Buradasınız
Onların İnsafına Bırakmayalım!
Esenyurt’tan bir emekli

Siyasi iktidar Cumhuriyetin 100. yılı vesilesiyle emeklilere bir kereye mahsus 5 bin lira ikramiye sözü vermişti. Ekim ayına girilmesiyle birlikte iyiden iyiye emeklilerin gündemine gelmişti yatırılacak para. Rejim sözcüleri, büyük bir kibir, üstten bir üslup ve abartıyla “MÜJDE” diyorlardı. “Bir kereye mahsus, fiilen çalışan emekliler hariç tüm emeklilere 5 bin lira veriyoruz” diyorlardı. İnsan demeden edemiyor, bu ne büyük bir lütuf, bu büyük ihsan, bu ne bonkörlük! 5 bin lira, harca harca bitmez!
İşin gerçeğinde 5 bin liranın hiçbir değerinin kalmadığı bir tarafa, para emeklilerin büyük çoğunluğuna verilmemiştir. Aldıkları emeklilik ücreti asgari ücretin çok aşağısında kaldığı için çalışmak zorunda kalan emekliler, sanki keyiflerinden çalışıyorlarmış gibi, bu parayı alamamıştır. Yani rejim sözcüleri her konuda olduğu gibi bu konuda da işçi sınıfını aldatmaya çalışmıştır.
Bir kere şu durum sorgulanmalıdır: Biz emekliler neden çalışmak zorunda kalıyoruz? Cevap çok basit; 2008’de çıkarılan bir yasayla emeklilik aylık bağlama oranının düşürülmesiyle emekliler resmen açlık koşullarına terk edilmiş ve emekliye yeniden fabrika, işyeri yolları görünmüştür. Bunlar da yetmezmiş kıdem tazminatı tavan ücreti düşürülerek tazminat hesaplamasında büyük oyunlar oynanmıştır, tazminat tırpanlanıp kuşa çevrilmiştir. Arsızlıkta sınır yok ki! Bizlerden çalıp çırpıp sonra da verecekleri 5 bin lirayı abarta abarta açıklamışlardır. İşçiden kat be kat fazla maaş aldığı halde, “bu iş bu paraya yapılacak iş değil” diye yakınan AKP’li Lütfü Bayraktar, sıra işçi emeklisine gelince üç kuruşluk parayı bile çok görüyor.
İktidardaki rejim, her alanda olduğu gibi emeklilik konusunda da sorunları çözmek bir tarafa sorunu büyütmeye devam etmektedir. “İktidarın emeklileri” biz işçi emeklilerinin neredeyse 10 katı emekli maaşı alırken on yıllarca prim ödeyen bizlere bu komik ücretleri çok görmekte, bizleri bir yük olarak görmektedir. Biz işçiler ve emekliler olarak işçi örgütlerinde bir araya gelerek, örgütlü bir şekilde haklarını talep eden insanlar olmalıyız. Kendi yaşamımızı onların insafına bırakmamalıyız.
Hak Aramak Suç Oldu
- Çare Sınıfımızda ve Örgütlü Mücadelemizde
- “Eşim Öyle Yerlere İzin Vermiyor”
- Hafta Tatili Haktır, Gasp Edilemez!
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
Son Eklenenler
- Toplamda 6,5 milyon kamu emekçisi ve emeklisini ilgilendiren 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde, anlaşma sağlanamadı. Kamu İşveren Heyeti ile konfederasyonlar arasında görüşmeler çıkmaza girdiği için, süreç Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna...
- İzmir’den İstanbul’a belediye çalışanları, ücretlerinin geç veya eksik ödenmesi, tazminatlarının ve yan haklarının ödenmemesi nedeniyle çeşitli eylemler yapıyor. Evlerini geçindirmekte zorlanan emekçiler, alacaklarının bir an önce ödenmesini talep...
- 600 bin kamu işçisini ilgilendiren Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü (KÇP) süreci, kamu işçilerinin taleplerinin görmezden gelinerek sefalet zammına imza atılmasıyla sonuçlandı. Harb-İş İstanbul Şube Başkanı Murat Yalçınkaya ile Kartal...
- Grev yerindeki bir sohbet sırasında bir işçi kardeşimiz çocuğunun aşçılık bölümünü seçtiğini anlatırken bu durumun onu üzdüğünü şu sözlerle dile getirmişti: “Biz istedik ki bizim gibi işçi olmasın, mühendis olsun, doktor olsun, ezilmesin. Ama olmadı...
- Biz Gebze’den bir grup UİD-DER’li işçi olarak Omsa Metal direnişini ziyaret ettik. Direnişçi işçilerle sorunlarımız üzerine sohbet ettik.
- Kapitalist sistemin tarihsel krizi, siyasi iktidarın sermaye sınıfının çıkarlarına göre yürüttüğü politikalar biz emekçileri derinden etkiliyor. Açlık sınırı altında kalan sefalet ücretlerine mahkûm edilmiş durumdayız. Bizler insanız, sadece...
- Metal işkolunda grup toplu iş sözleşmesi yaklaşıyor. Bu sözleşme MESS ve metal işkolunda örgütlü bulunan Birleşik Metal-İş, Türk Metal ve Çelik-İş sendikaları arasında gerçekleşecek. Biz işçiler bir araya geldiğimizde futbol üzerine konuşur, sohbet...
- BM destekli Entegre Gıda Güvenliği Aşaması Sınıflandırması (IPC), Gazze’de yaklaşık 500 bin kişinin yaşadığı yerleşim bölgesinde kıtlık ilan etti. Gazze’de açlıktan ölenlerin sayısı her geçen gün artıyor. İsrail’in uyguladığı bu soykırımı protesto...
- Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu, taleplerini iletmek için 22 Ağustosta konfederasyon genel merkez binası önünde toplanarak Cumhurbaşkanlığına yürümek istedi. Kamu emekçilerinin yürüyüşü polis tarafından engellendi. Emekçiler sendika binası önünde...
- Hatay’dan İstanbul’a emekçiler rant uğruna evlerinden, tarım arazilerinden, geçim kaynaklarından ediliyorlar. Hatay Samandağ’da gece vakti alınan acele kamulaştırma kararıyla arazilerine giren ve narenciye ağaçlarını söken iş makinelerini durduran...
- Türkiye’de sayıları 16 milyona yaklaşan emeklilerin büyük bölümü, açlık sınırının altında maaşlarla yaşamaya çalışıyor. Yaşlılık dönemlerini huzur içinde geçirmesi gereken emekliler; temel ihtiyaçlarını karşılayamıyor, kiralarını ödeyemiyor,...
- Jack London’ın 1900’lü yılları resmettiği “Uçurum İnsanları” kitabını geçtiğimiz günlerde, arkadaşlarla birlikte okuduk. Yaşadığımız bazı şeyler nasıl da bu kitapta anlatılanları çağrıştırıyor.
- Hüzünlüsün, biraz durgun, biraz da dalgınsın kardeşim./ Evet ve tabii olmadan, hayat zor bizim için./ Her gün, günün en aydınlık, en sıcak, en soğuk, en kıpır kıpır saatinde/ Kapanmak dört duvar arasına, esaret saatlerine mahkum ve mecbur olmak...