Buradasınız
Örgütlü İşçiler Bin Bilse de Örgütüne Danışır…
İzmir’den emekli bir işçi

Ne çok duymuşuzdur “bin bilsen de bir bilene danış” atasözünü. Atasözü böyle dese de örgütsüz olduğumuzda nice hayati hatalar yapmışızdır. Hatta örgütlü olduktan sonra da örgütlü olmayı tam manasıyla içselleştiremediğimiz ve kavrayamadığımız için “zaten biliyorum” diyerek telafisi zor hatalar yaptığımız da olmuştur. Özcesi ne derece örgütlüysek yanlış yapma oranımız da o derece az olur. Yani bin değil, on bin de bilsek dönüp mücadele örgütümüze danıştığımızda en doğru olanı yapmış olduğumuzu yaşayarak deneyimliyoruz.
Yeni yılı mücadele kardeşlerimle birlikte karşılamak için İzmir’den İstanbul’a gitmiştim. Açıkçası iyi ki gitmişim diyebileceğim çok anlamlı ve çok önemli şeyler yaşadım. Her birinin gözlerinde umudu ve mücadele coşkusunu görmek bambaşkaydı. Her bir mücadele arkadaşımın yaşlısı gençleşmiş, gençleri olgunlaşmıştı. Mücadele örgütümüzün dünden bugüne, bugünden yarınlara sağlam adımlarla ilerlediğini görmenin tarifsiz coşkusunu teneffüs ettim.
İşte o mücadele arkadaşlarımdan biri de sağlık alanında çalışıyor. Bana şunları anlattı: “Sağlık alanında eğitim gördüm. Sağlıkçı olarak işimi en iyi şekilde yapmaya çalışıyordum. İşimle ilgili bir konuda tereddütte kaldığımda kendim çözmeye çalışıyordum. Mücadele örgütümüz UİD-DER ile tanıştıktan sonraysa işime ve her şeye çok geniş bakabilme deneyimi edindim. Mücadele örgütümüz hayatın her alanında o kadar çok deneyime sahip ki. Başka şeylerin yanı sıra işimle ilgili olarak bile tereddütte kaldığımda mücadele örgütüm bana en doğru yolu gösteriyor.” Onun bu sözleri mücadele örgütümüzün her birimiz için ne denli önemli olduğunu bir kez daha göstermiş oldu.
Buna paralel olarak UİD-DER’de işimiz, mesleğimiz ne olursa olsun örgütlü bir şekilde iş yapma alışkanlığı ediniriz. İster sağlıkçı, eğitimci, hukukçu olalım ister makine başında çalışan işçi olalım. Ortak yanımız işçi olmamızdır. Ancak her birimiz örgütlü mücadelenin içine adım attığımızda, içine doğup büyüdüğümüz burjuva düzenin bize bulaştırdığı pisliklerle gelmiş oluruz. Yani o güne değin beynimize empoze edilmiş tonlarca çöp yığınından kurtulmamız, mücadeleye dört elle sarılarak zaman içerisinde içimizi temizlememiz gerekir.
Mesela UİD-DER’e ilk kez gelen bir işçi arkadaşımız, yapılan işlerde kadın erkek ayrımı olmadığını gördüğünde şaşırmıştı. Oysa biz genci yaşlısı, kadını erkeğiyle her işi, en sıradan işleri dahi birlikte, bir kolektifin parçası olarak yaparız. Böylece düne değin burjuva düzenin beynimize işlediği bu kadın işi, öteki erkek işi saçmalığından arınmaya başlarız. Ardı sıra da işyerinde çalışırken, sokakta yürürken, biriyle konuşurken, evimizde örgütlü bir işçiye yakışır şekilde davranırız.
Sınıf temelinde örgütlü olmanın hayatımızda ne denli önemli olduğunu, yolları UİD-DER ile kesişmiş her birimiz zaman içinde derinden kavramaya başlarız. Doğru temellerde kavradığımız her şeyin bakışımızda, tutumumuzda ve ifadelerimizde kendini belli ettiğine tanık oluruz. Aile yakınlarımızdan bile “Sen çok değiştin. Her şeye doğru çözümler buluyorsun. Bizimle daha çok ilgileniyorsun” gibi sözler duyarız.
Yeni yılda da mücadelemize aynı azim ve coşkuyla devam ediyoruz. Yanı başımızda çalışan işçi kardeşlerimizle, mahallelerimizdeki komşularımızla hemhal olmaya ve örgütlü olmanın ne denli hayati olduğunu ısrarla onlara taşımaya devam ediyoruz. Mücadele örgütümüz UİD-DER ile yolu kesişen her birimizi, burjuva düzenin ittiği pislik çukurundan birileri elimizden tutarak çekip çıkardı. Bugün hâlâ o pislik çukurunda sayısız işçi kardeşimiz var. Bu şansı biz yakaladık. Örgütsüz işçi kardeşlerimize de o şansı vermek bizlerin ellerindedir.
- Sınıf Temelinde Örgütlü Olmak Ne Demektir?
- “Sizi Değil, İşgücünüzü Sattık”
- Cepteki Taşlar ve Tecrübe
- Hangi Hasan Olacağız?
- Grev ve Direniş Alanında Bir Muşambadan Ötesidir Çadır!
- Sınıfını Bil, Sen de Birlik ve Dayanışma Çatımızın Altına Gel!
- Örgütlü İşçiler Bin Bilse de Örgütüne Danışır…
- “Sendikadan Vazgeçin, Valizdeki Paraları Size Dağıtacağım”
- Birliğin ve Dayanışmanın Güzelliği
- Genç İşçiler UİD-DER’i Anlatıyor
Son Eklenenler
- İzmir’den İstanbul’a belediye çalışanları, ücretlerinin geç veya eksik ödenmesi, tazminatlarının ve yan haklarının ödenmemesi nedeniyle çeşitli eylemler yapıyor. Evlerini geçindirmekte zorlanan emekçiler, alacaklarının bir an önce ödenmesini talep...
- 600 bin kamu işçisini ilgilendiren Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü (KÇP) süreci, kamu işçilerinin taleplerinin görmezden gelinerek sefalet zammına imza atılmasıyla sonuçlandı. Harb-İş İstanbul Şube Başkanı Murat Yalçınkaya ile Kartal...
- Grev yerindeki bir sohbet sırasında bir işçi kardeşimiz çocuğunun aşçılık bölümünü seçtiğini anlatırken bu durumun onu üzdüğünü şu sözlerle dile getirmişti: “Biz istedik ki bizim gibi işçi olmasın, mühendis olsun, doktor olsun, ezilmesin. Ama olmadı...
- Biz Gebze’den bir grup UİD-DER’li işçi olarak Omsa Metal direnişini ziyaret ettik. Direnişçi işçilerle sorunlarımız üzerine sohbet ettik.
- Kapitalist sistemin tarihsel krizi, siyasi iktidarın sermaye sınıfının çıkarlarına göre yürüttüğü politikalar biz emekçileri derinden etkiliyor. Açlık sınırı altında kalan sefalet ücretlerine mahkûm edilmiş durumdayız. Bizler insanız, sadece...
- Metal işkolunda grup toplu iş sözleşmesi yaklaşıyor. Bu sözleşme MESS ve metal işkolunda örgütlü bulunan Birleşik Metal-İş, Türk Metal ve Çelik-İş sendikaları arasında gerçekleşecek. Biz işçiler bir araya geldiğimizde futbol üzerine konuşur, sohbet...
- BM destekli Entegre Gıda Güvenliği Aşaması Sınıflandırması (IPC), Gazze’de yaklaşık 500 bin kişinin yaşadığı yerleşim bölgesinde kıtlık ilan etti. Gazze’de açlıktan ölenlerin sayısı her geçen gün artıyor. İsrail’in uyguladığı bu soykırımı protesto...
- Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu, taleplerini iletmek için 22 Ağustosta konfederasyon genel merkez binası önünde toplanarak Cumhurbaşkanlığına yürümek istedi. Kamu emekçilerinin yürüyüşü polis tarafından engellendi. Emekçiler sendika binası önünde...
- Hatay’dan İstanbul’a emekçiler rant uğruna evlerinden, tarım arazilerinden, geçim kaynaklarından ediliyorlar. Hatay Samandağ’da gece vakti alınan acele kamulaştırma kararıyla arazilerine giren ve narenciye ağaçlarını söken iş makinelerini durduran...
- Türkiye’de sayıları 16 milyona yaklaşan emeklilerin büyük bölümü, açlık sınırının altında maaşlarla yaşamaya çalışıyor. Yaşlılık dönemlerini huzur içinde geçirmesi gereken emekliler; temel ihtiyaçlarını karşılayamıyor, kiralarını ödeyemiyor,...
- Jack London’ın 1900’lü yılları resmettiği “Uçurum İnsanları” kitabını geçtiğimiz günlerde, arkadaşlarla birlikte okuduk. Yaşadığımız bazı şeyler nasıl da bu kitapta anlatılanları çağrıştırıyor.
- Hüzünlüsün, biraz durgun, biraz da dalgınsın kardeşim./ Evet ve tabii olmadan, hayat zor bizim için./ Her gün, günün en aydınlık, en sıcak, en soğuk, en kıpır kıpır saatinde/ Kapanmak dört duvar arasına, esaret saatlerine mahkum ve mecbur olmak...
- Siyasi iktidarın “aile yılı” ilan ettiği 2025’te nice ailenin ocağına ateş düştü, düşmeye de devam ediyor. Ocak ayında meydana gelen ve 78 kişinin hayatını kaybettiği Kartalkaya’daki otel yangını felaketiyle başladı yeni yıl. Ama bu felaket ne ilkti...