Buradasınız
Her Şeyi Paraya Bağlayanlar Kim?

Son zamanlarda her şey pahalanırken işçi ve emekçilerin hayatının ne kadar ucuzladığını hep birlikte görüyoruz. İzmir’de bir anne 5 çocuğunun üzerine kapıyı kilitleyip işe çıktığında, elektrikli sobanın devrilmesiyle çıkan yangında 1 ilâ 5 yaşındaki çocukları tek göz evde yanarak can verdi. AKP Grup Başkanvekili Özlem Zengin aileyi suçladı ve çocukların yoksulluk nedeniyle öldüğünü söyleyenlere “dönüyor dolaşıyor her şeyi paraya bağlıyorsunuz” diyerek çıkıştı. Sermaye sınıfının yöntemi işte budur: Saraylarda, köşklerde, villalarda oturup parasıyla her türlü ayrıcalığı elde ederken evleri kül olan, çocukları ölen yoksullara konunun para olmadığı yalanını söylemek, algılarla oynamak, manipüle etmek…
İnsan şöyle bir çarşı pazarı dolaşsa, bir fabrikayı, bir emekçi mahallesini veya bir grev yerini ziyaret etse neler duymaz. Çoğunluk ücretlerin yetmediğini, geçim sıkıntısı çektiğini, gidişatın hayra alamet olmadığını anlatıyor. İğneden ipliğe her şey fahiş fiyatla satılır oldu. Ev kirasını ödemek bir dert, kredi kartı taksitlerini ödemek ayrı bir dert. Doğalgaz, elektrik, su her ay zamlanıyor, mutfak masrafları başlı başına bir sorun. Çarşı pazarda sebzeyi kiloyla değil taneyle, hatta bir öğünlük alıp evine dönenler var. Biz en temel ihtiyaçlarımızı dahi karşılayamıyorken, üç kuruş paraya muhtaçken Zengin gibiler utanmadan “her şeyi paraya bağlamayın” diyorlar. Eskiler “tok açın halinden anlamaz” diye boşuna söylememişler.
İnsanı en çok öfkelendiren de “her şeyi paraya bağlamayın” diyenlerin iktidarları boyunca, her şeyi ama her şeyi paraya bağlamış olmalarıdır. Öyle bir paragöz iktidar ki bu, işçi ücretleri alabildiğine baskılandı. Kamu kaynakları, yeraltı ve yer üstü zenginlikleri, ormanlar, dereler sermaye sahiplerinin, para babalarının yağmasına, talanına açıldı. Sağlık ve eğitim gibi en temel kamusal hizmetler ticarileştirildi, yani paraya bağlandı. Parası olana en iyi hastanelerde bakılırken parası olmayanın canı hiçe sayıldı, yenidoğan ünitelerinde bebekler para uğruna öldürüldü. Parası olan en âlâ eğitimi alırken parası olmayan niteliksiz ve sağlıksız koşullarda eğitime mahkûm edildi. Yoksul çocuklara bir öğün yemek çok görülürken özel okul sahiplerine oluk oluk para akıtıldı. Zengin ve yoksul arasındaki uçurum her geçen gün büyüdü. Patronlar kâr rekorları kırarken, yeni yeni yatırımlar yaparken, zengin daha da zenginleşirken hangisinin gözü doydu, hangisi “her şey para değil, bu kadarı yeter” dedi?
“Her şeyi paraya bağlamayın” diyenler, 22 yıldır işçi sınıfının cebindeki üç kuruş parayı da almakta, türlü dalavereler çevirmekte çok ustalaştılar. Örneğin işçi ve emekçilerin cebinde olmayan parayı milli güvenlik bahanesiyle vergilendirmek için kanun teklifi hazırladılar. 200’den fazla vergi kalemiyle soyulduğumuz yetmiyormuş gibi ödediğimiz verginin de vergisini alıyorlar. Toplumun büyük çoğunluğunun geliri açlık ve yoksulluk sınırının altına düşmüş, emeklilere cep harçlığı düzeyinde bir aylık reva görülmüş, ne gam! Devlet bütçesi soyulmuş, enflasyon azdırılmış, insanların psikolojisi bozulmuş kimin umurunda!
İşçi sınıfının önderlerinden biri, gücünü tasvir etmek amacıyla bir sermayedarın ağzından parayı şöyle tarif ediyordu: “Ben çirkinim ama kendime dünyanın en güzel kadınını satın alabilirim. Ben kötü, namussuz, vicdansız, aptalın biriyim; ama para saygındır, öyleyse sahibi de öyle. Para, en yüksek iyiliktir, o halde sahibi de iyidir. Para, ayrıca beni namussuz olma derdinden kurtarır: O yüzden namuslu da sayılırım…” Tıpkı burada anlatıldığı gibi değil mi? Her şeyin paraya bağlandığı bu düzende parası olan kanunların üstünde bir konum ediniyor. Suç işlese de çoğunlukla yargılanmıyor, mahkûm olmuyor, dokunulmazlık zırhına bürünüyor. Büyük çaptaki mafyalar, çeteler, hırsızlar, dolandırıcılar, insan kaçakçıları ve kara para aklayıcıları elini kolunu sallayarak dolaşıyor. Bu kişiler para sayesinde şan, şöhret, itibar sahibi oluyor, lüks içinde yaşıyor, özel jetlere biniyor, gençlere idol olarak sunuluyorlar. Parası olan her şeyi kendine hak görüyor, emeğini sömürdüğü işçiyi aşağılarken kendini yüceltiyor. İşçiler, işsizler, yoksullar, emekliler, göçmenler, kısacası parası olmayanlar hiçleştiriliyor.
Sömürü, para ve kâr üzerine kurulu bu düzen biz işçilerin çıkarına olamaz. Biz namussuzu namuslu, hırsızı onurlu, yağmacıyı hayırsever yapan bu düzeni kabul etmiyoruz. Sınıf kardeşlerimizi paranın ve paranın yarattığı ayrıcalıkların olmadığı, insanların eşit ve özgür yaşadığı bir dünya için birlikte mücadeleye çağırıyoruz.
- Sadeleştirince Açığa Çıkanlar…
- Kurtuluş Yok Tek Başına, Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz!
- 1 Mayıs: Gün Gelir Zorbalar Kalmaz Gider!
- İşçi Dayanışması 204. Sayı Çıktı!
- Uçurumun Kenarından Özgürlüğün Dünyasına
- Fitre Asgari Ücretliye, Emekliye Veriliyorsa…
- Fiyonklu Kazıklar Çoğalırken
- Doğru Tarafta, Bizim Safta Olabilmek…
- Arenalardan TikTok’a Uyuşturma Araçları
- Özlemini Çektiğimiz Güzel Günler İçin Birleşelim!
- İşçi Dayanışması 203. Sayı Çıktı!
- Uyanmak İçin Sabırsızlanacağımız Günler İçin
- “Hey Kızlar Siz de Katılın Bize!”
- Hak Verilmez, Alınır!
- Hüsrevlerin Değil Ferhatların Destanıdır Hatırlanan
- Büyük Resmi Görelim, Birliğimizi Örelim!
- Sendikalaşmak Türkiye’de Neden Zor?
- “Aile Yılı” İlan Edenler Neyin Peşinde?
- Katliamların Sorumlusu Kim?
- Patronlar Çok Para Kazanırken…
- Uçurumun Kenarından Özgürlüğün Dünyasına
- Fitre Asgari Ücretliye, Emekliye Veriliyorsa…
- Fiyonklu Kazıklar Çoğalırken
- Doğru Tarafta, Bizim Safta Olabilmek…
- Arenalardan TikTok’a Uyuşturma Araçları
- Özlemini Çektiğimiz Güzel Günler İçin Birleşelim!
- “Hey Kızlar Siz de Katılın Bize!”
- Hak Verilmez, Alınır!
- Hüsrevlerin Değil Ferhatların Destanıdır Hatırlanan
- Büyük Resmi Görelim, Birliğimizi Örelim!
- Patronlar Çok Para Kazanırken…
- Örgütlüysek Her Şeyiz, Örgütsüzsek Hiçbir Şey!
- Onlar “Kazanalım” Dedikçe Biz Kaybediyoruz
- Asgari Ücret Nasıl Yükseltilir?
- Kumarla Köşeyi Dönenler Neye Dönüyor?
- Umudumuzu ve Direncimizi Güçlendirelim, Mücadelemizi Büyütelim!
- Zeytinyağı, Margarin, Süt Tozu
- Toplumsal Sorunların Bireysel Çözümü Mümkün mü?
- Her Şeyi Paraya Bağlayanlar Kim?
- Devlet Bütçesi Kimin Bütçesi?
Son Eklenenler
- Gerek dünyada gerekse yaşadığımız ülkede öyle olaylar, öyle gelişmeler yaşanıyor ki ilk bakışta her şey çok bilinmeyenli bir matematik denklemi gibi karmaşık ve anlaşılmaz görünebilir. Nasıl ki matematikte karmaşık problemleri çözebilmek için...
- İrfan Yalçın’ın “Ölümün Ağzı” romanı, 1940’lı yıllarda Zonguldak köylüsünün “mükellef” adı altında bedavaya çalıştırıldığını belgeleyen bir tanıklıktır. Dönemin tek partili rejiminde, İsmet İnönü madeni teftişe gittiğinde, karşısına dizilen...
- Ha geldi, ha gelecek, yok yok bu sene gelmeyecek derken Yaren leylek Bursa’nın Karacabey ilçesinde, Uluabat Gölünün kıyısında balıkçı Âdem amcayla buluştu. On dört yıllık dostluk! Adı gibi yarenlik yapıyor Âdem amcaya. Aslında kimsenin haberi...
- 11 Nisan’da Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Emek ve Demokrasi Güçleri ve öğrenciler birçok ilde tutuklu öğrencilerin serbest bırakılması talebiyle basın açıklamaları gerçekleştirdi. İstanbul’da KESK İstanbul Şubeler Platformunun...
- Yunanistan’da işçi ve emekçiler bir kez daha kamu ve özel sektörde 24 saatlik genel grev gerçekleştirdi. Tembi tren felaketinin ikinci yıldönümü olan 28 Şubatta tarihindeki en büyük grev ve protestolara sahne olan Yunanistan’da, 9 Nisanda bir kez...
- KESK’e bağlı Eğitim Sen, Birleşik Kamu-İş’e bağlı Eğitim-İş ve Hürriyetçi Eğitim Sen, 10 Nisanda birçok ilde Milli Eğitim Müdürlükleri önünde, kent meydanlarında, sendika şubelerinde proje okullara yapılan keyfi atamalara karşı basın açıklamaları...
- Üzerine sayfalarca yazı yazılabilecek, saatlerce sohbet edilebilecek bir konunun en öz, en çarpıcı halidir sloganlar… Hele ki işçi sınıfının sloganları! Birkaç kelimeyle büyük anlamlar sırtlanırlar. Kimisi somut bir talebi anlatır, kimisi bir...
- Ankara’nın Beypazarı ilçesinde bulunan Çayırhan Maden Ocağında 10 Nisanda gece vardiyası sırasında meydana gelen patlamada 2’si ağır olmak üzere 14 işçi yaralandı.
- Evrensel sağlık kapsamı; tüm insanların ihtiyaç duydukları sağlık hizmetlerine, ihtiyaç duydukları yer ve zamanda, mali sıkıntı çekmeden erişebilmeleri anlamına gelir. Sağlığın geliştirilmesinden, hastalıkların önlenmesine, rehabilitasyon ve...
- Gençlik yılları insanın en güzel, en verimli, en dinamik yılları olarak tanımlanır. Fakat gençlerin dinamizmleri yok ediliyor, gelecekleri ve hayalleri çalınıyor, toplum nefessiz bırakılıyor. Kapitalizm genç kuşaklara bir gelecek vaat etmiyor....
- Ruhunda özgür bir dünyanın umudunu taşıyan, yüreği bencil çıkarlarla değil, toplumsal kurtuluş özlemiyle çarpan sevgili büyüklerimiz ve değerli genç arkadaşlarımız, merhaba!
- Rejimin 19 Martta başlattığı saldırı dalgasına karşı başlayan protestolarda öğrenci gençler kitlesel katılımıyla dikkati çekmişti. Günlerce süren eylemlerde, polis barikatlarına, polisin şiddetli müdahalesine rağmen alanları terk etmeyen yüzlerce...
- Çünkü büyük kapitalist ülkeler, milyonlarca emekçinin vergileriyle oluşan bütçeleri sağlık, eğitim, barınma gibi temel ihtiyaçlara değil daha fazla silahlanmaya akıtıyorlar. Baskıcı ve otoriter uygulamaları arttırıyor, demokratik hak ve özgürlükleri...