Buradasınız
İşsizliğin Sebebi Sözleşme mi?
Gebze’den metal işçisi bir kadın

Son günlerde bazı işyerlerinde, patronların yüksek ücretler nedeniyle işçi çıkarmak zorunda kaldıklarını söylediklerini duyuyoruz. Bazı arkadaşlarımız da buna inanmakta, hatta “maaşları çok yükseldi, o yüzden işçi çıkardılar” gibi cümleler kurmakta. İşlerini kaybetme korkusu yüzünden hiç zam almadan çalışmayı düşünenler bile var. Ama hep unuttuğumuz bir şey var; ne zaman toplu iş sözleşmesi gelse patronların “batıyoruz, maaşları bile kredi ile ödüyorum” gibi yalanlarını dinliyoruz. Bunlar, patronların işine gelen, işçileri birbirine düşüren tehlikeli yalanlardır. Gelin, gerçeğe birlikte bakalım.
Bugün sendikasının imzaladığı sözleşme ile sendikasız işyerlerine göre maaşları yükselmiş olan işçiler dahi aldığı ücretle geçinemiyor. Gerçek enflasyon, ev kiraları, mutfak masrafları, faturalar, çocukların okul giderleri… Bunların hepsini üst üste koyduğumuzda görüyoruz ki, hiçbirimiz refah içinde yaşamıyoruz. Alım gücümüz her geçen gün daha da düşüyor.
Peki, neden böyle? Çünkü bu düzende patronlar, kârları azaldığında suçu hemen işçiye atıyorlar. İmzalanan sözleşme ile patron, zarar etmiyor, sadece kârı biraz düşüyor diye işçileri kapının önüne koyuyor. İşçinin üç kuruş maaşını “yüksek” buluyor ama kendi kârından, lüksünden, vergi kaçırmasından, teşviklerinden hiç söz etmiyor. “Yüksek ücretler işsizliğe yol açıyor” yalanı, patronların sömürü düzenini sürdürmek için kullandığı bir bahanedir.
Gerçekler gün gibi açık: İşsizliğe neden olan işçi ücretleri değil, patronların doymayan kâr hırsıdır. Her şeyi üreten biziz. Fabrikada çarkları döndüren, mağazayı, ofisi, hastaneyi ayakta tutan biziz. Ama ay sonu geldiğinde en az payı alan yine biziz. Buna rağmen bir de suçu üzerimize atıyorlar. Bizi bölmeye, “fazla maaş alırsak bizi de işten çıkarırlar” dedirtmeye çalışıyorlar. Ücreti yükselen işçi kardeşlerimize yanlış gözle bakmaya zorluyorlar.
Oysa biz ancak birlik olursak güçlü oluruz. Birbirimize değil, patronların düzenine karşı durmalıyız. Ücretlerimizi savunmak, insanca yaşamayı istemek suç değil, haktır! Bu düzenin değişmesi için bu yalanları teşhir etmek bir adımdır. Bu yalanlara kanmayalım! Gerçekleri görelim, birbirimizi suçlamayalım. Suçlu, emeğimizi ucuzlatmaya çalışan, hayatımızdan kâr etmeye çalışan patronlardır.
Komşunun Evi Yanarken…
- Sınıf Temelinde Örgütlü Olmak Sabırlı Olmaktır
- Bir Yaz Akşamı…
- Artık Kurdu Gözünden Tanıyorum!
- İşsizliğin Sebebi Sözleşme mi?
- “Bu İşçiler de Çok Nankör Canım!”
- Digel Tekstil İşçilerinin Mücadelesi Devam Ediyor
- Grevci TPI Kompozit İşçileri Kararlı
- Amazon Depo İşçileri Haklarını İstiyor
- İşsizliğe Karşı Mücadele Kapitalizme Karşı Mücadeledir!
- Hak Aramak Değil Grev Kırmak Vebaldir
- Bu Pahalılıkta Tatil Yapmak mı?
- “UİDER” Değil, “UİD-DER”
- Sırrı Abimizi Mücadelemizde Yaşatacağız
- Erol Eğrekler ve İşçi Sınıfı
- Patronlar “Kullan At” İşçi İstiyorlar!
- İşçi Sınıfı Olarak Ders Çıkaralım
- Grönland’ın Buzulları ve Egemenlerin Kâr Arzusu
- Dünü Unutmadan, Bugüne ve Geleceğe Bakabilmek…
- Emekliliği Kim Bitirdi?
- Servis mi Eziyet mi?
Son Eklenenler
- Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu KESK, 2026-2027 yıllarını kapsayan 8. Dönem Toplu İş Sözleşmesi görüşmelerine dair Haziran ayında başlattığı eylemlerine devam ediyor. KESK’e bağlı sendikalar 18 Haziran-4 Temmuz tarihleri arasında...
- Camilerde en çok duyduğumuz sözlerden biri “faiz haramdır.” Urfa’da, hayatını borç-faiz kıskacında sürdüren biri, bir cuma hutbesi sırasında dayanamadı, minbere çıktı ve şöyle seslendi: “Hoca, faizin haram olduğunu söylüyorsun da, gerçeği niye...
- İkinci Dünya Savaşının sonuna gelinmiş, Mihver devletlerin içinde yer alan Almanya ve İtalya savaşı kaybetmiş, Almanya ordusu koşulsuz teslim olmuştu. Avrupa’da savaş sona ermiş, savaşın galipleri SSCB, Amerika, İngiltere ve Fransa olmuştu. Savaş,...
- Türkiye’de ekonomik sorunlar büyüdükçe işçi eylemleri ve grevleri artıyor. Sadece yerli sermayeli fabrikalarda değil, yabancı sermayeli fabrikalarda da işçiler düşük ücret dayatmasına karşı sendikalaşma mücadele si veriyor ya da greve çıkıyorlar....
- Sınıf temelinde örgütlü mücadeleyle tanıştıktan sonra değişim geçirmemek mümkün değildir. Çevremizdekiler -aileniz, akrabalarınız, arkadaşlarınız- önceki ve sonraki halimizi bilir.
- Hasan, işyerinde kartını okutup paydos ederken “bugünü de bitirdik” diye seviniyordu. Koşar adımlarla kendini işyerinden dışarı attı.
- 600 bin kamu işçisini kapsayan Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü (KÇP) süreci iktidar, TÜHİS, Türk-İş ve Hak-İş’in işçilerin taleplerini görmezden gelerek attığı imzayla sonuçlandı.
- İşçi Dayanışması’nın 206. sayısında “Kurt Ağladı, Biz de İnandık” başlığıyla bir yazı yayınlandı. Yazıda patronun kendini işçilere mağdur gibi gösterip işçileri nasıl kandırdığından bahsediliyordu.
- Bir gece komşumuzun evinden alevler yükseldiğini görsek ne yaparız? İlk anda aklımıza gelen ne olur? Balkona astığımız çamaşırların is kokup lekeleneceği mi? İçeriye duman dolmasın diye pencereleri kapatmamız gerektiği mi?
- Son günlerde bazı işyerlerinde, patronların yüksek ücretler nedeniyle işçi çıkarmak zorunda kaldıklarını söylediklerini duyuyoruz. Bazı arkadaşlarımız da buna inanmakta, hatta “maaşları çok yükseldi, o yüzden işçi çıkardılar” gibi cümleler kurmakta.
- Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’la görüştükten sonra yapılan son teklife dair, “teklif yüzde 100 olumlu değil ama olumluya yakın bir teklif gibi gözüküyor. 11’i aştık, 16,57’yi bulmadık” açıklamasını yaptı.
- Birleşik Tekstil Dokuma ve Deri İşçileri Sendikası (BİRTEK-SEN), Antep, Urfa, Mardin, Batman, Van, Malatya, Adıyaman ve Maraş’ta çalışan tekstil işçileriyle görüşerek, basında çıkan haberleri tarayarak ve resmi verilerden yararlanarak tekstil...
- Van Büyükşehir Belediyesi kayyım yönetiminin, Genel-İş Sendikasında örgütlü 7’si engelli 223 işçiyi işten atması, 30 Temmuzda kitlesel bir yürüyüşle protesto edildi. Beşiktaş Belediyesi işçileri aylardır ücretleri düzensiz ve eksik ödendiği, toplu...