Buradasınız
“Bu da mı Gol Değil?”
Kocaeli’den bir kadın işçi

Bir metal fabrikasında çalışan işçilerin eşleriyle sohbet ediyorduk. Sohbet sırasında içlerinden biri şöyle dedi: “Benim eşimin çalıştığı fabrikada işçiler yıllardır mücadele ediyor. Ama durumlar bir türlü düzelmiyor. Sorunlar ne zaman çözülecek, merak ediyorum. Üzülüyorum da eşim için, çok yoruluyor.” Futboldan pek anladığımı söyleyemem ama bu sözler aklıma rahmetli Sadri Alışık’ın canlandırdığı Ofsayt Osman’ın şu sözlerini getirdi: “…Ya bu maç be, tıpkı bir maç. Ama böyle hayat sahasında oynanıyor. Oyuncuları bizleriz. Topumuz da namusumuz, vicdanımız, insanlığımız. Ben Osman. Ofsayt Osman. Söyleyin be, Allah rızası için söyleyin. Gene mi atamadım golü? Bu da mı gol değil be?”
İşçilerin patronlara karşı yürüttüğü mücadeleyi futbola benzetirsek şöyle düşünmek mümkün: Futbol bir takım oyunudur. Takımlar arasında denklik olmazsa zayıf olan takım için yenilgi kaçınılmazdır. Bir takım düşünelim: Oyuncuları küçük yaştan itibaren en profesyonel teknik direktörler tarafından yetiştirilmiş olsun. Bu oyuncular yıllar boyunca idmanlar, antrenmanlar yapmış olsun. Her türlü hava ve zemin şartlarında maça çıkmış, rakibin zayıf ve kuvvetli noktalarını bulma ve oyunu bunları bilerek sürdürme imkânı bulmuş olsun. Üstelik hakemi ve seyirci desteğini yanına almış, bir de daha önce aldığı pek çok lig şampiyonluğu sayesinde moral ve motivasyonu da yerinde olsun. Diğer takımsa takım oyunu oynamaya alışkın olmayan oyunculardan toplama bir takım olsun. Mahalle aralarında top sektirmek, birkaç kez halı saha maçı yapmak dışında futbol oynamaya çok vakti olmamış, daha önce çok güçlü rakiplerle karşılaşmamış bu takımın diğer takıma yenileceği açıktır.
Bu benzetmede ilk takım patronlar sınıfını, ikinci takımsa örgütsüz ve dağınık durumda olan işçi sınıfını sembolize ediyor. Patronlar sınıfı örgütlü ve her türlü deneyime, imkâna, avantaja sahipken, işçi sınıfı örgütsüzse bu maç zaten eşitsiz başlamış demektir. Düşünün ki işçi oyunculardan biri daha maçın ilk dakikalarında topu kaptığı gibi hızla atağa geçiyor. Ama karşı taraf çok güçlü, işçiyi kaleye varmadan durduruyor. Takım arkadaşları yardıma koşuyor ama nafile. İşçiler ne zaman atağa geçse hakem (hükümet) işçi takımına bol miktarda ofsayt, sarı kart, kırmızı kart göstermeye hazır. Sonuçta işçi takımının çabaları sonuçsuz kalıyor. Bu durumda “bu da mı gol değil?” demek, başarılı bir sonuç alınamadığına üzülmek mi diğer maçlara gerçek bir takım gibi hazırlanmak mı doğru olur? Hiçbir başarı tesadüf değildir. İşçiler ne zaman örgütlenir, birbirine güvenir, takım oyunu oynar ve “seyirci desteğini” (yani sınıf dayanışmasını) arttırırsa o zaman kazanmaya başlar. Maç işçiler ve patronlar sınıfı arasında olduğunda kolay başarı yoktur, kolay sonuç almak yoktur.
Bu gerçek genellikle unutulur. Sorunlar karşısında bir şeyler yapmak gerektiğini düşünen işçiler bir araya gelir ve en kolay yoldan, hızlıca çözüm bulmak isterler. Meselâ hiçbir hazırlık yapmadan sendikalaşma sürecini başlatır, sendikaya üye olunca her şeyin hemen düzeleceğini düşünürler. Oysa bu düşünce hayatın gerçekliğine tamamen aykırıdır. Patronlar baskıları arttırır, hemen sonuç bekleyen işçiler, ufak bir olumsuzluk yaşandığında moral bozukluğu yaşar, “bu da mı gol değil” diye düşünen Ofsayt Osman gibi dertlenir, şaşkınlık yaşar, “neyi eksik bıraktık” diye düşünmez.
Oysa bize gereken sabır, emek, bol antrenman ve iyi bir teknik direktördür. İyi bir teknik direktör (bu da işçi örgütleri ve meselâ UİD-DER’dir) işçileri gerçek bir takım haline getirir. Onlara geçmiş maçların neden kaybedildiğini ya da kazanıldığını gösterir. Yenilgilerden gereken dersleri çıkararak zafere nasıl gidileceğini gösterir. Bizler işçi sınıfı olarak bir takımsak eğer, neden gol atamadığımıza, yediğimiz gollere şaşırmanın, hayıflanmanın bize faydası olmayacaktır. Bilmeliyiz ki karşı takım örgütlü, antrenmanlı ve hakem onlardan yana. Tam da bu nedenle bizim de bir o kadar antrenmanlı, örgütlü olmamız gerekiyor. Unutmayalım ki futbol bir takım oyunudur. Bireysel, takım arkadaşlarından kopuk her çalım, her şut kendi kalemize gol olarak geri dönecektir. Bu uzun soluklu maçta galibiyeti ancak sahada ve tribünde örgütlü olmak, birlikte ve tek ses olmak getirecektir. “Bu da mı gol değil be” demeden önce tüm bunları göz önünde bulundurmak gerekir.
- Patronlar “Kullan At” İşçi İstiyorlar!
- İşçi Sınıfı Olarak Ders Çıkaralım
- Grönland’ın Buzulları ve Egemenlerin Kâr Arzusu
- Dünü Unutmadan, Bugüne ve Geleceğe Bakabilmek…
- Emekliliği Kim Bitirdi?
- Servis mi Eziyet mi?
- Yamyam Fareler Gibi Olmamak İçin…
- “Keşke Bizim de Bahçeli Bir Evimiz Olsaydı”
- “Polonez İşçileri Kazanmış”
- Kumarla Köşeyi Dönenler Neye Dönüyor?
- Düşük Ücret Dayatmasına Karşı Örgütlü Mücadeleye
- “Geçinemiyorsan Memleketine Dön”
- Neden Hayattan Sıkılıyoruz?
- Rakip Değiliz
- Savaşı Kınamak Sorumluluktan Kurtulmaya Yeter mi?
- Sağlık Alanında Birleşik Mücadele Şart!
- İyi ki Varsın UİD-DER
- Her Şeyin İçinde ve Her Şeyin Dışındayız
- Her Şey Karşıtıyla Vardır
- Çocuklar Öldürülmesin Şeker de Yiyebilsinler
Son Eklenenler
- Kocaeli Gebze’de bulunan Alman sermayeli Erlau Metal fabrikasında işçiler, Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze 1 No’lu Şube’de örgütlendi. Sendika yakın zamanda Çalışma Bakanlığından yetki belgesini almasına rağmen işveren yetki itirazında bulundu....
- Kasım 2024’te Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer tutuklanarak görevden alınmış ve ardından belediyeye kayyum atanmıştı. İşçiler üzerinde baskı uygulayan kayyum yönetiminin tazminatlarını ödemeden, haklı gerekçe göstermeden pek çok işçiyi...
- Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) geçtiğimiz hafta Özel Program ve Proje Uygulayan Eğitim Kurumlarına Öğretmen Atama ve Yönetici Görevlendirme sonuçlarını açıkladı. Sonuçların açıklanmasının ardından eğitim sendikaları atamaların ölçülebilir ve somut...
- Gerek dünyada gerekse yaşadığımız ülkede öyle olaylar, öyle gelişmeler yaşanıyor ki ilk bakışta her şey çok bilinmeyenli bir matematik denklemi gibi karmaşık ve anlaşılmaz görünebilir. Nasıl ki matematikte karmaşık problemleri çözebilmek için...
- İrfan Yalçın’ın “Ölümün Ağzı” romanı, 1940’lı yıllarda Zonguldak köylüsünün “mükellef” adı altında bedavaya çalıştırıldığını belgeleyen bir tanıklıktır. Dönemin tek partili rejiminde, İsmet İnönü madeni teftişe gittiğinde, karşısına dizilen...
- Ha geldi, ha gelecek, yok yok bu sene gelmeyecek derken Yaren leylek Bursa’nın Karacabey ilçesinde, Uluabat Gölünün kıyısında balıkçı Âdem amcayla buluştu. On dört yıllık dostluk! Adı gibi yarenlik yapıyor Âdem amcaya. Aslında kimsenin haberi...
- 11 Nisan’da Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Emek ve Demokrasi Güçleri ve öğrenciler birçok ilde tutuklu öğrencilerin serbest bırakılması talebiyle basın açıklamaları gerçekleştirdi. İstanbul’da KESK İstanbul Şubeler Platformunun...
- Yunanistan’da işçi ve emekçiler bir kez daha kamu ve özel sektörde 24 saatlik genel grev gerçekleştirdi. Tembi tren felaketinin ikinci yıldönümü olan 28 Şubatta tarihindeki en büyük grev ve protestolara sahne olan Yunanistan’da, 9 Nisanda bir kez...
- KESK’e bağlı Eğitim Sen, Birleşik Kamu-İş’e bağlı Eğitim-İş ve Hürriyetçi Eğitim Sen, 10 Nisanda birçok ilde Milli Eğitim Müdürlükleri önünde, kent meydanlarında, sendika şubelerinde proje okullara yapılan keyfi atamalara karşı basın açıklamaları...
- Üzerine sayfalarca yazı yazılabilecek, saatlerce sohbet edilebilecek bir konunun en öz, en çarpıcı halidir sloganlar… Hele ki işçi sınıfının sloganları! Birkaç kelimeyle büyük anlamlar sırtlanırlar. Kimisi somut bir talebi anlatır, kimisi bir...
- Ankara’nın Beypazarı ilçesinde bulunan Çayırhan Maden Ocağında 10 Nisanda gece vardiyası sırasında meydana gelen patlamada 2’si ağır olmak üzere 14 işçi yaralandı.
- Evrensel sağlık kapsamı; tüm insanların ihtiyaç duydukları sağlık hizmetlerine, ihtiyaç duydukları yer ve zamanda, mali sıkıntı çekmeden erişebilmeleri anlamına gelir. Sağlığın geliştirilmesinden, hastalıkların önlenmesine, rehabilitasyon ve...
- Gençlik yılları insanın en güzel, en verimli, en dinamik yılları olarak tanımlanır. Fakat gençlerin dinamizmleri yok ediliyor, gelecekleri ve hayalleri çalınıyor, toplum nefessiz bırakılıyor. Kapitalizm genç kuşaklara bir gelecek vaat etmiyor....