Buradasınız
Bir Müthiş Bahtiyarlık: “Anlamak Gideni ve Gelmekte Olanı”

Tarihin en büyük filozoflarından biri olan Aristo, bundan yaklaşık 2300 yıl önce yazdığı bir eserine şu cümleyle başlar: “Bütün insanlar doğal olarak bilmek ister.” İnsanı insan yapan, onu doğadaki diğer canlılardan ayıran başlıca unsurlardan biri bilme isteği, anlama çabasıdır. Bilinmezliğin içinde olmak, olan bitenin nedenini kavrayamamak insanı karanlıkta bırakır. Anlamak ise aydınlanmak demektir. El yordamıyla değil ayaklarını sağlam bir şekilde yere basarak yürümek demektir. Anlamak, karanlığı ve ondan türeyen kötülükleri, yalanları yenmek demektir. Beş Satırla başlığını taşıyan kısacık şiirinde işte bunu anlatır Nâzım Hikmet:
“Annelerin ninnilerinden
spikerin okuduğu habere kadar,
yürekte, kitapta ve sokakta yenebilmek yalanı,
anlamak, sevgilim, o, bir müthiş bahtiyarlık,
anlamak gideni ve gelmekte olanı.”
Nâzım Hikmet bu dizelerde günübirlik gelişmeleri, olguları değil, tarihi, insanlığın nereden gelip nereye gittiğini anlamaktan bahseder. Çünkü aslında bilinmediğinde insanı karanlığa sürükleyecek gerçekler burada gizlidir. Kapitalizmde yaşıyoruz ve bu sömürü düzeninin sahipleri gerçekleri tersyüz etmeden, yalanı gerçeğin kılığına sokup topluma sunmadan egemenliklerini sürdüremezler. Nasıl ki evrende her varlığın kendine has özellikleri varsa kapitalist düzenin efendilerinin fıtratında da yalancılık vardır. Olaylar, olgular, sözler egemenlerin bekası uğruna kılıktan kılığa, biçimden biçime sokulmasaydı bu düzen ayakta durabilir miydi? Emekçilerin gerçeğe kör olması sağlanmasaydı, patronlar sınıfı toplumun küçük bir azınlığını oluşturmasına rağmen, üretilen toplam zenginliğin büyük çoğunluğuna el koyabilir miydi? Geçmişin kralları, sultanları, firavunları gibi saltanat sürebilmeleri başka nasıl mümkün olabilirdi? İnsanlığı ileri götürecek tüm potansiyellerini tüketen kapitalizm artık sadece baskıyla ve yalanlarla ayakta kalabiliyor.
Temelinden çatısına kadar bir yalan imparatorluğudur kapitalizm. Kapitalistler üretilen her şeye el koymalarının bir hak olduğunu öne sürerler. Oysa mal-mülk dediğimiz şey yani sermaye, emeğin bir ürünüdür. Zenginliğin formülü ise emeğin sömürüsü, yağması ve talanıdır. Bunlar gözlerden saklanır. Mesela iş kazaları kader, işsizlik beceriksizlik olarak benimsetilir bu çürümüş düzende. Ekonomik krizlerin faturası sırtımıza yıkılırken, sorumlusu kimi zaman “üç harfliler” olur, kimi zaman dış mihraklar… Kârlarını büyütmek için savaşlar çıkarıp milyonlarca insanı hayattan koparan, yerinden yurdundan edip göçe zorlayanlar, toplumu savaşa, ölüme ve öldürmeye ikna etmek için özgürlük, demokrasi ve insan hakları söylemine başvururlar.
Egemenlerin iddia ettiğinin aksine kapitalizm altında üretim toplum için yapılmaz. Üretim araçlarının özel mülkiyetini elinde tutan sermaye sınıfı, her şeyin kâr için üretimini sağlar. Eğer kârlı değilse ekmek bile üretmez, öte yandan kârlı diye insanlığın ocağını söndüren bombalar üretmekten imtina etmez. Bu düzene adını veren kapital (sermaye), büyümeye programlanmıştır. Onun kalbi kâr, daha fazla kâr diye atar. Bu nedenle açlığın yenilmesi, bolluk, bereket olması mümkün değildir. İşsizliğin son bulması, herkesin üretmesi ve üretime katkı sunması bu düzende mümkün olamaz. Doğanın tahrip olmasının önüne geçilemez. Sömürüsüz, savaşsız, yıkımsız bir kapitalizm olmadığı için yalansız bir kapitalizm de olamaz.
Ama düzenin efendileri bu gerçeklerin görülmesini engellemek için daha çocukluktan itibaren insanların bilincini esir alır, kaba tabiriyle beyinlerini yıkarlar. Nâzım Usta’nın dediği gibiseverek dinlediğimiz şarkılardan okuduğumuz kitaplara, izlediğimiz filmlerden okulda öğrendiklerimize kadar her şey bizi bu düzenin ebedi olduğuna ikna etmek için kullanılır. Onların zehirli propagandası yüzünden, insanın insanın kurdu olduğuna, zenginlik ve fakirliğin kader olduğuna, bu dünyanın böyle gelip böyle gideceğine inanırız. Ama “yalanı yenebildiğimizde” gerçekler tüm açıklığıyla görünür olur ve işte bu “müthiş bir bahtiyarlıktır”!
Bu düzen çürümüştür ve yıkılmak zorundadır. İşçi sınıfı örgütlenip ayağa kalktığında bu zulüm düzenini, yalan imparatorluğunu yerle bir edebilir. İnsanlığın bolluğa, barış ve kardeşliğe doyduğu bir dünya işçilerin mücadelesiyle kurulabilir. İnsanlığın geleceği işte böyle bir toplumdadır. Nâzım Hikmet’in dediği gibi, gidenin neden gitmekte olduğunu anlamak, dahası gitmesi için çabalamak, gelmesi bekleneni getirmeye çalışmak, yani insanlığın esaret zincirlerinden kurtulduğu özgür bir dünya için yüreğinden, aklından, elinden geleni yapmak bir müthiş bahtiyarlıktır!
Umuda Yürüyenler
- Sadeleştirince Açığa Çıkanlar…
- Kurtuluş Yok Tek Başına, Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz!
- 1 Mayıs: Gün Gelir Zorbalar Kalmaz Gider!
- İşçi Dayanışması 204. Sayı Çıktı!
- Uçurumun Kenarından Özgürlüğün Dünyasına
- Fitre Asgari Ücretliye, Emekliye Veriliyorsa…
- Fiyonklu Kazıklar Çoğalırken
- Doğru Tarafta, Bizim Safta Olabilmek…
- Arenalardan TikTok’a Uyuşturma Araçları
- Özlemini Çektiğimiz Güzel Günler İçin Birleşelim!
- İşçi Dayanışması 203. Sayı Çıktı!
- Uyanmak İçin Sabırsızlanacağımız Günler İçin
- “Hey Kızlar Siz de Katılın Bize!”
- Hak Verilmez, Alınır!
- Hüsrevlerin Değil Ferhatların Destanıdır Hatırlanan
- Büyük Resmi Görelim, Birliğimizi Örelim!
- Sendikalaşmak Türkiye’de Neden Zor?
- “Aile Yılı” İlan Edenler Neyin Peşinde?
- Katliamların Sorumlusu Kim?
- Patronlar Çok Para Kazanırken…
- Uçurumun Kenarından Özgürlüğün Dünyasına
- Fitre Asgari Ücretliye, Emekliye Veriliyorsa…
- Fiyonklu Kazıklar Çoğalırken
- Doğru Tarafta, Bizim Safta Olabilmek…
- Arenalardan TikTok’a Uyuşturma Araçları
- Özlemini Çektiğimiz Güzel Günler İçin Birleşelim!
- “Hey Kızlar Siz de Katılın Bize!”
- Hak Verilmez, Alınır!
- Hüsrevlerin Değil Ferhatların Destanıdır Hatırlanan
- Büyük Resmi Görelim, Birliğimizi Örelim!
- Patronlar Çok Para Kazanırken…
- Örgütlüysek Her Şeyiz, Örgütsüzsek Hiçbir Şey!
- Onlar “Kazanalım” Dedikçe Biz Kaybediyoruz
- Asgari Ücret Nasıl Yükseltilir?
- Kumarla Köşeyi Dönenler Neye Dönüyor?
- Umudumuzu ve Direncimizi Güçlendirelim, Mücadelemizi Büyütelim!
- Zeytinyağı, Margarin, Süt Tozu
- Toplumsal Sorunların Bireysel Çözümü Mümkün mü?
- Her Şeyi Paraya Bağlayanlar Kim?
- Devlet Bütçesi Kimin Bütçesi?
Son Eklenenler
- Kocaeli Gebze’de bulunan Alman sermayeli Erlau Metal fabrikasında işçiler, Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze 1 No’lu Şube’de örgütlendi. Sendika yakın zamanda Çalışma Bakanlığından yetki belgesini almasına rağmen işveren yetki itirazında bulundu....
- Kasım 2024’te Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer tutuklanarak görevden alınmış ve ardından belediyeye kayyum atanmıştı. İşçiler üzerinde baskı uygulayan kayyum yönetiminin tazminatlarını ödemeden, haklı gerekçe göstermeden pek çok işçiyi...
- Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) geçtiğimiz hafta Özel Program ve Proje Uygulayan Eğitim Kurumlarına Öğretmen Atama ve Yönetici Görevlendirme sonuçlarını açıkladı. Sonuçların açıklanmasının ardından eğitim sendikaları atamaların ölçülebilir ve somut...
- Gerek dünyada gerekse yaşadığımız ülkede öyle olaylar, öyle gelişmeler yaşanıyor ki ilk bakışta her şey çok bilinmeyenli bir matematik denklemi gibi karmaşık ve anlaşılmaz görünebilir. Nasıl ki matematikte karmaşık problemleri çözebilmek için...
- İrfan Yalçın’ın “Ölümün Ağzı” romanı, 1940’lı yıllarda Zonguldak köylüsünün “mükellef” adı altında bedavaya çalıştırıldığını belgeleyen bir tanıklıktır. Dönemin tek partili rejiminde, İsmet İnönü madeni teftişe gittiğinde, karşısına dizilen...
- Ha geldi, ha gelecek, yok yok bu sene gelmeyecek derken Yaren leylek Bursa’nın Karacabey ilçesinde, Uluabat Gölünün kıyısında balıkçı Âdem amcayla buluştu. On dört yıllık dostluk! Adı gibi yarenlik yapıyor Âdem amcaya. Aslında kimsenin haberi...
- 11 Nisan’da Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Emek ve Demokrasi Güçleri ve öğrenciler birçok ilde tutuklu öğrencilerin serbest bırakılması talebiyle basın açıklamaları gerçekleştirdi. İstanbul’da KESK İstanbul Şubeler Platformunun...
- Yunanistan’da işçi ve emekçiler bir kez daha kamu ve özel sektörde 24 saatlik genel grev gerçekleştirdi. Tembi tren felaketinin ikinci yıldönümü olan 28 Şubatta tarihindeki en büyük grev ve protestolara sahne olan Yunanistan’da, 9 Nisanda bir kez...
- KESK’e bağlı Eğitim Sen, Birleşik Kamu-İş’e bağlı Eğitim-İş ve Hürriyetçi Eğitim Sen, 10 Nisanda birçok ilde Milli Eğitim Müdürlükleri önünde, kent meydanlarında, sendika şubelerinde proje okullara yapılan keyfi atamalara karşı basın açıklamaları...
- Üzerine sayfalarca yazı yazılabilecek, saatlerce sohbet edilebilecek bir konunun en öz, en çarpıcı halidir sloganlar… Hele ki işçi sınıfının sloganları! Birkaç kelimeyle büyük anlamlar sırtlanırlar. Kimisi somut bir talebi anlatır, kimisi bir...
- Ankara’nın Beypazarı ilçesinde bulunan Çayırhan Maden Ocağında 10 Nisanda gece vardiyası sırasında meydana gelen patlamada 2’si ağır olmak üzere 14 işçi yaralandı.
- Evrensel sağlık kapsamı; tüm insanların ihtiyaç duydukları sağlık hizmetlerine, ihtiyaç duydukları yer ve zamanda, mali sıkıntı çekmeden erişebilmeleri anlamına gelir. Sağlığın geliştirilmesinden, hastalıkların önlenmesine, rehabilitasyon ve...
- Gençlik yılları insanın en güzel, en verimli, en dinamik yılları olarak tanımlanır. Fakat gençlerin dinamizmleri yok ediliyor, gelecekleri ve hayalleri çalınıyor, toplum nefessiz bırakılıyor. Kapitalizm genç kuşaklara bir gelecek vaat etmiyor....