Buradasınız
Orhan Kemal’in Cemile’si

1914’te dünyaya gözlerini açan ve 1970’te bu dünyadan göçen Orhan Kemal, hayatını emekçilerin yaşamını, onların çilesini, umutlarını, çelişkilerini, acılarını ve sevinçlerini anlatmaya adamıştır. Bir dönem Adana’da çırçır fabrikalarında işçilik yapan Orhan Kemal, yaşadığı ortamın çelişki ve çatışmalarını gözlemleyerek eserlerine aktardı. Orhan Kemal’in romanlarını yazmaya başladığı dönem, Türkiye’de kapitalizmin geliştiği, fabrikaların kurulduğu, patron-işçi karşıtlığının kendini toplumsal alanda hissettirdiği bir dönemdir. Ağaların patron olmaya, köylülerin işçileşmeye başladığı bu dönemdeki çelişkileri, sancıları güçlü bir gözlem gücüyle ve yalın bir dille aktarır Orhan Kemal. Kahramanları, işçileşmekte ustalaşan ama mücadelede acemilik evresini yaşayan işçilerdir. Onun romanlarında değişen Türkiye’nin eski gelenekleri, eski ilişkileri ve eski düzenin pislikleriyle birlikte, işçilere yoksulluk ve acıdan başka bir şey vaat etmeyen yeni düzenin pislikleri yan yana yer alır.
Cemile de Orhan Kemal’in bu dönüşüm sürecini anlatan eserlerinden birisidir. Cemile, 1934’lerin Çukurova’sında işçilerin kentleşmeyle gelen değişimlerini genç bir kadın işçinin yaşamından yola çıkarak anlatır. Cemile cesur, çalışkan, ilkeli ve güçlü bir kadındır. Tüm işçi komşuları gibi o da aynı iplik fabrikasında çalışır. Cemile’nin yoksul mahallesinde işçi kadınlar da erkeklerle birlikte sabahın köründe çıkar ve akşamın karanlığında dönerler evlerine. Kadınlar, çocuklar ve yaşlılar hayatın getirdiği kahrın izlerini üzerlerinde taşırlar. Kamburlaşmış sırtları, avuçlarındaki nasırları ve alınlarındaki çizgileri aynı renktedir. Bu zorluklara karşın mahalledeki insanların arasında onları ayakta tutan güçlü bir dayanışma ve dostluk bağı vardır. Zor günlerinde birbirlerinin yardımına koşan bu insanlar, sevinçlerini ve kederlerini birlikte paylaşırlar.
Cemile’nin çalıştığı iplik fabrikasının iki patronu vardır. Patronlardan birisi modern kapitalist değişime ayak uyduran Numan Bey, diğeri ise eskide ayak direyen Kadir Ağa’dır. Dönemin çelişkileri bu iki farklı patron tipinde de yansımasını bulur. Numan Bey yeni çalışma sistemini oturtması için İtalyan bir mühendisi iş başına getirir. İtalyan’ı kendisine rakip olarak gören Kadir Ağa, türlü türlü ayak oyunlarıyla onu işten attırmaya, bunun için de işçileri kendi oyunlarına alet etmeye çalışır ve başarır da. İpliklerin ıslandığı havuza zımpara tozu attıran Ağa, sürekli kopan ipliklerle uğraşmak zorunda kalan işçilerin iş yükünü arttırır.
Ağa ve adamları, işçilerin öfkesini arttırarak ve İtalyan mühendise karşı kışkırtarak gaza getirirler. Çalışma koşullarının kötülüğünü ve maaşlarının azlığını İtalyan mühendise bağlayan ve Ağa’nın oyununa gelen işçiler isyan ederler. Ancak örgütsüz ve yanlış temellerde başlayan bu isyanın bedelini yine işçiler öder. İsyan eden işçiler işten atılır. İşçiler oyuna geldiklerini anlarlar ama iş işten geçmiştir. Aslında romanın kahramanlarından biri olan İzzet Usta, bu durumu işçilere önceden söylemiş ve onları uyarmıştır. İzzet Usta, o dönemin bilinçli işçisini temsil etmektedir. Ama işçilerin örgütlü ve bilinçli olmadığı, sendikaların dahi yasak olduğu bu dönemde İzzet Usta’nın tek başına bilinçli olması da yetmemektedir. Orhan Kemal, İzzet Usta karakteri üzerinden işçilerin örgütlü, bilinçli ve hazırlıklı bir mücadele vermesi gerektiğini, aksi takdirde oyuna gelerek kaybedeceklerini ortaya koyar.
Romanın sonu her ne kadar işçilerin işten atılmasıyla noktalansa da, işçiler o günden bugüne verdikleri mücadelelerde deneyimler kazandılar. Defalarca patronların saldırılarına karşı bir araya gelen işçiler, nice şanlı grev ve direnişler yaşadılar. Örgütsüz ve dağınık olduklarında yenildiler. Güçlü ve örgütlü olduklarında da, her ne olursa olsun patronları yenmeyi başardılar. Yaşanan tüm bu olumlu ve olumsuz mücadele deneyimleri bugünkü genç kuşak işçilere ışık tutmaktadır. Bu topraklarda yaşayan işçi kuşaklarının çelişkileri, yaşadığı acılar ve ödediği bedelleri unutmamalı ve daha güzel yarınlar için mücadeleye dört elle sarılmalıyız.
5 Soruda Kıdem Tazminatı
- Sadeleştirince Açığa Çıkanlar…
- Kurtuluş Yok Tek Başına, Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz!
- 1 Mayıs: Gün Gelir Zorbalar Kalmaz Gider!
- İşçi Dayanışması 204. Sayı Çıktı!
- Uçurumun Kenarından Özgürlüğün Dünyasına
- Fitre Asgari Ücretliye, Emekliye Veriliyorsa…
- Fiyonklu Kazıklar Çoğalırken
- Doğru Tarafta, Bizim Safta Olabilmek…
- Arenalardan TikTok’a Uyuşturma Araçları
- Özlemini Çektiğimiz Güzel Günler İçin Birleşelim!
- İşçi Dayanışması 203. Sayı Çıktı!
- Uyanmak İçin Sabırsızlanacağımız Günler İçin
- “Hey Kızlar Siz de Katılın Bize!”
- Hak Verilmez, Alınır!
- Hüsrevlerin Değil Ferhatların Destanıdır Hatırlanan
- Büyük Resmi Görelim, Birliğimizi Örelim!
- Sendikalaşmak Türkiye’de Neden Zor?
- “Aile Yılı” İlan Edenler Neyin Peşinde?
- Katliamların Sorumlusu Kim?
- Patronlar Çok Para Kazanırken…
Son Eklenenler
- Kocaeli Gebze’de bulunan Alman sermayeli Erlau Metal fabrikasında işçiler, Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze 1 No’lu Şube’de örgütlendi. Sendika yakın zamanda Çalışma Bakanlığından yetki belgesini almasına rağmen işveren yetki itirazında bulundu....
- Kasım 2024’te Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer tutuklanarak görevden alınmış ve ardından belediyeye kayyum atanmıştı. İşçiler üzerinde baskı uygulayan kayyum yönetiminin tazminatlarını ödemeden, haklı gerekçe göstermeden pek çok işçiyi...
- Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) geçtiğimiz hafta Özel Program ve Proje Uygulayan Eğitim Kurumlarına Öğretmen Atama ve Yönetici Görevlendirme sonuçlarını açıkladı. Sonuçların açıklanmasının ardından eğitim sendikaları atamaların ölçülebilir ve somut...
- Gerek dünyada gerekse yaşadığımız ülkede öyle olaylar, öyle gelişmeler yaşanıyor ki ilk bakışta her şey çok bilinmeyenli bir matematik denklemi gibi karmaşık ve anlaşılmaz görünebilir. Nasıl ki matematikte karmaşık problemleri çözebilmek için...
- İrfan Yalçın’ın “Ölümün Ağzı” romanı, 1940’lı yıllarda Zonguldak köylüsünün “mükellef” adı altında bedavaya çalıştırıldığını belgeleyen bir tanıklıktır. Dönemin tek partili rejiminde, İsmet İnönü madeni teftişe gittiğinde, karşısına dizilen...
- Ha geldi, ha gelecek, yok yok bu sene gelmeyecek derken Yaren leylek Bursa’nın Karacabey ilçesinde, Uluabat Gölünün kıyısında balıkçı Âdem amcayla buluştu. On dört yıllık dostluk! Adı gibi yarenlik yapıyor Âdem amcaya. Aslında kimsenin haberi...
- 11 Nisan’da Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Emek ve Demokrasi Güçleri ve öğrenciler birçok ilde tutuklu öğrencilerin serbest bırakılması talebiyle basın açıklamaları gerçekleştirdi. İstanbul’da KESK İstanbul Şubeler Platformunun...
- Yunanistan’da işçi ve emekçiler bir kez daha kamu ve özel sektörde 24 saatlik genel grev gerçekleştirdi. Tembi tren felaketinin ikinci yıldönümü olan 28 Şubatta tarihindeki en büyük grev ve protestolara sahne olan Yunanistan’da, 9 Nisanda bir kez...
- KESK’e bağlı Eğitim Sen, Birleşik Kamu-İş’e bağlı Eğitim-İş ve Hürriyetçi Eğitim Sen, 10 Nisanda birçok ilde Milli Eğitim Müdürlükleri önünde, kent meydanlarında, sendika şubelerinde proje okullara yapılan keyfi atamalara karşı basın açıklamaları...
- Üzerine sayfalarca yazı yazılabilecek, saatlerce sohbet edilebilecek bir konunun en öz, en çarpıcı halidir sloganlar… Hele ki işçi sınıfının sloganları! Birkaç kelimeyle büyük anlamlar sırtlanırlar. Kimisi somut bir talebi anlatır, kimisi bir...
- Ankara’nın Beypazarı ilçesinde bulunan Çayırhan Maden Ocağında 10 Nisanda gece vardiyası sırasında meydana gelen patlamada 2’si ağır olmak üzere 14 işçi yaralandı.
- Evrensel sağlık kapsamı; tüm insanların ihtiyaç duydukları sağlık hizmetlerine, ihtiyaç duydukları yer ve zamanda, mali sıkıntı çekmeden erişebilmeleri anlamına gelir. Sağlığın geliştirilmesinden, hastalıkların önlenmesine, rehabilitasyon ve...
- Gençlik yılları insanın en güzel, en verimli, en dinamik yılları olarak tanımlanır. Fakat gençlerin dinamizmleri yok ediliyor, gelecekleri ve hayalleri çalınıyor, toplum nefessiz bırakılıyor. Kapitalizm genç kuşaklara bir gelecek vaat etmiyor....