Buradasınız
Neden Hayattan Sıkılıyoruz?
Gebze’ den bir metal işçisi

Biz işçiler haftanın her günü vardiyalı bir şekilde 24 saat çalışırız. Yeri gelir Pazar mesai yaparız. Dinlenmeye, ailemize vakit ayırmaya zaman bulamayız. Sanki biz işçiler için hayat sadece çalışmaktan ibaretmiş gibi.
Fabrikada mühendis bir arkadaşla sohbet ederken “ben artık çok sıkılıyorum. Hayattan bir tat alamıyorum” dedi. Ben de “neden böyle düşünüyorsun” diye sordum. O da “ne sosyal hayatımız var ne bir şey, işe git gel, git gel sıkılıyorum artık” diye cevap verdi. Ben de bu durumu işçi arkadaşlardan bir kaçına daha sordum. Aldığım cevapların hepsi aynı oldu. Herkes işle ev arası gidip geldiğinden, monoton bir hayat yaşadığından bahsetti. Sebebinin ise ekonomik durumlardan kaynaklandığını söylediler. Her gün yeni zam haberleri, yeni vergilerle güne başladıklarından bahsettiler. Aldığımız ücretlerin düşük olduğunu, paranın büyük bölümünü kiraya verdiklerini, kalanını ise temel ihtiyaçlara harcadıklarını, sosyalleşmek için paralarının kalmadığını anlatarak bu yüzden dışarıya çıkmaya korkar olduklarını söylediler. Kimisi de “çocuklarım bir şey ister, alamamaktan korkuyorum. Sanki cezaevindeymişiz gibi dört duvar arasına tıkılıp kalıyoruz. Tabi ki böyle bir hayattan sıkılırız” dedi. Biz işçiler fabrikalarda ömrümüzün büyük bir bölümünü geçiriyoruz. Aldığımız ücretler ancak barınma ve temel ihtiyaçlarımızı karşılamaya yetiyor. Bazen aldığımız ücret buna bile yetmiyor. Geçinebilmek için fazla mesaiye kalmak durumunda kalıyoruz. Yasal çalışma süresi 8 saat olmasına rağmen bazı zamanlar 16 saate kadar çalışıyoruz. Ücretlerimiz her geçen gün eriyip gidiyor.
Yapmamız gerek işçiler olarak sendikalarda ve işçi örgütlerinde birleşerek, örgütlenerek güçlenmek ve haklarımız için mücadele etmektir. Böylelikle bilinç düzeyimizi arttırarak, birliğimizi, gücümüzü pekiştirerek çalışma koşullarımızı düzeltebilir, ailemize, çocuklarımıza ve kendimize zaman ayırabiliriz. Bu yaşanılası dünyayı yaşanabilecek hale getirmek için örgütlememiz şart.
İşçilerden İşçi Dayanışması’na/4
Yalnız Taştan Duvar Olmaz
- Patronlar “Kullan At” İşçi İstiyorlar!
- İşçi Sınıfı Olarak Ders Çıkaralım
- Grönland’ın Buzulları ve Egemenlerin Kâr Arzusu
- Dünü Unutmadan, Bugüne ve Geleceğe Bakabilmek…
- Emekliliği Kim Bitirdi?
- Servis mi Eziyet mi?
- Yamyam Fareler Gibi Olmamak İçin…
- “Keşke Bizim de Bahçeli Bir Evimiz Olsaydı”
- “Polonez İşçileri Kazanmış”
- Kumarla Köşeyi Dönenler Neye Dönüyor?
- Düşük Ücret Dayatmasına Karşı Örgütlü Mücadeleye
- “Geçinemiyorsan Memleketine Dön”
- Neden Hayattan Sıkılıyoruz?
- Rakip Değiliz
- Savaşı Kınamak Sorumluluktan Kurtulmaya Yeter mi?
- Sağlık Alanında Birleşik Mücadele Şart!
- İyi ki Varsın UİD-DER
- Her Şeyin İçinde ve Her Şeyin Dışındayız
- Her Şey Karşıtıyla Vardır
- Çocuklar Öldürülmesin Şeker de Yiyebilsinler
Son Eklenenler
- Türkiye’de siyasal gelişmelerin hızlandığı, her bakımdan zorlu, her bakımdan ağır bir süreçten geçiyoruz. İşçi ve emekçiler, emekliler, gençler olarak enflasyonun hız kesmesini, hayat pahalılığının son bulmasını, geçim derdinin hafiflemesini...
- Sosyal medya platformlarında her gün yeni bir trend beliriyor, insanlar yeni bir akımın peşinden koşturuluyor. Dün “lokma dünyası”, yakın zamanda “Dubai çikolatası” peşinde koşan insanlar, yarın farklı bir yiyecek ya da akımla tüketim sarmalına...
- Toplumun itirazının güçlenmesi, işçi sınıfının kendi talepleriyle, kendi örgütleriyle, kendi mücadele yöntemleriyle sahneye çıkmasıyla mümkün olabilir. Bunun yolu işçi sınıfının sendikal ve siyasal örgütlülüğünün, bilinç düzeyinin ve dolayısıyla...
- Elizabeth Gaskell’in Kuzey ve Güney adlı romanını okumaya başlamadan önce, kitabı okuduğunu düşündüğüm birçok mücadele arkadaşımın yorumlarını almak istedim. Biri önce dört bölümlük dizisini izlememi tavsiye etti, bir diğeri uzun bir özet gönderdi....
- 19 Marttan bu yana başta gençler olmak üzere protestolara katılanları polis şiddetiyle gözaltına alan, tutuklayan, tehdit eden rejimin saldırıları giderek artıyor. Saldırılar karşısında geri adım atmayan ve faşist baskılara itirazını dersleri boykot...
- İngiltere’de işçi ve emekçiler, başkent Londra’da hükümet binalarının bulunduğu Whitehall sokaklarına çıktı. Endonezya’da emekçiler, kabul edilen Silahlı Kuvvetler yasasını protesto etmek için sokaklara döküldü. Arjantin’de iktidara gelir gelmez...
- İşçi sınıfının yanında saf tutan, kalemini yoksulların, emekçilerin hayatını ve özlemlerini anlatmak için kullanan nice yazar, şair ve aydın geçmiştir dünyamızdan. 2 Nisan 1948’de yaşamdan koparılan Sabahattin Ali de bunlardan biriydi.
- Sevgili işçi kardeşlerim, İşçi Dayanışması’nın 202. sayısında ve UİD-DER web sitesinde yayınlanan “Hüsrevlerin Değil Ferhatların Destanıdır Hatırlanan” yazısını okudum ve sesli yorumunu defalarca dinledim. Bu yazı, sınıf bilinciyle hareket eden...
- Sevgili işçi kardeşlerim, işçi sınıfının büyüklerinden kulağımıza küpe olan bir söz vardır: “Ayağın taşa değse, kapitalizmden bil!” Sınıf bilinçli işçiler olarak, temas ettiğimiz her işçi kardeşimize bu sömürü düzeninin hepimize nasıl dokunduğunu...
- Yeşiline sevdalandım/ Mavisine…/ Gülen gözlerinden süzülen ışıltıya/ Bir şiir/ Bir şiir yolumuzu açar belki
- 29 Martta CHP’nin çağrısıyla Maltepe’de bir araya gelen 2 milyonu aşkın işçi, emekçi, öğrenci, emekli; faşist saldırılara, polis şiddetine, baskı ve yasaklara, adaletsizliğe karşı “Kurtuluş Yok Tek Başına Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz” diye haykırdı...
- Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), “Meydanlarda verdiğimiz demokrasi mücadelesini işyerlerine de taşıyoruz!” şiarıyla 28 Martta örgütlü olduğu işyerlerinde yarım gün iş bıraktı. Sabah saatlerinde işçiler işyerlerinde DİSK’in ortak...
- KESK İstanbul Şubeler Platformu, 26 Mart sabahı ev baskınıyla gözaltına alınan ve savcılık ifadesi dahi alınmadan çıkarıldığı mahkemede tutuklanan Eğitim Sen İstanbul Üniversitesi işyeri temsilcisi Levent Dölek ve tüm tutukluların serbest...