Buradasınız
Kim Bu Herkes?

Gecenin geç saatlerinde
Sayıyordu telgraf telleri
Savaş alanında kalan ölüleri
O zaman dost ve düşman sessizleşti
Yalnız analar ağladı
Her iki yanda.
Bu dizeler, Birinci Dünya Savaşı’nın daha ilk ayında kaleme alındı. Alman şair Bertolt Brecht bu şiirinde, savaşın görünürde bir galibi olsa da, esas kazananın egemen sınıflar, daima kaybedeninse her iki tarafın da yoksul emekçileri olduğunu anlatıyordu.
Dünya egemenlerinin emperyalist paylaşım savaşlarında ölenlerin net sayısını telgraf telleri bildirmiyor artık. Bugün sosyal medyayla, telefonlarımıza düşen bildirimlerle çok kısa bir sürede alıyoruz dünyanın başka yerlerindeki saldırıların, bombardımanların, ölümlerin haberlerini… Bu haberler, “İsrail Gazze’yi bombaladı, İsrail İran’a saldırdı, İran İsrail’e misilleme yaptı” gibi manşetlerle çıkıyor karşımıza. Görünürde savaşın taraflarını ve gelişmelerini yansıtıyor. Ama bu sürecin işçi sınıfı için ne anlama geldiği, ezilenlerin yaşanan yıkımdan nasıl bir pay aldığı pek yer bulmuyor. Bu, gelişmelere kendi sınıfının gözünden bakmayan işçilerin sürüklendiği yanılgıları büyütüyor.
Mesela Siyonist İsrail devletinin İran’a karşı atağa geçmesinin ardından İran’ın İsrail’e yaptığı karşı saldırı kimi işçiler tarafından alkışlarla karşılandı. Bazı işçiler, “İsrail yaşattığı zulmü kendi de yaşasın, İsrail halkının hepsi ölsün” diyerek belirtti düşüncesini. Diğer işçiler “nasıl yani? İsrail’de yaşayan herkes ölsün mü diyorsunuz?” diye sorduğunda cevap, “evet herkes…” oldu. Yıllardır Filistin halkına zulmeden İsrail’in yaptığının bedelini ödemesini istemek, yüreği kararmamış insanlar için haklı bir özlemdir. Fakat soruyu doğru sormak gerekir: Ölmesi istenen “herkes” kim? İsrail’de yaşayan ve savaştan hiçbir çıkarı olmayan işçiler, çocuklarının geleceğinden endişeli bir biçimde yaşamaya çalışan emekçi kadınlar, bu savaşın ne anlama geldiğinden haberi bile olmayan çocuklar ölsün isteyebilir miyiz? Yahudi kimliğine rağmen İsrail’in politikalarına karşı çıkan, bu savaşın son bulması için seslerini yükselten, mücadele eden insanlar ölsün isteyebilir miyiz?
Mesela bu insanlardan biri İsrailli Vivian Silver idi. Vivian, hayatını İsrail devletinin Filistin halkına zulmünü durdurmak için, barış için mücadele ederek geçirmişti ama Hamas’ın 7 Ekim saldırısında öldü. Bugün, oğlu Yonatan Zeigen, “7 Ekim savaşın bir sonucuydu” diyor ve annesinin mücadelesini sürdürüyor. 83 yaşındaki Yahudi oyuncu Miriam Margolyes bir diğer örnek. Sosyal medyada yaptığı açıklamada İsrail’den utandığını, İsrail egemenlerinin Hitler’e benzediğini dile getiriyor. İnsanlık adına tüm Yahudileri bu savaşı durdurmak için ses çıkarmaya çağırıyor. Peki ya, İngiltere’de her Cumartesi günü yüzbinlerce insanla birlikte İsrail’i protesto etmek için eylemlere katılan Yahudiler? ABD’de Trump’ın göçmenleri sınır dışı etme ve savaş politikasına karşı sokaklara çıkan işçiler? O işçilerin arasında olan “İsrail, benim adıma savaş yürütemezsin” diyen Yahudi emekçiler? Şimdi yeniden düşünelim: Başka uluslardan işçi, emekçi kardeşlerimize karşı içimizde nefret taşımamız kimin işine gelir?
Olaylara sınıf penceresinden bakamayanlar, her şeyi egemenlerin yansıttığı şekilde görmeye başlarlar. Mesela Türkiyeli egemenler, bizleri Kürt Türk, Alevi Sünni, mütedeyyin seküler gibi farklılıklarımız temelinde kutuplaştırıyorlar. “İHA’lar, SİHA’lar bizleri koruyacak” yalanlarına kanıp onlara destek vermemizi istiyorlar. Güvenlik bahanesiyle kaynakları silahlanmaya ve sermayeye aktarırken, kendi çıkarları için Ortadoğu’daki kavgaya dâhil olurken bizim bugünümüzü karartıyor, geleceğimizi elimizden alıyorlar.
İşte bu nedenle yaşananlara sınıf kimliğimiz, işçi kimliğimiz cephesinden bakmalıyız. Egemenlerin tuzaklarına, ölüm saçan silahlara, çocuğumuzun boğazından çalınan lokmaların, eğitim, sağlık gibi temel ihtiyaçlarımıza harcanmak yerine savaş bütçelerine akıtılmasına karşı çıkmalıyız. İşçi ve emekçiler olarak coğrafyalar, dinler, milliyetler ötesinde birleşmeli ve birbirimizi düşman yerine, dayanışmanın adresi olarak görmeliyiz. Bizim gerçek dostlarımız, aynı dertleri yaşayan diğer ülkelerin emekçileri, düşmanlarımızsa bu savaşları çıkarları uğruna körükleyen egemenlerdir. Brecht’in şiirinde anlattığı dünyanın dört bir yanındaki anaların gözyaşlarını dindirecek olan şey, işçi sınıfının uluslararası dayanışması ve birliğidir.
- Kim Bu Herkes?
- Zeytin Ağacına Bile Düşmanlar!
- Sorunlarımızı Aşmak İçin Birlik Olmaya İhtiyacımız Var!
- İşçi Dayanışması 207. Sayı Çıktı!
- Yıkanan Eller, Hayatları Kurtulan Anneler ve Geleceğimiz
- Mücadele Geleneğimizin İzinde: Bayrak Elden Ele
- En Büyük Engelimiz Kapitalizmdir
- “Ekonomi Tıkırında” Masallarına Devam!
- Grev Hakkımıza Sahip Çıkalım!
- Mücadele İçinde Dönüşenler: Derby’den 15-16 Haziran’a!
- Kurtuluş Ellerimizde, Örgütlü Gücümüzde!
- İşçi Dayanışması 206. Sayı Çıktı!
- Sabırla, İnatla, İnançla: Sıra Bize de Gelecek!
- Tarihin Tekerleğini Geriye Çevirmek İsteyenler
- Kasırgalar Kimleri Vuruyor?
- ABD’den Türkiye’ye Ülkeyi Şirket Gibi Yönetenler
- Gençliğe Çağrı: Bize Kılavuz Gerek!
- Anna’nın Annesi ve Anneler Günü
- Baskılara, Zorbalığa, Sömürüye, Emperyalist Savaşa Karşı Umut Örgütlü Mücadelede!
- İşçi Dayanışması 205. Sayı Çıktı!
- Kim Bu Herkes?
- Sorunlarımızı Aşmak İçin Birlik Olmaya İhtiyacımız Var!
- Yıkanan Eller, Hayatları Kurtulan Anneler ve Geleceğimiz
- Mücadele Geleneğimizin İzinde: Bayrak Elden Ele
- En Büyük Engelimiz Kapitalizmdir
- Grev Hakkımıza Sahip Çıkalım!
- Mücadele İçinde Dönüşenler: Derby’den 15-16 Haziran’a!
- Kurtuluş Ellerimizde, Örgütlü Gücümüzde!
- Sabırla, İnatla, İnançla: Sıra Bize de Gelecek!
- Tarihin Tekerleğini Geriye Çevirmek İsteyenler
- Kasırgalar Kimleri Vuruyor?
- ABD’den Türkiye’ye Ülkeyi Şirket Gibi Yönetenler
- Gençliğe Çağrı: Bize Kılavuz Gerek!
- Anna’nın Annesi ve Anneler Günü
- Baskılara, Zorbalığa, Sömürüye, Emperyalist Savaşa Karşı Umut Örgütlü Mücadelede!
- “Kıyamet Sığınakları” ve Bizim Sığınağımız
- Bu Kadar Çok Parayı Nereden Buluyorlar?
- “Çingene Kızı” ve İşçi Sınıfının Birliği
- Nefes Almak İçin…
- Engelli de Saralı da Olsa Çalışacak!
Son Eklenenler
- Türkiye işçi sınıfının unutulmaz önderi, DİSK’in kurucusu ve Maden-İş Genel Başkanı Kemal Türkler, katledilişinin 45. yılında Topkapı Mezarlığı’nda düzenlenen törenle anıldı.
- Katledilişinin 45’inci yılında Kemal Türkler’i ve lideri olduğu Maden-İş Sendikasının mücadeleci sınıf sendikacılığı anlayışını hatırlamak, belki de her zamankinden daha büyük önem taşıyor.
- Sınıf temelinde örgütlü olmak, işçi sınıfının gücüne inanmak demektir. “Bu işçiler değişmez” diyenlerin yanıldığını, İzmir’deki grev ve direnişlerde bir kez daha gördük.
- Geçtiğimiz günlerde evde bazı tadilat işleri yapmaya başladık. Eşim de ben de emekli olduğumuz için bu masraflar bütçemizin biraz üzerine çıktı. Ben de düşük limitli kredi kartımın limitini yükseltip, taksitlendirmeyle bu sorunu çözmeyi düşündüm.
- İngiltere’de işçi, emekçi ve öğrenciler, yaklaşık 22 aydır devam eden İsrail’in Gazze’deki saldırılarına karşı durmak, Filistin halkıyla uluslararası dayanışmayı büyütmek ve suç ortağı İngiltere hükümetinin barış eylemlerine yönelik baskılarını...
- Eşimiz, kardeşimiz ya da başka bir yakınımız dayanışmanın öneminin farkında olmayabilir. Eğer biz biliyorsak, bilmeyenlere sabırla öğretelim ve yol gösterelim! Unutmayalım ki işçinin işçiden başka dostu yoktur.
- Sağlık emekçileri, “Eziyet Yönetmeliği” olarak adlandırdıkları, hem sağlık emekçilerinin hem de hastaların hak kaybına uğratıldığı Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliğine karşı 16 Haziran’da İl Sağlık Müdürlüğü önünde eylem yaptı. ASM’lere 6...
- Dünya egemenlerinin emperyalist paylaşım savaşlarında ölenlerin net sayısını telgraf telleri bildirmiyor artık. Bugün sosyal medyayla, telefonlarımıza düşen bildirimlerle çok kısa bir sürede alıyoruz dünyanın başka yerlerindeki saldırıların,...
- Amasya’nın Merzifon ilçesinde bulunan, Kristal-İş Sendikasının örgütlü olduğu GM Teknik Cam fabrikasında toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine 17 Temmuzda grev başladı. İzBB Belediyesinde işten atılan Belediye-İş Sendikası...
- Türk-İş’e bağlı Sağlık-İş ve KESK’e bağlı SES üyesi sosyal hizmet işçileri, 18 Temmuzda Bahçelievler Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü Ek Binası önünde ortak bir basın açıklaması düzenledi. Kamuda yürüyen toplu sözleşme süreçlerine dair gerçekleştirilen...
- Merhaba, ben İstanbul’da bir devlet hastanesinde temizlik personeli olarak çalışan bir kadın işçiyim. Bilindiği gibi senenin yarısı geride kalmasına rağmen toplu iş sözleşmemiz halâ imzalanmadı. Bu süreçte sendikalar meydanlarda mitingler yaptılar,...
- 14 Temmuz 2025 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan yasa değişikliğiyle turizm sektöründe çalışan işçilerin hafta tatili hakkı fiilen gasp edildi.
- Ne acıdır, barış sözcüğü ağzımızdan çıkar çıkmaz yüreğimizde savaşın gölgesi belirir. Gözlerimiz dolar, sesimiz titrer, mahzunlaşırız çocuklar gibi. Oysa ne güzeldir kim bilir ağzımızdan taşan gülücüklerle, yüreğimizden kopan kardeşlik türküleriyle...