Buradasınız
Bir Araya Gelerek Değiştirebiliriz
Tuzla’dan bir grup metal işçisi
Biz iş güvenliği önlemlerinin alınmadığı, işçilere sürekli işveren tarafından baskı yapılan bir işyerinde çalışıyorduk. Mevcut ekonomik koşullar nedeniyle toplu sözleşmede elde ettiğimiz ücretler eridi ve geçinemez olduk. Bunun üzerine çalışma koşullarımızın düzeltilmesi ve ek zam talebiyle iş durdurduk. İşverenin bu haklı talebimize cevabı ise bizi işten atmak oldu.
Yeni bir iş bulup çalışmak zorundaydık. Çünkü işgücümüzden başka bir geçim kaynağımız yoktu. Her birimiz farklı yerlerde, farklı işkollarında iş aramaya başladık. Kimimiz iş görüşmeleri sırasında, kimimizse yeni işimizde birçok sorunla karşılaştık. Aslında şu gerçekleri bir kez daha gördük: Hiçbir patron işçiye hakkını kendiliğinden vermiyor ve sorunlarımız hemen her yerde aynı. Yeni çalışmaya başladığımız fabrikalarda da iş güvenliği önlemlerinin yetersizliği yüzünden çalışanların meslek hastalıklarına yakalandığını veya iş kazası geçirdiğini öğrendik. Neredeyse bütün işçi arkadaşlarımız yeni işlerinde de düşük ücretler sebebiyle geçinemediklerinden şikâyet ediyorlar. Keza hepimiz sürekli daha fazla üretim baskısı görüyoruz.
Az da olsa bazılarımız çalışma koşullarının daha düzgün olduğu, iş güvenliği önlemlerinin alındığı ve ücretlerin ortalama fabrikalara göre daha iyi olduğu işyerlerine denk geldi. Ama böyle fabrikaların varlığının bir tesadüf olmadığını veya patronların bir lütufta bulunmadığını da gördük. Çünkü bu fabrikalarda işçiler örgütlenerek çalışma koşullarını ve ücretlerini iyileştirmişlerdi. Örgütlülüklerini koruyabildikleri için kazanımlarını da koruyabilmişlerdi.
Aslında biz de işyerinde kötü çalışma koşullarını iyileştirmek için ayağa kalkmıştık. Bu eylemimiz sonucunda biz işten atılmış olsak da işçinin örgütlü gücünden korkan patronun bazı şeyleri düzeltmeye başladığını biliyoruz. Bu süreçte bir kez daha anladık ki bir işyerinde çalışma koşullarını, ücretleri belirleyen şey işçilerin ne kadar örgütlü olduğudur. O halde çalıştığımız işyerlerinde yapmamız gereken karşılaştığımız sorunlar karşısında yılmamak, o sorunları değiştirmek için mücadele etmektir. Önemli olan emek harcayıp daha fazla işyerini örgütlü, sendikalı ve biz işçiler için daha güvenli çalışma ortamının olduğu işyerlerine dönüştürmektir. Bunun da kolayından olmayacağını, emek ve sabır istediğini biliyoruz. Ve yine gayet iyi biliyoruz ki bu düzen biz işçilere mücadele etmek dışında bir seçenek sunmuyor.
Asıl Değerli Olan…
- “Geçinemiyorsan Memleketine Dön”
- Neden Hayattan Sıkılıyoruz?
- Rakip Değiliz
- Savaşı Kınamak Sorumluluktan Kurtulmaya Yeter mi?
- Sağlık Alanında Birleşik Mücadele Şart!
- İyi ki Varsın UİD-DER
- Her Şeyin İçinde ve Her Şeyin Dışındayız
- Her Şey Karşıtıyla Vardır
- Çocuklar Öldürülmesin Şeker de Yiyebilsinler
- Bu Cesareti Nereden Alıyorlar?
- İlk Adımlarını Direnişte Atan, “Eylem” Adını Alan Çocuklarımız
- “Kim Uğraşacak Şimdi” Deme, Aradığın Çözüm Sende…
- “Hayal Vergisi” de İster misin?
- Bu Akşam Yemekte Tağşişli Gıda Var!
- “Bir Yemeklik Bamya”
- Kim Viral Olmalı?
- Sınıfına Ters Düşme!
- Asıl Hırsız Kim?
- Ruhumuzu Esir Alan Korkuyu Çıkarıp Atalım
- Konserve Yapmak Çözüm mü?
Son Eklenenler
- İşçi Dayanışması yayınlandığı ilk günden bu güne biz işçilere kocaman bir sınıf olduğumuzu, yaşamlarımızın, sorunlarımızın ve çözüm yollarının ne kadar yakın olduğunu anlatmaya devam ediyor. Yazıların kaleme alınmasından görsellerin hazırlanmasına,...
- İstanbul Planlama Ajansının (İPA) Ekim ayı araştırmasına göre, İstanbul’da ortalama stres seviyesi 10 üzerinden 6,9 çıktı. Aslında bu veri sadece İstanbul’u yansıtmıyor. Mersin olsun, İstanbul olsun hiç fark etmiyor: Stres seviyemiz artıyor,...
- Sevgili işçi kardeşlerim, başlıktaki sözlere gelmeden meramımın tamamını anlatmak için 6 ay geriye gitmem gerekiyor. Mayıs ayının son haftasında iki azı dişime kanal tedavisi için Dokuz Eylül Üniversitesi diş bölümüne randevu alarak gitmiştim. İki...
- “Zeytinyağlı yiyemem aman/ basma da fistan giyemem aman…” Kütahya ya da Bursa yöresine ait olduğu düşünülen bu türkü düğünlerde, keyifli eş dost toplantılarında hep bir ağızdan söylenir. Hatta eğlenceli ritmi karşılıklı oynamaya da teşvik eder....
- Hayat pahalılığı, geçim sıkıntısı korkunç boyutlara ulaştı. Emekçiler olarak temel ihtiyaçlarımız olan barınma, beslenme gibi ihtiyaçlarımızı karşılamakta zorlanıyoruz. Aldığımız maaşlarla kirayı mı ödeyelim, karnımızı mı doyuralım diye kara kara...
- Kapitalist sistemde yaşıyoruz ve bu sistemin yol açtığı büyük-küçük pek çok sorunla boğuşuyoruz. Peki sorunlarımızı çözmek için ne yapıyoruz? Örneğin pek çoğumuzun ailesinde çocuk, hasta, yaşlı ya da engelli olduğu için bakıma muhtaç yakınlarımız...
- İşçi Dayanışması çıktığında her birimiz ilk görüşte etkilendiğimiz yazıyı seçiyoruz. Neden etkilendiğimizi, yazının bizi nasıl etkilediğini, neyi düşünmemizi sağladığını anlatıyoruz birbirimize. Bu yazıyı herhangi bir arkadaşımıza nasıl ve neden...
- Mutsuzluk ve umutsuzluk gençler arasında adeta bir salgın gibi yayılıyor. Etrafımıza, arkadaşlarımıza bakıyoruz, yaşamdan tat alamadığını söyleyenlerin sayısı her geçen gün artıyor. “Her günüm bir öncekiyle aynı”, “yarından bir beklentim yok”, “bana...
- Biz işçiler haftanın her günü vardiyalı bir şekilde 24 saat çalışırız. Yeri gelir Pazar mesai yaparız. Dinlenmeye, ailemize vakit ayırmaya zaman bulamayız. Sanki biz işçiler için hayat sadece çalışmaktan ibaretmiş gibi. Fabrikada mühendis bir...
- Eskiden her sorunun beni bulduğunu, bu sorunları yaşayan tek kişinin ben olduğumu düşünüyordum. Sonra UİD-DER ile tanıştım ve İşçi Dayanışması’nı düzenli olarak okumaya başladım. Bir genç olarak, gençlik yazılarını okudukça bu sorunları yalnızca...
- Ben büyük bir tekstil fabrikasında çalışıyorum. Başta Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek olmak üzere siyasi iktidar sözcülerinin, asgari ücret zammının hedeflenen enflasyon oranına göre yapılacağını her fırsatta söylemelerine rağmen asgari ücrete...
- Son günlerde sohbet edebildiğim her insana Türkiye’deki Suriyeliler hakkında ne düşündüklerini soruyorum. Devamındaysa nerede dünyaya geldiklerini, neden göçüp büyük kentlere geldiklerini soruyorum. Son olarak aile büyüklerinin nerelerden göçerek...
- Sevgili işçi kardeşlerim, 8 yaşına kadar babasız, 8 yaşından sonraysa hem anasız hem de babasız büyümüş sayılırım. 12-13 yaşıma kadar mahallede ve çalıştığım fabrikada anası-babası yanında olan arkadaşlarıma imrenmiş, onları kıskanmışımdır. O halimi...