
Covid-19’un ilk çıktığı günlerde o kadar çok korkutulmuştuk ki hepimiz büyük bir telaş ve bilinmezlik içindeydik. Sanki dünyanın sonu gelmişti, kıyamet koptu kopacaktı! Yaptıklarımdan dolayı şimdi kendime gülüyorum. Marketlerden aldığım ne varsa balkonda bekletmeler mi desem, aldığım ekmekleri fırında ısıtarak üzerindeki mikroplardan kurtulup dezenfekte etmek mi desem, psikolojimizi gerçekten bozmuşlardı. Ta ki eskiden de tanıdığım, güvendiğim, bilinçli arkadaşlarımla İşçi Dayanışması’ndan yazıları birlikte okuyup tartışıncaya kadar. Çok teşekkürler İşçi Dayanışması!
Ben Çayırova’da oturan bir ev kadınıyım. Oturduğum yerde alışveriş yapacak çokça yerimiz yok. Sokağa çıkma yasaklarının uygulandığı ilk günlerde haftanın belli günleri mahalleden kadın arkadaşlarımla hep beraber alışveriş için merkeze iniyoruz. Sağıma soluma bakıyorum, dükkânlar kapalı, küçük esnafa ve buralarda çalışanlara, onların ailelerine ne olacak diye düşünüyorum. Yazık değil mi? Ücretleri verildi mi? Devlet gerekli yardımı verdi mi? Esnaf boyuna kepenk kapatıyor. Değil yanında çalışanların maaşlarının ödenmesi, kiralarını ödeyemiyorlar. Zaten gırtlağına kadar borç içinde yüzen esnafa, sanki zararları karşılığında para hibe ediliyormuş gibi düşük faizli kredi veriliyor. İBAN verilerek dayanışma gösterilmesi istenirken bu memleketin işçisine, esnafına ve köylüsüne ne kadar destek verildi? Destekten çok daha fazla borçlandırıldılar.
Küçük esnaf kapatmış dükkânı ama her sokak başında mantar gibi marketler veya manavlar açılmış. Bunun yanında özel hastaneler, diş klinikleri çoğaldı. Aylar sonra 20’lik dişim çürüyüp ağrımaya başladığında dişçilerin niye çoğaldığını anladım. SGK’dan diş için randevu almak mümkün değil. SGK’nın salgın gerekçesiyle diş tedavisi yapmadığını, sadece diş çekimi yaptığını acı tecrübelerimle öğrendim. Zar zor randevu alabildim, randevu günü geldiğinde hastaneden aranıp doktorun olmadığı söylenerek randevum iptal edildi. Parasızlıktan, ısrarcı davranarak yedi buçuk ay sonrasına, uzak bir hastane de olsa randevu alabildim. Önceki deneyimim nedeniyle bilgi amaçlı hastaneyi aradım ve bana burada muayene olabileceğimi, ancak sorunum için diş cerrahına gitmem gerektiğini söylediler. Daha doktora gitmeden şimdi de çene cerrahına sıra almam gerekiyordu. Salgın bahane ediliyor, özel hastaneler teşvik ediliyor ve adeta yönlendiriyorlar. Diş gibi birçok alan SGK kapsamından çıkarılmak isteniyor. Kısmen de olsa işçinin, emekçinin ve yoksulun en temel sağlık hakkı elimizden alınmak isteniyor. Bir tarafta market gibi, en ücra köşelerde bile açılmış özel hastaneler, diğer tarafta ise alnımızın teriyle bizlerin olan ama işlevsizleştirilen SGK hastaneleri. Bizden kesilen vergilerin hesabını soracak mıyız? Bizlere temizlik, maske, mesafe harici bir de “sağlıklı beslenin” diyorlar. “Bağışıklık sisteminizi güçlendirin, hasta olmayın, salgına yakalanmayın” diyorlar. Bağışıklık sistemimiz düşerse, hasta olursak vay halimize!
Bu nedenle yaşadığımız bu hastalıklı sisteme seyirci kalmayalım diyorum! Bu haksızlıklara yeter, dur demenin vakti geldi de geçiyor!