Buradasınız
Bir Afgan Göçmen İşçiyle Söyleşi: “Ölmek ya da Özgürce Yaşamak”
Değil on binler, değil yüz binler, on milyonlar bugün dünyanın bir yanından öte yanına biraz olsun huzur, refah ve mutluluk umuduyla göç edip duruyor. Zorlu yollardan geçerek, kar kış demeden kilometrelerce yürüyerek, metrelerce yükseklikteki duvarları, dikenli telleri aşarak ya da karanlık sularla boğuşarak varıyorlar dilini, kültürünü bilmedikleri kentlere. Şansı yaver gidenler kimsesizler mezarlıklarını arkalarında bırakarak ilerliyorlar, bu acılı kahırlı yollardan… İşte bu zorlu yolları aşıp henüz 17 yaşındayken annesini, babasını, tüm kardeşlerini geride bırakarak Afganistan’dan Türkiye’ye gelen bir göçmen kardeşimizle bir araya geldik. Bu arkadaşımız burada uzun saatler boyunca tekstil atölyesinde çalışıyor. Bir grup genç olarak, Elif Çağlı’nın “Umut Teknesi” adlı şiirinin video klibini izledik. Göçmen kardeşlerimizin yaşadığı acıları anlatan bu şiiri, göçmen bir arkadaşımızla birlikte izlemek çok daha derinden sarstı bizleri. Videoyu izledikten sonra gözyaşlarını tutmakta zorlanan göçmen arkadaşımızın anlattıklarını paylaşacağız sizlerle. İstiyoruz ki başka işçi-öğrenci, genç arkadaşlarımız onun anlattıklarını okuyup göçmenlere değil kapitalizme düşman olmaları gerektiğini anlasınlar. Özellikle genç arkadaşlarımız diye belirtiyoruz, çünkü bugün hayalini kurduğumuz sömürüsüz, savaşsız, barış ve kardeşliğin hüküm sürdüğü bir dünya yaratma mücadelesinin ön saflarında olması gerekenler biz gençleriz. Dünyanın neresinde, hangi kimlikle doğduğumuzu bizler belirlemiyoruz. İster Afgan, ister Suriyeli, ister Türkiyeli, ister Amerikalı olalım bizler aynı ezilen sınıfın evlatlarıyız. Bizler dünyanın neresinde olursak olalım işçi sınıfının mücadelesi içerisinde birbirimize kenetlenmedikçe hiçbir sorunumuzu çözemeyiz. Yaşadığımız ülkelerin egemenlerine hesap sormadıkça “ne işiniz var Suriye’de, Afganistan’da” demedikçe sorunlarımız katmerlenerek artacaktır. Artık genciyle yaşlısıyla, kadınıyla erkeğiyle tüm dünya işçi ve emekçilerinin birlik olma zamanıdır! Artık daha fazla acı ve gözyaşı yaşanmasın istiyoruz…
Dünyanın pek çok yerinde olduğu gibi maalesef Türkiye’de de göçmen düşmanlığı var. Bu sorunun anlaşılması için insanların neden göç ettiğini anlatabilir misin? Mesela sen neden geldin Afganistan’dan?
İnsanlar kendi memleketlerinde yaşadıkları sorunlar nedeniyle göç ediyorlar. Mesela bizim memlekette insanlar Taliban’dan kaçıyorlar. Çünkü korkuyorlar. Kadınların çalışma hakkı yok, yanında erkek olmadan pazara bile gidemiyor, dışarı çıkamıyorlar. İnsanların sakalından giyimine kadar her şeye karışıyorlar. Güzel bir yaşam yok, özgürlük yok. Kendi ülkemizden nefret etmiyoruz, orada yaşamak istiyoruz ama orada kendimizi rahat hissetmiyoruz. Ben de kendi memleketimde saçımı sakalımı istediğim gibi kesmek, istediğim gibi yaşamak isterdim. Ama tek sorun nasıl giyindiğimiz, saç sakal meselesi değil. Yarın ne olacağı belirsiz bir ülke Afganistan. Her an ölümle burun burunayız. Ben Türkiye’ye gelmeseydim liseyi bitirdikten sonra üniversiteye gidecektim. İnşaat mühendisi olmak istiyordum ama hayalim yarım kaldı, olmadı. Ben de ülkemi terk etmek istemezdim. Ama buna mecbur kaldım.
Afganistan’dan çoğunlukla genç erkekler göç ediyorlar.
Aslında sadece gençler değil aileler de geliyor. Ama gençler daha çok korkuyorlar. Ya Taliban’ı destekleyeceksin ya da öleceksin. Ölümün seni bulması çok basit! Savaşın olmadığı güzel bir yaşam için herkes dünyanın başka ülkelerine göç etmek istiyor. Ama sınırlardan geçiş de kolay değil. Genelde önce aileden bir kişi gidiyor. Sonra diğerleri de yanına gidebilirse gidiyor.
Türkiye’ye nasıl geldin, nasıl zorluklarla karşılaştın?
Türkiye’ye gelmek de kolay değil. 23-24 saat yürüyorsun. Sınırdan geçmek zorlaştırıldı, iki duvar örüldü, güvenlik sıkılaştırıldı. Ama insan kaçakçıları geçiş yerlerini biliyorlar. Birçok yerden tüneller açılmış, oralardan geçiriyorlar. Bazen kaçakçılar insanları kandırıyor. İnsanları kaçırıp bir yerlerde tutup ailelerinden fidye istedikleri oluyor. Çok acı olaylar yaşanıyor. Aileleri nerden bulsun parayı!
Mesela biz karlı soğuk bir havada geçiş yapmıştık. Nasıl anlatayım ki, çok zor şeyler yaşayarak geldik o yolu. Birçok insan soğuğa dayanamayıp yolda ölüyor. Ama memlekette kalsak da yarın yaşayıp yaşamayacağımız belli değil. Bu yüzden gelmek zorunda kalıyoruz. Afganistan’da iş yok zaten ama işi ne yapacaksın, herkes öncelikle canını kurtarmaya çalışıyor.
Afganistan’da durum nasıl şu anda? Haber alabiliyor musun ailenden?
İş açısından durum çok kötü. Ne olacak her şey belirsiz. İktidar nasıl kurulacak, geleceğimiz ne olacak belirsiz. Bizim ülkemize ne olacak çok merak ediyoruz. Taliban dinden Müslümanlıktan bahsediyor ama din böyle bir şey olamaz. Herkesin inancı kendine. Allah’a inanıyor ama namaz kılmıyor diye adamı kırbaçlayamazsın, öldüremezsin ama Taliban bunları yapıyor. Müzikle uğraşanları öldürüyor. Neden…
Ailem Kabil’de yaşıyordu. Taliban Kabil’i ele geçirince İran’a geçiş yapmak zorunda kaldılar. Haberleşiyoruz telefonla ama yine de merak ediyorum. Sadece ailemi değil geri kalan herkesi merak ediyorum. Bazen yemek yerken geride kalanları düşünüyorum. Ya da şu an biz burada bir kafede oturmuş sıcak çayımızı içiyoruz, rahat sohbet ediyoruz. Acaba şimdi sınırda kaç kişi geçmeye çalışıyor? Kaç kişi aç, soğuktan titreyerek bekliyor… Bunları düşünüyorum ve çok üzülüyorum.
Türkiye’deki çalışma koşulları nasıl? Sana çalıştığın işyerinde nasıl davranıyorlar, ayrım yapılıyor mu?
Üç senedir aynı tekstil atölyesinde çalışıyorum. Mecburuz çalışmaya, bir ekmek için yaşıyoruz sadece. Herkes güzel bir hayat istiyor. Ama burada da ayrımcılık yapılıyor. Yerli vatandaşa ayrı, yabancıya ayrı ücret veriliyor. Sigortamız yapılmıyor. Ağır işler bize veriliyor. Hafta içi işe giriş 08.30’da akşam çıkış 19.00’da. Ama iş varsa bitene kadar kaldığımız da oluyor. Cumartesi günleri de 17.00’a kadar çalışıyoruz. Fazla çalışma saatlerimiz mesai olarak ödenmiyor.
Göçmen bir işçi olarak Türkiye’deki işçilere ne demek istersin?
Kendi ülkemizden sevdiklerimizden uzakta kimliksiz yaşıyoruz. Vizesiz, kaçak yaşıyoruz. Bir yeri gezmeye bile gidemiyoruz. Özgür bir şekilde yaşamak, daha insani çalışma koşulları istiyorum. Kimse kimsenin hakkını yemesin, güzel bir yaşam olsun istiyorum.
Kimse kimseyi yabancı görmesin, dışlamasın. Bazı insanlar bize çok sıcak davranıyor ama bazı insanlar “bunlar yabancı, bir su bile içmem, çay içmem bunlarla” diyor. Sanki hastalıklıymışız gibi davranıyorlar.
Savaşların son bulmasını istiyorum. Bu duruma çok üzülüyorum. Çok zor şartlarda yaşıyoruz. Kilometrelerce yol yürüyoruz, kimimiz botlarla denize açılıyor. Ne olacağı belirsiz, ölümü göze alıyoruz. Ölmek ya da özgürce yaşamak! Bıçak sırtında yürümek gibi bir şey. Kalıp ölmek ya da ölümü göze alarak güzel bir yaşam için göç etmek… Bazen bize diyorlar ki, Afganistan’da kalıp neden savaşmadın. Türkiye’de savaş olsa kendini güvende hisseder misin? Herkesin ülkesi güzel olsa neden kalmasın ülkesinde? Biz kalıp kime karşı savaşacağız? Bizim savaşımız sadece Taliban’la değil. Kim Taliban’ı yarattı? ABD, Pakistan… Ülkeyi Taliban’a teslim ettiler. Hiçbir egemenin umurunda değil halk. İlk başta Türkiye’yi, cumhurbaşkanı Erdoğan’ı Müslümanların kurtarıcısı olarak görüyordum. Bize yardım ediyor, kendi ülkelerine alıyorlar diye düşünüyordum ta ki Kabil düşene kadar. Bir anda tüm ülkeler terörist dedikleri Taliban’la konuşacaklarını söylediler. Hepsi ikiyüzlü, sahtekâr, kendi çıkarlarını düşünüyorlar.
Güney Kore’de Genel Grev!
Yoksulluk da Borç Batağı da Derinleşiyor
- Grevci Tarkett İşçileri: “Birliğimizi Güç Haline Getirelim!
- Grevdeki MKB Rondo İşçileriyle Söyleşi
- Durak Tekstil İşçileriyle Söyleşi
- Bursa’dan Bir Özel Okul Öğretmeniyle Söyleşi
- Malatyalı Kadın Tekstil İşçisi İle Deprem ve Kadın İşçiler Üzerine Söyleşi
- Nilgün Soydan ile Kemal Türkler Söyleşisi
- Genel-İş İzmir 8 No’lu Şube Başkanı Gümüştekin ile Söyleşi
- İş Güvenliğimiz İçin 1 Mayıs’ta Sınıfımızın Saflarındayız
- Avukatlar Anlatıyor: Yasalar Yetmez, İşçi Sınıfını Örgütlülük Kurtarır
- Bir Afgan Göçmen İşçiyle Söyleşi: “Ölmek ya da Özgürce Yaşamak”
- Ekmekçioğulları İşçileri ve Anadolu Şube Başkanı Deniz Ilgan’la Direniş Üzerine
- Söz Hakları İçin Direnen Ekmekçioğulları İşçilerinde
- Trelleborg İşçileriyle Grev Üzerine Söyleşi
- Cargill İşçileriyle Sohbet
- Göçmen Düşmanlığı Kimin İşine Geliyor?
- Maden Ruhsatsız, Göçmen Sahipsiz!
- Göçmen İşçilerin Katili Sermaye Düzenidir!
- Hiçbirimiz Yerli Değiliz, Hepimiz Göçmeniz...
- Umut Tekneleri Ölüm Tekneleri Olmaya Devam Ediyor
- Hem Yurtdışına Gitmek İste Hem de Göçmenlere Demediğini Bırakma!
- Genç Bir Göçmen, Eziklik Duygusu ve Yitirilen Vicdanlar!
- Göçmen Kıyımı Bu Kez de Teksas’ta Yaşandı
- Kapitalizmde Güvenli Liman Yoktur!
- Bir Afgan Göçmen İşçiyle Söyleşi: “Ölmek ya da Özgürce Yaşamak”
- İki Yıl Önce Bugün ve Kapitalizmin Fotoğrafı
- Fas Sınırında İnsanlık Trajedisi: Umut Tekneleri Ne Zaman Kıyıya Varacak?
- Umut Yolculuğu
- Hindistanlı Göçmen İşçilerin Eve Dönüş Mücadelesi
- Yunanistan’da ve Almanya’da Mültecilerle Dayanışma Eylemleri
- Bu Sistem Acı Üretiyor!
- Önyargı ve Suriyeliler Meselesi
- Fakir Baykurt’un Gece Vardiyası; Türk, Alman ve Suriyeli İşçiler
- “Mülteci Düşmanlığı Yapan Tezgâhıma Gelmesin”
- “Bizi Soyanlar Göçmen ve Yoksul Değil, Buralı ve Zengin”
- Göçmen Düşmanlığı Kimin İşine Geliyor?
- Emekçilerin Mülteci Düşmanlığından Çıkarı Yoktur!
- “İstanbul’da Herkes Yabancı”
- İnsanlık Aya’nın Gözlerinde Saklı
- Umut Tekneleri Ölüm Tekneleri Olmaya Devam Ediyor
- Dümen Yelpazesinde Yaşam Savaşı
- Bu Düzen Çocuklarımıza Bir Oyuncak Bile Veremez
- Bursa’da Göçmen Faciasının Hatırlattığı Acı Gerçekler
- Ortak Duygular Yapay Duvarları Yıkar
- Fakir Baykurt, “Gece Vardiyası” ve Göçmenler
- Göç Sorunu: Hangi Yola Girmeli, Kime Karşı Durmalı?
- Bir Afgan Göçmen İşçiyle Söyleşi: “Ölmek ya da Özgürce Yaşamak”
- Kimin Yanındayız, Kime Karşı Duracağız?
- Adu: Bir Çocuk ve Mültecilik
- Mülteci İşçilerle Biz Bir Sınıfız
- Fas Sınırında İnsanlık Trajedisi: Umut Tekneleri Ne Zaman Kıyıya Varacak?
- Sınıf Kardeşliğini Yükseltelim
- Suriyeli Bir Emekçinin Düşünceleri
Son Eklenenler
- Sendikal hakları için 150 günden uzun süredir kararlılıkla mücadele eden Polonez işçileri Dayanışma TV’nin hazırladığı “146+Bir: Polonez” belgeselinin galasında buluştu. 22 Aralıkta Çatalca Belediyesi Nazım Özbay Kültür Merkezinde gerçekleşen,...
- İşçi Dayanışması biz genç işçilerin adeta başucu kaynağı. Her konuda, hayatın her alanında fikirlerimizi besleyen, zihnimizi açan bir eğitim kaynağı niteliğinde.
- Birleşik Metal-İş Sendikası, Çalışma ve Toplum Dergisi değerlendirme toplantılarının yedincisini “Toplu İş Sözleşmesi Yetki Sistemi, Sorunlar ve Çözüm Arayışları” başlığıyla 21 Aralıkta gerçekleştirdi. İstanbul Barosu konferans salonunda düzenlenen...
- Sevgili işçi kardeşlerim, Selçuk İzmir’in güney tarafında son ilçesidir. Daha Selçuk merkeze vardığımızda, gördüğümüz tarihi kalıntılardan pek çok medeniyete beşiklik ve ev sahipliği ettiğini anlarız. Selçuk merkezden sol tarafa gittiğimizde masmavi...
- İşçi Dayanışması’nın 200. sayısı yayımlandı. Heyecanlıyız, mutluyuz, gururluyuz. UİD-DER’in aylık yayını olan İşçi Dayanışması’nın her sayısında haberin kaynağından yazanına, yazıları kaleme alanından kontrolünü yapana, tasarımından baskısına,...
- Kasım ayı boyunca İstanbul ve İzmir’in ilçe belediyelerinde TİS görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması nedeniyle grevler yaşandı. İstanbul’da Hizmet-İş’in örgütlü olduğu Bayrampaşa ile Genel-İş’in örgütlü olduğu Ataşehir, Kadıköy ve Maltepe...
- Güney Kore’de sıkıyönetim ilan etme girişiminin ardından devlet başkanının azledilmesine yönelik önerge 14 Aralıkta mecliste kabul edildi. Devlet başkanı Yoon Suk Yeol görevinden uzaklaştırıldı. Başkent Seul ve diğer şehirlerde önergenin görüşüldüğü...
- Çalıştığım işyerinde bazı işçi arkadaşlarım aldıkları düşük ücretin sebebinin yaptıkları işten kaynaklandığını, daha iyi maaş alabilecekleri bölümlere, görevlere veya mesleklere gelerek maddi sorunlarının çözüleceğini düşünüyorlar. Bu yolla hem iş...
- Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), 19 Aralıkta Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı önünde, DİSK’in 2025 yılı için belirlenecek asgari ücrete dair görüş ve önerilerini içeren bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Basın açıklamasına DİSK...
- Birleşik Metal-İş Sendikası ile Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası (MESS) arasında süren toplu iş sözleşmesi görüşmelerinin anlaşmazlıkla sonuçlanması üzerine Birleşik Metal-İş Sendikası kademeli grev kararı almıştı. 4 Aralıkta Hitachi Energy’nin...
- Son zamanlarda her şey pahalanırken işçi ve emekçilerin hayatının ne kadar ucuzladığını hep birlikte görüyoruz. İzmir’de bir anne 5 çocuğunun üzerine kapıyı kilitleyip işe çıktığında, elektrikli sobanın devrilmesiyle çıkan yangında 1 ilâ 5 yaşındaki...
- Filistin’de bir yıldır süren savaşta 43 binden fazla insan katledildi. Sokaklarda çocukların sesleri yankılanırken şimdi bombaların gürültüsü ve sessiz çığlıklar yankılanıyor. Peki, Filistin’de bu kahredici savaşın tek sorumlusu Siyonist İsrail...
- Merhaba arkadaşlar. Geçtiğimiz günlerde gerek kamuda gerekse de özel sektörde çalışan, farklı sendikalara üye doktor, hemşire, tıbbi sekreter, temizlik işçisi, paramedik, ATT gibi sağlık emekçileri olarak bir araya geldik. UİD-DER’de daha önce...