Buradasınız
Ormana Girişleri Yasaklamak mıdır Önlem?
Tuzla’dan bir genç metal işçisi
UİD-DER’li ablamız ve abilerimizle birlikte bir grup genç bayramda doğa yürüyüşü ve piknik yapmaya Şile’ye gittik. Yolumuz da epey uzaktı. Yol boyunca bir şey dikkatimizi çekmeye başladı. Aileler araçlarını yol kenarlarına çekmiş, masalarını kurmuş piknik sepetlerini açmış yemeklerini yiyorlardı. Araçların tozu dumana katarak geçtiği yol kenarlarına kurulan insanları görünce neden böyle bir tercihte bulunduklarına şaşırdık açıkçası. Acaba akaryakıt pahalılığından kaynaklı daha fazla ilerleyemediler, yolda mı kaldılar diye düşündük.
Piknik yapmak istediğimiz köye vardığımızda insanların yol kenarlarını tercih etmediğini, mahkûm edildiğini de anlamış olduk. Jandarmalar valilikten aldıkları emir doğrultusunda ormana girişleri kapatmışlar, “yangın riski nedeniyle girişler YASAK” deyip gelen herkesi geri çeviriyorlardı. “İyi de biz mangal yakmayacağız, sadece yürüyeceğiz, biraz hava alıp gideceğiz” dediysek de koskoca devletin valisinin emrine jandarma itaatsizlik edemezdi ya! Mecburen geri döndük başka bir köyde daha şansımızı denedik. Yine benzer tabloyla karşılaştık. Jandarmaya, “peki biz nereye gideceğiz” diye sorduğumuzda “sahile gidin” cevabını aldık. Aracımıza binip Şile sahiline doğru yola çıktık.
Yol boyunca da karşı karşıya bırakıldığımız durumu tartıştık, sorguladık. Haberlerde orman alanlarında kamp yapmanın, mangal, tüp vb. ateşli araçların kullanımının yasaklandığını okumuştuk. Lakin ateş yakmadan piknik yapmak, yürümek neden yasaktı peki? Gerçi haklarını yemeyelim! Valiliğin kendi sitesinde yayınladığı “Orman Yangınlarının Önlenmesi Amacıyla Ormanlık Alanlara Girişlerin Yasaklanması Hakkında Karar”a göre ücretli mesire alanlarında piknik yapmak, doğa yürüyüşü yapmak serbestti. Milyonlarca emekçinin yaşadığı İstanbul gibi bir mega kentte şehir içerisinde nefes alacak yer yok neredeyse. Adeta beton havuzunda boğulur gibi hissediyoruz kendimizi. Bizlere nefes almak için metrekareye bilmem kaç insanın düştüğü tek alan sahiller bırakılmış durumda. Ücretli mesire alanlarına da bu hayat pahalılığında herkes gidemiyor.
Ormana girişleri yasaklamak yerine gerekli önlemler alınarak piknikler gerçekleştirilemez mi? Orman girişlerini kapatacaklarına ormanın temiz bırakılması, korunması için görevliler olamaz mı? Akdeniz’den Ege’ye, Karadeniz’den Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesine kadar ülkenin dört bir yanını yağma ve talana açan, dereleri kurutan, çıkan yangınları günlerce kontrol altına al(a)mayıp sonrasında ise utanmazca rant için kolları sıvayanlar kim, emekçiler mi? Çıkan yangınlara zamanında ve yeterli müdahaleyi gerçekleştirmek için gerekli yangın söndürme araçlarını (yangın söndürme uçakları, helikopterleri, arazözler vs.) tedarik etmeyen, olanı da atıl bırakan kim? Doğa katliamlarından iktidar sorumlu değilmiş, sıradan vatandaş suçluymuş gibi bir psikolojiye sokuyorlar insanları. Oysa içinde bulunduğumuz sistemin çevreyi, doğayı, insanı, hayvanı yok sayarak kâr odaklı üretim anlayışıdır bugün bu kadar sorun yaşamamıza sebep olan. Tepemizdeki iktidarsa “hep bana hep bana” açgözlü politikalarıyla bu duruma tüy dikmiş durumda. Toplumu çevre ve orman konusunda duyarlı hale getirmek, bilinçlendirmek, gerekli önlemler almak yerine yasaklar koymak işin en kolayına kaçmaktır. “Yasakladım oldubitti!” demektir.
Biz gençleri her geçen gün daha da nefessiz bırakıyorlar. Hayallerimiz öldürülüyor, iş-ev arasında sıkışıp kalıyor ve bir beton yığını içinde yaşamaya mahkûm ediliyoruz. Bu koşullara alışmamalıyız. Daha ne kadar sürecek bu düzen böyle? Böyle bir yaşamı biz seçmiyoruz ama kaderimiz kendi ellerimizde, bizi nefessiz bırakan bu düzenden kurtulmak istiyorsak tek başımıza birey olarak değil örgütlü bir şekilde hareket etmeliyiz.
- “Neyin Yoksa Ondan Sakın Vazgeçme Oğlum”
- Yarına Gidenler, Yarınlar İçin Mücadele Edenler
- “Yarın Ölmek Dün Ölmekten Daha Saçma”
- Okuyan Bir İşçi Soruyor
- Uyanmak İstiyoruz Güzel Bir Sabaha
- Koca Yusuf’tan Köroğlu’na, Onlardan Bize Kalan
- Mesleki Eğitim mi Kâr Hırsı mı?
- Greve Hazırlanırken Sohbetler
- Fırtınalar Yaratan Kelebekler!
- Sömürü Çarklarında Kaybolan Genç Yaşamlar
- MESEM: “Genç Eller” Üretiyor, Patronlar Sömürüyor!
- Sorunlarımız Ortak, Peki Ya Mücadelemiz?
- “Aman Çocuğum Sağa Sola Bulaşma” mı?
- “Enflasyon Canavarı”nı Üzerimize Salan Kim?
- Bir İlmek de MESEM Çıraklarından
- KYK Yurtlarında Ölmek İstemiyoruz!
- Bu Düzeni Yıkmak Boynumuzun Borcu
- Arel Üniversitesi Öğrencileri Servis Ücretine Neden İtiraz Ediyor?
- Aileler İstemese de Gençler Sorunları Görüyor
- Bizim Onlara İhtiyacımız Yok!
- İktidarın Zihniyeti İliç’te de Aynı!
- İliç’te Aileler Arama Çalışmalarının Durdurulmasını Protesto Etti
- İliç’te Maden Faciası: Tonlarca Siyanürlü Toprak Çöktü, İşçiler Altında Kaldı
- Brezilya, Fas, Libya: Kapitalizm Felaket Demektir!
- Akbelen Direnmeye Devam Ediyor!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- Orman Yangınları Devam Ediyor
- Deştin Köylüleri: Çimentocular Topraklarımızı İşgal Edemeyecek!
- Samandağ Halkı: “Deprem Öldürmedi Asbestle Öldürecekler!”
- Depremden Sonra Sel de Felakete Dönüştü
- Pakistan’da Seller Can Almaya Devam Ediyor
- “Yeşil Bursa”ya Ne Oldu?
- Ormana Girişleri Yasaklamak mıdır Önlem?
- Fırat Nehri Siyanür Akıyor!
- Doğada Can Bulan Ne Varsa Kapitalizmde Can Çekişiyor!
- Dünya Nüfusunun %99’u Kirli Hava Soluyor!
- ABD Colorado’da Yangın: Kapitalist Felaketler Bitmiyor!
- Gezegeni Kirleten Sistemin Temsilcileri Toplandı
- İklim Krizinin Nedeni İnsan mı? Öyleyse Hangi İnsan?
- Mersin’de Kaçak Granül İşletmeleri Zehir Saçıyor!
Son Eklenenler
- Emekçi kadınlar olarak hayatın her alanında çeşitli sorunlarla karşılaşıyoruz. Bu sistem bizi sokakta katledip, savaşlarda öldürüyor. Emeğimiz yok sayılıp hayatımız değersizleştiriliyor. Bizler işçi sınıfının kadınlarıyız, ellerimizdeki hünerle...
- Biz işçilerin yaşadığı sıkıntılar, zorluklar gün geçtikçe artıyor. Aldığımız ücretler açlık sınırına denk durumda. Üstelik ücretlerimizin enflasyon karşısında erimesi belimizi iyice büküyor. Çalıştığımız işyerlerinde, fabrikalarda çalışma...
- Her geçen gün yoksullaşan, hayat pahalılığıyla beli bükülen işçiler olarak vergi rekortmeni olmamız pek mümkün görünmeyebilir. Ancak gerçek bu. Milyarlarca dolarlık servetlere sahip patronlar servetleriyle kıyaslayınca tabiri yerindeyse bir kuruş...
- Bizler, Avcılar’dan genç işçi ve öğrencileriz. Kimimiz fabrikalarda saatlerce çalışıyor, kimimiz ise okul sıralarında dirsek çürütüyor. Hepimiz işçi çocuklarıyız ve bizi birleştiren, bir araya getiren ortak sorunlara sahibiz. Çünkü içinde...
- 1 Mayıs’a sayılı günler kaldı ve biz emekçi kadınlar böylesine anlamlı bir güne hep birlikte hazırlanmak üzere yan yana geldik. Sınıfımızın birlik, dayanışma ve mücadele günü için UİD-DER’de birleştik. Hep birlikte coşkulandık, umutla dolduk. 1...
- Bir haykırış duyuldu derinden/ Sanırsın dağlar kalktı yerinden/ Mahalleden, fabrika köşelerinden/ Ayağa kalktı yürüyor işçi/ Yürüyor işçi, yürüyor işçi!
- Her işçinin hayalidir bir gün emekli olmak, hayatının kalan kısmında çalışmadan mutlu mesut yaşamak ve kendini güvende hissetmek… Bunun için sigortalı bir işte çalışmaya, SGK primlerimizin gerçek ücretimiz üzerinden ödenmesine dikkat ederiz. İşe ilk...
- Geçenlerde manava yolum düştü, eve bir iki parça şey alayım diye uğradım. Alışveriş bitti, tam para ödeme esnasında 17 yaşlarında bir genç gelerek kasadaki kişinin kulağına bir şeyler fısıldadı. O ise kafasını sallayarak “tamam tamam al” dedi. Genç...
- Ramazan bayramı boyunca, insanlar birbirlerine temenni mesajları attı. Sevdiklerine onların mutluluklarını içeren dilekler ilettiler. Sevdikleri kişilerin kötü günler görmemesini, her türlü beladan ve kazadan uzak olmasını, açlık ve yoksulluk...
- Merhaba arkadaşlar, işçi sınıfının uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günü 1 Mayıs yaklaşıyor. Bu sömürü düzeni kapitalizm dünya işçi sınıfının hayatını alt üst edip zindana çeviriyor. Dolayısıyla her 1 Mayıs’ın biz emekçiler için ayrı bir...
- Siyasi iktidarın ve sermaye sınıfının saldırıları arttıkça işçi ve emekçilerin çalışma ve yaşam koşulları kötüleşiyor, iş cinayetleri sürüyor. Bu koşullarda düşük ücretlere, sendikal baskılara, ağırlaşan çalışma koşullarına karşı pek çok sektörde...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşırken UİD-DER temsilciliklerinde “Sermayenin ve İktidarın Saldırılarına Karşı 1 Mayıs Ruhuyla Mücadeleye!” başlıklı etkinlikler gerçekleştirildi. 20-21 Nisanda...
- Son yıllarda mülteci, göçmen, sığınmacı ve yabancı sözlerini çok duyduk, duymaya da devam edeceğiz. Nedeni dünya üzerindeki 8 milyar insanın neredeyse 300 milyonunun, doğup büyüdükleri, yaşadıkları topraklardan kaçmak zorunda kalmalarıdır. Ve...