler. Pankartları kocaman, mesajları net: “PATRONLAR SENDİKA SEÇME HÜRRİYETİNİ YOK EDEMEZSİNİZ!” Meclisteki burjuvalara “İŞBİRLİKÇİ PATRON MECLİSİ!” diyerek meydan okuyorlar.
Geleceğin işçileri olan çocuklar en öndeler, heyecanı hissediyorlar. Hepsinin gözlerinde merak var. O gözlerin kimisi kadraja kimisi babalara, ağabeylere, kimisi pankartlara bakıyor. Hepsinin hafızasına kazınıyor 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişi ve elbette haksızlığa baş kaldırmanın tadı.
29 Nisan 1970’de birikmiş ücretlerini alamayan ve patrona ulaşamayan Günterm işçileri fabrikayı işgal ettiler. İşgalin 40. gününde, alacaklarını elde edebilmek için fabrika yönetimini ele geçirdiler. Üretime devam ettiler. 15-16 Haziran direnişi başladığında, Günterm işçileri eylemleriyle “üreten biziz yöneten de biz olacağız” sloganını hayata geçiriyorlardı. İşçilerin eylemi, 15-16 Haziran eylemleri sonrasında ilân edilen sıkıyönetimle sonlandırıldı. İşçi sınıfının mücadele tarihine işçi yönetimi deneyimini taşıyan Günterm işçilerine selam olsun!