Buradasınız
M&T Reklam Direnişçileriyle Röportaj

Öncelikle direnişinizde başarılar diliyor ve sizleri kutluyoruz. Bize kendinizi ve çalışma koşullarınızı anlatır mısınız?
Ayhan: 6 senedir burada çalışıyorum, koşullarımız hiç iyi değil. Asgari ücret alıyoruz. İşverene, amire, memura yalakalık yaparsan orada rahat rahat çalışabilirsin. 18 saate kadar çalışıyorduk. Hatta 8’de geliyor, ertesi sabah 8’de çıkıyorduk. Öyle çalıştığımız zamanlar oldu. Mesailere genelde zorla kalıyorduk. Normalde 8 ile 4 arası çalışıyorduk. 4’ten sonra çıkmaya kalkanlara tutanak tutuluyordu. Ben imzalamıyordum.
Ercan: M&T Reklam’da 5 yıldan beri çalışıyorum. Koşullarımız iyi olmadığından dolayı sendikamızda örgütlenmeye karar verdik. Amacımız daha iyi şartlar altında çalışmak ve daha iyi ücret alabilmekti. 12-13 saat çalışıyoruz ama umduğumuz parayı alamıyoruz. Patronların gözünde işçilerin hiç değeri yok. Patron kendi kazancına bakıyor, işçiye ne olacağını umursamıyor. Sağlık koşullarımız da çok kötü. M&T Reklam plastik üretimi yapmasına rağmen içeride havalandırma yok. Maske istiyoruz, o da yok. Maske geliyor ama istenen kalitede gelmiyor. Birinci derecede kanserojen maddelerle çalışıyor olmamıza rağmen işçilere uygun şartlar sağlanmıyor. İş güvenliği patronun insafına kaldı. Devlet de iş güvenliğini sağlamıyor. Patron bir iş güvenliği uzmanı almış, tasmayı boynuna takmış, patron ne isterse uzman onu yapıyor. İş ayakkabısı istiyoruz yok, eldiven istiyoruz yok! Ağır şartlar altında çalışıyoruz; ona uygun ekipmanımız yok. Biz de örgütlenmeye karar verdik. Sadece M&T Reklam için değil, Türkiye’deki tüm fabrikalar, bütün işçiler için direnişe geçtik. İnşallah galip geliriz.Fahri: Ben 7 yıldır burada çalışıyordum. Mayısın on dördünde iş akdimiz feshedildi. İşten çıkarılmamıza 17. madde gerekçe gösterildi. İşyeri daralmaya, küçülmeye gittiği için değil, içeride sendikal örgütlenme yaptığımız için atıldığımızı biliyoruz. Patron, sendikal sebeplerle işçi atmak suç sayılacağı için on yedinci maddeyi gerekçe gösterdi. 19 arkadaşımızı ayın dördünde kapı önüne koydu. Ardından birer ikişer atmaya başladığı arkadaşlarımızla birlikte 30’a yakın işçi, işsiz kaldık. 52 gündür burada kapı önünde direnişimizi sürdürüyoruz. Hem bizim, hem içeride çalışan arkadaşlarımızın birliğini ilerletmek için elimizden geldiği kadar mücadelemizi veriyoruz. Bize destek veren siyasi partilere, örgütlere, derneklere fabrika işçilerine teşekkür ediyoruz.
Sendikalaşmaya nasıl karar verdiniz?
Fahri: Bu işe enjeksiyon operatörü olarak girmişsek bile müdür diyordu ki “yarın git paketleme bölümünde çalış, montaja git çalış, mekaniğe git çalış. Bugün orada çalışacaksın yarın burada çalışacaksın” diye bütün bölümleri gezdirerek bizi eziyorlardı. İşçilerin hiç değeri olmadığı için bizi bu hale getirdiler. 7 yıldır, 10 yıldır, 12 yıldır burada çalışan arkadaşlarımız 1000 lira, 1100 lira, 1200 lira paraya çalıştırıyorlar. İşe yeni giren arkadaşımızla 10 yıllık arkadaşlarımızın aldığı para arasında 100 lira fark var. Kalıphane gibi daha kalifiye bölümler var. Sadece oralarda maaş biraz daha fazla. İşveren, müdürlerimiz -ben 7 yıldır burada çalışıyorum- bizimle hiç bir toplantı gerçekleştirmediler. Ta ki bugüne kadar. İşçiler işten çıkartıldıktan sonra içeride arkadaşlarımızla bir toplantı gerçekleştirdiler. Böyle bir süreç yaşandıktan sonra yaptığı toplantıda işveren diyor ki “ya ben böyle olduğunu bilmiyordum.” İşçiler de demiş ki “siz bunları bilmiyorduysanız buraya niye geldiniz? Siz bizim sorduklarımızı bilmiyorsanız bize ne anlatacaksınız?” Bugüne kadar işveren vekilleri de müdürler de bize insan gözüyle bakmadılar ve hep ezdiler. Bir zamandan sonra artık insanların canına tak ediyor. Bir şeyler yapmak bir sürece girmek istiyorduk. Biz de arkadaşlarımızla bir araya geldik. 8-9 ay süren bir çalışma yaptık. O sürecin sonunda çoğunluk tespiti yapıldı ve yetkiyi kazandık. Burada sendikamızın büyük desteği oldu. Hem yurtdışında, hem yurt içinde hem basında sendikamızın çalışmaları sürüyor. İşverenimiz bu duruma itirazda bulundu. Şu an hukuki süreç devam ediyor. Çıkarılan arkadaşlarımız ile işe iade davamızı açtık.Ulaş: Ben de arkadaşım gibi 7 yıldır burada çalışıyorum. Kalıphane bölümünde çalışıyorum. Bu işyeri için gereken gerekmeyen her şeyi verdik. Zamanımızdan kıstık buraya verdik, evimize gitmedik, yeri geldi burada yattık. Tabii bunların hepsi göz ardı edildi. Sendika tespit yazımız geldiğinde de bizi hemen işten çıkarttı. Kendi tabiriyle bizi kapının önüne koydu. Devamlı öyle diyordu, “sendikaya üye olursanız sizi kapının önüne koyarım” diyordu. Dediğini de yaptı. Tabii yasalar da onlardan yana olduğu için eli biraz daha rahat. Geldiğimiz nokta da bu.
Direnişinize ailelerinizin, işçilerin, sendikaların desteği oluyor mu?
Ayhan: Ailelerimiz de bize destek oluyorlar. Her zaman arkamızda duruyorlar. “Gidebildiğiniz yere kadar gidin” diyorlar. İçeride çalışan arkadaşlarımız da bize de “yılmayın” diyorlar. İçerideki arkadaşlarımızdan da kopma yok, gün geçtikçe çoğalıyoruz. Milletvekilleri, sendikalar, sivil toplum kuruluşları destek olmak için ziyaretimize geliyorlar. Uluslararası sendikaların desteği de devam ediyor.Direnişinizin sizi nasıl değiştirdiğinden, size neler kattığından söz eder misiniz?
Fahri: Ben 11 Mayısta düğün yaptım, 14 Mayısta işten atıldım. 52 gündür burada kapı önünde direnişteyim. Eşimle bir gün bile evlilik yaşayamadan kapı önünde direnişe geçmek zorunda kaldım. Emeğim için, hakkım için geleceğim için, Allah nasip ederse bundan sonra olacak çocuklarımın geleceği için burada bir mücadele içerisine girdim. Biz bu direnişe geçmeden önce böyle kapı önünde direnenlere yadırgardık. Derdik ki “kardeşim işin gücün yok mu, başka fabrika mı yok!” Biz de mücadele etmeye başladığımızda anladık ki direniş yaşayan işçilerin gayesi ekmek, emek. Başka hiçbir şey değil. Bizim patronumuz Tufan Kalkan’dan fabrikasını istemiyoruz. Arabasını, malını mülkünü de istemiyoruz. Biz sadece burada çalışarak verdiğimiz emeğin karşılığını istiyoruz. Emeğimizin karşılığını istemek ayıp bir şey değil. İstemek ayıp bir şey değil, vermemek ayıptır. Bize istetmek onların ayıbıdır, bizim değil. Bugün biz burada duruyorsak bu devletin ayıbıdır. Bize sahip çıkmayan işçilerin ayıbıdır. Kimse çalışıyorum diye rahat etmesin. Birbirine sahip çıkmayan herkesin kaderi patronların iki dudağının arasındadır. Yarın bir bakarlar kapı önünde bulurlar kendilerini. Biz de çoğu zaman derdik ki “herkes gider biz burada kalırız” ama öyle değil. Biz burada emek için ekmek için mücadele etmeyi öğrendik. Hayatımızın
bundan sonrasında da mücadele edeceğimize inanıyoruz. Neden? Çünkü burada paylaşmayı, birleşmeyi öğreniyoruz. Haklarımızı bilmiyorduk. Gecelere kadar 12 saat, 20 saat, 30 saat çalışıyorduk. Şimdi hiç değilse daha bilinçliyiz. İnşallah daha da bilinçleneceğiz ve kendimizi geliştireceğiz. Hem kendimizi hem de çevremizdeki arkadaşlarımızı bilinçlendirmeye çalışacağız.Ulaş: Biz direnişimizi sürdürüyoruz. Elimizden gelen her şeyi de yapıyoruz. Biz bu direnişe çıkmadan önce bu tip olaylara yabancıydık. Hakkımızı aramayı bilmiyorduk. Bilgisizdik, tecrübesizdik. Bugüne kadar hakkımızı alamadık, şimdi anlıyoruz, bu bize vesile oldu. Biraz daha piştik diyebilirim. Bu olayların içine girdikçe gerçekleri görmeye başladık. Patronların gözünde işçilerin ne kadar değersiz olduğunu şimdi daha iyi anlıyoruz.
Direnişinizin işyerindeki kötü koşullara etkisi oldu mu?
Fahri: Ben bölüm sorumluluğu yaptığım dönemde bile düşük ücret alıyordum. Daha önce 2 vardiyada çalışıyorduk. 12 saat, 16 saat, 24 saat, 36 saat çalıştığımız oluyordu. Çoğu gün geceleri yemek verilmeden çalıştırıldık. Cuma namazına gidebilmek için taleplerde bulunduk. Cuma sevkiyat günü olduğu için buna izin verilmedi. Daha önce burada 400’e yakın çalışan vardı. Kaç kere imzalar topladığımız halde buna izin verilmedi ama bizim direniş sürecimiz başladıktan sonra gördük ki her Cuma arkadaşlarımız 20 metre ilerideki camiye servis ile götürülüyorlar. Direnişimiz ufak ufak kazanımlar elde etmeye başladı. Bu da bizi mutlu ediyor. Üye olmayan arkadaşlarımız da bunun bilincine varmalı, bizi desteklemeleri gerekir. Arkadaşlarımız maalesef direnişimiz sayesinde bunların kazanıldığının tam bilincinde değiller.
Direnişinizi, mücadelenizi başka işçilerin de görmesini, bilmesini istiyoruz. Siz işçilere nasıl seslenmek istersiniz?
Ercan: Bizler öncelikle direnişimizi yayınlayan, başka işçilere okutan, dağıtan, bize sesimizi duyurma imkânı sunan sizlere çok teşekkür ediyoruz. Şunu bilmeleri gerekiyor. İşçiysen mücadele etmesini bileceksin, hakkını arayacaksın, hakkını yedirmeyeceksin. Patronlar senden çok daha büyük değil, sen olmazsan onlar da olmaz. İşçi arkadaşlarımıza diyoruz ki hakkınızı arayın, sendikalaşın, bir arada olun, birleşin!
Fahri: İşçi her zaman işçinin dostudur, patron hiçbir zaman işçiyi düşünmez. Bu yüzden işçiler birbirlerine sahip çıksın, en doğru olanı yapsın. İşçiler işine de sahip çıksın ekmeğine de sahip çıksın, güvenilir bir sendikaya üye olsun.
Ulaş: Bizim burada devamlı attığımız bir slogan var: “Bu Daha Başlangıç Mücadeleye Devam” diyoruz. Biz de mücadelemize devam edeceğiz bunu bilsinler yeter. Size de çok teşekkür ederiz.
HABAŞ İşçileri Zehirlendi
- Grevci Tarkett İşçileri: “Birliğimizi Güç Haline Getirelim!
- Grevdeki MKB Rondo İşçileriyle Söyleşi
- Durak Tekstil İşçileriyle Söyleşi
- Bursa’dan Bir Özel Okul Öğretmeniyle Söyleşi
- Malatyalı Kadın Tekstil İşçisi İle Deprem ve Kadın İşçiler Üzerine Söyleşi
- Nilgün Soydan ile Kemal Türkler Söyleşisi
- Genel-İş İzmir 8 No’lu Şube Başkanı Gümüştekin ile Söyleşi
- İş Güvenliğimiz İçin 1 Mayıs’ta Sınıfımızın Saflarındayız
- Avukatlar Anlatıyor: Yasalar Yetmez, İşçi Sınıfını Örgütlülük Kurtarır
- Bir Afgan Göçmen İşçiyle Söyleşi: “Ölmek ya da Özgürce Yaşamak”
- Ekmekçioğulları İşçileri ve Anadolu Şube Başkanı Deniz Ilgan’la Direniş Üzerine
- Söz Hakları İçin Direnen Ekmekçioğulları İşçilerinde
- Trelleborg İşçileriyle Grev Üzerine Söyleşi
- Cargill İşçileriyle Sohbet
- Bayramın Üçüncü Gününde KRT İşçileriyle Dayanışma
- KRT Çalışanlarından Eylem
- Reckitt Benckiser Grevcilerini Ziyaret Ettik
- Portakal-Porvil Grevi Kazanımla Sonuçlandı
- Genel-İş Sendikası İzBB Grevi Hakkında Basın Açıklaması Yaptı
- Sağlıktan Petrokimyaya İşçiler Hak Gasplarına Karşı Mücadele Ediyor
- Çiğli Belediyesinde İşten Atılan Kadın İşçiler Mücadelede Kararlı
- Toros Tarım ve DYO Boya İşçileri Grevde
- Hakkını İsteyen İşçilere Dayanışma İşçilerden Gelir
- Temel Conta İşçileri Basın Açıklaması Yaptı
- Queen Tarım İşçilerinden Dayanışma Çağrısı
- TPI Compozit’te Grev Başladı
- İzmir’den Kocaeli’ye İşçiler Grev Diyor
- İzmir Narlıdere Belediyesi İşçileri Greve Çıktı
- İşçilerin Düşük Ücret Dayatmasına Karşı Mücadelesi Sürüyor
- Erlau Metal, ATR Yapı, TÜPRAŞ İşçileri Hakları İçin Mücadele Ediyor
- Sakarya Şehir Hastanesi İşçileri Direnişte
- Belediyelerde Grev Sesleri Yükseliyor
- Oryantal Tütün Grevcilerinin Anlattıkları
- Manisa’da Mercan Makina’da Direniş Başladı
Son Eklenenler
- Yaşamın hangi alanına bakarsak bakalım, her başarının ancak büyük emekler vererek, sabırla çalışarak elde edildiğini görürüz. Henüz ilk denemede iyi sonuçlar elde etmek, hedefe ulaşmak mümkün değildir. Özellikle toplumsal alanda hiçbir değişim bir...
- Kültür Radyo Televizyon (KRT) çalışanları, düşük ücret dayatması, aylardır maaşlarının, yemek haklarının ödenmemesi, ağır çalışma koşulları, artan iş yükü ve baskıya karşı iş bırakma eylemlerini sürdürüyor. 4 Hazirandan bu yana iş görmekten kaçınma...
- İngiltere hükümeti işçi haklarına yönelik saldırılarını arttırdı. 7 Haziranda başkent Londra’da bir araya gelen işçiler, öğrenciler, sendikalar ve kampanya grupları, hükümetin kemer sıkma ve savaş politikalarını protesto etti. “Savaşa Değil Emekçiye...
- Bir sabah uyandığımızda tekerleğin icadı sonrası hayatımıza giren tüm icatlar ortadan kalkmış, unutulmuş olsa ne olurdu? Şöyle bir düşünelim; tekerlek icat edilmeseydi çark olmazdı, çark olmasaydı değirmen olmazdı. Ne üretim ne ulaşım gelişirdi....
- Kültür Radyo Televizyonu (KRT) çalışanları Mart ayından bu yana ödenmeyen ücret ve sosyal hakları için 4 Haziranda iş bıraktı. 5 Haziranda İstanbul Maslak’taki KRT binasının önünde “İşçiyiz Haklıyız Kazanacağız” diyerek toplanan kanal çalışanları,...
- İstanbul Tuzla’da bulunan ve Petrol-İş Sendikası İstanbul 2 No’lu Şubenin örgütlü olduğu Reckitt Benckiser fabrikasında 27 Mayısta başlayan grev kararlılıkla sürüyor. UİD-DER’li işçiler olarak, bayrama mücadeleyle giren grevci işçileri grevlerinin...
- ABD ve İngiltere gibi emperyalist devletlerin desteğini arkasına alan İsrail’in Filistin halkına yönelik katliamları kadın, bebek, çocuk, genç, yaşlı on binlerce masum insanın yaşamını aldı, almaya devam ediyor. Egemenler, kendi çıkarları uğruna...
- Toplumda gelecekle ilgili düşünceler ve planlar genellikle maddiyat üzerinden oluşuyor. İyi bir eğitim, iyi bir iş, iyi bir kariyer… Bunları yerine getirince ekonomik ve sosyal açıdan rahat yaşamak mümkünmüş gibi düşünülüyor. Ama sömürü düzeni olan...
- Petrol-İş Sendikası Gebze Şubesinin örgütlü olduğu Kocaeli Çayırova’da bulunan Portakal Plastik ve Porvil fabrikalarında 7 Mayısta başlayan grev 3 Haziranda anlaşmayla sona erdi. Petrol-İş Sendikası Genel Merkezinde Petrol-İş Genel Merkez...
- İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı İZELMAN, İZENERJİ ve Egeşehir şirketlerinde çalışan yaklaşık 23 bin işçi, DİSK’e bağlı Genel-İş Sendikasının öncülüğünde 29 Mayıs’ta greve çıktı. Grev yedinci gününde sürerken, grevi ve işçilerin mücadelesini...
- İzmir Büyükşehir Belediyesine ait İZELMAN, İZENERJİ ve Egeşehir’de çalışan Genel-İş üyesi yaklaşık 23 bin işçi, toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde düşük ücret dayatılmasına karşı ve eşit ise eşit ücret talebiyle 29 Mayısta greve çıktı. Belediye...
- Her 1 Mayıs sabahını gecesinde uyuyamadığım, bir an önce sabahı karşılamanın heyecanıyla beklerim. Tüm dünyada milyonlarca işçi renk, ırk, ülke gözetmeksizin alanlara meydanlara çıkıyor ve tek yürek oluyor! Taleplerimiz ve mücadelemizde ortaklaşıyor...
- Neden “UİDER” değil, UİD-DER” dediğimi anlatmak istiyorum size. Geçtiğimiz günlerde bir işçi kardeşimiz bana UİD-DER’in açılımını sordu. Yanıtladım: “Uluslararası İşçi Dayanışması Derneği, kısaca UİD-DER.” Fakat internette arama yaparken kısaltmayı...