Buradasınız
“Mülteci Düşmanlığı Yapan Tezgâhıma Gelmesin”
Tahran Üniversitesi’nden bir kadın öğrenci
Merhaba dostlar. Son günlerde dünyanın birçok yerinde mülteci sınıf kardeşlerimizin ırkçı ve faşist saldırılara maruz kaldığını görüyoruz. Faşist çeteler neredeyse göçmen avına çıkıyorlar. Mültecilerin ev ve işyerlerine kundaklama ve linç girişiminde bulunuyorlar. Yabancılara ait arabaları yakıp işyerlerini dağıtıyorlar. Medyada da genellikle bu faşist grupların yaptıkları servis ediliyor. Ama mülteci düşmanlığına karşı çıkanlar, saldırıları engellemeye çalışanlarsa gösterilmiyor. Öyle bir algı yaratılıyor ki, sanki sorunlarımızın kaynağı mülteciler ve sanki herkes mültecilere düşman. İşte tam da bunun üzerine pazarda yaşadığım bir olayı size anlatmak istiyorum.
Tatil için kısa bir süre önce Ankara’ya geldim. Fiyatlar biraz daha düştüğü için akşama doğru pazar alışverişine gittim. Pazarda yaklaşık on dört, on beş yaşlarında iki çocuk kavga etmeye başladılar. Biraz daha küçük olan çocuğun annesi diğer çocuğa vurmaya başladı. Daha sonra diğer çocuğun ailesi geldi ve tartışmaya başladılar. Adam, çocuğunu döven kadına “gençler onlar, olur böyle, sen niye çocuğuma vuruyorsun?” diye sordu. Kadın aniden “defolun ülkemizden pis Suriyeliler” diye bağırmaya başladı. Bir anda ne olduğunu kimse anlamadı. Ben daha ailenin Suriyeli olduğunu bile anlamamıştım. Belki de değillerdi ama kadın ‘böyle söylersem haklı çıkarım’ diye düşündü. Ama sonra bir pazarcı kadına “asıl senin gibi sorun çıkartan, insanlara kötü davranan, mülteci düşmanlığı yapanlar defolup gitsin” dedi. Diğer tezgâhtaki pazarcı da “sizin gibi düşünenler yüzünden insanlar korku içinde yaşıyorlar. Mülteci düşmanlığı yapan tezgâhıma gelmesin!” dedi, kadının elinden poşetlerini aldı, parasını geri verdi. Pazara gelenlerden de bu şekilde sesler çıkınca arkalarına bakmadan pazardan gittiler. Deyim yerindeyse kovuldular.
İşte böyle dostlar, egemenlerin bize göstermek, kabul ettirmek istediği gibi dünyada ve Türkiye’de herkes mülteci düşmanı değil. Bizim pazarda olduğu gibi birkaç kişi haksızlığın karşısında ses çıkardığında etrafındakiler de haklıya destek veriyor, saldırıların önüne geçilebiliyor. Egemenler mülteci, göçmen düşmanlığını işçi sınıfını bölmek için bir araç olarak kullanmaya çalışıyorlar. Bölünelim, bir araya gelmeyelim ki onlar sömürü düzenlerini devam ettirebilsinler istiyorlar. Türkiye’de, İran’da, İngiltere’de ve diğer ülkelerde egemenler biz emekçileri bu tuzağa düşürmek istiyorlar. Bu oyuna gelmeyelim, mülteci işçiler bizim sınıf kardeşlerimizdir.
- “Suriyeliler Kendi Ellerinin Ekmeğini Yiyor”
- “Mülteci Düşmanlığı Yapan Tezgâhıma Gelmesin”
- “Bizi Soyanlar Göçmen ve Yoksul Değil, Buralı ve Zengin”
- Göçmen Düşmanlığı Kimin İşine Geliyor?
- Emekçilerin Mülteci Düşmanlığından Çıkarı Yoktur!
- “İstanbul’da Herkes Yabancı”
- İnsanlık Aya’nın Gözlerinde Saklı
- Umut Tekneleri Ölüm Tekneleri Olmaya Devam Ediyor
- Dümen Yelpazesinde Yaşam Savaşı
- Bu Düzen Çocuklarımıza Bir Oyuncak Bile Veremez
- Bursa’da Göçmen Faciasının Hatırlattığı Acı Gerçekler
- Ortak Duygular Yapay Duvarları Yıkar
- Fakir Baykurt, “Gece Vardiyası” ve Göçmenler
- Göç Sorunu: Hangi Yola Girmeli, Kime Karşı Durmalı?
- Bir Afgan Göçmen İşçiyle Söyleşi: “Ölmek ya da Özgürce Yaşamak”
- Kimin Yanındayız, Kime Karşı Duracağız?
- Adu: Bir Çocuk ve Mültecilik
- Mülteci İşçilerle Biz Bir Sınıfız
- Fas Sınırında İnsanlık Trajedisi: Umut Tekneleri Ne Zaman Kıyıya Varacak?
- Sınıf Kardeşliğini Yükseltelim
Son Eklenenler
- Siyasi iktidarın sahte enflasyon verilerine dayanarak 2025 yılı için kamu emekçilerine yaptığı yüzde 11,54 oranındaki zam, kamu emekçileri tarafından ülke genelinde protesto edildi. 13 Ocakta iş durduran KESK, Birleşik Kamu-İş, Hür-Sen, ASİM-Sen...
- Aylardır uzmanların, siyasetçilerin, patronların hatta uluslararası finans kuruluşlarının yaptığı tartışma, analiz ve hesaplamaların sonunda 2025 yılı için asgari ücret 22 bin 104 lira olarak açıklandı. Bu açıklamayı, Türkiye İşveren Sendikaları...
- Günümüzde fabrikalarda, işyerlerinde “kolay yoldan para kazanma” hayaliyle şans ve bahis oyunları oynamak gitgide yaygınlaştı. Teknolojiyle birlikte kumarhane herkesin cebine girdi. Her molada, her köşede tüm başlar cep telefonlarına eğiliyor,...
- Balıkesir Gönen’de bulunan Arıtaş Kriyojenik’te 19 Aralıkta başlayan grev 10 Ocakta anlaşmayla sonuçlandı. DİSK/Emekli-Sen 11 Ocakta Türkiye genelinde İzmir’den Trabzon’a, İstanbul’dan Denizli’ye pek çok ilde “TÜİK Verileri Kirli ve Yalan; Açlık,...
- Aralık ayında Birleşik Metal-İş sendikasının örgütlü olduğu Hitachi Energy, GE Grid Solutions, Schneider Elekrik, Arıtaş Kriyojenik ve Green Transfo fabrikalarında peşi sıra grevler başladı. Çok geçmeden de sermaye sınıfının tatlı kârlarını düşünen...
- İzmir Buca’da sendikal baskıların ve işten atma saldırısının devam ettiği Telus önünde direniş başladı. Adana’da SASA Polyester’in PTA tesis şantiyesinde Gemont Endüstri ve ardından Metropol İnşaat adlı taşeron şirketler bünyesinde çalışan inşaat...
- Yeni bir yılın, 2025’in ilk günlerini yaşıyoruz. Ama işçi ve emekçilerin yüreğinde “yeni” olanın getirdiği heyecan ve umut yerine büyüyen endişeler ve kasvet var. Takvim yaprakları hariç hayatımızda değişen tek şey yaratılan ekonomik yıkımın...
- Her Aralık ayında izlediğimiz asgari ücret tiyatrosu bu yıl çok daha trajik bir şekilde sonuçlandı. Resmi enflasyonun, TÜİK’in uydurma rakamlarıyla bile yüzde 47 olduğu, ENAG’a göre yüzde 87 olduğu bir süreçte asgari ücrete sadece yüzde 30 zam...
- DİSK’e bağlı Birleşik Metal-İş Sendikası ile Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası (MESS) arasında 2024-2026 dönemi için yürütülen TİS görüşmelerinde MESS’in yüzde 40 oranında zam dayatması üzerine Schneider Elektrik’in Manisa ve Kocaeli...
- İzmir Büyükşehir Belediyesi bünyesinde, İZENERJİ, İZELMAN, Ege Şehir Planlama, İZFAŞ şirketlerinde çalışan DİSK/Genel-İş Sendikasında örgütlü işçiler maaş, yılsonu ikramiye ve eğitim alacakları ödemelerinin geç ve eksik yapılmasını protesto etmek...
- UİD-DER’li emekçi kadınlar olarak, bir grup Polonez direnişçisi kadın kardeşimizle güzel bir sohbet gerçekleştirdik. Direnişçi bir ablamız “bize hep ‘aman kurulu düzenimiz bozulmasın’ düşüncesini bellettiler” dedi. Bu söz üzerine uzunca sohbet ettik...
- Polonez işçileri 173 gün süren mücadelelerinin kazanımla sonuçlanmasının ardından fabrika önünde kurdukları direniş çadırını halaylarla, sloganlarla kaldırdılar. 7 Ocakta direniş alanında zaferlerini kutlayan işçiler, davul zurna eşliğinde halaylar...
- İktidar ve sermaye sınıfının saldırıları böylesine ağırken işçilerin birlik olamayacağını düşünmek kime yarar sağlar? Bu düşünce doğru bir akıl yürütme yöntemi olabilir mi? Karşımızdaki yıkım tablosu, işçilerin birleşmek dışında bir çıkış yolu...