Emekliye Hak Aramak da Yasak
Pendik'ten bir işçi

Türkiye’de sayıları 16 milyona yaklaşan emeklilerin büyük bölümü, açlık sınırının altında maaşlarla yaşamaya çalışıyor. Yaşlılık dönemlerini huzur içinde geçirmesi gereken emekliler; temel ihtiyaçlarını karşılayamıyor, kiralarını ödeyemiyor, ilaçlarını almakta zorlanıyor. Bu koşulları değiştirmek üzere bir araya geldiklerindeyse mücadeleye atılan diğer kesimlerle aynı engellerle karşılaşıyorlar: Bürokratik duvarlar, hukuk oyunları ve siyasi baskılar...
Sorunlarını çözmek için onlarca şehirde bir araya gelen emekliler, Emekli Meclislerini kurdular. Bu meclisleri birleştirerek Emekli Meclisleri Sendikası adıyla bir sendika kurmak istediler. Ancak Ankara Valiliği, bu sendikanın kuruluşuna izin vermedi. Henüz yasal olarak kurulmamış sendikanın kapatılması için mahkemeye başvurdu. Emeklilerin sendikası daha dilekçelerini kaydettiremeden, sendika kütüğüne numara verilmeden kâğıt üstünde “kapatıldı”!
Siyasi iktidar, emeklileri yük olarak görüyor. Sermaye için artık kâr üretmeyen her yaşlı ve emekli, bir maliyet unsuru olarak görülüyor. Emekli maaşları düşürüldükçe düşürülüyor, yoksullukla yüz yüze kalan emekliler sosyal hayatın dışına itiliyor. Bu politikaların doğrudan sonucu, çalışan emekli sayısındaki artıştır. SGK’nın 2024 verilerine göre, çalışan kayıtlı emekli sayısı 2 milyon 104 bin. Türkiye Emekliler Derneği’ne göre ise, 2 milyondan fazla kayıt dışı çalışan emekli var. Yani geçinemediği için çalışan emekli sayısı toplamda 4 milyon civarında. Fakat patronlar, yaşlılardan daha fazlasını bekliyor. TÜSİAD gibi büyük sermaye grupları çeşitli raporlarında, “aktif yaşlanma” kavramını öne çıkarıyor. Burada kast edilen, yaşlı bireylerin kültürel ve sosyal faaliyetlere katılarak aktif kalmaları değil; çalışma yaşamında daha uzun süre yer almalarıdır. Yani sermaye, emeklilerin kalan ömrünü dinlenerek, huzur içinde geçirmesini değil, üretim çarkının içinde kalarak geçirmesini istiyor.
Bu durum sadece yoksulluk ve eşitsizlik üretmiyor, aynı zamanda ölüm getiriyor. Emekliler çalışmak zorunda bırakıldıkları için iş kazalarına da maruz kalıyor. İSİG Meclisi’nin raporlarına göre, son beş yılda 65 yaş ve üzeri 592 işçi, çalışırken hayatını kaybetti. Yani emekliler yalnızca açlıkla, yok sayılmayla değil; çalışırken ölmeyle de yüz yüze bırakılıyor. Emekliler de örgütsüzlüğün bedelini; yoksullukla, yalnızlıkla ve ölümle ödüyorlar. İşçi sınıfının genciyle, yaşlısıyla, kadınıyla, erkeğiyle örgütlenmesi ve sınıf mücadelesini büyütmesinden başka yolu yoktur.
Son Eklenenler
- Metal işkolunda grup toplu iş sözleşmesi yaklaşıyor. Bu sözleşme MESS ve metal işkolunda örgütlü bulunan Birleşik Metal-İş, Türk Metal ve Çelik-İş sendikaları arasında gerçekleşecek. Biz işçiler bir araya geldiğimizde futbol üzerine konuşur, sohbet...
- BM destekli Entegre Gıda Güvenliği Aşaması Sınıflandırması (IPC), Gazze’de yaklaşık 500 bin kişinin yaşadığı yerleşim bölgesinde kıtlık ilan etti. Gazze’de açlıktan ölenlerin sayısı her geçen gün artıyor. İsrail’in uyguladığı bu soykırımı protesto...
- Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu, taleplerini iletmek için 22 Ağustosta konfederasyon genel merkez binası önünde toplanarak Cumhurbaşkanlığına yürümek istedi. Kamu emekçilerinin yürüyüşü polis tarafından engellendi. Emekçiler sendika binası önünde...
- Hatay’dan İstanbul’a emekçiler rant uğruna evlerinden, tarım arazilerinden, geçim kaynaklarından ediliyorlar. Hatay Samandağ’da gece vakti alınan acele kamulaştırma kararıyla arazilerine giren ve narenciye ağaçlarını söken iş makinelerini durduran...
- Türkiye’de sayıları 16 milyona yaklaşan emeklilerin büyük bölümü, açlık sınırının altında maaşlarla yaşamaya çalışıyor. Yaşlılık dönemlerini huzur içinde geçirmesi gereken emekliler; temel ihtiyaçlarını karşılayamıyor, kiralarını ödeyemiyor,...
- Jack London’ın 1900’lü yılları resmettiği “Uçurum İnsanları” kitabını geçtiğimiz günlerde, arkadaşlarla birlikte okuduk. Yaşadığımız bazı şeyler nasıl da bu kitapta anlatılanları çağrıştırıyor.
- Hüzünlüsün, biraz durgun, biraz da dalgınsın kardeşim./ Evet ve tabii olmadan, hayat zor bizim için./ Her gün, günün en aydınlık, en sıcak, en soğuk, en kıpır kıpır saatinde/ Kapanmak dört duvar arasına, esaret saatlerine mahkum ve mecbur olmak...
- Siyasi iktidarın “aile yılı” ilan ettiği 2025’te nice ailenin ocağına ateş düştü, düşmeye de devam ediyor. Ocak ayında meydana gelen ve 78 kişinin hayatını kaybettiği Kartalkaya’daki otel yangını felaketiyle başladı yeni yıl. Ama bu felaket ne ilkti...
- Bombalarla yerle bir edilen Gazze’de artık ne sokak kaldı ne okul ne hastane… Ölüm çok, açlık derin… Açlığın ne olduğunu bilenler, “Allah kimseyi açlıkla terbiye etmesin” der. Çünkü açlık, insanın canının yavaş yavaş çekilmesidir, gözünün gördüğüne...
- İzmir Gaziemir Serbest Bölgede üretim yapan Digel Tekstil fabrikasında, sendikalı çalışmak istedikleri için işten atılan 15 işçinin direnişi devam ediyor. 14 Ağustosta TEKSİF Ege Bölge Temsilciliğinde, direnişçi işçiler ve sendika temsilcileri bir...
- İsrail devleti, Filistin halkına yönelik saldırılarını sürdürerek savaşın alevlerini büyütmeye devam ediyor. Dünyanın dört bir yanındaki işçi ve emekçiler ise emperyalist savaşa karşı öfkelerini dile getiriyor, savaşın ortasında kalan sınıf...
- Toplumun ezici çoğunluğunu oluşturan, üreten, hizmet sağlayan, zenginlikleri var eden biz değil miyiz? Aynı sorunlarla boğuşan biz değil miyiz? Çürümeden, yozlaşmadan kurtulmak, nefes almak isteyen biz değil miyiz? Birbirimize ihtiyaç duyan biz...
- KESK, Ağustos ayının ilk haftasında alternatif TİS masası kurarak 2026-2027 Toplu Sözleşmesinde kamu emekçilerinin taleplerini duyurdu. İktidarın ilk zam teklifini açıkladığı gün Çalışma Bakanlığı önünde açıklama yaparak teklifi protesto etti. 13...