Buradasınız
İzmir Belediye İşçilerinin Grevinin Gösterdikleri

İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı İZELMAN, İZENERJİ ve Egeşehir şirketlerinde çalışan yaklaşık 23 bin işçi, DİSK’e bağlı Genel-İş Sendikasının öncülüğünde 29 Mayıs’ta greve çıktı. Grev yedinci gününde sürerken, grevi ve işçilerin mücadelesini karalama kampanyası da tam gaz sürdürülüyor. Her şeye rağmen işçiler taleplerini kararlılıkla dile getirmeye devam ediyor.
Türk-İş’in Mayıs 2025 verilerine göre dört kişilik bir aile için yoksulluk sınırı 81 bin 734 liraya dayanmış durumda. Belediye işçileri ise bunun neredeyse yarısı kadar bir ücretle geçinmeye çalışıyor. Bugün grevdeki işçilerin net maaşı ortalama 42 bin 841 lira! Ama belediye yönetimi, brüt maaşlara yemek, yol ve sosyal hakları da ekleyerek kamuoyunda işçilerin “yüksek maaş” aldığı algısını yaratmaya çalışıyor. İşçilerse gerçekte ellerine geçen ücretin bu rakamlarla ilgisi olmadığını anlatmaya çalışıyor. Sosyal medya üzerinden yürütülen karalama kampanyalarıyla işçilerin 80-90 bin lira maaş aldığı iddia edilse de, sendikanın açıkladığı bordrolar bu iddiaların gerçek dışı olduğunu gösteriyor. İşçiler, belediyenin önerdiği yüzde 29,16’lık zam oranını kabul etmeleri durumunda ücretlerinin ancak 45 bin liraya ulaşacağını, bunun da mevcut ekonomik koşullarda yaşamı sürdürebilmek için yetersiz olduğunu dile getiriyorlar. Bu nedenle greve çıktıklarını ifade ediyorlar.
Grevdeki işçilerle aynı işi yapan Belediye-İş üyesi işçilerin ücretleri hâlihazırda kademeye göre 60-80 bin lira arasında değişiyor. Belediye işçileri bu nedenle, grevlerinin yalnızca düşük zam oranlarına karşı bir tepki olmadığını, yıllardır sürdürülen adaletsiz ücret politikalarına karşı mücadele ettiklerini belirtiyorlar. Aynı işi yapan işçiler arasında yüzde 50’ye varan ücret farklarının olduğu, “eşit işe eşit ücret” ilkesinin çiğnendiği bu tablo, işçilerde büyük bir öfke yaratmış durumda. Belediye-İş ve Genel-İş üyesi işçiler arasında yaratılan eşitsizliğin giderilmesini talep ediyor ve toplu sözleşmeye adil bir düzenlemenin yansımasını istiyorlar.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, bir yandan işçilerin “eşit işe eşit ücret” talebini haklı bulduğunu söylerken, diğer yandan geçmiş dönem sözleşmelerini “sorumsuzluk” olarak niteleyerek grevin sonlandırılmasını istiyor. Sendikanın “insanların günlük hayatını alt üst etme ve sağlıklarını bozmayı göze alarak grevi devam ettirme çabası içinde” olduğunu söyleyerek hem sendikayı hem de işçi sınıfının meşru ve anayasal hakkı olan grev hakkını karalıyor. İşçileri işsizlikle tehdit ediyor. Sendikaya “bizim sayemizde örgütlendiniz” diyerek tehditler savuruyor. Bu yaklaşım, belediye yönetiminin adaletsizliğine karşı haklarını kullanan işçileri hedef almak, sendika düşmanlığı yapmak anlamına geliyor. Ayrıca grev sürecinde Tugay’ın bizzat çöp toplamaya çıkması ve ilçe belediyelerinden temizlik işçilerini göreve çağırması, açık biçimde grev kırıcılıktır. Oysa 6356 Sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun 58. maddesi grevin işçilerin yasal hakkı olduğunu açıkça tanımlamaktadır. İşçilerin grev hakkını hedef almak, grev kırıcılığını meşrulaştırmak, yalnızca onların haklı mücadelesine değil, tüm işçi sınıfının kazanılmış haklarına yönelik bir saldırı anlamına gelir.
İşçilerin meşru ve yasal mücadelesi, kimi sözde iktidar muhalifleri tarafından da büyük bir nankörlük ve suç olarak yansıtılıyor. İşçilerin iktidarın ekmeğine yağ sürdüğü, ana muhalefet partisini zayıflatmak için siyasi grev yaptığı, çok yüksek ücretler istediği iddiaları piyasaya sürülüyor. İşçileri vatan hainliğiyle suçlayacak kadar şirazeyi kaçırabiliyorlar. Gerek Belediye Başkanının gerekse de avukatından gazetecisine muhalif görünümlü çok çeşitli kesimlerin koro halinde yürüttüğü karalama kampanyasıyla İzmirli emekçiler ve belediye işçileri karşı karşıya getirilmek isteniyor. İşçi sınıfının örgütsüz oluşu nedeniyle asgari ücretin ve genel ücret düzeyinin en diplere gerilediği, hayat pahalılığının büyüdüğü koşullarda belediye işçileri yoksulluk ve sefalet dayatmasını kabul etmeyerek mücadele yolunu seçtiler. Bu işçilerin, emekçilerin örnek alması ve sahiplenmesi, dayanışma içinde olması gereken bir tutumdur. İşçi sınıfının karşısında olanların manipülasyonlarına, yalanlarına kanmak; işçilerin sendikalı olma, örgütlenme, grev yapma, mücadele etme hakkına karşı olmak; milyonlarca emekçiye dayatılan yoksulluğu, sefaleti, örgütsüzlüğü kabul etmek demektir. İşçiler mücadele ettiğinde değil en temel haklarına sahip çıkmadıklarında, birbirleriyle dayanışmadıklarında iktidarın ekmeğine yağ sürerler.
İzmir’de belediye işçilerinin sorunları Türkiye’deki tüm işçi ve emekçilerin karşı karşıya olduğu sorunların aynısıdır. Ücret adaletsizliği, toplu sözleşme süreçlerinde yaşanan tıkanıklıklar, grev hakkının fiilen gasp edilmesi, sendika düşmanlığı, işçilerin mücadelesine tahammülsüzlük, hak arama yollarının tıkanması işçi sınıfının ortak gündemidir. İşçi sınıfı ancak örgütlü bir şekilde grevlerle, direnişlerle sesini yükselttikçe, dayanışmayı büyüttükçe haklarına sahip çıkabilir.
- İzmir Belediye İşçilerinin Grevinin Gösterdikleri
- İşçiler, Emekçiler, Emekliler Eylemde
- Kamu Emekçileri ve Belediye İşçilerinden Eylemler
- Tez-Koop-İş’ten Çalışma Bakanlığı Önünde Eylem
- TPI Compozit’te Grev Başladı
- Emek Örgütlerinden Çalık Holding Önünde Eylem
- Emekçiler Baskılara ve Hak Kayıplarına Karşı Mücadele Ediyor
- TÜPRAŞ İşçileri Sefalet Zammını Kabul Etmiyor
- İzmir’den Kocaeli’ye İşçiler Grev Diyor
- Belediye İşçileri Hakları İçin Mücadele Ediyor
- Belediye İşçileri Sendikal Baskılara, İşten Atma Saldırısına, Ücret Gaspına Karşı Mücadele Ediyor
- Eğitim Sen: “Öğretmenler Sizin Projeniz Değil! Sürgüne Hayır!”
- Belediyelerde Grev Sesleri Yükseliyor
- Erlau İşçileri Sendikal Hakları İçin Mücadele Ediyor
- Esenyurt Belediyesi’nde Kayyum Yönetiminin İşten Atma Saldırısı Protesto Edildi
- “Tutuklu Öğrencileri Serbest Bırakın” Eylemleri
- DİSK: “Emeğimiz, Haklarımız, Geleceğimiz ve Demokrasi İçin Ayaktayız”
- Manisa’da Mercan Makina’da Direniş Başladı
- Sağlık Çalışanları Tıp Bayramında İş Bıraktı
- Tersane ve Belediye İşçileri Ücret Gaspına Karşı Mücadele Ediyor
- İzmir Belediye İşçilerinin Grevinin Gösterdikleri
- Tüm İnsanlık İçin Atan Kalplerin Anısına
- Enflasyonun Bize Faturası
- Örgütlü Gücümüzden Korkuyorlar Kardeşlerim
- TPI Compozit Grevcilerinin Anlattıkları
- İşçiler Grevi Nasıl Yürütmeli?
- Yönetmen ve Senarist Ali Özgentürk’e Veda
- Sırrı Abi, Beynelmilel ve İşçi Sınıfının Enternasyonali
- Yaşasın Sınıf Dayanışması
- Soma Katliamının 11. Yılında 301 Madenci İçin Eylemler Yapıldı
- Erol Eğrekler Katlediliyor, Holdingler İşçilerin Kanıyla Büyüyor!
- Benim Onurlu ve Dirençli Devrimci Hasan Dayım
- ERLAU Direnişinde İşçinin Gücü
- Koca Yürekli İnsan, Güle Güle…
- “Gerçek Enflasyonun Altındaki Zammı Kabul Etmiyoruz!”
- “Deprem Siyaset Üstüdür” Yalanına Kanmamak İçin Örgütlü Mücadeleye
- On Binler Sırrı Süreyya Önder’i Sonsuzluğa Uğurladı
- Sırrı Süreyya Önder’i Kaybettik, İşçi Sınıfı Anısını Yaşatacak
- 1 Mayıs 1977’de Yaşamını Yitirenler Anıldı
- İSİG Meclisi ve İTO’dan Ortak Açıklama: “Çocuk İşçiliğiyle Mücadeleye!”
Son Eklenenler
- İngiltere hükümeti işçi haklarına yönelik saldırılarını arttırdı. 7 Haziranda başkent Londra’da bir araya gelen işçiler, öğrenciler, sendikalar ve kampanya grupları, hükümetin kemer sıkma ve savaş politikalarını protesto etti. “Savaşa Değil Emekçiye...
- Bir sabah uyandığımızda tekerleğin icadı sonrası hayatımıza giren tüm icatlar ortadan kalkmış, unutulmuş olsa ne olurdu? Şöyle bir düşünelim; tekerlek icat edilmeseydi çark olmazdı, çark olmasaydı değirmen olmazdı. Ne üretim ne ulaşım gelişirdi....
- Kültür Radyo Televizyonu (KRT) çalışanları Mart ayından bu yana ödenmeyen ücret ve sosyal hakları için 4 Haziranda iş bıraktı. 5 Haziranda İstanbul Maslak’taki KRT binasının önünde “İşçiyiz Haklıyız Kazanacağız” diyerek toplanan kanal çalışanları,...
- İstanbul Tuzla’da bulunan ve Petrol-İş Sendikası İstanbul 2 No’lu Şubenin örgütlü olduğu Reckitt Benckiser fabrikasında 27 Mayısta başlayan grev kararlılıkla sürüyor. UİD-DER’li işçiler olarak, bayrama mücadeleyle giren grevci işçileri grevlerinin...
- ABD ve İngiltere gibi emperyalist devletlerin desteğini arkasına alan İsrail’in Filistin halkına yönelik katliamları kadın, bebek, çocuk, genç, yaşlı on binlerce masum insanın yaşamını aldı, almaya devam ediyor. Egemenler, kendi çıkarları uğruna...
- Toplumda gelecekle ilgili düşünceler ve planlar genellikle maddiyat üzerinden oluşuyor. İyi bir eğitim, iyi bir iş, iyi bir kariyer… Bunları yerine getirince ekonomik ve sosyal açıdan rahat yaşamak mümkünmüş gibi düşünülüyor. Ama sömürü düzeni olan...
- Petrol-İş Sendikası Gebze Şubesinin örgütlü olduğu Kocaeli Çayırova’da bulunan Portakal Plastik ve Porvil fabrikalarında 7 Mayısta başlayan grev 3 Haziranda anlaşmayla sona erdi. Petrol-İş Sendikası Genel Merkezinde Petrol-İş Genel Merkez...
- İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı İZELMAN, İZENERJİ ve Egeşehir şirketlerinde çalışan yaklaşık 23 bin işçi, DİSK’e bağlı Genel-İş Sendikasının öncülüğünde 29 Mayıs’ta greve çıktı. Grev yedinci gününde sürerken, grevi ve işçilerin mücadelesini...
- İzmir Büyükşehir Belediyesine ait İZELMAN, İZENERJİ ve Egeşehir’de çalışan Genel-İş üyesi yaklaşık 23 bin işçi, toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde düşük ücret dayatılmasına karşı ve eşit ise eşit ücret talebiyle 29 Mayısta greve çıktı. Belediye...
- Her 1 Mayıs sabahını gecesinde uyuyamadığım, bir an önce sabahı karşılamanın heyecanıyla beklerim. Tüm dünyada milyonlarca işçi renk, ırk, ülke gözetmeksizin alanlara meydanlara çıkıyor ve tek yürek oluyor! Taleplerimiz ve mücadelemizde ortaklaşıyor...
- Neden “UİDER” değil, UİD-DER” dediğimi anlatmak istiyorum size. Geçtiğimiz günlerde bir işçi kardeşimiz bana UİD-DER’in açılımını sordu. Yanıtladım: “Uluslararası İşçi Dayanışması Derneği, kısaca UİD-DER.” Fakat internette arama yaparken kısaltmayı...
- Son yıllarda egemenlerin ekonomik ve siyasi krizlerden söz ederken “fırtına” ya da “kasırga” benzetmesine çok sık başvurduklarına şahit oluyoruz. Mesela JP Morgan CEO’su 2022’de yaklaşan ekonomik belirsizlikleri tarif etmek için “ekonomik kasırga”...
- Bazı insanlar vardır, kalpleri sadece kendileri için değil, tüm insanlık için, yeryüzünün tüm canlıları için özgürlük tutkusuyla çarpar. Tıpkı Haziran ayında sonsuzluğa uğurlanan üç yürek işçisi gibi. 3 Haziran 1963’te Nâzım Hikmet’in, 2 Haziran...