Buradasınız
Çiftay Madencilikte Direniş Kısmi Kazanımla Sonuçlandı
17 Ocakta Oyak-Erdemir işletmelerinin alt taşeronu Çiftay Madencilikte çalışan 600 demir madeni işçisi çalışma koşullarının ve ücretlerinin iyileştirilmesi talebiyle iş durdurmuş, Divriği-Cürek karayolunu trafiğe kapatarak tepkilerini göstermişlerdi. İşyeri temsilcileriyle yapılan görüşmede işveren mevcut ücretlere yüzde 51 zam ve sosyal haklarda bazı iyileştirmeler yapabileceğini söylemişti. İşçiler yüzde 51 zam üzerine 1000 lira seyyanen zam istemişler, taleplerinin kabul edilmemesi üzerine 18 Ocakta direnişe devam etme kararı almışlardı. İlk iki gün şirketin şantiye binasında direnen işçiler, direnişin 3. gününde jandarma ve polis zoruyla dışarıya çıkarıldılar. Direnişlerine dışarıda devam ettiler.
İşçiler direnişe geçtikten sonra Divriği Belediye Başkanı CHP’li Hakan Gök’ün yanına giderek direniş alanını ziyaret etmesini istemiş ancak Gök’ün cevabı “Ben taraf olamam” olmuştu. Ancak daha sonra Hakan Gök, MHP ve AKP Divriği ilçe başkanları ile bir araya geldi. Bu görüşme sonrası 19 Ocak günü işçilerin yanına giden belediye başkanı “Direnişinizi daha fazla uzatırsanız sonu kötüye gider. Bu şirket buradan giderse sahipsiz kalırsınız, hepinizi işten atarlar” diyerek işçileri tehdit etti. İşçiler Gök’e “Sen işveren temsilcisi mi yoksa belediye başkanı mısın, sen sahipsiz kalacaksın. Yarın seçim olduğunda bizden oy isteyeceksin, o zaman görüşeceğiz” diyerek görüşmeyi kestiler. İşçilerin haklı tepkisi sonrası heyet alandan ayrılmak zorunda kaldı.
İşçiler CHP, MHP ve AKP’li ilçe yöneticilerinin maden patronuyla ortak hareket etmesiyle direnişi bitirmeleri konusunda basınç altında bırakıldılar. Divriği Gazetesi’nin haberine göre işçi temsilcilerinden biri şunları söyledi: “Hiç kimsenin beklemediği direnişi başardık. Bu direnişin böyle kararlı bir biçimde büyüyeceğini kimse beklemiyordu. İşveren, işçilerin kararlı direnişi karşısında şaşkına uğradı. Eylemimizi sabote etmek için Divriği Belediye Başkanı ile Cumhur İttifakı bileşenlerinin temsilcilerini sahaya sürdü. Bu kişiler el altından işçilere direnişin devam etmesi halinde kötü şeylerin olacağını, Çiftay Şirketi’nin Divriği’den gitmesi halinde maden işçilerinin tamamının işine son verileceği mesajını yaydı. Bu karamsar hava işçileri direnişten caydırdı.”
Direnişin 3. gününde işçilerin taleplerinin kısmen karşılandığı bir anlaşma yapıldı. Anlaşma gereğince, işçilere yüzde 51 zam yapılacak. Banka Maaş Promosyonu, gıda ve yemek farkı ücretleri ile yakacak yardımı olarak her ay ek 750 lira ödenecek. İşçilerin 1000 liralık seyyanen zam talebi ise 250 lira olarak verildi. Böylece en düşük ücret alan asgari ücretli (4250) madencinin eline toplamda 5250 lira geçmiş olacak.
Uzun yıllardır sendikasız ve taşerona bağlı olarak çalıştırılan Divriği maden işçilerinin bu direnişi, tüm talepleri karşılanmamış olsa bile önemlidir. Maden işçileri üretimden gelen güçlerini kullandıklarında kazanım elde edebileceklerini yaşayarak görmüşlerdir. Gece vardiyasına inen bir maden işçisinin “Bizim burada olduğumuzu hepiniz gördünüz. Ocaklara belki biraz buruk iniyoruz ama biz kaybetmedik, asıl kaybeden onlar oldu” sözleri bu bakımdan anlamlıdır.
Divriği maden işçilerinin ve Farplas işçilerinin direnişleri, siyasi iktidarın “son yılların en iyi asgari ücret artışını yaptık” diyerek belirlediği sefalet ücretini işçilerin sessizlikle kabullenmeyeceğinin ilk örnekleri olmuştur. Kuşku yok ki giderek artan hayat pahalılığı karşısında dayatılan sefalet ücretine razı gelmeyen işçilerin sayısı artacaktır. Fakat işçiler bu mücadelelerden başarıyla çıkabilmek için örgütlülüklerini güçlendirip pekiştirmek zorundalar. Sivas Divriği’de gördüğümüz üzere, patron ve tüm düzen partilerinin temsilcileri işçilerin direnişini kırmak için derhal domuz topu gibi birleşmekten geri durmuyorlar. Patronların ve düzen temsilcilerinin sergilediği oyunların ve baskıların boşa çıkartılması için işçiler her düzeyde örgütlenmeli, birlik ve dayanışmalarını güçlendirmeli ve sınıf bilinciyle hareket etmelidirler.
- Durak Tekstil İşçileriyle Dayanışma Etkinliği
- Ücret Gasplarına, Düşük Ücretlere ve Baskılara Karşı Mücadeleler Sürüyor
- İşçiler Hak Gasplarına Karşı Mücadele Ediyor, Kazanıyor
- Perfetti’de Baskılar da Direniş de Devam Ediyor!
- Akkuyu Nükleer Santrali Şantiyesi İşçileri İş Bıraktı
- Hakları İçin Mücadele Eden İşçiler Kazanıyor
- Ücret Gasplarına, İşten Atmalara ve Baskılara Karşı Mücadeleler Sürüyor
- Gates Endüstriyel Metal Kauçuk’ta Grev Başladı
- Ekol Ofset ve Aunde Teknik’te Sendika Düşmanlığı
- Patiswiss’de Sendika Düşmanlığı Protesto Edildi
- Durak Tekstil İşçilerine UİD-DER’den Dayanışma Ziyareti
- Erciyas Grevini Ziyaret Ettik
- Esitaş İşçileri Sendikalı Olma Hakkını Mücadeleyle Kazandı
- Antep’te Düşük Ücret Dayatmasına Karşı İş Bırakma Eylemleri
- İşçiler Patronların Düşük Ücret Dayatmasına Boyun Eğmiyor
- Patronların Sendika Düşmanlığına Karşı İşçiler Direnişte
- Daha Yüksek Ücret İçin İşçi Eylemleri
- Erciyas Çelik Boru İşçileri Grevde
- Özak İşçileri İstanbul ve Urfa’dan Seslendi: Geri Adım Atmayacağız
- Özak Tekstil İşçileri Direnişlerini İstanbul’a Taşıdı
Son Eklenenler
- 17 Nisan Sağlıkta Şiddete Karşı Mücadele Günü kapsamında Türkiye’nin pek çok kentinde sağlık emekçileri basın açıklamaları gerçekleştirdi. 12 yıl önce Gaziantep’te görev sırasında katledilen Dr. Ersin Arslan ve sağlıkta şiddet sonucu yaşamını...
- Bursa’da faaliyet gösteren Durak Tekstil’de 6 işçi Öz İplik-İş Sendikasına üye oldukları için işten atılmış ve fabrika önünde direnişe geçmişlerdi. 6 Şubattan itibaren direnişlerine kararlı bir şekilde devam eden Durak Tekstil işçileriyle dayanışma...
- Sermaye sınıfı ve iktidar bizi bir birey, bir insan olarak değil sadece ucuz işgücü kaynağı olarak görüyor. Çok çocuk doğurmamızı, gelecek işçi kuşaklarını yetiştirmemizi beklerken, kadın istihdamını teşvik ettiklerini söylerken, doğum ve emzirme...
- Adıyaman’ın Besni ilçesinde bulunan Mega Polietilen fabrikasında 2 aylık ücretleri gasp edilen işçiler 8 Nisanda iş bırakarak direnişe başladı. 15 Nisanda BİRTEK-SEN’in çağrısıyla fabrika önünde bir dayanışma eylemi yapıldı. 5 Nisandan bu yana...
- İşçi sınıfının 8 saatlik işgünü için mücadelesinden doğan 1 Mayıs’ın 138 yıllık bir tarihi var. Kuşaklar boyunca kadın ve erkek işçiler işgününü 8 saate indirmek için mücadele ettiler ama bu mücadele işgününün kısaltılması talebiyle sınırlı kalmadı...
- Hepimiz artan hayat pahalılığından şikâyet ediyoruz. Geçimimizi sağlamakta, ay sonunu getirmekte zorlanıyoruz. Çarşı-pazarda, marketlerde hep aynı sohbeti yapıyor, aynı dertten yakınıyoruz: Hayat çok pahalı! Çoğumuz için tatil yapmak, hafta sonu...
- İsrail’in Gazze’ye saldırıları altıncı ayını geride bırakırken altı aydır meydanları dolduran İngiltereli işçi ve emekçiler “acil ve kalıcı ateşkes” ve “İsrail’e silah satışının sonlandırılması” talepleriyle bir kez daha meydanlara çıktı. 13 Nisanda...
- Otuz yıl boyunca kesintisiz çalışmış, ücreti daha cebine girmeden SGK primleri ve vergileri kesilmiş, EYT’li emekli bir işçiyim. 2024 yılı Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından emekliler yılı ilan edildi ama emekliler sefalet içinde yaşamaya mahkûm...
- Ezilenlerin safında mücadele eden, şiirlerini ve oyunlarını işçi sınıfına adayan Bertolt Brecht, “Yarının Büyüklerine Şiirler” kitabında, beşiğinin başucunda oğluna seslenen bir ananın ninnisine yer verir. Geçmişten bugüne ninniler, çocukların...
- Sevgili işçi kardeşlerim, hepinize merhaba. Bu mektubumda sizlerle sözü eğip bükmeden konuşmak ve gerçekler üzerine hasbihal etmek istiyorum. Yani gerçekleri olduğu gibi konuşalım. Biliyorum ki kursağınıza giren her lokmayı alın teriniz, elinizin...
- Adnan Yücel, Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek şiirinde “saraylar, saltanatlar çöker, kan susar bir gün, zulüm biter” der. Yeryüzünde “aşkın” yani özgürlüğün, barışın, mutluluğun hâkim olacağı günler için ve o günlere kadar mücadelenin devam edeceğini...
- Bugün dünyanın pek çok yerinde savaş naraları yankılanıyor. Filistin, Ukrayna, Suriye, Lübnan, Yemen ve daha birçok ülkede emperyalist savaşların getirdiği yıkımlara, acılara, ölümlere tanık oluyoruz. Şimdilik televizyon ekranlarında, gazetelerde...
- Portekizli yazar Jose Saramago “Körlük” romanında toplumsal körlüğü, bu kitabın devamı olan “Görmek” romanında ise ezilenler gerçekleri görmeye başladıklarında neler olduğunu anlatır. “Körlük” romanı 1933-1974 yılları arasında Portekiz’de hüküm...