Buradasınız
Bir Şarkının İzinden: Bir Yere Gitmiyoruz!

Kapitalist sistem toplumun çoğunluğunu oluşturan işçi sınıfına, bu sınıfın bir parçası olan gençlere söz hakkı tanımıyor. Pek çok sorun yaşıyoruz ama itiraz hakkımız yok sayılıyor. Ağır çalışma koşullarına itiraz ediyorsun, patron “beğenmiyorsan kapı orada” diyor. Toplu taşımanın kalabalık olmasından söz edince “beğenmiyorsan taksi tut” deniyor. Ülkedeki kangrenleşmiş sorunları konu ediyorsun, “ya sev ya terk et” deniyor. Yani önümüze yalnızca iki seçenek konuluyor: Ya kabul edeceksin ya bırakıp gideceksin. Gerçekte ise bu iki seçenek arasında dahi tercih yapma şansımız yok. İşsizliğin, yoksulluğun bu denli arttığı bir dönemde ne işyerinde kapıyı vurup çıkabilir, ne taksi tutabilir, ne kolayına ülke değiştirebilir, ne de bu yollarla sorunlardan kurtulabiliriz. İçine sıkıştırıldığımız tek bir seçenek dayatılıyor bize: Her şeye boyun eğ!
Peki, başka bir seçenek neden yok? Yanlış gideni düzeltme, kötü olanı iyileştirme, bozuk olanı değiştirme seçeneği nerede?Egemenler istedikleri kadar yok desinler bu seçenek her zaman vardı, bugün de var. Gelin, 1930’ların Amerika’sına gidelim ve tam da bunu anlatan “we shall not be moved” yani “bir yere gitmiyoruz” şarkısının izini sürelim.
19. yüzyılda acılı halkların ağıt ve dua olarak seslendirdiği bu ezgi zamanla birlikteliğin, kararlılığın ve mücadelenin sembolü olmuş ve nerede bir başkaldırı varsa orada söylenmeye başlanmıştır. 1930’larda patronların baskıcı tutumuna, düşük ücretlere, tehlikeli çalışma koşullarına karşı birlik olan Batı Virjinya kömür madenlerindeki işçiler, tekstil işçileri ve General Motors fabrikalarındaki işçiler grevlerde bu şarkıyla meydan okurlar patronlara. 1950’den sonra ise siyahlara yönelik kışkırtılan ırkçılığa karşı birleşen işçiler aynı şarkıyla isyan ederler hükümetin politikalarına. Şarkının sözleri değişir ama anlamı hiç değişmez. Dilden dile ve hatta ülkeden ülkeye yayılır ve direnişin sembolü olur. Örneğin İspanya’da diktatör Franco’ya karşı yapılan protestolarda İspanyolca “No nos moverán” sözleriyle dikilir emekçiler zalimlerin karşısına. Şili’de 1973 yılında faşist Pinochet darbeyle iktidara gelmeden hemen önce Şili radyosunda çalan son şarkıdır bu. Tıpkı Şili stadyumunda işçilere güç ve direnç veren Victor Jara’nın şarkıları gibi ölümsüzleşir.
Bugün ise Filistin halkının katledilmesine sessiz kalmayan ABD’li gençlerin protestolarında zorbalığa karşı duruşun simgesi olarak yankılanıyor şarkının sözleri: “Bir yere gitmiyoruz! / Tıpkı suyun yanında duran bir ağaç gibi / Bir yere gitmiyoruz! / Sen ve ben! Birlikte! / Bir yere gitmiyoruz!” Polis şiddetine, kamplarının dağıtılmasına, arkadaşlarının tutuklanmasına rağmen İsrail’in katliamını protesto etmekten, Filistin halkıyla dayanışmaktan vazgeçmeyen ABD’li gençlerin yüreğinde ve dilinde bugünden geleceğe taşınıyor bu ezgi. İtirazları bastırılmaya çalışan gençler, bir yere gitmediklerini, istediklerini alana kadar mücadeleyi sürdüreceklerini haykırıyorlar.
Türkiye’de ise “geçinemiyoruz” diyen emeklinin, ormanlarına sahip çıkan köylünün, “şiddete hayır” diyen kadınların, sağlık çalışanlarının, “barınamıyoruz” diyen öğrencilerin, dili, dini farklı olanın öteki ilân edildiği, koşullara itirazı olanın düşmanlaştırıldığı bir süreçten geçiyoruz. Ülke ekonomik yıkımla sarsılırken bu yıkımdan en çok işçi sınıfı etkileniyor ve patronlar sınıfı ve iktidar sahipleri lüks hayatlarına devam ediyor. Bu koşullarda gençlerin çoğu yapacak bir şeyleri olmadığını düşünüyor. Azımsanmayacak bir kesimi de ya başka ülkeye gitmenin hayalini kuruyor ya da bunun için uğraşıyor. O halde sorularımızı çoğaltalım: Neden bu adaletsizliğe razı olalım, neden çekip gidelim, neden kendi seçeneğimizi yaratmayalım?
Bizim için başka bir seçenek var. Egemenler gizlemeye çalışsa da, mücadele seçeneği bu gidişata son vermek için bizim tek ve güçlü alternatifimizdir. Boyun eğmek, haksızlık karşısında susmak ya da elimize tutuşturulan sanal dünyada oyalanmak çözüm olamaz. Gerçeklerden kaçmak ya da bireyciliğe sarılmak da öyle. Değiştirebiliriz ama bunun için birleşmek ve mücadele etmek zorundayız. İşte bu yüzden ezilenlerin, sınıf kardeşlerimizin dillerinden düşürmedikleri şarkıda dediği gibi bizleri ayrıştıran şeyleri bir kenara bırakalım, şarkımıza kulak verelim ve diyelim ki: “Siyah ve beyaz birlikte… Genç ve yaşlı birlikte… Adalet ve özgürlük istiyoruz. Birlikte ayaktayız ve savaşıyoruz! Hiç bir yere gitmiyoruz!”
- Sadeleştirince Açığa Çıkanlar…
- Kurtuluş Yok Tek Başına, Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz!
- 1 Mayıs: Gün Gelir Zorbalar Kalmaz Gider!
- İşçi Dayanışması 204. Sayı Çıktı!
- Uçurumun Kenarından Özgürlüğün Dünyasına
- Fitre Asgari Ücretliye, Emekliye Veriliyorsa…
- Fiyonklu Kazıklar Çoğalırken
- Doğru Tarafta, Bizim Safta Olabilmek…
- Arenalardan TikTok’a Uyuşturma Araçları
- Özlemini Çektiğimiz Güzel Günler İçin Birleşelim!
- İşçi Dayanışması 203. Sayı Çıktı!
- Uyanmak İçin Sabırsızlanacağımız Günler İçin
- “Hey Kızlar Siz de Katılın Bize!”
- Hak Verilmez, Alınır!
- Hüsrevlerin Değil Ferhatların Destanıdır Hatırlanan
- Büyük Resmi Görelim, Birliğimizi Örelim!
- Sendikalaşmak Türkiye’de Neden Zor?
- “Aile Yılı” İlan Edenler Neyin Peşinde?
- Katliamların Sorumlusu Kim?
- Patronlar Çok Para Kazanırken…
- Yalnızlık ve Korku Duvarını Hep Birlikte Yıkalım!
- Mücadelenin Gençlerinden Sokak, Slogan ve Meydan
- Örgütlüysek Her Şeyiz!
- Arenalardan TikTok’a Uyuşturma Araçları
- Hüsrevlerin Değil Ferhatların Destanıdır Hatırlanan
- “Kafasını Telefona Gömen Gençlerden Değiliz!”
- Onlar “Kazanalım” Dedikçe Biz Kaybediyoruz
- Yalnız Taştan Duvar Olmaz
- Köşemize Çekilmiyoruz, Emekçi Gençlik Köşemizle Güçleniyoruz!
- Muhammed Ali’nin Haykırışı ve Gerçek Düşmanlar
- Özgür Olmak Demek…
- Asıl Sorumlular Kim? Emekliler mi? Egemenler mi?
- Yaşadım Diyebilmek İçin!
- Milletvekili Maaşları Seni de Kızdırıyor mu?
- Biz Yeni Bir Dünya Kuracağız!
- “İşçiye Verilen Değer” Bu mu Olmalı?
- Cep Telefonu, Okul Gezisi ve Hayatın Gerçekleri
- İyi ki UİD-DER’liyim…
- Zulme Karşı Çıkmanın Mutlaka Bir Yolu Vardır
- Bizi “Biz” Yapan Şarkılarımız…
- Uçurumun Kenarından Özgürlüğün Dünyasına
- Fitre Asgari Ücretliye, Emekliye Veriliyorsa…
- Fiyonklu Kazıklar Çoğalırken
- Doğru Tarafta, Bizim Safta Olabilmek…
- Arenalardan TikTok’a Uyuşturma Araçları
- Özlemini Çektiğimiz Güzel Günler İçin Birleşelim!
- “Hey Kızlar Siz de Katılın Bize!”
- Hak Verilmez, Alınır!
- Hüsrevlerin Değil Ferhatların Destanıdır Hatırlanan
- Büyük Resmi Görelim, Birliğimizi Örelim!
- Patronlar Çok Para Kazanırken…
- Örgütlüysek Her Şeyiz, Örgütsüzsek Hiçbir Şey!
- Onlar “Kazanalım” Dedikçe Biz Kaybediyoruz
- Asgari Ücret Nasıl Yükseltilir?
- Kumarla Köşeyi Dönenler Neye Dönüyor?
- Umudumuzu ve Direncimizi Güçlendirelim, Mücadelemizi Büyütelim!
- Zeytinyağı, Margarin, Süt Tozu
- Toplumsal Sorunların Bireysel Çözümü Mümkün mü?
- Her Şeyi Paraya Bağlayanlar Kim?
- Devlet Bütçesi Kimin Bütçesi?
Son Eklenenler
- Kocaeli Gebze’de bulunan Alman sermayeli Erlau Metal fabrikasında işçiler, Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze 1 No’lu Şube’de örgütlendi. Sendika yakın zamanda Çalışma Bakanlığından yetki belgesini almasına rağmen işveren yetki itirazında bulundu....
- Kasım 2024’te Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer tutuklanarak görevden alınmış ve ardından belediyeye kayyum atanmıştı. İşçiler üzerinde baskı uygulayan kayyum yönetiminin tazminatlarını ödemeden, haklı gerekçe göstermeden pek çok işçiyi...
- Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) geçtiğimiz hafta Özel Program ve Proje Uygulayan Eğitim Kurumlarına Öğretmen Atama ve Yönetici Görevlendirme sonuçlarını açıkladı. Sonuçların açıklanmasının ardından eğitim sendikaları atamaların ölçülebilir ve somut...
- Gerek dünyada gerekse yaşadığımız ülkede öyle olaylar, öyle gelişmeler yaşanıyor ki ilk bakışta her şey çok bilinmeyenli bir matematik denklemi gibi karmaşık ve anlaşılmaz görünebilir. Nasıl ki matematikte karmaşık problemleri çözebilmek için...
- İrfan Yalçın’ın “Ölümün Ağzı” romanı, 1940’lı yıllarda Zonguldak köylüsünün “mükellef” adı altında bedavaya çalıştırıldığını belgeleyen bir tanıklıktır. Dönemin tek partili rejiminde, İsmet İnönü madeni teftişe gittiğinde, karşısına dizilen...
- Ha geldi, ha gelecek, yok yok bu sene gelmeyecek derken Yaren leylek Bursa’nın Karacabey ilçesinde, Uluabat Gölünün kıyısında balıkçı Âdem amcayla buluştu. On dört yıllık dostluk! Adı gibi yarenlik yapıyor Âdem amcaya. Aslında kimsenin haberi...
- 11 Nisan’da Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Emek ve Demokrasi Güçleri ve öğrenciler birçok ilde tutuklu öğrencilerin serbest bırakılması talebiyle basın açıklamaları gerçekleştirdi. İstanbul’da KESK İstanbul Şubeler Platformunun...
- Yunanistan’da işçi ve emekçiler bir kez daha kamu ve özel sektörde 24 saatlik genel grev gerçekleştirdi. Tembi tren felaketinin ikinci yıldönümü olan 28 Şubatta tarihindeki en büyük grev ve protestolara sahne olan Yunanistan’da, 9 Nisanda bir kez...
- KESK’e bağlı Eğitim Sen, Birleşik Kamu-İş’e bağlı Eğitim-İş ve Hürriyetçi Eğitim Sen, 10 Nisanda birçok ilde Milli Eğitim Müdürlükleri önünde, kent meydanlarında, sendika şubelerinde proje okullara yapılan keyfi atamalara karşı basın açıklamaları...
- Üzerine sayfalarca yazı yazılabilecek, saatlerce sohbet edilebilecek bir konunun en öz, en çarpıcı halidir sloganlar… Hele ki işçi sınıfının sloganları! Birkaç kelimeyle büyük anlamlar sırtlanırlar. Kimisi somut bir talebi anlatır, kimisi bir...
- Ankara’nın Beypazarı ilçesinde bulunan Çayırhan Maden Ocağında 10 Nisanda gece vardiyası sırasında meydana gelen patlamada 2’si ağır olmak üzere 14 işçi yaralandı.
- Evrensel sağlık kapsamı; tüm insanların ihtiyaç duydukları sağlık hizmetlerine, ihtiyaç duydukları yer ve zamanda, mali sıkıntı çekmeden erişebilmeleri anlamına gelir. Sağlığın geliştirilmesinden, hastalıkların önlenmesine, rehabilitasyon ve...
- Gençlik yılları insanın en güzel, en verimli, en dinamik yılları olarak tanımlanır. Fakat gençlerin dinamizmleri yok ediliyor, gelecekleri ve hayalleri çalınıyor, toplum nefessiz bırakılıyor. Kapitalizm genç kuşaklara bir gelecek vaat etmiyor....