Buradasınız
Fabrikalarda İşyeri Hekimini Gören Var mı?
Gebze’den bir metal işçisi

Merhaba arkadaşlar. Ben sendikalı olarak çalışan bir metal işçisiyim. İşçi arkadaşlarımla birlikte gündem ettiğimiz bir sorunu sizlerle paylaşmak istiyorum.
İşyerinde 200’ün üzerinde işçi çalışıyor. Sendikalı olarak çalışıyor olsak da, sendikasız yerlerde olduğu gibi birçok sorun yaşıyoruz. Bunların en başında işçi sağlığı ve işçi güvenliği sorunu geliyor. İş kazaları da yaşanıyor, işin yorucu olmasından dolayı rahatsızlıklar da yaşanıyor. Bir hafta içinde birçoğumuz, ağır çalışma koşullarından dolayı bitkin düşüp hastalandık. Fabrikada işyeri hekiminin en başta gelen görevlerinden biri bizim sağlığımızla ilgilenmektir; çalışacak durumda değilsek bize izin vermek zorundadır. Ama işyeri hekimini fabrikada görmek neredeyse imkânsız! Biz de yemek molasında bu konu hakkında konuştuk. Çalışma saati içinde kendimizi kötü hissettiğimizde, hekimin odasına gidiyoruz ama hekim yerinde olmuyor. Hekimin yerine hemşire bulunuyor, fakat hemşirenin izin verme yetkisi yokmuş. O da bir hap verip işe geri gönderiyor.
Fabrikada işyeri hekimi var ama bunun yeterli olmadığını yaşadığımız sorunlar nedeniyle görmeye başladık. Birçok arkadaşım, yasaların işyerlerinde hekim bulundurma zorunluluğu getirdiğini ama işyeri hekiminin fabrikada kaç dakika kalacağı meselesinin çok sıkıntılı olduğu üzerinde durdu. İşyeri hekimi sabah fabrikaya geliyor, odasına geçip oturuyor ve dakikası dolunca da özel muayenehanesine gidiyor. “Biz hiçbir şekilde bu haktan yararlanamıyoruz” diyen arkadaşlar oldu. İşyeri hekiminin 50’den fazla işçinin çalıştığı işyerlerinde bulunması zorunluluğunun yerine getirilmesi neye yarıyor ki? Bizim işyeri hekimini bulmak için, iş kazasını ya da başka bir hastalığı sabah 8’de mi geçirmemiz gerekiyor? Bu yasaları bu şekilde getirenler işçilere şunu mu diyorlar: “İş kazası geçireceksen hekimin olduğu saatlerde geçir?”
Bizim yaşadığımız sorunları eminim ki herkes yaşıyor. Bu sorunla bir kez daha görülüyor ki, işyeri hekimi bulundurma zorunluluğunun getirilmesi sorunların çözümü konusunda yeterli değil. Eğer işyeri hekimi fabrikada tam gün çalışmazsa ve işçilerin çıkarına göre davranmazsa bu sorun da çözülemez. Onun için fabrikalarda hekim sayısının arttırılması, her vardiyada biz işçiler nasıl çalışıyorsak, hekimin de çalışması gerekiyor. Bunu sağlamak için yapmamız gereken, örgütlülüğümüzü geliştirmek ve sınırlı yasalarla yetinmeyip daha iyi haklar elde etmek için mücadele etmektir.
Borusan İşçilerinden İşgal Eylemi
- Çare Sınıfımızda ve Örgütlü Mücadelemizde
- “Eşim Öyle Yerlere İzin Vermiyor”
- Hafta Tatili Haktır, Gasp Edilemez!
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
Son Eklenenler
- İzmir’den İstanbul’a belediye çalışanları, ücretlerinin geç veya eksik ödenmesi, tazminatlarının ve yan haklarının ödenmemesi nedeniyle çeşitli eylemler yapıyor. Evlerini geçindirmekte zorlanan emekçiler, alacaklarının bir an önce ödenmesini talep...
- 600 bin kamu işçisini ilgilendiren Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü (KÇP) süreci, kamu işçilerinin taleplerinin görmezden gelinerek sefalet zammına imza atılmasıyla sonuçlandı. Harb-İş İstanbul Şube Başkanı Murat Yalçınkaya ile Kartal...
- Grev yerindeki bir sohbet sırasında bir işçi kardeşimiz çocuğunun aşçılık bölümünü seçtiğini anlatırken bu durumun onu üzdüğünü şu sözlerle dile getirmişti: “Biz istedik ki bizim gibi işçi olmasın, mühendis olsun, doktor olsun, ezilmesin. Ama olmadı...
- Biz Gebze’den bir grup UİD-DER’li işçi olarak Omsa Metal direnişini ziyaret ettik. Direnişçi işçilerle sorunlarımız üzerine sohbet ettik.
- Kapitalist sistemin tarihsel krizi, siyasi iktidarın sermaye sınıfının çıkarlarına göre yürüttüğü politikalar biz emekçileri derinden etkiliyor. Açlık sınırı altında kalan sefalet ücretlerine mahkûm edilmiş durumdayız. Bizler insanız, sadece...
- Metal işkolunda grup toplu iş sözleşmesi yaklaşıyor. Bu sözleşme MESS ve metal işkolunda örgütlü bulunan Birleşik Metal-İş, Türk Metal ve Çelik-İş sendikaları arasında gerçekleşecek. Biz işçiler bir araya geldiğimizde futbol üzerine konuşur, sohbet...
- BM destekli Entegre Gıda Güvenliği Aşaması Sınıflandırması (IPC), Gazze’de yaklaşık 500 bin kişinin yaşadığı yerleşim bölgesinde kıtlık ilan etti. Gazze’de açlıktan ölenlerin sayısı her geçen gün artıyor. İsrail’in uyguladığı bu soykırımı protesto...
- Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu, taleplerini iletmek için 22 Ağustosta konfederasyon genel merkez binası önünde toplanarak Cumhurbaşkanlığına yürümek istedi. Kamu emekçilerinin yürüyüşü polis tarafından engellendi. Emekçiler sendika binası önünde...
- Hatay’dan İstanbul’a emekçiler rant uğruna evlerinden, tarım arazilerinden, geçim kaynaklarından ediliyorlar. Hatay Samandağ’da gece vakti alınan acele kamulaştırma kararıyla arazilerine giren ve narenciye ağaçlarını söken iş makinelerini durduran...
- Türkiye’de sayıları 16 milyona yaklaşan emeklilerin büyük bölümü, açlık sınırının altında maaşlarla yaşamaya çalışıyor. Yaşlılık dönemlerini huzur içinde geçirmesi gereken emekliler; temel ihtiyaçlarını karşılayamıyor, kiralarını ödeyemiyor,...
- Jack London’ın 1900’lü yılları resmettiği “Uçurum İnsanları” kitabını geçtiğimiz günlerde, arkadaşlarla birlikte okuduk. Yaşadığımız bazı şeyler nasıl da bu kitapta anlatılanları çağrıştırıyor.
- Hüzünlüsün, biraz durgun, biraz da dalgınsın kardeşim./ Evet ve tabii olmadan, hayat zor bizim için./ Her gün, günün en aydınlık, en sıcak, en soğuk, en kıpır kıpır saatinde/ Kapanmak dört duvar arasına, esaret saatlerine mahkum ve mecbur olmak...
- Siyasi iktidarın “aile yılı” ilan ettiği 2025’te nice ailenin ocağına ateş düştü, düşmeye de devam ediyor. Ocak ayında meydana gelen ve 78 kişinin hayatını kaybettiği Kartalkaya’daki otel yangını felaketiyle başladı yeni yıl. Ama bu felaket ne ilkti...