Buradasınız
Artık İbrahim Olma Zamanı
Aydınlı’dan Bir Deri İşçi

Merhaba arkadaşlar. Ben de siz işçi kardeşlerim gibi geçinebilmek için gece gündüz çalışan ve hiçbir sosyal aktivitesi olmayan bir işçiyim. Geçtiğimiz günlerde UİD-DER’in hazırladığı tiyatroya gittim. Oyuncularının tamamını işçilerin oluşturduğu bir oyundu, “Köle İbrahim Tuhaf Konuşuyor.”
Aylar öncesinden hazırlıklarına başlanılan oyunu iple çekiyordum ve o gün artık gelmişti. Derneğin arkasına yapılan kocaman çadıra yüzlerce insan dolmuştu. Bu da yapılan hazırlıklar, verilen emeğin bir aynasıydı. Hazırlayanlar işçi, oynayanlar da senin benim gibi birer işçiydi. Büyük bir heyecanla tiyatro başlamıştı. Kocaman çadırın içi insan doluydu. Her yerden bir ses geliyordu ki, tiyatro başladı, nefesler tutuldu. Mısır firavunlarının zulmü ve işçilerin kölece çalıştırıldığı anlatılıyordu, gerçi yirmi birinci yüzyılda da durum aynı değil mi? Oyunun her dakikası ayrı bir şey öğretiyordu. Köle İbrahim’in kafasına taş düştü ve bilinçli bir işçi oldu. Köleler, birleşiyorlar ve kölelikten kurtuluyorlardı. İnsanca yaşayabilecekleri bir dünya kurmuşlardı. Tiyatroyu izlerken güldük, eğlendik ve gerçekleri bir daha öğrendik. Tiyatro bittikten sonra düşündüm; acaba bizlerin kafasına da taş mı düşmesi gerekiyor ki zulümden, açlıktan, yoksulluktan kurtulup insanca yaşayabilelim?
Patronlar, biz işçileri daha fazla sömürüp kölelik koşullarında çalıştırıyorlar, sermayelerini büyütüyorlar. Artık bizler de birer İbrahim olup haklarımızı aramalı ve bu çağın firavunlarına karşı isyan bayrağını yükseltmeliyiz.
Son Eklenenler
- İzmir’den İstanbul’a belediye çalışanları, ücretlerinin geç veya eksik ödenmesi, tazminatlarının ve yan haklarının ödenmemesi nedeniyle çeşitli eylemler yapıyor. Evlerini geçindirmekte zorlanan emekçiler, alacaklarının bir an önce ödenmesini talep...
- 600 bin kamu işçisini ilgilendiren Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü (KÇP) süreci, kamu işçilerinin taleplerinin görmezden gelinerek sefalet zammına imza atılmasıyla sonuçlandı. Harb-İş İstanbul Şube Başkanı Murat Yalçınkaya ile Kartal...
- Grev yerindeki bir sohbet sırasında bir işçi kardeşimiz çocuğunun aşçılık bölümünü seçtiğini anlatırken bu durumun onu üzdüğünü şu sözlerle dile getirmişti: “Biz istedik ki bizim gibi işçi olmasın, mühendis olsun, doktor olsun, ezilmesin. Ama olmadı...
- Biz Gebze’den bir grup UİD-DER’li işçi olarak Omsa Metal direnişini ziyaret ettik. Direnişçi işçilerle sorunlarımız üzerine sohbet ettik.
- Kapitalist sistemin tarihsel krizi, siyasi iktidarın sermaye sınıfının çıkarlarına göre yürüttüğü politikalar biz emekçileri derinden etkiliyor. Açlık sınırı altında kalan sefalet ücretlerine mahkûm edilmiş durumdayız. Bizler insanız, sadece...
- Metal işkolunda grup toplu iş sözleşmesi yaklaşıyor. Bu sözleşme MESS ve metal işkolunda örgütlü bulunan Birleşik Metal-İş, Türk Metal ve Çelik-İş sendikaları arasında gerçekleşecek. Biz işçiler bir araya geldiğimizde futbol üzerine konuşur, sohbet...
- BM destekli Entegre Gıda Güvenliği Aşaması Sınıflandırması (IPC), Gazze’de yaklaşık 500 bin kişinin yaşadığı yerleşim bölgesinde kıtlık ilan etti. Gazze’de açlıktan ölenlerin sayısı her geçen gün artıyor. İsrail’in uyguladığı bu soykırımı protesto...
- Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu, taleplerini iletmek için 22 Ağustosta konfederasyon genel merkez binası önünde toplanarak Cumhurbaşkanlığına yürümek istedi. Kamu emekçilerinin yürüyüşü polis tarafından engellendi. Emekçiler sendika binası önünde...
- Hatay’dan İstanbul’a emekçiler rant uğruna evlerinden, tarım arazilerinden, geçim kaynaklarından ediliyorlar. Hatay Samandağ’da gece vakti alınan acele kamulaştırma kararıyla arazilerine giren ve narenciye ağaçlarını söken iş makinelerini durduran...
- Türkiye’de sayıları 16 milyona yaklaşan emeklilerin büyük bölümü, açlık sınırının altında maaşlarla yaşamaya çalışıyor. Yaşlılık dönemlerini huzur içinde geçirmesi gereken emekliler; temel ihtiyaçlarını karşılayamıyor, kiralarını ödeyemiyor,...
- Jack London’ın 1900’lü yılları resmettiği “Uçurum İnsanları” kitabını geçtiğimiz günlerde, arkadaşlarla birlikte okuduk. Yaşadığımız bazı şeyler nasıl da bu kitapta anlatılanları çağrıştırıyor.
- Hüzünlüsün, biraz durgun, biraz da dalgınsın kardeşim./ Evet ve tabii olmadan, hayat zor bizim için./ Her gün, günün en aydınlık, en sıcak, en soğuk, en kıpır kıpır saatinde/ Kapanmak dört duvar arasına, esaret saatlerine mahkum ve mecbur olmak...
- Siyasi iktidarın “aile yılı” ilan ettiği 2025’te nice ailenin ocağına ateş düştü, düşmeye de devam ediyor. Ocak ayında meydana gelen ve 78 kişinin hayatını kaybettiği Kartalkaya’daki otel yangını felaketiyle başladı yeni yıl. Ama bu felaket ne ilkti...