
4 milyon kamu emekçisini ve 2,5 milyon emekliyi kapsayan toplu sözleşme sürecinde iktidarın ilk zam teklifi 2026 yılının ilk 6 ayı için yüzde 10, ikinci 6 ayı için yüzde 6; 2027’nin ilk 6 ayı için yüzde 4, ikinci 6 ayı için yüzde 4 olmuştu. İkinci teklifinde bu oranları aynı bırakan iktidar taban maaşa bin lira artış yapmakla yetindi. KESK, Memur-Sen, Kamu-Sen, Birleşik Kamu-İş başta olmak üzere kamuda örgütlü sendikalara üye emekçiler, siyasi iktidarın sefalet dayatmasına karşı 18 Ağustosta Türkiye genelinde iş bıraktı. Basın açıklamaları, yürüyüşler düzenledi. Kamu emekçilerinin iş bıraktığı gün üçüncü ve son teklifini açıklayan iktidar, 2026 yılı için teklif ettiği zam oranlarının üzerine yalnızca +1 puan ekledi.
PTT ve TCDD yönetimlerinin iş bırakma eylemine katılanlar hakkında ‘disiplin hükümleri gereğince işlem yapılacağı’ yönündeki tehdidine karşın bazı PTT ofislerinde kamu emekçileri çalışmadı. Birçok ilde tren seferlerinde aksamalar yaşandı. İzmir Banliyösünde (İZBAN) seferler bir süreliğine durdu.
KESK, ASİM-SEN, BASK, ÇALIŞAN-SEN, Devlet Memurları Konfederasyonu (DMK), HAK-SEN, YURT-SEN ve Mühendis Tek-Sen Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı önünde kitlesel basın açıklaması düzenledi. Basın açıklamasına çeşitli bağımsız sendikalar, DİSK Devrimci Emekli-Sen, Tüm Emeklilerin Sendikası da katılarak destek verdi. Milli Kütüphane önünde toplanan emekçiler slogan ve alkışlarla Bakanlık önüne yürüdü. Eylemde, “Hükümet Zammını Al Başına Çal”, “Devlet Güdümlü Sendikaya Hayır”, “Sermayeye Değil Emekçiye Bütçe”, “Rakamlar Sahte Yoksulluk Gerçek”, “Sefalete Teslim Olmayacağız”, “İşçi Memur El Ele Genel Greve”, “Birleşe Birleşe Kazanacağız”, “Genel Grev Genel Direniş”, “Kurtuluş Yok Tek Başına Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz” sloganları atıldı.
ankara_kesk.webp [1]

Konfederasyonlar adına ortak basın açıklamasını yapan KESK Eş Genel Başkanı Ayfer Koçak, sadece kamu emekçilerinin haklarına sahip çıkmak için değil, tüm vatandaşların nitelikli, ücretsiz, ulaşılabilir bir kamu hizmeti alma hakkını savunmak için g(ö)revde olduklarını söyledi. Kamu emekçilerine dayatılan yoksulluğun siyasi iktidarın genel politikalarıyla bağlantılı olduğunu belirten Koçak sözlerini şöyle sürdürdü: “23 yıldır ülkeyi yönetenler adım adım uyguladıkları politikalarla üretime değil, borçlanmaya, betonlaşmaya dayalı insan ve doğa düşmanı bir model kurdular. Emek karşıtı, sermaye yanlısı bu modelde kamu hizmetlerine, kamu yatırımlarına ayrılan kaynaklar kısıldıkça kısıldı. Kamusal hizmetlerde, sosyal devlette koskoca gedikler açıldı. Eğitimden, sağlığa, ulaşımdan haberleşmeye tüm kamu hizmetleri özel sektöre devredildi, paralı hale getirildi. Kamu binaları ticarethaneye, vatandaşlar müşteriye çevrildi. Bunun bedelini de söndürül(e)meyen yangınlarla, yeni doğan ve diploma çeteleriyle, her gün bir yerde ortaya çıkan sellerle, felaketlerle hepimiz ödedik. Ödemeye de devam ediyoruz. Bu modelde biz kamu emekçilerinin payına ise düşük maaşlarla, güvencesiz, angarya çalışma, çalışırken yoksulluk, emeklilikte sefalet düştü.”
Koçak, sefalet dayatmasına karşı yapılacak tek şeyin mücadele etmek olduğunu vurgulayarak şunları söyledi: “Bu teklife karşı yapılacak olan şey birkaç puanlık maaş artışını esas alan müzakere değil, mücadeledir. Bu karanlık tablodan tek çıkış yolu, yetkinin asıl sahipleri olarak bizlerin ortak sorunları için bir araya gelmesinden, ‘hak verilmez mücadele ile alınır’ ilkesi ile ortak mücadeleyi yükseltmesinden geçiyor. ‘Hepimiz aynı gemideyiz’ diyenlere karşı ‘Geminin gerçek sahipleri olarak hakkımızı, emeğimizin, alın terimizin karşılığını istiyoruz’ diyerek tüm farklılıklarımıza rağmen birbirimize kenetlenmekten geçiyor. Bugün bunun ilk adımını atıyoruz. Bizleri yok sayan bu yoksulluk, sefalet, güvencesizlik teklifine itirazımızı yükseltiyoruz. Üretimden gelen gücümüzü kullanıyor, bu daha başlangıç, mücadeleye devam diyoruz.”
Koçak’ın açıklamasının ardından konfederasyon başkanları konuşma yaptı. Çekilen grev halayları sonrası eylem sona erdi.
kamu-sen.webp [2]

Kamu Çalışanları Sendikaları Konfederasyonu (Kamu-Sen) ise Hazine ve Maliye Bakanlığı önünde basın açıklaması yaptı. Burada konuşan Kamu-Sen Genel Başkanı Önder Kahveci, siyasi iktidarın teklifinin milyonların alın terini yok saydığını; ne kamu emekçisinin ne de emeklinin sofrasına çare, yarasına merhem olacağını söyledi. 2026 yılı için yüzde 88,6, 2027 yılı için yüzde 45,2 oranında zam taleplerinin olduğunu söyleyen Kahveci, bunun karşılanmayacak bir talep olmadığını belirtti.
Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu üyesi kamu emekçileri Anıtpark’ta toplanıp Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na yürüyüş gerçekleştirdi. Burada açıklama yapan Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu Genel Başkanı Orhan Yıldırım, “Biz TÜİK’in sahte enflasyon rakamlarıyla karşımıza gelen Çalışma Bakanının önerdiği zammı da arkasında duran Maliye Bakanının önerdiği zammı da kabul etmiyoruz. TÜİK’in sahte rakamlarıyla bir iki yıl daha asla kendimizi açlığa ve sefalete mahkum ettirmeyeceğiz” dedi. Memur-Sen üyesi kamu emekçileri Memur-Sen Genel Merkezinde toplandıktan sonra Tandoğan/Anadolu Meydanı’na yürüdü. Burada yapılan mitingin ardından Memur-Sen’e bağlı sendikaların yöneticileri Hazine ve Maliye Bakanlığına yürüdü.
KESK İstanbul Kadıköy’de de kitlesel basın açıklaması yaptı. “Satış Sözleşmesine Hayır. İnsanca Yaşayacak Bir Ücret, Güvenceli İş, Güvenceli Gelecek, Demokratik Bir Ülke İstiyoruz” yazılı pankart açılan eylemde basın açıklamasını Tüm Bel-Sen İstanbul 2 No’lu Şube Başkanı Hüsniye Arapoğlu yaptı.
Arapoğlu “Talep ettiğiniz rakamları verirsek ekonominin, bütçenin dengesi bozulur” diyenlerin vergi, harç ve cezaları yüzde 44, tüm vergileri ortalama yüzde 70 arttırdıklarını, sermayeye, patronlara teşvik üstüne teşvik vermeye, vergilerini affetmeye, faizden beslenen bir avuç asalak takımına dünyanın en yüksek faizini ödemeye devam ettiklerini belirtti. Kamu emekçisinin maaşına gelince TÜİK’in sahte rakamlarını, hiçbir zaman tutmayan hedeflenen enflasyon rakamlarını dikkate aldıklarını, yoksulluk sınırının 2026 Ocakta en az 100 bin lira olacağı koşullarda kamu emekçisine sefalet oranları dayattıklarını ifade etti. Kamu emekçisinin hakkını mücadele ederek alabileceğini vurgulayan Arapoğlu, ortak mücadele çağrısı yaptı.
KESK iktidarın son teklifine ilişkin yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi: “Bu teklif bir kez daha sefaletin dayatılmasıdır. İktidar günde bir simit parasına bile denk gelmeyen bu teklifle kamu emekçileri ve emeklilerle dalga geçmeye devam etmektedir. Bu rakamlar, 2026 yılı için toplamda %17’ye dahi ulaşmamaktadır. Ayrıca enflasyon farkının olmasına ilişkin herhangi bir ibareye yer de verilmemiştir.” Açıklamanın devamında “Sefalet teklifini, reddediyoruz. Hakem heyeti oyununu tanımıyoruz. Mücadelemizi büyütüyoruz. Kamu emekçilerine, işçilere, emeklilere, gençlere, kadınlara çağrımızdır: Herkes bilsin ki bu saldırıya verilecek tek yanıt, üretimden gelen gücümüzü örgütlü biçimde kullanmak, yani genel greve hazırlanmak olacaktır!”denildi.