Buradasınız
Doğa Olaylarını Felakete Dönüştüren Açgözlü Sermaye ve Siyasi İktidardır

Kanada, ABD, Yunanistan, Rusya, Türkiye, İtalya… Dünyanın her yerinde ormanlar cayır cayır yanıyor. Avrupa’da, Çin’de, Hindistan’da ve Türkiye’de meydana gelen seller felakete dönüştü. Bir tarafta aşırı yağışlar varken, diğer tarafta çok ciddi bir kuraklık yaşanıyor. Küresel iklim değişikliği ve ekolojik kriz her geçen gün yaşamımızı daha derinden etkiliyor. Ama bilelim ki buna yol açan üretimin sadece kâr amacıyla yapıldığı, kâr uğruna doğanın talan edildiği kapitalist sömürü düzenidir. Küresel iklim değişikliği büyük doğa olaylarına neden oluyor. Fakat orman yangınından sele doğa olaylarının felakete dönüşmesine yol açan açgözlü sermaye iktidarlarıdır. Türkiye’de siyasi iktidar, doğanın sınırsızca talan edilmesinin önünü açıyor. Marmara Denizi’ni vuran müsilajdan, Akdeniz’i küle çeviren orman yangınlarına, allı turnaları öldüren kuraklık sorunundan bir ilçeyi haritadan silinme noktasına getiren sele kadar yaşanan tüm felaketlerde siyasi iktidarın ayak izleri var. Her kapitalist ülke gibi Türkiye’nin de iklim değişikliğine büyük katkısı var. İklim değişikliğinin yol açtığı sorunlar bilindiği halde önlem alınmıyor ve işte bu da Kastamonu Bozkurt’ta olduğu gibi kahredici felakete dönüşüyor.
Doğayı talan edenler ormanlar yanarken umursamadılar
Başta Akdeniz olmak üzere 16 gün boyunca ciğerlerimiz yandı, kavruldu. 2021’in ilk 8 ayında 177 bin 476 hektar ormanlık alan küle döndü. Bu miktar önceki yılların ortalamasından neredeyse 9 kat fazla! Meteoroloji Genel Müdürlüğü bu yıl yangın riskinin çok yüksek olduğunu belirtiyordu. Peki, neden yangınların önüne geçilemedi ve neden söndürme çalışmaları yetersiz kaldı? Neden hep aynı: Yağma, talan, rant politikalarına öncelik verilmesi. Kamu hizmetlerinin özelleştirilmesi ve devlet kaynaklarının sermayeye aktarılması! Tarım ve Orman Bakanlığı yangın söndürme uçağı satın almak yerine çok daha maliyetli olan uçak kiralama yoluna gidiyor. Sadece son iki yılda ihale yoluyla kiralanan uçaklar için ödenen bedel 40 milyon dolardan fazla. Oysa Türk Hava Kurumunun uçaklarını onarmak için sadece 4 milyon dolar gerekiyor. Geçmiş yıllarda orman yangınlarını söndürme işini Türk Hava Kurumu yapıyordu. Ancak bakanlığın açtığı yangın söndürme ihalelerinde Türk Hava Kurumu çeşitli gerekçelerle iki yıldır devre dışı bırakılmış durumda. 2019’dan bu yana kayyumla yönetilen THK’nın yangın söndürme uçakları çürümeye terk edilmiş. Daha geçen yıl THK’nın kayyum başkanı şöyle diyordu: “Dört uçağımız uçuşa hazır. Beşinci uçak için 150 bin dolar, altıncı uçak için de 150 bin dolar harcayarak 6 uçağı uçuşa hazır hale getirebiliriz. Bu niye olmadı diye soruyorsunuz ya? Bu işin sahibi Orman Bakanlığı.” Şimdi göz göre göre ormanları yangınlara teslim eden siyasi iktidar THK uçaklarının antika olduğunu söyleyerek günahlarının üzerini örtmeye çalışıyor.
Orman yangınları devam ederken Kastamonu, Sinop ve Bartın’daki sel felakete dönüştü. Kastamonu Bozkurt’ta can kaybı 80’i geçmiş durumda ve bu sayı artıyor. Selin felakete dönüşmesinin arka planına baktığımızda yine aynı zihniyet çıkıyor karşımıza. 400 metrelik taşkın alanına sahip Ezine deresinin yatağı zamanla daraltılmış ve sonunda 15 metrelik düz bir kanalın içine hapsedilmiş. Bozkurt’ta göz göre göre dere yatağı imara açılarak çok katlı binalar yapılmasına izin verilmiş. Dere yatağında yerleşimin önünü açan ise o zamanlar adı Çevre, Orman ve Şehircilik Bakanlığı olan bakanlık. Sel sularıyla yıkılan binalar sadece birkaç yıllık. Orman Genel Müdürlüğü’nün dere yatağına kurduğu tomruk deposu ve taşkın riski gözetilmeden yapılan köprüler ise felaketin bir başka nedeni. Yıkılan köprülerin yeniden yapılacağını söyleyen Erdoğan, 500 yıl önce bilinen bir şeyi yeni keşfetmiş gibi; “Bunlar bizim işimiz, siz rahat olun… Artık düz köprü değil, kemer köprü…” diyor.
Ülkeyi şirket gibi yöneten zihniyetin sonuçları
Erdoğan’ın 2015’te söylediği “Bir anonim şirket nasıl yönetiliyorsa, Türkiye de öyle yönetilmelidir” sözlerini hatırlayalım. Evet, siyasi iktidar bu ülkeyi şirket gibi yönetiyor ve bunun bedelini milyonlarca emekçi ve doğamız ödüyor. Ama bırakalım yaşanan felaketlerin nedenlerini açıklamayı araştırılacağını dahi söylemekten imtina ediyorlar. Felaketlerin sorumluluğunu almıyor, sevdiklerini kaybeden insanların acılarını anlamaktan yoksun, tüccar zihniyetiyle açıklamalar yapıyorlar. Göller mi kurudu “yapay göl” yaparız, ormanlar mı yandı ağaç dikeriz, deprem veya sel mi oldu TOKİ’ye ev yaptırırız. “«Keşke benim de evim yansaydı» diyeceksiniz” sözleri bu iktidarın belediye başkanına ait değil mi?
İşte ülkeyi “şirket gibi yönetmek” budur. “Şirket gibi yönetmek” kamu hizmetlerinin özelleştirilmesi ve devlet kaynaklarının sermayeye aktarılması demektir. “Şirket gibi yönetmek” doğadaki canlıları canlıdan bile saymazken örneğin tavukları “beyaz et” olarak görmektir. “Şirket gibi yönetmek” doğaya, yaşama, acılara, insana dair her şeye alınıp satılan meta gözüyle bakmaktır. “Şirket gibi yönetmek” sermaye sınıfını büyütürken emekçileri sefalete, ölüme, yangınlara, sellere terk etmektir. Doğamızın, yaşam alanlarımızın, hayatımızın, geleceğimizin kâr ve rant uğruna yok edilmesi ancak örgütlü işçi sınıfının mücadelesiyle durdurulabilir.
“Vay Be Nasıl Yapmışlar?”
- Sadeleştirince Açığa Çıkanlar…
- Kurtuluş Yok Tek Başına, Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz!
- 1 Mayıs: Gün Gelir Zorbalar Kalmaz Gider!
- İşçi Dayanışması 204. Sayı Çıktı!
- Uçurumun Kenarından Özgürlüğün Dünyasına
- Fitre Asgari Ücretliye, Emekliye Veriliyorsa…
- Fiyonklu Kazıklar Çoğalırken
- Doğru Tarafta, Bizim Safta Olabilmek…
- Arenalardan TikTok’a Uyuşturma Araçları
- Özlemini Çektiğimiz Güzel Günler İçin Birleşelim!
- İşçi Dayanışması 203. Sayı Çıktı!
- Uyanmak İçin Sabırsızlanacağımız Günler İçin
- “Hey Kızlar Siz de Katılın Bize!”
- Hak Verilmez, Alınır!
- Hüsrevlerin Değil Ferhatların Destanıdır Hatırlanan
- Büyük Resmi Görelim, Birliğimizi Örelim!
- Sendikalaşmak Türkiye’de Neden Zor?
- “Aile Yılı” İlan Edenler Neyin Peşinde?
- Katliamların Sorumlusu Kim?
- Patronlar Çok Para Kazanırken…
- İspanya’da Sel Felaketinde Can Kaybı Yükseliyor
- Tokat’tan Diyarbakır’a Maden Şirketlerine Karşı Köylüler Mücadele Ediyor
- Tokat’ta Altın Madenine Karşı Direniş
- Yine Yangın, İhmal ve Umursamazlık
- Doğanın Talanına Hayır!
- Diyarbakır ve Mardin’de Yangınlar: Sermayenin Kâr Hırsı Can Alıyor
- Manisa Gördes’te Madene Karşı Direniş Nöbeti Sürüyor
- “Mersin Atatürk Parkında Yeni Liman İstemiyoruz”
- İktidarın Zihniyeti İliç’te de Aynı!
- İliç’te Aileler Arama Çalışmalarının Durdurulmasını Protesto Etti
- İliç’te Maden Faciası: Tonlarca Siyanürlü Toprak Çöktü, İşçiler Altında Kaldı
- Brezilya, Fas, Libya: Kapitalizm Felaket Demektir!
- Akbelen Direnmeye Devam Ediyor!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- Orman Yangınları Devam Ediyor
- Deştin Köylüleri: Çimentocular Topraklarımızı İşgal Edemeyecek!
- Samandağ Halkı: “Deprem Öldürmedi Asbestle Öldürecekler!”
- Depremden Sonra Sel de Felakete Dönüştü
- Pakistan’da Seller Can Almaya Devam Ediyor
- “Yeşil Bursa”ya Ne Oldu?
Son Eklenenler
- Kocaeli Gebze’de bulunan Alman sermayeli Erlau Metal fabrikasında işçiler, Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze 1 No’lu Şube’de örgütlendi. Sendika yakın zamanda Çalışma Bakanlığından yetki belgesini almasına rağmen işveren yetki itirazında bulundu....
- Kasım 2024’te Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer tutuklanarak görevden alınmış ve ardından belediyeye kayyum atanmıştı. İşçiler üzerinde baskı uygulayan kayyum yönetiminin tazminatlarını ödemeden, haklı gerekçe göstermeden pek çok işçiyi...
- Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) geçtiğimiz hafta Özel Program ve Proje Uygulayan Eğitim Kurumlarına Öğretmen Atama ve Yönetici Görevlendirme sonuçlarını açıkladı. Sonuçların açıklanmasının ardından eğitim sendikaları atamaların ölçülebilir ve somut...
- Gerek dünyada gerekse yaşadığımız ülkede öyle olaylar, öyle gelişmeler yaşanıyor ki ilk bakışta her şey çok bilinmeyenli bir matematik denklemi gibi karmaşık ve anlaşılmaz görünebilir. Nasıl ki matematikte karmaşık problemleri çözebilmek için...
- İrfan Yalçın’ın “Ölümün Ağzı” romanı, 1940’lı yıllarda Zonguldak köylüsünün “mükellef” adı altında bedavaya çalıştırıldığını belgeleyen bir tanıklıktır. Dönemin tek partili rejiminde, İsmet İnönü madeni teftişe gittiğinde, karşısına dizilen...
- Ha geldi, ha gelecek, yok yok bu sene gelmeyecek derken Yaren leylek Bursa’nın Karacabey ilçesinde, Uluabat Gölünün kıyısında balıkçı Âdem amcayla buluştu. On dört yıllık dostluk! Adı gibi yarenlik yapıyor Âdem amcaya. Aslında kimsenin haberi...
- 11 Nisan’da Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Emek ve Demokrasi Güçleri ve öğrenciler birçok ilde tutuklu öğrencilerin serbest bırakılması talebiyle basın açıklamaları gerçekleştirdi. İstanbul’da KESK İstanbul Şubeler Platformunun...
- Yunanistan’da işçi ve emekçiler bir kez daha kamu ve özel sektörde 24 saatlik genel grev gerçekleştirdi. Tembi tren felaketinin ikinci yıldönümü olan 28 Şubatta tarihindeki en büyük grev ve protestolara sahne olan Yunanistan’da, 9 Nisanda bir kez...
- KESK’e bağlı Eğitim Sen, Birleşik Kamu-İş’e bağlı Eğitim-İş ve Hürriyetçi Eğitim Sen, 10 Nisanda birçok ilde Milli Eğitim Müdürlükleri önünde, kent meydanlarında, sendika şubelerinde proje okullara yapılan keyfi atamalara karşı basın açıklamaları...
- Üzerine sayfalarca yazı yazılabilecek, saatlerce sohbet edilebilecek bir konunun en öz, en çarpıcı halidir sloganlar… Hele ki işçi sınıfının sloganları! Birkaç kelimeyle büyük anlamlar sırtlanırlar. Kimisi somut bir talebi anlatır, kimisi bir...
- Ankara’nın Beypazarı ilçesinde bulunan Çayırhan Maden Ocağında 10 Nisanda gece vardiyası sırasında meydana gelen patlamada 2’si ağır olmak üzere 14 işçi yaralandı.
- Evrensel sağlık kapsamı; tüm insanların ihtiyaç duydukları sağlık hizmetlerine, ihtiyaç duydukları yer ve zamanda, mali sıkıntı çekmeden erişebilmeleri anlamına gelir. Sağlığın geliştirilmesinden, hastalıkların önlenmesine, rehabilitasyon ve...
- Gençlik yılları insanın en güzel, en verimli, en dinamik yılları olarak tanımlanır. Fakat gençlerin dinamizmleri yok ediliyor, gelecekleri ve hayalleri çalınıyor, toplum nefessiz bırakılıyor. Kapitalizm genç kuşaklara bir gelecek vaat etmiyor....