
İşbaşı eğitimleri adıyla işyerlerinde çeşitli eğitimler verilir, oryantasyon (uyum) eğitimi veya mesleki eğitimlerin sertifikaları işverenler tarafından verilir. Tüm işçilere verilecek yasal eğitimler ise 6331 Sayılı İşçi Sağlığı ve Güvenliği Kanunu tarafından düzenlenir. Bu kanunun 17. maddesi “Çalışanların Eğitimi” adı altında verilecek eğitimleri maddeler halinde belirtir. Yasaya göre eğitimlerin her yıl tekrarlanması, teknolojik yeniliklere göre içeriğinin güncellenmesi ve daha da önemlisi eğitimlerin zorunlu, ücretsiz ve mesai saatleri içinde olması gerekir. Ancak her zaman olduğu gibi patronlar hem bu eğitimleri vermemenin bir yolunu buluyor hem de ücretli hale getirmeye çalışıyor.
Kimi patronlar ister mavi yakalı isterse beyaz yakalı olsun işçinin eğitimden kısa zaman sonra işten ayrılması durumunda verdikleri eğitimin parasını talep ediyorlar. Sözleşmeye koydukları maddeyle işçiyi bu parayı ödemeye zorluyorlar. Kimileri bu eğitimlerin karşılığı olan meblağı isterken kimileri de iki veya üç katını talep ederek işten çıkmayı zorlaştırıyor. Üstelik işverenlerin bu dayatması Yargıtay kararıyla da onanmış oldu. Yargıtay çalışana sağlanan eğitimin, işveren tarafından yapılan masrafların yazılı delillerle ispatlanması halinde, eğitim bedelinin işten ayrılan işçi tarafından ödenmesini kararlaştırdı. Böylece verilen eğitimi belgeleyecek faturalar, eğitime katılanların imza formları, sözleşmede tarafların kabul etmesi halinde eğitim masraflarının işçiden talep edilmesinin önünü açtı.
Patronlar eğitim maliyetlerini işçilere yansıtmalarına gerekçe olarak kısa sürede işten çıkan işçilerin çok fazla olmasını gösteriyorlar. İşyeri eğitimleri neticesinde işçinin vasıflarının arttığını söylüyorlar. Ama işçilerin neden kısa sürede işten ayrıldığını söylemiyorlar. İşe yeni giren bir işçi, iş bulmanın hiç de kolay olmadığı koşullarda durup dururken mi işten ayrılır? Biz işçiler çok iyi biliyoruz ki kimse durup dururken işten ayrılmaz, ayrılmak istemez. Yeni bir işe adapte olmak, o işyerinin çalışma düzenine, koşullarına uyum sağlamak öyle her zaman kolay değildir. Bu nedenle bir işçi kısa sürede işten ayrılıyorsa ya çalışma koşulları kötüdür ya da ücretleri çok düşüktür. Bu durumdaki işçi ya koşullarını değiştirmek için örgütlenecek ya da daha iyi koşullarda iş arayacak. Ücretleri yükseltmeyen, yükseltilmesini talep eden işçilere her türlü zorluğu çıkartan, işten atan patronlar, kendisi işten çıkmak isteyen işçiyi ise adeta cezalandırıyor. “Eğitim verdim”, “iş elbisesi verdim”, “servis parası verdim” diyerek işçiyi kölelik koşullarında çalışmaya zorluyor. Bir kez daha görüyoruz ki yaşadığımız sorunlar karşısında iş değiştirmek geçici bir çözüm gibi görünse de bizim gerçek ve kalıcı çözümlere ihtiyacımız var. Patronların saldırıları karşısında örgütlenmekten ve mücadele etmekten başka seçeneğimiz yok.