Buradasınız
Düzen Partilerine Kanmayalım, İşçilerin Birliğini Sağlayalım!

İşçilerin yaşamı zor, kahırlı.
Hayatta kalma, geçinme, ailelerine sahip çıkma kavgası işçilerin belini büküyor. Acı, kaygı ve tükenme işçilerin yaşamının bitmeyen parçası.
Tuzukuru zenginlerin yaşamıyla, 773 liralık asgari ücretle hayatta kalmaya çalışan işçilerin yaşamı bir olabilir mi?
Fazla mesailere kalarak gelirini üç kuruş arttırmaya çalışan işçilerle, yoksulluğun ve yokluğun ne olduğunu bilmeyen zenginlerin duygu dünyası aynı olabilir mi?
İşçiler gece gündüz çalışmaktan ailelerini, eşlerini ve çocuklarını göremezken, bir elleri yağda bir elleri balda olan zenginler sınıfı yaşamın tadını çıkartıyor.
İşçi sınıfının önderlerinden birisi zamanında şöyle demişti: Kulübede yaşayan insan farklı, sarayda yaşayan insan farklı düşünür!
İşçileri sömüren ve tüm zenginliğin üzerine oturan saraylı tuzukurularla, yoksullukla boğuşan işçilerin çıkarı bir olabilir mi? Bu iki sınıf, dünyaya aynı düşünceler temelinde bakabilir mi?
İşçilerin çıkarlarıyla patronların çıkarı ayrıdır; işçilerle patronların yaşamı birbirine benzemez; işçilerle patronların dünyaya bakışı farklıdır.
Bu, buz gibi bir gerçek!
Ama bu gerçek şu anda karşılığını bulamıyor. Niye?
Çünkü işçiler henüz bir sınıf olarak örgütlenip bir araya gelebilmiş değiller.
Bu durum, patronların ve kâr düzeninin devamını savunan siyasetçilerin ekmeğine yağ sürüyor. Bu durum, işçilerin çeşitli biçimlerde bölünmesine ve kendi hakları için bir araya gelememesine neden oluyor.
Meselâ egemenlerin siyaset sahnesindeki kutuplaşması toplumu da kutuplaştırıyor. Bu kutuplaşma işçilerin arasında da yansımasını buluyor.
Peki, toplumu kendi çıkarları için yapay bir şekilde kutuplaştıran AKP, CHP ve MHP gibi düzen partileri gerçekte kimin çıkarlarını savunuyor?
Bu partilerin liderleri, yöneticileri ve çoğu patron olan milletvekilleri ile işçilerin yaşamları birbirine benziyor mu?
Gerçek şu ki tüm bu partiler, tuzukuru kesimleri temsil ediyorlar. Hepsi de patronların kâr düzenini savunuyorlar. Her işçi bunun böyle olduğunu bilmek zorundadır.
İşçilerin sömürülmesine, aşağılanmasına, uzun saatler boyunca çalışmasına, iş kazalarında ölmesine ve sakat kalmasına, sefalet ücretine, taşeronluk sistemine ve esnek çalışmaya karşı çıkmayan, bu düzenin değişmesi için mücadele vermeyen her parti, gerçekte patronların çıkarını savunuyor demektir.
Bir yanda AKP, öte yanda CHP ve MHP var: Toplum egemenlerin çıkarları temelinde cephelere bölünüyor, kutuplaştırılıyor ve asıl sorunların üzeri bu şekilde örtülüyor.
AKP hükümeti giderek baskıcı ve polis devleti uygulamalarının yoğunlaştığı bir rejim kuruyor. Polis, her hakkını arayanın kafasına cop indiriyor, gaz sıkıyor.
Gezi Parkı’na Topçu Kışlası yapılmasına karşı başlayan gösterileri ezmek için akıl almaz bir polis terörü uygulanıyor. Başbakan Erdoğan, demokratik hakkını kullanan insanlara “çapulcu” diyerek hakaret ediyor.
Toplum kutuplaştığı için halkın bir kesimi bu hakarete karşı çıkarken, diğer bir kesimi ise istemese bile bu hakareti savunmak zorunda kalıyor.
AKP ve Erdoğan, mevcut toplumsal kutuplaşmayı kullanarak “dediğim dedik, çaldığım düdük” zorbalığını meşru kılma derdinde.
CHP, bu kutuplaşmadan beslenerek AKP’ye tepkili halk kesimlerini arkasına takmayı hedefliyor.
MHP, Kürt sorununun çözülmesine karşı çıkarak ve milliyetçiliği kışkırtarak toplumsal kutuplaşmadan beslenmek istiyor.
Bu kutuplaşma aldatıcıdır, yapaydır. Bu kutuplaşma işçilerin körleşmesine neden olmaktadır. Bu kutuplaşma işçilerin kendi sorunları için birleşmesinin önüne geçmektedir.
Oysa dindarı ve laikiyle, Alevisi ve Sünnisiyle, Kürdü ve Türküyle, başörtülü ve başı açığıyla tüm işçilerin çıkarı ortaktır; işçiler sınıf kardeşidir ve işçilerin birbirleriyle bir sorunu yoktur.
Asıl kutuplaşma şu temelde olmalıdır: Bir tarafta patronlar ve onların kâr düzenini savunan partiler, diğer tarafta işçiler ve onların çıkarını savunan işçi örgütleri!
İşçiler ne AKP’nin, ne CHP’nin ne de MHP’nin peşinden gitmelidir. Patronların kâr düzenini savunan partilerden işçilere hayır gelmez. Onların işi patronları daha fazla zengin etmektir.
Gezi Parkı protestoları üzerine konuşan Erdoğan, “bizim zamanımızda 5 kat zenginleşenler şimdi bize karşı çıkıyorlar” diyerek bir gerçeği itiraf etmiştir.
Evet, son 10 yıldır işçilerin haklarına saldıran ve patronların arzularını hayata geçiren AKP hükümetidir. İşçiler sefalet koşullarında yaşarken, patronlar ceplerini doldurmaya devam etmiştir.
İşçilerin yaşam koşulları ağırlaşmıştır.
Emeklilik yaşı 65’e yükseltilmiş, çalışma saatleri fiilen uzatılmış, çalışma temposu hızlandırılmış, taşeronluk sistemi yaygınlaştırılmış, işçilerin alım gücü gerilemiş, ikramiye ve benzeri gibi sosyal haklar büyük ölçüde ortadan kaldırılmış durumdadır. İş güvenliği önlemleri alınmadığı için her ay ortalama 100 işçi yaşamını kaybetmekte ve yüzlercesi de yaralanmaktadır.
AKP hükümeti gerekli denetimleri yapmak ve iş kazalarını önlemek yerine, işçilerin ölmesine “kader” deyip işin içinden sıyrılmakta, emekçileri inançlarıyla vurmaktadır.
AKP hükümeti uzun bir süredir kıdem tazminatını ortadan kaldırmaya, taşeronluk sistemini yaygınlaştırmaya ve kölelik bürolarını yasalaştırmaya çalışıyor. Amaç, işgücünü çok daha ucuz hale getirmek ve patronları daha fazla büyütmektir. Peki, diğer düzen partileri ve toplumun tuzukuru kesimleri hiç bu sorunları dert edinip buna tepki gösteriyor ve buna karşı çıkıyorlar mı?
AKP, zaten yapması gereken bazı temel hizmetleri halkın başına kakarak oy topluyor. Özellikle dindar insanların duygularını sömürüyor, utanmadan kendini emekçi halktan göstermeye kalkıyor.
Kardeşler, artık bu oyunlara uyanalım!
Yaşadığınız koşullara isyan ettiğinizi biliyoruz. Her vesileyle hoşnutsuzluğunuzu ortaya koyuyorsunuz. Kahretmeler, savrulan küfürler hep bu hoşnutsuzluğun bir ifadesidir. Fakat hoşnutsuz olmak yetmez! Bilinçli, uyanık ve örgütlü olmalıyız.
Yaratılan yapay kutuplaşma tuzağına düşmeyelim! İnancı, dili, kılık kıyafeti ne olursa olsun biz işçi sınıfıyız; patronların sömürdüğü, ezdiği ve horladığı sınıfın parçalarıyız, kardeşiz. İşyerlerinde yan yana çalışıyor, birlikte yemek yiyor, birlikte sömürülüyor ve aynı yaşam koşullarını paylaşıyoruz.
O halde artık yeter diyelim!
Toplumdaki yapay kutuplaşmayı ortadan kaldıracak olanın işçilerin birliği olduğunu unutmayalım!
Düzen partilerinin yarattığı yapay kutuplaşmaları aşarak işçilerin birliği ve çıkarları temelinde bir araya gelelim!
- “Ekonomi Tıkırında” Masallarına Devam!
- Grev Hakkımıza Sahip Çıkalım!
- Mücadele İçinde Dönüşenler: Derby’den 15-16 Haziran’a!
- Kurtuluş Ellerimizde, Örgütlü Gücümüzde!
- İşçi Dayanışması 206. Sayı Çıktı!
- Sabırla, İnatla, İnançla: Sıra Bize de Gelecek!
- Tarihin Tekerleğini Geriye Çevirmek İsteyenler
- Kasırgalar Kimleri Vuruyor?
- ABD’den Türkiye’ye Ülkeyi Şirket Gibi Yönetenler
- Gençliğe Çağrı: Bize Kılavuz Gerek!
- Anna’nın Annesi ve Anneler Günü
- Baskılara, Zorbalığa, Sömürüye, Emperyalist Savaşa Karşı Umut Örgütlü Mücadelede!
- İşçi Dayanışması 205. Sayı Çıktı!
- “Kıyamet Sığınakları” ve Bizim Sığınağımız
- Bu Kadar Çok Parayı Nereden Buluyorlar?
- “Çingene Kızı” ve İşçi Sınıfının Birliği
- Nefes Almak İçin…
- Sadeleştirince Açığa Çıkanlar…
- Kurtuluş Yok Tek Başına, Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz!
- 1 Mayıs: Gün Gelir Zorbalar Kalmaz Gider!
- Sivas Katliamı 32. Yılında Lanetlendi, Katledilenler Anıldı
- Göçmenlerin Sağlığa Erişim Hakkı Yok Ediliyor!
- “Halkımız Yoksul Değil, Devletimiz Sosyal”
- Gazze’de Yardım Merkezine Saldırı: Kapitalizmin Geldiği Nokta
- Dünya Mülteciler Günü: Umut Kapitalizme Karşı Mücadelede!
- Genel-İş Sendikacıların Tutuklanmasını Protesto Etti
- Sağlık Emekçileri: “Bitmeyen Eziyet Bitmeyen Rezalet! Hasta Gelmedi Ceza Geldi”
- ABD Büyükelçiliği Önünde Eylem: “Filistin’de Ablukaya ve İşgale Son”
- İzmir Belediye İşçilerinin Grevinin Gösterdikleri
- Tüm İnsanlık İçin Atan Kalplerin Anısına
- Enflasyonun Bize Faturası
- Örgütlü Gücümüzden Korkuyorlar Kardeşlerim
- TPI Compozit Grevcilerinin Anlattıkları
- İşçiler Grevi Nasıl Yürütmeli?
- Yönetmen ve Senarist Ali Özgentürk’e Veda
- Sırrı Abi, Beynelmilel ve İşçi Sınıfının Enternasyonali
- Yaşasın Sınıf Dayanışması
- Soma Katliamının 11. Yılında 301 Madenci İçin Eylemler Yapıldı
- Erol Eğrekler Katlediliyor, Holdingler İşçilerin Kanıyla Büyüyor!
- Benim Onurlu ve Dirençli Devrimci Hasan Dayım
Son Eklenenler
- ABD’nin her yıl “özgürlük ve bağımsızlık günü” olarak kutladığı 4 Temmuz, bu yıl resmi törenlerin ve barbekü partilerinin ötesine geçerek işçi ve emekçilerin öfkesine sahne oldu. “Amerika’ya Özgürlük” sloganıyla onlarca şehirde gerçekleşen...
- Şüphesiz ki koşullar insanın ruh halini belirlemede çok etkili olur. Aynı şekilde tersine, bilinçlenen, ruh halleri değişen insanlar koşulları belirlemekte ve değiştirmekte çok etkili olur. Örneğin yoğun bir kış mevsimin yarattığı ruh hali, öyle bir...
- “Kamu imkânlarını amacı dışında kullanmak, kamuya ait işleri yavaşlatmak ya da aksatmak, verilen görevleri layıkıyla yerine getirmemek hem vebal hem de günahtır. Kamu hizmetlerini sunarken insanlar arasında ayrım yapmak, tanıdığı kişilere öncelik...
- Petrol-İş Sendikasında örgütlü grevci TPI Kompozit ve Temel Conta işçileri ile grevlerini kazanımla sonuçlandıran DYO Boya işçileri ve sendika düşmanlığına, işten atma saldırılarına karşı direnen TEKSİF üyesi Digel Tekstil işçileri, İzmir Menemen...
- Yıllar önce çalışıp ayrıldığım işyerinden bir işçi arkadaşım anlattı. Patron ekonomik krizden dolayı iflas ettiğini, işyerini kapatacağını söylemiş işçilere. Sonra patronla birlikte oturup ağlaşmışlar; “ne güzel bir işyerimiz vardı, ne güzel bir...
- Başlıkta yer alan ifadeler, Hakkı Özkan’ın “Grevden Sonra” romanındaki öncü işçi Nuri’nin eşinin sözleridir. Nuri, grevde öncüdür; mayası sağlam, kararlı bir işçidir. Yazar Hakkı Özkan matbaa işçiliği yapmıştır, yaşadıklarını romana aktarmıştır. “...
- Gebze Sendikalar Birliği, İsrail devletinin Gazze’de yürüttüğü katliamı, emperyalist savaşı lanetlemek, Filistin halkının sesi olmak, işçilerin dayanışmasını büyütmek için Filistinli sendikacılarla birlikte Gebze Kent Meydanında bir eylem düzenledi...
- Kenya’da, geçtiğimiz sene Haziran ayında, IMF’nin dayattığı kemer sıkma politikaları doğrultusunda yeni vergi yasası hazırlanmıştı. Bu yasa tasarısı, işsizlik, yoksulluk ve artan hayat pahalılığıyla boğuşan işçilerin ve emekçi gençliğin öfkesini...
- Petrol-İş Sendikası Gebze Şubesinin örgütlü olduğu, Kocaeli Dilovası ve İzmir Çiğli’de üretim yapan DYO Boya fabrikalarında, düşük zam dayatmasına karşı greve çıkan işçilerin mücadelesi 44. gününde kazanımla sonuçlandı. İlk yıl için yüzde 73...
- İşçi sınıfının tarihsel mücadele mirasını yaşatmak ve bu mirastan güç alarak işçilerin birliğini büyütmek için çalışan UİD-DER, 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişinin 55. yılı vesilesiyle 29 Haziranda, “Gelenekten Geleceğe: Umut Örgütlü Mücadelede!”...
- Petrol-İş Sendikasının örgütlü olduğu Kocaeli’nin Körfez ilçesinde faaliyet gösteren Gübretaş fabrikasında yüzde 30 sefalet dayatmasına karşı işçiler, 3 Temmuzda greve başladı. Devrimci Sağlık-İş Sendikasının, kamu işçilerine dayatılan sefalet...
- Geçtiğimiz hafta sonu, 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişinin 55, UİD-DER’in kuruluşunun 19. yılı vesilesiyle Uğur Mumcu Kültür Merkezi’nde yüzlerce işçi arkadaşımızla yan yanaydık. Grevleri devam eden Petrol-İş üyesi DYO işçileri, DİSK’in kurucusu...
- Sivas katliamının 32. yılında Türkiye’nin birçok kentinde anma etkinlikleri ve eylemler düzenlendi. Katledilen 33 aydın ve sanatçı anıldı, katliam bir kez daha lanetlendi. Sivas katliamının unutulmadığının, tüm katliamların er ya da geç hesabının...