Buradasınız
Derby’den Özak’a Sendikalı Olma, Sendika Seçme Hakkı
2024’e girdiğimiz günlerde asgari ücret için çok değil birkaç aya kalmadan açlık sınırıyla yarışacak bir miktar açıklandı. İşçiler olarak başta ücret ve ağır çalışma koşulları olmak üzere pek çok sorunumuz var. Sorunu olan insan ya da insan topluluğu o sorunlara çare aramak zorundadır. Haliyle biz işçiler de sorunlarımıza çözüm arıyoruz. Bunun için birlik olmayı, sendikalaşmayı deniyoruz. Fakat gelin görün ki patronların nezdinde sendika istemek büyük suç! Hele bunun için eylem yapmak, sendika hakkına sahip çıkmak, grev yapmak daha da büyük suç! Sendikalı olmak, istediğimiz sendikayı seçmek anayasal hak iken patronlar bunu yasadışı suç olarak görüyorlar, Migros Depo, Agrobay Seracılık, Özak Tekstil örneğinde olduğu gibi bu hakkı isteyenleri her türlü yolla cezalandırıyorlar. O halde gelin 55 yıl öncesine uzanalım ve Derby işçilerinin tüm baskıları aşarak sendika seçme haklarına nasıl sahip çıktıklarına tanıklık edelim.
1968 yılında İstanbul Kazlıçeşme’de bulunan Derby Lastik fabrikasının patronu, işçileri kendi kurduğu Kauçuk-İş Sendikasına geçirmek için baskı yapıyordu. Lastik-İş’te örgütlü olan işçiler işten atma tehditleriyle, baskıyla, hatta patronun adamları tarafından dövülerek sendikadan istifaya zorlanıyordu. Patron bu yöntemlerle işçileri vazgeçiremeyince derhal Kauçuk-İş’le sözleşme imzalamaya girişti. Bu emrivaki, işçilerin sabrını taşırmıştı. Derby işçileri patronun tutumuna karşılık sendika seçme hakkına sahip çıkarak fabrikayı işgal etme kararı aldılar. Bu karar evvelinde her türlü hazırlığı yapan işçiler, evleri, kahvehaneleri bir bir dolaşarak tüm işçileri işgale ikna ettiler. Ücretlerinde, sosyal haklarında, yemeklerinde iyileştirmeler yapılmasını ve fabrikada yapacakları referandumla patronun Lastik-İş’le toplu sözleşmeye oturmasını sağlamayı amaçlıyorlardı. Sendikal faaliyetler nedeniyle işten atılmaları önlemek, işçilere baskı uygulayan, hakaretler yağdıran müdür ve yöneticilerin işine son verilmesini sağlamak istiyorlardı.
6 gece 6 gün süren işgalin son günüydü. İş Mahkemesinden gelen hâkim işçilere yaptıkları eylemin yasal olmadığını, suç olduğunu ve 6 seneye kadar ceza alabileceklerini söyleyerek işgale son vermelerini istedi. İşçilerse sendikadan vazgeçmediklerini, referandum istediklerini belirterek şöyle cevap verdiler: “Biz Kauçuk-İş’i istemiyoruz, bizim sendikamız Lastik-İş’tir. Eğer oylamada Kauçuk-İş çoğunluktaysa biz çeker gideriz, aksi takdirde fabrikadan ayrılmayız.” İşgalin ve referandumun yasal olmadığını söyleyen hâkim 1,5 saat dil döktü ama işçileri referandum talebinden vazgeçiremedi. Bunun üzerine hâkim iki çuval getirterek oylama yaptırdı. Oylamadan sonra, hâkimin “bana güvenmiyor musunuz?” diyerek çuvalları götürmeye çalışmasına karşı çıkan işçiler başladıkları işin sonuna kadar takipçisi olacaklarını belirterek oyları kendi şahitleriyle saydırdılar. Sonuçta Kauçuk-İş’in aldığı 6 oya karşılık Lastik-İş 930 oy aldı, zafer Derby işçilerinin oldu! İlk zaferin ardından işçiler fabrikayı hemen terk etmeyerek patronla Lastik-İş arasında bir protokol imzalattırdılar. Haklı ve meşru bir mücadele vererek patronun oyunlarına, Türk-İş/Kauçuk-İş bürokratlarına, yasal engellere rağmen tüm taleplerini kabul ettirdiler.
İşçilerin haklılıklarına ve birbirlerine duydukları güven, tek yumruk gibi örgütlü davranmaları zafer getirmişti. Fakat Derby işçileri yalnız değillerdi. Dünyada da işçilerin mücadelesinin yükseldiği o dönemde Türkiye’de Maden-İş’in mücadeleci sendikal anlayışı tüm işçilere güç ve güven veriyordu. İşçiler mücadeleyi kendi işyerleriyle sınırlı görmüyor, dayanışma içinde davranıyorlardı. Derby’de sendikalı olma bilincine fabrika işgalinden sonra vardıklarını söyleyen işçiler bilinçlenmeye devam edecek, kısa bir süre sonra 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişinde de yerlerini alacaklardı.
İşçi Dayanışması’nın 118. sayısında yer alan “Yasal mı Değil mi?” yazısında şöyle diyorduk: “Bir eylemin meşruiyeti onun haklılığına dayanır. Tüm zenginliği üreten ama sefalet içinde yaşayan işçi sınıfının ağır çalışma ve kötü yaşam koşullarına karşı verdiği tüm mücadeleler haklı ve meşrudur. Bu nedenle, işçilerin hakları için örgütlenip mücadele etmesi patronların yasalarına göre ‘yasak’ olsa da işçilerin ve ailelerinin gözünde haklı ve meşru olmalıdır.”
Bugün sendikalı olma ve sendika seçme hakkımız uzun süren dava süreçleriyle, polis barikatıyla, jandarma copuyla, valilik yasaklarıyla, imam engeliyle karşılanırken bizler haklılığımıza, taleplerimizin, mücadelemizin meşruluğuna daha fazla sarılmalıyız. Geçmişin derslerini hatırlayarak, sesimizi daha fazla işçiye duyurarak, onlarla dayanışmayı büyüterek sermayenin ve iktidarın saldırılarına birlikte karşı durmalıyız.
“Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Umut Sende Bende Bizde...
- “Ne Olacak Bu Memleketin Hali?”
- Anastasya, Dilan ve Hafızamız
- Ülkeyi Şirket Gibi Yönetmek…
- İşçilerin Birliği ve Dayanışması Güçlendikçe Umut da Büyür!
- İşçi Dayanışması 199. Sayı Çıktı!
- Gerçek Adalet Mücadelemizle Gelir
- Özgür Olmak Demek…
- Hangisi Daha Zor?
- Olur Kardeşim Olur!
- Yiyorlar, İçiyorlar Hesabı Bize Ödetiyorlar
- 2025, 2024’ten Daha mı İyi Olacak?
- Ters Yüz Edilen Gerçekler: Suç Ne? Suçlu Kim?
- Dünya İşçi Sınıfının Birliği Yolunda Mücadelemizi Büyütelim!
- İşçi Dayanışması 198. Sayı Çıktı!
- Artan Zenginliğin Arkasında Büyüyen Yoksulluğumuz
- Kaynakları Tüketen Kim?
- Yaşadım Diyebilmek İçin!
- Sınır Tanımayan Irmaklar Gibi
- İşçinin Değeri Yok mu?
- Umut Sende Bende Bizde...
- “Ne Olacak Bu Memleketin Hali?”
- Anastasya, Dilan ve Hafızamız
- İşçilerin Birliği ve Dayanışması Güçlendikçe Umut da Büyür!
- Gerçek Adalet Mücadelemizle Gelir
- Özgür Olmak Demek…
- Hangisi Daha Zor?
- Yiyorlar, İçiyorlar Hesabı Bize Ödetiyorlar
- 2025, 2024’ten Daha mı İyi Olacak?
- Ters Yüz Edilen Gerçekler: Suç Ne? Suçlu Kim?
- Dünya İşçi Sınıfının Birliği Yolunda Mücadelemizi Büyütelim!
- Artan Zenginliğin Arkasında Büyüyen Yoksulluğumuz
- Kaynakları Tüketen Kim?
- Yaşadım Diyebilmek İçin!
- Sınır Tanımayan Irmaklar Gibi
- İşçinin Değeri Yok mu?
- Geleceğe Dönüşmek, Geleceği Büyütmek
- Esirler Dünyasına Özgürlük Çağrısı: Enternasyonal!
- Ağıt Yakmasın Analar, Umut Türküleri Söylesin
- Cep Telefonu, Okul Gezisi ve Hayatın Gerçekleri
- Netaş Grevi İlham Vermeye Devam Ediyor
- Derby’den Özak’a Sendikalı Olma, Sendika Seçme Hakkı
- Dünya İşçilerinin Jones Ana’sı
- Kemal Türkler’in Mücadelesi ve Bugüne Mirası
- Kemal Türkler ve Mücadeleci Sınıf Sendikacılığı
- MESS Grevlerinin 45. Yılında Metal İşçilerinin Mücadelesini Hatırlamak
- 30. Yıldönümünde Zonguldak Madencilerinin Uzun Yürüyüşü
- Tütüne Emek Veren Kadın İşçiler Anlatıyor
- Netaş: Yasaklara Rağmen Başarıya Ulaşan Grev!
- Eylül 1976: İşçilerin DGM Direnişi
- Bir Devir ve Bir İşçi Lideri: Kemal Türkler
- İki Farklı Dönem, İki Sözleşme ve İki Bildiri
- Maden-İş MESS’in Oyunlarını Nasıl Boşa Çıkarttı?
- Kavel’den Bir Anı, Geçmişten Bir Miras
- Maden-İş’teki Gömleğin Sırrı Neydi?
- “Bölge’ye Gidince Annemle Barıştım”
- “Baba İşveren” İmajı İle Mücadele
- “Kadın İşçiler Zampik-İş’e Aldanmadı”
- Maden-İş Karşısında MESS’in İzlediği Yol
- Maden-İş İşçilerle Bağını Nasıl Geliştirip Güçlendirdi?
Son Eklenenler
- Bugün 18 Kasım. Türkiye işçi sınıfının mücadele tarihinde önemli bir yer tutan Netaş Grevinin yıldönümü… Netaş işçileri, 12 Eylül 1980 askeri faşist darbesinin baskı koşullarında bile işçilerin örgütlülüğünün patronları alt edebilecek güçte olduğunu...
- UİD-DER, grevlerinin 81. gününde MKB Rondo işçilerine dayanışma ziyaretinde bulundu. “Sermayenin ve İktidarın Saldırılarına Birlikte Karşı Duralım” pankartı ile grev yerine yürüyen işçiler; “MKB İşçisi Yalnız Değildir”, “Yaşasın Sınıf Dayanışması”...
- Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) ilk olarak 2001 yılında gündeme getirildi ancak AKP iktidarı 2018’de işçilerin iradelerinin dışında bu sistemi zorunlu hale getirdi. 2018 yılından beridir işçilerin maaşlarından her ay bu kandırmacaya para...
- As Plastik işçileri grevlerinin 58. gününde İstanbul Marmarapark AVM’de As Plastik ile iş ilişkileri olan Mavi Jeans önünde basın açıklaması yaptı. Toplu iş sözleşmesinde anlaşma sağlanamaması halinde 26 Kasımda greve çıkacak olan DİSK/Genel-İş...
- 100 küsur günü geride bırakan Polonez direnişine, kadın işçilerin kararlılığı damgasını basıyor. Sendikaları Tekgıda-İş’te örgütlenen işçiler sendika düşmanı patronları tarafından işlerinden atıldılar. Direnişe geçtiler, işlerine örgütlü bir biçimde...
- Geçtiğimiz günlerde İzmir’in Selçuk ilçesinde baraka gibi bir evde, elektrikli sobanın devrilmesiyle çıkan yangında en büyüğü 5 yaşında olmak üzere 5 kardeş hayatını kaybetti. Bu sırada hurda toplamaya giden anne eve döndüğünde çocuklarının cansız...
- Narin, Leyla, Sıla ve niceleri. Haberlerde duyuyoruz onların adlarını. Bir süre gündemde kalıyorlar, sonra unutuluveriyorlar. Oysa hafızayı diri tutmak gerekir mücadeleyi sürdürebilmek için. Bizler de bu mektubu, yaşananları unutmamak, unutturmamak...
- Son zamanlarda pek çok insanın aklında, dilinde aynı sorular var: Biz nasıl bir toplum olduk böyle? Nasıl olur da insanlar bu kadar kötü olabilir? Teşbihte hata olmaz derler. Toprağı düşünelim. Toprakta her zaman zehirli bitkiler yetişebilir. Ama bu...
- İşyerinde, mahallede, parkta, sokakta, kahvede… Sohbetler döner dolaşır hep aynı soruya bağlanır: “Ne olacak bu memleketin hali?” Soru bakidir, cevabı ise yaşadığımız koşullara, ait olduğumuz sınıfa göre değişiklik gösterir. Çünkü işçi ve...
- Şair “Kuşların vurulduğu zamandır şimdi” demiş. Gerçekten de haksızın haklı, hırsızın namuslu, haydudun yiğit sayıldığı zamandır şimdi. Her gün yeni bir “bu kadarı nasıl olur?” sorusuyla başlıyoruz güne. Geçtiğimiz günlerde Bursa’da bir tekstil...
- Yaklaşık iki ay boyunca hakları için mücadele eden, bu süreçte polisin ve jandarmanın saldırısına maruz kalan, gözaltına alınan Fernas işçilerinden biri arkadaşlarından birinin çocuğunun ilk adımını direniş alanında attığını söylemişti. Bir başka...
- Bir an için hafızamızı kaybettiğimizi düşünelim. Annemizin, babamızın, kardeşlerimizin, evlatlarımızın kim olduğunu, nereli olduğumuzu, yaşadığımız evi, ne iş yaptığımızı hatırlamadığımızı hayal edelim. Bütün yüzlerin, sokakların yabancı olduğunu...
- Bugünlerde kiminle konuşsak, herkes sorunlardan bahsediyor. Tezgâh başında, sokakta, pazarda, toplu taşımada, markette, bir hastanenin ya da bir okulun bahçesinde… Eğitimden sağlığa, kira derdinden geçim sıkıntısına, işçi ve emekçilerin gündemleri...