Buradasınız
Edip Akbayram’ın Ardından: “Güzel Günleri İnadına Göreceğiz”
Esenyurt’tan bir metal işçisi

Hepimizin şahit olduğu bir gerçektir: Bu topraklarda muhalif olmanın, egemen sınıfın zulmüne karşı çıkmanın bedelleri var. Egemenler, toplumu kendi çıkarlarına göre yönlendirmek, hayatın olağan akışının böyle olduğuna ikna etmek, direnç gösterenleri umutsuzluk kuyusuna hapsetmek isterler. İşte bu isteklerini çeşitli yol ve yöntemlerle hayata geçirmeye çalışırlar. Bu yöntemler arasında sanatı kullanmak da vardır, sanat adı altında egemen sınıfa sesini, sözünü satanlar az değildir. Fakat tüm zorluklara ve risklere rağmen kendisini ezilenlerin tarafında gören ve net bir duruş sergileyen sanatçıların sayısı da az değildir, ne mutlu! Ne mutlu ki günümüzün karanlığına inat, işçilerden, emekçilerden, ezilenlerden, haklıdan yana olan, zalimlere meydan okuyan, şiirleri, şarkıları, filmleri işçi sınıfına güç veren sanatçılar var olmaya devam ediyor.
O sanatçılardan biri olan, her zaman emekçilerden, ezilenlerden yana olan Edip Akbayram yaşamını yitirdi. 75 yıllık hayatına nice olayları, acıları, hüzünleri ve özlemleri sığdıran Edip Akbayram 2 Mart sabahı aramızdan ayrıldı.
Daha 9 yaşındayken geçirdiği çocuk felci hastalığı Akbayram’ın hayatını hem olumlu ve hem de olumsuz yönde etkilemiştir. Kendisi, “sesimin berraklığı yaşadıklarımın sesime yansımasındandır” demiştir. Sadece kendi sesini değil, bu topraklarda yaşamış nice kıymetli devrimci sanatçının, ozanın sesini günümüze, günümüzün gençliğine, işçilerine, grev ve direniş alanlarına taşımıştır. Sabahattin Ali’den Ahmet Arif’e, Karacaoğlan’dan Pir Sultan’a, Vedat Türkali’den Nâzım Hikmet’e varıncaya kadar ezilenlerin, yok sayılanların sesini yükseltenleri inatla günümüze taşımış ve bir kez daha kalbimize nakşetmiştir. En zor zamanlarda, kulağımızda “başın öne eğilmesin, aldırma gönül aldırma” şarkısı çınlamış ve “görecek günler var daha” diyerek yüreklerimize umut serpmiştir.
“Sanatçının görevi sadece şarkı söylemek değildir, sanatçının görevi topluma umut vermektir” demişti bir röportajında Edip Akbayram, sonrasında eklemişti: “Güzel günleri inadına göreceğiz!” Bir bahçeyi bahçe yapan şeyin, içinde farklı faklı çiçekler olduğunu söyler Akbayram. Bu çiçeklerin renklerine tahammülü olmayan, insanlığı yüksek duvarlar arkasına hapseden egemenlere bir cevap niteliğindedir Akbayram’ın sesinden kulağımızda çınlayan şu sözler: “Eşkıya dünyaya hükümdar olmaz!”
İşçi sınıfına ağır bedeller ödeten 12 Eylül’ün faşist generalleri, işçi sınıfının sanatçılarını da es geçmemişlerdi. Birçoğu yurt dışına çıkmak zorunda kalmış, kimisi uzun yıllar hapis cezalarıyla baş başa kalmıştı. Edip Akbayram ise susturulmak ve açlıkla terbiye edilmek istenenler arasındaydı ve neredeyse 4 yıl boyunca hiçbir faaliyet yürütmesine fırsat verilmeyerek açlıkla baş başa bırakılmıştı. Yaşadığı zorluklara karşı duruşunu şu şekilde anlatmıştı:
“Her karanlık günün bir sabahı vardır düşüncesiyle, eşimle beraber her türlü olumsuzluğa omuz omuza mücadele verdik. Bugünlerin geçeceğine inandık. Satılmadık. Bizi satın almaya çalıştılar, bize düşüncelerimizi satarak çok büyük paralar önerdiler ama insanın önce kendisine saygısı sonra yaşadığı topluma saygısı çok önemlidir. Kendimce ezilen sınıfların, emekçi insanların melodik bir sesi olmaya çalıştım. Yani, kim olursa olsun, etnik kimliği benim için önemli değildi. İnsan olan, ezilen, emeğinden yoksun olan herkesin yanında Edip Akbayram’ın durması gerektiğine inandım ve durmaya çalıştım.”
“Benim müziğimin içinde sevgi, barış, dostluk, kardeşlik vardır” diyen Edip Akbayram, yaşanan haksızlıkları, toplumun arzularını, bahara olan özlemlerini açığa çıkarmaya yardımcı olmuştur. Sesi yüzbinlerce işçiyle birlikte meydanlarda çınlamaya devam edecek.
Duysun sesimizi duysun dost düşman
Meydanlarda birlik olmaya geldik
El ele kol kola omuz omuza
Özgürlüğün türküsünü demeye geldik!
- 8 Mart’ta Türkiye’nin Dört Bir Yanında Kadınlar Alanlara Çıktı!
- Edip Akbayram’ın Ardından: “Güzel Günleri İnadına Göreceğiz”
- Sunel Tütün İşçileri Grev Yerinde
- Acılarda Değil, Yaşamak İçin Birleşelim!
- Ekmek Hiç Bu Kadar Pahalı Olmamıştı
- Aile Hekimini Öldüren Nedir?
- Ekranlar Başka, Gerçekler Başka Söylüyor
- Sınıfımıza Güvenelim, Güvenli-Sağlıklı Bir Gelecek Yaratalım!
- Hayat Pahalı, Ölüm Ucuz
- BİRTEK-SEN Genel Başkanının Tutuklanması Protesto Edildi
- Digel Tekstil İşçileri: Sendikalı Çalışmak İstiyoruz!
- Birinci Yılında İliç: Adalet Toprak Altında!
- Antep: İşçiye Yine Baskı ve Yasak!
- “Bu İşe Siyaset Karıştırmayın” Diyenlerin Siyaseti
- 24 Ocak Kararlarından Orta Vadeli Programa Saldırılar Sürüyor
- Kartalkaya Yangını: Denetimsizlik ve Kâr Hırsı Yine Can Aldı
- Çözüm Sınıfını Bilip Birlik Olmakta!
- Polonez İşçileri Fabrika Önünde Kazanımlarını Kutladı
- Perfetti Van Melle’de Direniş Kazanımla Sonuçlandı
- Dert Bizde, Derman Ellerimizdedir
Son Eklenenler
- 8 Mart Uluslararası Emekçi Kadınlar Gününde İstanbul’dan Diyarbakır’a, Kocaeli’den Antep’e, Hatay’dan İzmir’e Türkiye’nin dört bir yanında binlerce emekçi kadın engellemelere rağmen alanlara çıktı, taleplerini haykırdı. Diyarbakır’da kadınların...
- 8 Mart’ın ortaya çıkışının ve bir gelenek olarak yükselmesinin hikâyesi, emekçi kadınların birlik olup en zorlu engelleri aşmasının hikâyesidir. Gelecek kuşaklara nice deneyimleri, nice hakları miras bırakmasının hikâyesidir. Bu hikâye, bizim devam...
- Bizler 8 Mart’ı yaratan işçi kuşaklarının, emekçi kadınların direncini ve azmini yarınlara aktaracak bugünün işçi kuşaklarıyız. Tüm zorluklara rağmen, azimle mücadele ederek miras bırakılan bu geleneğe sahip çıkmaya devam edeceğiz. Çünkü savaşların...
- 8 Mart Emekçi Kadınlar Günü, emekçi kadınların çalışma saatlerine, işyerindeki baskı ve tacizlere, düşük ücretlere karşı başlattığı mücadeleden doğdu. 8 Mart ne kadınlara hediye verme günüdür ne de bütün kadınları aynı potaya koyan, hangi sınıftan...
- Bizler farklı hastanelerde, branşlarda ve meslek gurubunda olan sağlık emekçisi kadınlarız. Bir kez daha 8 Mart coşkusu yaşıyoruz. Hastaneler, aile hekimlikleri ve daha nice sağlık kurumu ile evlerimiz arasında mekik dokuyarak geçiyor hayatımız....
- Biz emekçi kadınlar, kadın işçilerin sağlık, güvenlik ve aile yaşamı üzerindeki olumsuz etkileri nedeniyle gece vardiyasının yasaklanmasını talep ediyoruz! Gece vardiyasının kadın işçileri fiziksel ve psikolojik olarak yıpratırken güvenlik riski...
- Bazen insan yaşadıklarını, içinde bulunduğu durumu tam olarak anlamlandıramaz. İşte benim durumum da buydu. Ben metal işkolunda, sendikalı bir fabrikada yıllardır çalışan bir kadın işçiyim. Tüm yaşamım mücadele içinde geçti. Bazen işyerinde verdim...
- Bizler fabrikalarda vardiyalı çalışan metal işçisi kadınlarız. Zorlu ekonomik koşullar altında, mutfakta tencereyi kaynatmaya çalışıyoruz. Bir taraftan evin işlerini sırtımızda taşırken, bir taraftan da çocuklarımızı yetiştirmeye çalışıyoruz. Yeteri...
- Sözde aile içinde birlik beraberliğin korunması gerekçesiyle 2025’i aile yılı ilan ettiler. Ama aile içindeki huzurun bozulmasındaki en büyük nedenin geçim sıkıntısı olduğunu yok saydılar. Bir babanın kiraya, faturalara, çocukların eğitim...
- Bundan 168 yıl önce Amerika’da tekstil işçileri uzun çalışma saatlerine, düşük ücretlere, insanlık dışı çalışma koşullarına karşı mücadele veriyorlardı. Fabrikada çıkan yangında 128 kadın işçi yanarak hayatını kaybetti. 8 Mart işte bu yüzden...
- Son yıllarda giderek artan sorunlar biz emekçilerin yaşam koşullarını daha da katlanılmaz hale getirdi. Biz emekçi kadınlar, hayatın yükünü omuzlarımızda hep daha fazla hissederiz. Çocuklarımızın eğitimiyle ilgili pek çok sorun yaşarız ama tek...
- İşçi sınıfının haklarına yönelik saldırılar artarak devam ediyor. Sendikasız işyerlerinde verilen maaşlar bir ev kirasını karşılamıyor. Sendikalı ve çalışma koşullarının görece biraz daha iyi olduğu işyerlerinde ise patronlar işçilerin mücadele...
- Emekçi kadınlar olarak işyerlerimizde, hayatın her alanında çeşitli sorunlar yaşıyoruz. İşçi anneler olarak yaşadığımız en temel sorunlardan biri kreş sorunumuz mesela. Çocuklarımız hasta olursa ya da kreş kapalı olursa ne yapacağız, onları kime...