Buradasınız
İşçiler Köle Değildir, Köleliği Kabul Etmeyeceğiz!

İşçi kardeşler, şu ana kadar birçok sosyal hakkımıza el konuldu ve emeklilik yaşı birkaç kez uzatıldı. Lakin patronların kâr hırsı dinmiyor, açgözlülük sınır tanımıyor. Kıdem tazminatımıza da el koymak ve işçilerin adeta köle gibi alınıp satılacağı özel istihdam büroları kurmak istiyorlar. Patronların bir dediğini iki etmeyen hükümet, İş Kanunu ile Türkiye İş Kurumu Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nı Meclis’e sundu. Özel istihdam bürolarının kurulmasını amaçlayan bu tasarı, aslında 2008’de yasalaşmış ve gelen tepkiler üzerine dönemin Cumhurbaşkanı tarafından iptal edilmişti. Ancak patron örgütleri ve AKP hükümeti işçileri köleleştirmek üzere yeniden atağa geçmiş bulunuyor.
Hükümet, özel istihdam bürolarını şirin göstermek için bin dereden su getiriyor ve utanmadan işçilere yalan söylüyor. Meselâ tasarıda, özel istihdam bürolarının kurulmasıyla artan işsizliğe çözüm bulunacağı, genç işçilerin tecrübe kazanacağı, uzun dönemli işsizlerin işsizlikten kurtulacağı iddia edilmektedir. AKP hükümeti yalanları kulağa hoş gelen laflarla süsleyerek biz işçileri aldatacağını sanıyor. Sanki işsizliğin nedeni özel istihdam bürolarının olmaması da, bu bürolar kurulunca işsizlik çözülecek, gençler tecrübe kazanacak, uzun dönemli işsizlik ortadan kalkacak! Yersen!
İş Kanunu’nun 90. maddesinde özel istihdam bürolarının iş bulma kurumu gibi çalışmasına izin verilmiştir, yani işçi simsarlığı yasallaştırılmıştır. Ancak bu bürolar, aracılık dışında işçilerle iş ilişkisi kuramıyor ve işçiler özel bürolara bağlı olarak çalışmıyorlar. Şimdi hükümet özel istihdam bürolarına bu hakkı tanıyor. Ayrıca İş Kanunu’nun “Geçici İş İlişkisi” başlıklı 7. maddesi tümüyle değiştiriliyor. Bu değişiklikle birlikte özel istihdam büroları ile geçici işçi çalıştıran şirketler arasında sözleşme yapılabilecek. Mevcut durumda bir holding ya da şirketler topluluğu içindeki şirketler geçici iş ilişkisi kurarak işçileri birbirlerine kiralayabiliyorlar. Ancak kiralama süresi 6 ayla sınırlı. Getirilen değişiklikle bu süre sınırına son veriliyor.
Tasarının yasalaşmasıyla özel istihdam büroları işçileri işe alacak ve dileyen patrona bu işçileri günlük, haftalık, aylık kiralayacak. Yani 5-10 işçiyi bir fabrikaya, 15-20 işçiyi bir başka fabrikaya çalışmaya gönderecek. Bürolardan işçi kiralayan şirketler, bu kiralama işini toplam 8 ay için olmak üzere ancak iki kez yapabilecekler. Özel istihdam bürolarıyla birlikte büyük sorunlar başlayacak: Meselâ iş güvenliği önlemlerinin alınmasını ve çalışma koşullarının düzeltilmesini isteyen işçi kiminle muhatap olacak? Geçici olarak bir şirkete gönderilen işçi, kötü çalışma koşullarına itiraz edebilecek mi? İsteyen şirket, işçilerin bir kısmını bir bürodan, diğer kısmını ise bir başka bürodan kiralayabilecek. Ayrıca şirketin kendi işçileri de olacak. Bu durumda, hem geçici olduklarından hem de aynı şirkete bağlı olarak çalışmadıklarından işçilerin bir araya gelmesi ve sorunlarına çözüm bulması neredeyse imkânsızlaşacak.
Zaten asıl hedeflerden biri de işçilerin sendikalı olarak çalışmasının önüne geçmektir. Bu bürolarla birlikte toplu sözleşme hakkına büyük bir darbe indirilecek. Çünkü işçi gittiği işyerindeki işçilerle birleşerek sendikalı olamayacağı gibi, çalıştığı büronun işçileriyle de bir araya gelme imkânı bulamayacak. Daha da önemlisi, bu büroların hangi işkoluna dâhil olacağı belli değil. Hem metal hem de hizmet sektörüne işçi kiralayan bir özel istihdam bürosunun işçileri hangi sendikada örgütlenecekler? Zorlukların yanı sıra bu da belirsiz… Diğer taraftan özel istihdam büroları işçileri kısa süreli olarak işe alacak ve kiralama işi bittiğinde ise işten atacaklar. Taşeronluğun alabildiğine yayıldığı ve özel istihdam bürolarının olduğu böylesi bir çalışma düzeninde işçilerin uzun süre aynı işyerinde çalışması, kıdem tazminatı alması ve emekli olması imkânsızdır. Bu yolla işçilerin tüm ekonomik-sosyal haklarına el koymak, kadrolu işçiliği tümüyle mezara gömmek, işçilerin sendikalaşmasının önüne geçmek istiyorlar.
Nitekim hükümetin kıdem tazminatına saldırmadan önce özel istihdam bürolarını yasalaştırmak istemesi bir tesadüf değildir. Aynı taşeron işçileri gibi, kısa süreli sözleşmeden dolayı bu bürolarda çalışan işçiler de kıdem tazminatı alamayacak. Tazminat alamayan işçilerin sayısı artacak. Kıdem tazminatını bir fona devrederek ortadan kaldırmak isteyen hükümet, bu durumu bahane olarak kullanıyor. Fonla birlikte tüm işçilerin kıdem tazminatı alacağını iddia ediyor. Önce taşeronluğu yaygınlaştır, kölelik büroları kur ve bu nedenle işçiler kıdem tazminatı alamasınlar, sonra da kalk “işçiler kıdem tazminatı alamıyorlar, fon kurulsun” de! Tam bir ikiyüzlülük! Eğer hükümet gerçekten de tüm işçilerin kıdem tazminatı almasını istiyorsa, taşeron, esnek ve güvencesiz çalışmayı yasaklamalı, özel istihdam büroları kurmaktan vazgeçmelidir. Bunların yanı sıra, kıdem tazminatı ödenmeyen işçinin tazminatını devlet karşılamalı ve daha sonra bunu patronlardan tahsil etmelidir.
Ancak hükümetin böyle bir derdi yoktur. Amaç kıdem tazminatını bir fona devretme yoluyla onu bizlerin elinden almaktır. Kıdem tazminatının kaldırılmasıyla patronlar, istedikleri zaman istedikleri işçiyi kolayca işten atabilecekler. Çünkü kıdem tazminatı biz işçiler için bir iş güvencesidir. Bu güvencenin kaldırılmasıyla patronların önündeki tüm engeller de kalkmış olacak. Kıdem tazminatının kaldırılmasıyla işçilik maliyetleri ucuzlayacak ve patronlar daha fazla kâr elde edecekler. Yani her durumda kaybeden bizler olacağız. Nedense bu gerçekleri bizlere söylemiyorlar!
Dört yıl önce, biz işçilerin hakları için mücadele eden UİD-DER’in yürüttüğü kampanya oldukça etkili olmuştu. “Kıdem Tazminatımızı Gasp Ettirmeyelim” sloganıyla işçi bölgelerinde yürüttüğümüz bu kampanya büyük ilgi görmüştü. Topladığımız 65 bin imzayı ve işçi kardeşlerimizin protestosunu bir dilekçe eşliğinde Meclis’e teslim etmiştik. O dönemde UİD-DER’e bir açıklama gönderen Çalışma Bakanlığı, kıdem tazminatının kaldırılmasının gündemde olmadığını bildiriyordu.
Ancak hükümet ve patronlar bir kez daha saldırıya geçmiş bulunuyor. Eğer biz işçiler ses vermezsek, sendikalarımız birleşip güçlü bir şekilde karşı çıkmazlarsa kölelik büroları kurulacak ve kıdem tazminatımız elden gidecek. Haklarımıza göz diken hükümetin ve patronların planlarını durduracak olan bizlerin birliğidir. Birleşmek ve haklarımıza sahip çıkmak zorundayız!
- Taşerona, özel istihdam bürolarına, güvencesiz çalıştırmaya hayır!
- Kıdem tazminatımıza dokunma!
- Kıdem tazminatı ödemeyen patronlara ağır cezalar verilsin!
- Kıdem tazminatı ödenmeyen işçinin tazminatını devlet ödesin, patronlardan tahsil etsin!
- Sadeleştirince Açığa Çıkanlar…
- Kurtuluş Yok Tek Başına, Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz!
- 1 Mayıs: Gün Gelir Zorbalar Kalmaz Gider!
- İşçi Dayanışması 204. Sayı Çıktı!
- Uçurumun Kenarından Özgürlüğün Dünyasına
- Fitre Asgari Ücretliye, Emekliye Veriliyorsa…
- Fiyonklu Kazıklar Çoğalırken
- Doğru Tarafta, Bizim Safta Olabilmek…
- Arenalardan TikTok’a Uyuşturma Araçları
- Özlemini Çektiğimiz Güzel Günler İçin Birleşelim!
- İşçi Dayanışması 203. Sayı Çıktı!
- Uyanmak İçin Sabırsızlanacağımız Günler İçin
- “Hey Kızlar Siz de Katılın Bize!”
- Hak Verilmez, Alınır!
- Hüsrevlerin Değil Ferhatların Destanıdır Hatırlanan
- Büyük Resmi Görelim, Birliğimizi Örelim!
- Sendikalaşmak Türkiye’de Neden Zor?
- “Aile Yılı” İlan Edenler Neyin Peşinde?
- Katliamların Sorumlusu Kim?
- Patronlar Çok Para Kazanırken…
- Uçurumun Kenarından Özgürlüğün Dünyasına
- Fitre Asgari Ücretliye, Emekliye Veriliyorsa…
- Fiyonklu Kazıklar Çoğalırken
- Doğru Tarafta, Bizim Safta Olabilmek…
- Arenalardan TikTok’a Uyuşturma Araçları
- Özlemini Çektiğimiz Güzel Günler İçin Birleşelim!
- “Hey Kızlar Siz de Katılın Bize!”
- Hak Verilmez, Alınır!
- Hüsrevlerin Değil Ferhatların Destanıdır Hatırlanan
- Büyük Resmi Görelim, Birliğimizi Örelim!
- Patronlar Çok Para Kazanırken…
- Örgütlüysek Her Şeyiz, Örgütsüzsek Hiçbir Şey!
- Onlar “Kazanalım” Dedikçe Biz Kaybediyoruz
- Asgari Ücret Nasıl Yükseltilir?
- Kumarla Köşeyi Dönenler Neye Dönüyor?
- Umudumuzu ve Direncimizi Güçlendirelim, Mücadelemizi Büyütelim!
- Zeytinyağı, Margarin, Süt Tozu
- Toplumsal Sorunların Bireysel Çözümü Mümkün mü?
- Her Şeyi Paraya Bağlayanlar Kim?
- Devlet Bütçesi Kimin Bütçesi?
Son Eklenenler
- Kocaeli Gebze’de bulunan Alman sermayeli Erlau Metal fabrikasında işçiler, Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze 1 No’lu Şube’de örgütlendi. Sendika yakın zamanda Çalışma Bakanlığından yetki belgesini almasına rağmen işveren yetki itirazında bulundu....
- Kasım 2024’te Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer tutuklanarak görevden alınmış ve ardından belediyeye kayyum atanmıştı. İşçiler üzerinde baskı uygulayan kayyum yönetiminin tazminatlarını ödemeden, haklı gerekçe göstermeden pek çok işçiyi...
- Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) geçtiğimiz hafta Özel Program ve Proje Uygulayan Eğitim Kurumlarına Öğretmen Atama ve Yönetici Görevlendirme sonuçlarını açıkladı. Sonuçların açıklanmasının ardından eğitim sendikaları atamaların ölçülebilir ve somut...
- Gerek dünyada gerekse yaşadığımız ülkede öyle olaylar, öyle gelişmeler yaşanıyor ki ilk bakışta her şey çok bilinmeyenli bir matematik denklemi gibi karmaşık ve anlaşılmaz görünebilir. Nasıl ki matematikte karmaşık problemleri çözebilmek için...
- İrfan Yalçın’ın “Ölümün Ağzı” romanı, 1940’lı yıllarda Zonguldak köylüsünün “mükellef” adı altında bedavaya çalıştırıldığını belgeleyen bir tanıklıktır. Dönemin tek partili rejiminde, İsmet İnönü madeni teftişe gittiğinde, karşısına dizilen...
- Ha geldi, ha gelecek, yok yok bu sene gelmeyecek derken Yaren leylek Bursa’nın Karacabey ilçesinde, Uluabat Gölünün kıyısında balıkçı Âdem amcayla buluştu. On dört yıllık dostluk! Adı gibi yarenlik yapıyor Âdem amcaya. Aslında kimsenin haberi...
- 11 Nisan’da Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Emek ve Demokrasi Güçleri ve öğrenciler birçok ilde tutuklu öğrencilerin serbest bırakılması talebiyle basın açıklamaları gerçekleştirdi. İstanbul’da KESK İstanbul Şubeler Platformunun...
- Yunanistan’da işçi ve emekçiler bir kez daha kamu ve özel sektörde 24 saatlik genel grev gerçekleştirdi. Tembi tren felaketinin ikinci yıldönümü olan 28 Şubatta tarihindeki en büyük grev ve protestolara sahne olan Yunanistan’da, 9 Nisanda bir kez...
- KESK’e bağlı Eğitim Sen, Birleşik Kamu-İş’e bağlı Eğitim-İş ve Hürriyetçi Eğitim Sen, 10 Nisanda birçok ilde Milli Eğitim Müdürlükleri önünde, kent meydanlarında, sendika şubelerinde proje okullara yapılan keyfi atamalara karşı basın açıklamaları...
- Üzerine sayfalarca yazı yazılabilecek, saatlerce sohbet edilebilecek bir konunun en öz, en çarpıcı halidir sloganlar… Hele ki işçi sınıfının sloganları! Birkaç kelimeyle büyük anlamlar sırtlanırlar. Kimisi somut bir talebi anlatır, kimisi bir...
- Ankara’nın Beypazarı ilçesinde bulunan Çayırhan Maden Ocağında 10 Nisanda gece vardiyası sırasında meydana gelen patlamada 2’si ağır olmak üzere 14 işçi yaralandı.
- Evrensel sağlık kapsamı; tüm insanların ihtiyaç duydukları sağlık hizmetlerine, ihtiyaç duydukları yer ve zamanda, mali sıkıntı çekmeden erişebilmeleri anlamına gelir. Sağlığın geliştirilmesinden, hastalıkların önlenmesine, rehabilitasyon ve...
- Gençlik yılları insanın en güzel, en verimli, en dinamik yılları olarak tanımlanır. Fakat gençlerin dinamizmleri yok ediliyor, gelecekleri ve hayalleri çalınıyor, toplum nefessiz bırakılıyor. Kapitalizm genç kuşaklara bir gelecek vaat etmiyor....