
Üzerine sayfalarca yazı yazılabilecek, saatlerce sohbet edilebilecek bir konunun en öz, en çarpıcı halidir sloganlar… Hele ki işçi sınıfının sloganları! Birkaç kelimeyle büyük anlamlar sırtlanırlar. Kimisi somut bir talebi anlatır, kimisi bir adaletsizliği, haksızlığı teşhir eder, kimisi de derinlere uzanan köklere sahiptir. Meydanlarda hep bir ağızdan atıldığında bir duygu birliği yaratır sloganlar, birleştirir, güçlendirir. Grev ve direnişlerden aşina olduğumuz, gerek dünyada gerekse de Türkiye’de tarihsel köklere sahip bir slogan vardır: “Kurtuluş Yok Tek Başına, Ya Hep Beraber, Ya Hiçbirimiz!” Bugün bu anlamlı slogan Türkiye’nin çeşitli kentlerinde yüz binlerce insan tarafından atılıyor. İşçi ve emekçileri, gençleri, emekçi kadınları ortak bir duyguda ve bir kurtuluş çağrısında birleştiriyor.
Yaşadığımız topraklarda sıkça atılan bu sloganın kökleri sanatını işçi sınıfına adamış, uzaklarda yaşasa da bizi bilen, bizden olan bir şairin dizelerine uzanır. Almanya’da iktidara kurulan Hitler faşizmine karşı pek çok tiyatro oyunu ve şiir kaleme alan işçi sınıfının sanatçısı Bertolt Brecht’in şiirlerinden biridir sloganımıza esin kaynağı olan. Brecht, “Ya Hep Beraber Ya da Hiçbirimiz” adlı şiirinde ekmek, özgürlük ve adalet için verilen mücadeleleri dayanışmayla ilişkilendirir. Tek başınalığı eleştirir şiirinde ve yalnız değilsin mesajı verir. Bireysel mücadelenin yetersizliğini, aynı kaderi paylaşanların birlikte hareket etmesinin, yani örgütlü mücadele etmesinin gerekliliğini anlatır.
Kim mi kurtaracak seni, aç insan?
Bize gel ekmek istiyorsan,
Bize gel, kıvrananlara açlıktan.
Biz gösterelim sana yolu:
Biz açlar vereceğiz sana ekmeği!
Ya hep beraber ya da hiç birimiz.
Kurtulmak yok tek başına
Yumruktan ve zincirden.
Ya hep beraber ya da hiç birimiz.
Adına kapitalizm denilen sömürü düzeni, yeryüzündeki tüm işçilerin, emekçilerin ve onların evlatlarının hayatlarını altüst ediyor. İşsizlik, yoksulluk, açlık, geleceksizlik, savaşlar, felakete dönüşen doğal afetler… Egemen sınıfa ait bir avuç asalağı kenara koyarsak tüm insanlık çürümüş ve tükenmiş olan bu sistemin kendilerine biçtiği kaderi yaşıyor. Acıda, gözyaşında ortaklaşıyor. İşte tüm bunlar toplumlarda haklı bir tepki biriktirirken işçi ve emekçilerin değişim arzusu çeşitli biçimlerde kendini dışa vuruyor. Sırbistan, Yunanistan, Almanya, ABD, İngiltere, Güney Kore, Bangladeş, Kenya ve daha fazlası… Dünyanın çeşitli coğrafyalarında işçi ve emekçi kitlelerin yüzbinler halinde kapitalizmin yarattığı çeşitli sorunlara karşı ayağa kalkması başka nasıl açıklanabilir?
Türkiye’de de tablo aynı. Siyasi iktidar hayat pahalılığıyla, baskılanan ücretlerle, artan vergi yüküyle ekonomik yıkımın bedelini işçi ve emekçilere ödetmeye çalışıyor. İşçi ve emekçiler Cumhuriyet tarihinin rekor yoksullaşmasını yaşarken sermaye sınıfı kâr rekorları kırıyor. İşte güncel bir örnek: Sabancıların sahibi olduğu Pegasus Hava Yolları geçtiğimiz günlerde, piyasa değeri yaklaşık 4,5 milyar dolar olan 44 uçağı vergi indirimlerinden yararlanarak bedavaya getirdi. Siyasi iktidar bu gibi sayısız örnekle sermaye sahiplerini kanatlarının altına alırken işçi ve emekçilerin kolunu kanadını kırıyor. Grevler yasaklanıyor, sendikalaşma çabaları baskıyla ezilmek isteniyor. Öte yandan demokratik ve siyasal haklar ortadan kaldırılıyor. Toplum adeta nefessiz bırakılıyor.
Biriken enerji mutlaka günü geldiğinde açığa çıkar, su akar ve yatağını bulur. Siyasi iktidarın 19 Martta başlattığı gözaltı saldırısının ardından yaşananlar başka türlü açıklanamaz. Yoksullaştırılan emekçi kitleler, yok sayılan kadınlar, geleceksizliğe mahkûm edilen gençler biriktirdikleri tepkiyi karşılarına dikilen barikatları aşarak, boykotlar örgütleyerek, eylemler yaparak ortaya koymuştur. İşte bu koşullarda işçi sınıfının tarihsel bir sloganı, “Kurtuluş Yok Tek Başına, Ya Hep Beraber, Ya Hiçbirimiz”, geniş kitlelere mal olmuştur.
İşçi sınıfının sanatçısı Bertold Brecht, Almanya’daki faşist rejimin mutlak hedefinde olan insanlardan biriydi. Rejim onu Alman vatandaşlığından çıkardı, eserlerini yasakladı, kitaplarını toplatıp ateşe verdi. Ama nafile, Brecht tüm dünya emekçilerinin gönlünde yaşamayı sürdürürken Hitler gibi faşistler lanetle anıldı. Brecht’in dizeleri yaşadığımız çağda da dünyanın tüm işçi ve emekçilerine, ezilenlerine yol gösteriyor. Toplumsal sorunların bireysel çözümü olamaz. İşçi ve emekçilerin dayanışması ve birliği olmadan engeller aşılamaz, kurtuluşa erişilemez. Kaderi ortak olan işçi ve emekçiler bir yol ayrımındadır: “Ya Hep Beraber, Ya da Hiçbirimiz!”