Buradasınız
Kapitalist Karanlığa Karşı Mücadeleyi Büyütelim
Ankara’dan iş güvenliği uzmanı bir kadın işçi

Geçtiğimiz günlerde acı bir kaybım oldu. Acımı sizinle de paylaşmak istedim. 22 yaşında, daha hayatının baharında olan kuzenim intihar etti. “Ne derdi vardı, annesi babası her dediğini yapıyordu” dedi kimileri. Kimisi “kız meselesidir” dedi. Herkes suçlu aradı ama suçluyu tek tek bireylerde, olaylarda aradılar. Kuzenim neşeli bir çocuktu. Kimsenin aklından geçmezdi kendi canına kıyacağı. Lise bittikten sonra girdiği işlerde en uzun 3 ay çalıştı. “Abla köle miyim ben?” derdi. Koşulların ağır olduğunu konuşurduk. Ben ona “tüm bunlara karşı mücadele etmemiz gerekir” derdim. Hayatı sorgulayan bir gençti. Ama sınıf mücadelesinin bir parçası olmadığın sürece sorgulamak da bir yere kadar. Tek başına sorunlarını aşamamış olmalı ki hayatına son verdi. Kapitalizm gençler için dibi görünmeyen bir karanlık kuyu. İnsanlar bu sistemde kendilerini değerli hissetmiyorlar. Yaptıkları işi anlamlı görmüyor, topluma faydalı olduklarını düşünmüyorlar. “8-10 saat katlanmak zorundayım, bir gelirimin olması gerek” diye düşünerek kölece çalışıyorlar. Bu yaşam koşullarında sosyalleşmek, arkadaşlarla ve aileyle keyifli vakit geçirmek de çoğu zaman mümkün olmuyor. İnsan baş edemediği sorunların içinde boğuluyor. Bu düzen gençleri kendi çıkarları uğruna öğütüyor.
“Gençler iş beğenmiyor”, “gençler çalışmak istemiyor” sözlerini etrafımızdaki insanlardan sıkça duyuyoruz. Patronlar gençlerle ilgili olarak “iş var, iş beğenmiyorlar”, “bu kadar maaş veriyoruz gelen yok” algısı yaratmaya çalışıyorlar. Bazı işçiler de buna kanıyorlar. Oysa gerçekliğe baktığımızda gençler işsizlikle boğuşuyor. Diplomalı işsiz sayısı yıllar içinde büyüdü. TÜİK’in verilerine göre bile genç nüfusta işsizlik oranı (15-24 yaş) yüzde 16,3. Eğitimini aldıkları alanda çalışmak istedikleri, düşük ücretlerle ve uzun saatler çalışmak istemedikleri için gençler iş beğenmemekle suçlanıyorlar. Düşünelim, işçi aileleri çocuklarını okusunlar, iyi bir iş bulsunlar diye ne zorluklarla üniversitelere yolluyor. Topluma faydalı bireyler olsun istiyorlar. Nice zorluklara göğüs geriyorlar. Yemiyor yediriyor, içmiyor içiriyor, üç beş kuruş kazandıkları paralardan harçlıklar yolluyor, “çocuğum biraz rahat etsin” diye düşünüyorlar. Oysa bu sistem gençleri işsizlik, yoksulluk, geleceksizlik kuyusunun içine atıyor. Yaşam sevincini söndürüyor.
Diyelim ki iş bulduk. Her gün sabahın zifiri karanlığında işimize gidiyoruz. Günyüzü görmeden işyerlerinden ayrılıyoruz. Büyükşehirlerdeki ulaşım trafiğine takılıyoruz. Geç saatlerde evimize geliyoruz. Yemek yiyor, duş alıyor belki bir iki saat kendimize zaman ayırabiliyor ve sabah aynı döngüye girmek için uyuyoruz. Hayatımızın büyük bir bölümü işyerinde geçiyor. Sosyal bir yaşantımız olmuyor. Zaten buna zamanımız da olmuyor çoğu zaman. Gençler sosyal medya aracılığıyla sanal bir dünyanın içine hapsediliyor. Dayanışma, paylaşım gibi duygular köreliyor. 8-10 saat birlikte çalıştığımız insanın derdini bilmiyoruz çoğu zaman.
UİD-DER’li gençler olarak bizlerin bir derdi var. Bu dünyayı kapitalizmin çarkları arasından kurtarmak istiyoruz. Bunun için mücadele ediyoruz. Hep daha başka ne yapabiliriz diye düşünüyoruz. Mücadelenin içine girdikçe elimizi taşın altına daha çok koymak istiyoruz. Sorumluluk aldıkça anlamlı bir iş yaptığımızın bilinciyle doluyoruz. Mücadele içinde dönüşüyor, yaşama daha farklı bakıyoruz. Çözümsüzlük içinde debelenip durmuyor, örgütümüzle birlikte çözümler buluyor, egemenlerin yaşama sevincimizi köreltmelerine izin vermiyoruz.
Anne babalar çağrım size; çocuklarımızı, gençlerimizi UİD-DER’e emanet edin. Sınıfımızın gençlerinin kapitalizmin kör karanlığına hapsolmasına, kaybolmasına izin vermeyelim. Emekçi gençler, UİD-DER saflarında mücadeleye katılalım. Değişelim ve dönüşelim, yaşamı birlikte güzelleştirelim. Bu onurlu mücadelenin bir parçası olarak hayatımıza anlam katalım!
- Kuzey ve Güney: İki Sınıfın Gerçek Hikâyesi
- Boykota Destek Genişledikçe İktidarın Saldırıları Büyüyor
- Büyük İnsanlığın Safında Bir Kalem: Sabahattin Ali
- İşçi Sınıfı Tarih Bilinci Kazanırsa İlerler
- O Yılan Kapitalizmdir, Sana da Dokunur Kardeşim
- Maltepe’de Milyonlar Bir Araya Geldi
- KESK İstanbul Şubeler Platformu: “Levent Dölek Serbest Bırakılsın!”
- Kapitalist Karanlığa Karşı Mücadeleyi Büyütelim
- Eğitim Sen: Baskılar Bizi Yıldıramaz
- “Hadi Siz de Birlik Olun, Korkmayın!”
- Zenginlik ile Yoksulluk Arasındaki Uçurum!
- Rejimin Saldırıları Yeni Gözaltılarla Sürüyor
- Amasra Madenci Katliamı Davasından da Adalet Çıkmadı
- Kâğıt Üstünde Her Şey Kurallara Uygun
- TTL İşçileri: Haklarımızı Alana Kadar Mücadeleye Devam!
- Aile Hekimlerini Desteklemeli miyiz?
- İmamoğlu’nun Gözaltına Alınması Protesto Ediliyor
- İyi İnsanların İsyanı…
- Başka Bir Sağlık Sistemi Ortak Mücadeleyle Mümkün!
- Ya Sağlığımız Gidecek Ya Cebimizde Yangın Çıkacak
Son Eklenenler
- Türkiye’de siyasal gelişmelerin hızlandığı, her bakımdan zorlu, her bakımdan ağır bir süreçten geçiyoruz. İşçi ve emekçiler, emekliler, gençler olarak enflasyonun hız kesmesini, hayat pahalılığının son bulmasını, geçim derdinin hafiflemesini...
- Sosyal medya platformlarında her gün yeni bir trend beliriyor, insanlar yeni bir akımın peşinden koşturuluyor. Dün “lokma dünyası”, yakın zamanda “Dubai çikolatası” peşinde koşan insanlar, yarın farklı bir yiyecek ya da akımla tüketim sarmalına...
- Toplumun itirazının güçlenmesi, işçi sınıfının kendi talepleriyle, kendi örgütleriyle, kendi mücadele yöntemleriyle sahneye çıkmasıyla mümkün olabilir. Bunun yolu işçi sınıfının sendikal ve siyasal örgütlülüğünün, bilinç düzeyinin ve dolayısıyla...
- Elizabeth Gaskell’in Kuzey ve Güney adlı romanını okumaya başlamadan önce, kitabı okuduğunu düşündüğüm birçok mücadele arkadaşımın yorumlarını almak istedim. Biri önce dört bölümlük dizisini izlememi tavsiye etti, bir diğeri uzun bir özet gönderdi....
- 19 Marttan bu yana başta gençler olmak üzere protestolara katılanları polis şiddetiyle gözaltına alan, tutuklayan, tehdit eden rejimin saldırıları giderek artıyor. Saldırılar karşısında geri adım atmayan ve faşist baskılara itirazını dersleri boykot...
- İngiltere’de işçi ve emekçiler, başkent Londra’da hükümet binalarının bulunduğu Whitehall sokaklarına çıktı. Endonezya’da emekçiler, kabul edilen Silahlı Kuvvetler yasasını protesto etmek için sokaklara döküldü. Arjantin’de iktidara gelir gelmez...
- İşçi sınıfının yanında saf tutan, kalemini yoksulların, emekçilerin hayatını ve özlemlerini anlatmak için kullanan nice yazar, şair ve aydın geçmiştir dünyamızdan. 2 Nisan 1948’de yaşamdan koparılan Sabahattin Ali de bunlardan biriydi.
- Sevgili işçi kardeşlerim, İşçi Dayanışması’nın 202. sayısında ve UİD-DER web sitesinde yayınlanan “Hüsrevlerin Değil Ferhatların Destanıdır Hatırlanan” yazısını okudum ve sesli yorumunu defalarca dinledim. Bu yazı, sınıf bilinciyle hareket eden...
- Sevgili işçi kardeşlerim, işçi sınıfının büyüklerinden kulağımıza küpe olan bir söz vardır: “Ayağın taşa değse, kapitalizmden bil!” Sınıf bilinçli işçiler olarak, temas ettiğimiz her işçi kardeşimize bu sömürü düzeninin hepimize nasıl dokunduğunu...
- Yeşiline sevdalandım/ Mavisine…/ Gülen gözlerinden süzülen ışıltıya/ Bir şiir/ Bir şiir yolumuzu açar belki
- 29 Martta CHP’nin çağrısıyla Maltepe’de bir araya gelen 2 milyonu aşkın işçi, emekçi, öğrenci, emekli; faşist saldırılara, polis şiddetine, baskı ve yasaklara, adaletsizliğe karşı “Kurtuluş Yok Tek Başına Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz” diye haykırdı...
- Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), “Meydanlarda verdiğimiz demokrasi mücadelesini işyerlerine de taşıyoruz!” şiarıyla 28 Martta örgütlü olduğu işyerlerinde yarım gün iş bıraktı. Sabah saatlerinde işçiler işyerlerinde DİSK’in ortak...
- KESK İstanbul Şubeler Platformu, 26 Mart sabahı ev baskınıyla gözaltına alınan ve savcılık ifadesi dahi alınmadan çıkarıldığı mahkemede tutuklanan Eğitim Sen İstanbul Üniversitesi işyeri temsilcisi Levent Dölek ve tüm tutukluların serbest...