Buradasınız
Kedersiz, Güvenle, Usulcacık Girebilmek İhtiyarlığa…
![](https://uidder.org/sites/all/modules/lazyloader/image_placeholder.gif)
Ağaçlarla bezeli, çiçek kokularının, kuş cıvıltılarının, temiz havanın esintisiyle dertsiz, tasasız yürüyebildiğiniz büyük, çok büyük bir bahçe… Kuşakların birbiriyle kaynaştığı, bilgi ve deneyimlerin aktarıldığı, herkesin fiziksel olanaklarına ve becerilerine göre üretebildiği, beslenme, sağlık ihtiyaçlarının karşılandığı, şarkıların söylendiği, şiirlerin okunduğu, kültür ve sanat için alanların, spor salonlarının kurulduğu, daha sayamadığımız pek çok aktivitenin yapıldığı muazzam bir sosyal yaşam alanı… Düşünsenize, ihtiyarlığını kim böyle bir yerde geçirmek istemez ki? Kim ihtiyarlığa kedersiz, güvenle, emniyetle, usulcacık girmek istemez ki? Böyle bir yaşlılık tüm insanların hakkı değil mi?
Oysa yaş kemale ermeye başlayınca akıllarda hep aynı sorular, yüreklerde hep aynı korkular dolanıp durur: “Yaşlanınca geçinebilecek miyim? Çocuklarım bana bakacak mı? Sağlık sorunlarım olunca kim yardımcı olacak? Yalnız mı kalacağım?” Kimseye muhtaç olmadan ölmek için dua edilir. Çok acı ki yaşamın son evresi olan yaşlılık işçi ve emekçiler için korkuyla beklenen ve çok zor geçen, eziyetli bir zamandır. Çünkü kapitalist sistem işçileri gençliğinde posası çıkana kadar sömürüp işi bittiğinde de bir kenara atıyor. Bu sistemde yaşlılık hayatını çalışarak idame ettiren emekçiler için geçinememek, hastalık, yalnızlık, çaresizlik demektir, yani yaşamın çekilmez olması demektir.
Bugün Türkiye’de TÜİK verilerine göre yaşlı nüfusun yüzde 11’i çalışıyor. Ömürleri boyunca çalışıp didinmiş ve artık dinlenme vakti gelmiş insanlarımız temel ihtiyaçlarını karşılamak için yaşlı bedenlerinin kaldıramayacağı yükler altına giriyor, inşaatlarda, pazarlarda, hamallık, atık kâğıt toplayıcılığı gibi işler yaparak ömürlerinin son günlerini tüketiyorlar. Yüzde 70’i asgari ücretin altında maaş alan emekliler de sosyal güvencesi olmadığı için devletin 3 ayda bir 2348 lirayı layık gördüğü 65 yaş üstü insanlarımız da geçinemiyor, kapı kapı iş arıyorlar. Gencecik insanlarımız iş bulamadığı için atıl hale gelirken, yaşlıları çalışmak zorunda bırakan bu sistemin akla sığan bir yanı var mı?
Yoksulluk emekçileri derinden etkilerken yaşlı insanlarda bu daha yıkıcı sonuçlara neden oluyor. Yaş ilerledikçe organlar da eskiyor ve daha fazla bakıma ihtiyaç duyuyor. Yaşlıların daha dikkatli beslenmeleri, düzenli sağlık hizmeti almaları gerekiyor. Yaşamı destekleyecek ekstra araçlara ihtiyaç artıyor. Bazen özel bakım gerektiren sağlık sorunları baş gösteriyor. Kamusal sağlık sisteminin çökertilmesi ve devletin sağlık hizmetlerinin çoğunu karşılamaması nedeniyle sağlık hizmetleri iyice pahalanıyor. Bir taraftan geliri düşen ama ihtiyaçları artan yaşlılar zamanla kendilerini yük gibi hissetmeye başlıyorlar. Yaşlıların böyle hissetmesine neden olan da, onları toplumun sırtında bir yük gibi gören ve gösteren de işte bu sömürü sitemidir. Bu nedenle yaşlılık bizim sınıfımızın insanları için kederlidir.
Oysa toplumsal yaşam, hangi yaşta olursa olsun insanların sağlıklı olacağı, hayattan keyif alacağı ve topluma katkı sunacağı şekilde organize edilebilir. Yaşlı kuşakların deneyimlerini genç kuşaklara aktarması için hayatın her alanında yer almaya devam etmesi sağlanabilir. Yaşlanmak hayattan kopmak demek olmamalıdır. İnsan yaş alır, bedeni yaşlanır elbette ama bu onun bu hayata değer katamayacağı, yaşamaktan keyif alamayacağı anlamına gelmez. Öyle olsaydı işçi sınıfının kanı üzerinden dünya milyarderi olan David Rockefeller 100. yaş gününde 200 yaşına kadar yaşamak istediğini söylemezdi. Ya da Türkiye burjuvazisinin simge isimlerinden Rahmi Koç 83 yaşında dünya turuna çıkmazdı.
Hayattan keyif alacak olanaklara ve sağlığa sadece zengin yaşlıların sahip olmaması, tüm yaşlılarımız için yukarıda tasvir ettiğimiz yaşam alanlarını kurmak imkânsız mı? Elbette değil. Fakat kapitalist egemenler kendileri için kârlı olmayan her şeyi bize imkânsız olarak algılatmak isterler. Düşünmemizi, sorgulamamızı ve talep etmemizi istemezler. Nüfusun giderek yaşlandığından, bunun devlete ve topluma yük oluşturduğundan şikâyet edip sigorta ve sağlık tekellerini ihya etmek için emekçileri yaşlılık sigortası yaptırmaya yönlendirirler. Yaşlıların ölümü beklediği özel bakım merkezlerini teşvik ederler.
Yaşlılık kişinin kendisi ve ailesi için hayatın katlanılmaz bir süreci olmak zorunda değil. Ama kapitalizm altında sadece yaşlıların değil tüm işçi ve emekçilerin yaşamı kahırlı. Bu düzende ne atıl sayılan yaşlılar, ne enerji dolu denilen gençler hak ettikleri muameleyi görüyorlar. O halde insana mutluluk ve huzur vermeyen bu düzenin sürüp gitmesinden bir çıkarımız olmadığını görmeliyiz. Gelecek, korkuyla beklediğimiz değil yeni güzellikler getiren zamanlar olsun diye kapitalizme karşı birleşelim.
- Onlar “Kazanalım” Dedikçe Biz Kaybediyoruz
- Ekranlar ve Çocuklarımız
- Suriyeliler Geri Dönecek mi?
- Asgari Ücret Nasıl Yükseltilir?
- Kumarla Köşeyi Dönenler Neye Dönüyor?
- İşçi Sınıfının Ortak Mücadele Dili: GREV!
- Umudumuzu ve Direncimizi Güçlendirelim, Mücadelemizi Büyütelim!
- İşçi Dayanışması 201. Sayı Çıktı!
- Zeytinyağı, Margarin, Süt Tozu
- Toplumsal Sorunların Bireysel Çözümü Mümkün mü?
- Gelişen Ufkumuz, Değişen Dünyamız
- Köşemize Çekilmiyoruz, Emekçi Gençlik Köşemizle Güçleniyoruz!
- Her Şeyi Paraya Bağlayanlar Kim?
- Devlet Bütçesi Kimin Bütçesi?
- İşçilerin Tek Çıkış Yolu Birlik, Dayanışma ve Mücadeledir!
- İşçi Dayanışması 200. Sayı Çıktı!
- Muhammed Ali’nin Haykırışı ve Gerçek Düşmanlar
- Kapatılan Ocakların Susmayan Bandosu
- Umut Sende Bende Bizde...
- “Ne Olacak Bu Memleketin Hali?”
- Onlar “Kazanalım” Dedikçe Biz Kaybediyoruz
- Asgari Ücret Nasıl Yükseltilir?
- Kumarla Köşeyi Dönenler Neye Dönüyor?
- Umudumuzu ve Direncimizi Güçlendirelim, Mücadelemizi Büyütelim!
- Zeytinyağı, Margarin, Süt Tozu
- Toplumsal Sorunların Bireysel Çözümü Mümkün mü?
- Her Şeyi Paraya Bağlayanlar Kim?
- Devlet Bütçesi Kimin Bütçesi?
- İşçilerin Tek Çıkış Yolu Birlik, Dayanışma ve Mücadeledir!
- Muhammed Ali’nin Haykırışı ve Gerçek Düşmanlar
- Kapatılan Ocakların Susmayan Bandosu
- Umut Sende Bende Bizde...
- “Ne Olacak Bu Memleketin Hali?”
- Anastasya, Dilan ve Hafızamız
- İşçilerin Birliği ve Dayanışması Güçlendikçe Umut da Büyür!
- Gerçek Adalet Mücadelemizle Gelir
- Özgür Olmak Demek…
- Hangisi Daha Zor?
- Yiyorlar, İçiyorlar Hesabı Bize Ödetiyorlar
- 2025, 2024’ten Daha mı İyi Olacak?
Son Eklenenler
- Bolu Kartalkaya’daki Grand Kartal Otelde göz göre göre gerçekleşen katliam, iktidarın bugüne kadarki denetimsizlik ve cezasızlık politikalarının yeniden sorgulanmasına neden oldu. İktidar sahipleri her zamanki gibi “bu meseleye siyaset karıştırmayın...
- Egemen sınıfın siyasetçileri sıklıkla gençliğin öneminden bahsediyor ve gençliği kazanmanın gerekliliğinden dem vuruyorlar. Mesela geçen ay Erzurum’da “Gençlerle Buluşma” programına katılan Erdoğan şöyle seslendi gençlere: “Bizim keyfi yere feda...
- İngiltere’nin başkenti Londra’nın meydanlarında aylardır emekçilerin barış talebi yankılanıyor. 18 Ocak Cumartesi günü, Filistin halkıyla dayanışma kapsamında Londra’da düzenlenen 24. ulusal gösteriye on binlerce kişi katıldı. Sırbistan'da...
- Hatay’ın Payas ilçesinde bulunan Yolbulan Metal fabrikasında 219 gündür grevde olan işçiler, 24 Ocakta Payas Belediyesi önünde eylem yaptılar. 20 Haziranda greve çıkan işçiler, grevlerinin 217. gününde de fabrikanın önünden yürüyüş yaparak yolu...
- İş güvenliği önlemlerinin yetersizliği ve denetimsizlik sebebiyle iş kazaları yaşanmaya, işçiler iş cinayetlerinde ölmeye devam ediyor. Yakın tarihte yaşanan çeşitli iş kazaları ve bunlarla ilgili yayınlanan bilirkişi raporları patronların kâr hırsı...
- İşçi Dayanışması’nın ilk sayısı 2008 Nisan ayında yayın hayatına başlamıştı. Elbette çıkarken kardelenler gibi toprağında kök saldıktan sonra filiz vermişti. İşte o günden beridir 1 Mayıs meydanlarında kırmızı şapka ve önlüklerle gelincik tarlası...
- 24 Ocak 1980’de, sermaye sınıfının ortak talepleri doğrultusunda bir dizi ekonomik karar alınmıştı. Adına “yapısal dönüşüm programı” denilen bu kararların alınmasında IMF, Dünya Bankası gibi emperyalist güçler, bu süre zarfında kurulan hükümetler,...
- Sonradan görme bir burjuva olan Turkuaz Tekstilin sahibi Nihat Zeybekçi, asgari ücreti vatan-millet-Sakarya’ya bağlamak için cambazlık yapıyor. Asgari ücret 660 dolara karşılık geliyormuş. 2003’te asgari ücret 100 dolar ediyormuş. Bunlar yanıltıcı...
- Teksif Sendikasında örgütlenen İzmir/Gaziemir’de Digel Tekstil, İstanbul/Tuzla’da TKİS Blinds ve Kayseri’de Almer Tekstil işçileri, patronların sendika düşmanlığına ve işten atma saldırısına karşı mücadele ediyor. İBB’ye bağlı Beltur işçileri, 20...
- Bolu’da Kartalkaya Kayak Merkezinde bulunan Grand Kartal Otel’de 21 Ocakta gece saatlerinde meydana gelen yangında 79 kişi hayatını kaybederken onlarca kişi yaralandı. Yapılan açıklamalara göre yangın sırasında otelde kayıtlı 238 kişi bulunmaktaydı...
- Emekçi kadınlar olarak birçok sorunumuz var. Hayat pahalılığı, yoksulluk, çocuklarımızın ihtiyaçlarını karşılayamamak gibi sorunlar yaşıyoruz. İzmir’de tek göz bir evde çıkan yangında hayatını kaybeden beş küçük çocuk hepimizi çok üzdü. Bu çocuklar...
- İşçi sınıfının emeklileri, abi ve ablalarımız, Erdoğan 2024 yılını “emekliler yılı ilan ediyoruz” demişti. Erdoğan’ın o konuşmasını belki de hepimiz dinledik, gazetelerden okuduk. Bazılarımız burjuva siyasetinin zokasını yutarak, “belki bu sefer iyi...
- Baskılara, yasaklara rağmen direnişlerini sürdüren Polonez işçilerinin mücadelesi kazanımla sonuçlandı. Metal işçilerinin kararlı duruşu kazanım getirdi. Hitachi Energy grevi 24 Aralıkta, Schneider Elektrik grevi 6 Ocakta, Arıtaş Krijojenik grevi 10...