Buradasınız
Onlar “Kazanalım” Dedikçe Biz Kaybediyoruz

Egemen sınıfın siyasetçileri sıklıkla gençliğin öneminden bahsediyor ve gençliği kazanmanın gerekliliğinden dem vuruyorlar. Mesela geçen ay Erzurum’da “Gençlerle Buluşma” programına katılan Erdoğan şöyle seslendi gençlere: “Bizim keyfi yere feda edecek tek bir insanımız, tek bir gencimiz yoktur. Hepinize her birinizin hayaline, birikimine, becerisine bizim ihtiyacımız var.” Düne kadar en büyük hayali okulu bitirip, KPSS ile atanıp memur olmak olan gençlerin şimdi ülke sınırlarını aşıp Teknofest’le dünyayı kucakladığını ileri sürdü. İktidardakiler gençlere çok önem verdiklerini söylüyor, gençlerin hayatlarında olumlu anlamda büyük değişiklikler varmış gibi bir tablo çiziyorlar. Peki, gerçekte böyle mi?
Gençliğe övgü düzenlerin yeni yılda gençlik için planlarına bakalım. 2025 bütçe planında tıpkı tüm işçi ve emekçilere olduğu gibi emekçi gençlere de pek yer yok. Örneğin öğrencilerin en büyük problemlerinden biri barınma ihtiyacını karşılayamamaları. MEB verilerine baktığımızda KYK yurtlarının kapasitesiyle, öğrenci sayısı arasında bir uçurum olduğunu görüyoruz. Mesela Ankara’da 100 öğrenciye sadece 13 yatak düşerken, bu oran İstanbul’da 6,3’e düşüyor. Yeni yılda da bu oranlarda büyük değişiklikler olmayacak. Bunun anlamı barınma, beslenme gibi temel ihtiyaçlarını karşılayamayan, maddi yükün altında ezilen daha fazla gencin okulu bırakıp evlerine geri dönmesidir. Nitekim Milli Eğitim Bakanının açıklamasına göre sadece 2024 yılında 56 bin 107 üniversite öğrencisi öğrenimini dondurdu.
Okulu bırakan gençlerin direkt çalışma hayatına atıldığını düşünmek de mümkün değil. “Ev genci” tanımı belleklere yerleşirken, gençler anne babalarına bağımlı biçimde sadece nefes alıp verdikleri bir hayata gömülüyor. Bugün Türkiye’de 15-29 yaş arası nüfusun yüzde 29’u ne eğitimde ne istihdamda yer alıyor. Üstelik SGK’nın 2024 verilerine göre bu gençlerin karşısına aylık 600 lira genel sağlık sigortası borcu çıkıyor. Gençlerin sağlıklı yaşam haklarını destekleyen ya da sosyalleşebilecekleri kültür ve spor faaliyetlerini arttırmaya dönük alanlar için, dahası bağımlılıkla mücadele gibi gençlerin hayati sorunları için de yeterli bütçe ayrılmıyor.
Hatırlayalım, seçim dönemlerinde siyasetçiler 13 milyon genç seçmenin oyunu alabilmek için vaatler sıraladılar. Gençlerin sorunlarını sözde masaya yatırarak çözümün kendilerinde olduğunu söylediler. Fakat gençlerin derinleşen sorunlarının yanından bile geçmeyen, sırf kendilerine taraftar toplamak için ortaya atılan içi boş konuşmaların ötesinde bir şey yapmadılar. Çünkü zaten sermaye sınıfını temsil eden siyasetçilerin temel amacı gençliği kendi sorunlarının çözümü için savaşmaktan, örgütlü mücadeleden uzak tutmaktır. Gençleri kendi kirli siyasetlerinin, zehirli fikirlerinin ve çıkarlarının savunucusu haline getirmektir. Onlar için gençliği kazanmanın anlamı; düşünmeden, sorgulamadan, itiraz etmeden sistemin çarklarında yaşayacak ve yeri geldiğinde sermaye sınıfının çıkarları için ölecek bir gençlik yaratılmasıdır. Bu yüzden okulu bırakmak zorunda kalan gençler umursanmazken, yüz binlerce genç işsizlik kırbacıyla korkutulup düşük ücretlere, ağır çalışma koşullarına mahkûm edilirken, okuyan gençler de Teknofest gibi projelerle bilim söylemi altında yoğunlaştırılmış savaş propagandasına maruz kalıyor, milliyetçilikle zehirleniyor.
Bilmeliyiz ki kapitalist sistemde gençliğin hayallerinin sınırlarını belirleyen de, birikim ve becerisinin ne yönde kullanılacağına karar veren de egemen sınıftır. Gençlik ise sermayeyi büyütmeye hizmet ettiği oranda kıymetlidir. İşte bunu bilince çıkarmadan, yaşamımıza kendi sınıfımızın penceresinden bakmadan hayatımıza doğru bir yön veremeyiz.
2025 yılında gençlerin sorunlarının da tıpkı işçi sınıfının diğer üyelerinin sorunları gibi derinleşeceği ortada. Sermaye sınıfının gençleri her istediklerine kavuşmanın şımarıklığını yaşarken işçi sınıfının gençlerinin payına yine yoksulluk ve acı düşecek. Bugüne kadar çok şey kaybettik; depresyona, uyuşturucuya sürüklenen, şiddete maruz kalan, patronların önlemleri ihmali yüzünden iş cinayetlerine kurban giden pek çok sınıf kardeşimiz oldu. Daha fazlasına maruz kalmamak için enerjimizi kendi sınıfımızın mücadelesine katalım. Ezilen sınıfın evlatları olarak bir araya gelelim, bir bütün olarak hareket edelim. Bir sınıf olarak birleşelim ki bugünümüzü de geleceğimizi de kendi ellerimizle inşa edebilelim.
- Sadeleştirince Açığa Çıkanlar…
- Kurtuluş Yok Tek Başına, Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz!
- 1 Mayıs: Gün Gelir Zorbalar Kalmaz Gider!
- İşçi Dayanışması 204. Sayı Çıktı!
- Uçurumun Kenarından Özgürlüğün Dünyasına
- Fitre Asgari Ücretliye, Emekliye Veriliyorsa…
- Fiyonklu Kazıklar Çoğalırken
- Doğru Tarafta, Bizim Safta Olabilmek…
- Arenalardan TikTok’a Uyuşturma Araçları
- Özlemini Çektiğimiz Güzel Günler İçin Birleşelim!
- İşçi Dayanışması 203. Sayı Çıktı!
- Uyanmak İçin Sabırsızlanacağımız Günler İçin
- “Hey Kızlar Siz de Katılın Bize!”
- Hak Verilmez, Alınır!
- Hüsrevlerin Değil Ferhatların Destanıdır Hatırlanan
- Büyük Resmi Görelim, Birliğimizi Örelim!
- Sendikalaşmak Türkiye’de Neden Zor?
- “Aile Yılı” İlan Edenler Neyin Peşinde?
- Katliamların Sorumlusu Kim?
- Patronlar Çok Para Kazanırken…
- Yalnızlık ve Korku Duvarını Hep Birlikte Yıkalım!
- Mücadelenin Gençlerinden Sokak, Slogan ve Meydan
- Örgütlüysek Her Şeyiz!
- Arenalardan TikTok’a Uyuşturma Araçları
- Hüsrevlerin Değil Ferhatların Destanıdır Hatırlanan
- “Kafasını Telefona Gömen Gençlerden Değiliz!”
- Onlar “Kazanalım” Dedikçe Biz Kaybediyoruz
- Yalnız Taştan Duvar Olmaz
- Köşemize Çekilmiyoruz, Emekçi Gençlik Köşemizle Güçleniyoruz!
- Muhammed Ali’nin Haykırışı ve Gerçek Düşmanlar
- Özgür Olmak Demek…
- Asıl Sorumlular Kim? Emekliler mi? Egemenler mi?
- Yaşadım Diyebilmek İçin!
- Milletvekili Maaşları Seni de Kızdırıyor mu?
- Biz Yeni Bir Dünya Kuracağız!
- “İşçiye Verilen Değer” Bu mu Olmalı?
- Cep Telefonu, Okul Gezisi ve Hayatın Gerçekleri
- İyi ki UİD-DER’liyim…
- Zulme Karşı Çıkmanın Mutlaka Bir Yolu Vardır
- Bizi “Biz” Yapan Şarkılarımız…
- Uçurumun Kenarından Özgürlüğün Dünyasına
- Fitre Asgari Ücretliye, Emekliye Veriliyorsa…
- Fiyonklu Kazıklar Çoğalırken
- Doğru Tarafta, Bizim Safta Olabilmek…
- Arenalardan TikTok’a Uyuşturma Araçları
- Özlemini Çektiğimiz Güzel Günler İçin Birleşelim!
- “Hey Kızlar Siz de Katılın Bize!”
- Hak Verilmez, Alınır!
- Hüsrevlerin Değil Ferhatların Destanıdır Hatırlanan
- Büyük Resmi Görelim, Birliğimizi Örelim!
- Patronlar Çok Para Kazanırken…
- Örgütlüysek Her Şeyiz, Örgütsüzsek Hiçbir Şey!
- Onlar “Kazanalım” Dedikçe Biz Kaybediyoruz
- Asgari Ücret Nasıl Yükseltilir?
- Kumarla Köşeyi Dönenler Neye Dönüyor?
- Umudumuzu ve Direncimizi Güçlendirelim, Mücadelemizi Büyütelim!
- Zeytinyağı, Margarin, Süt Tozu
- Toplumsal Sorunların Bireysel Çözümü Mümkün mü?
- Her Şeyi Paraya Bağlayanlar Kim?
- Devlet Bütçesi Kimin Bütçesi?
Son Eklenenler
- Kocaeli Gebze’de bulunan Alman sermayeli Erlau Metal fabrikasında işçiler, Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze 1 No’lu Şube’de örgütlendi. Sendika yakın zamanda Çalışma Bakanlığından yetki belgesini almasına rağmen işveren yetki itirazında bulundu....
- Kasım 2024’te Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer tutuklanarak görevden alınmış ve ardından belediyeye kayyum atanmıştı. İşçiler üzerinde baskı uygulayan kayyum yönetiminin tazminatlarını ödemeden, haklı gerekçe göstermeden pek çok işçiyi...
- Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) geçtiğimiz hafta Özel Program ve Proje Uygulayan Eğitim Kurumlarına Öğretmen Atama ve Yönetici Görevlendirme sonuçlarını açıkladı. Sonuçların açıklanmasının ardından eğitim sendikaları atamaların ölçülebilir ve somut...
- Gerek dünyada gerekse yaşadığımız ülkede öyle olaylar, öyle gelişmeler yaşanıyor ki ilk bakışta her şey çok bilinmeyenli bir matematik denklemi gibi karmaşık ve anlaşılmaz görünebilir. Nasıl ki matematikte karmaşık problemleri çözebilmek için...
- İrfan Yalçın’ın “Ölümün Ağzı” romanı, 1940’lı yıllarda Zonguldak köylüsünün “mükellef” adı altında bedavaya çalıştırıldığını belgeleyen bir tanıklıktır. Dönemin tek partili rejiminde, İsmet İnönü madeni teftişe gittiğinde, karşısına dizilen...
- Ha geldi, ha gelecek, yok yok bu sene gelmeyecek derken Yaren leylek Bursa’nın Karacabey ilçesinde, Uluabat Gölünün kıyısında balıkçı Âdem amcayla buluştu. On dört yıllık dostluk! Adı gibi yarenlik yapıyor Âdem amcaya. Aslında kimsenin haberi...
- 11 Nisan’da Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Emek ve Demokrasi Güçleri ve öğrenciler birçok ilde tutuklu öğrencilerin serbest bırakılması talebiyle basın açıklamaları gerçekleştirdi. İstanbul’da KESK İstanbul Şubeler Platformunun...
- Yunanistan’da işçi ve emekçiler bir kez daha kamu ve özel sektörde 24 saatlik genel grev gerçekleştirdi. Tembi tren felaketinin ikinci yıldönümü olan 28 Şubatta tarihindeki en büyük grev ve protestolara sahne olan Yunanistan’da, 9 Nisanda bir kez...
- KESK’e bağlı Eğitim Sen, Birleşik Kamu-İş’e bağlı Eğitim-İş ve Hürriyetçi Eğitim Sen, 10 Nisanda birçok ilde Milli Eğitim Müdürlükleri önünde, kent meydanlarında, sendika şubelerinde proje okullara yapılan keyfi atamalara karşı basın açıklamaları...
- Üzerine sayfalarca yazı yazılabilecek, saatlerce sohbet edilebilecek bir konunun en öz, en çarpıcı halidir sloganlar… Hele ki işçi sınıfının sloganları! Birkaç kelimeyle büyük anlamlar sırtlanırlar. Kimisi somut bir talebi anlatır, kimisi bir...
- Ankara’nın Beypazarı ilçesinde bulunan Çayırhan Maden Ocağında 10 Nisanda gece vardiyası sırasında meydana gelen patlamada 2’si ağır olmak üzere 14 işçi yaralandı.
- Evrensel sağlık kapsamı; tüm insanların ihtiyaç duydukları sağlık hizmetlerine, ihtiyaç duydukları yer ve zamanda, mali sıkıntı çekmeden erişebilmeleri anlamına gelir. Sağlığın geliştirilmesinden, hastalıkların önlenmesine, rehabilitasyon ve...
- Gençlik yılları insanın en güzel, en verimli, en dinamik yılları olarak tanımlanır. Fakat gençlerin dinamizmleri yok ediliyor, gelecekleri ve hayalleri çalınıyor, toplum nefessiz bırakılıyor. Kapitalizm genç kuşaklara bir gelecek vaat etmiyor....