Buradasınız
Sağlık İşçileri ve İş Güvenliği Uzmanları: Bu Bir İş Cinayeti!
Sağlık işçileri ve iş güvenliği uzmanları

Geçtiğimiz günlerde yoğun iş yükü, günaşırı uykusuz nöbetlerin bir asistan doktorun canını aldığına şahit olduk. Ankara Şehir Hastanesinde çalışan asistan doktor Rümeysa Berin Şen, nöbet ertesi otomobiliyle evine giderken duran bir araca çarparak hayatını kaybetti. Daha gencecik yaşta böylesine feci bir kazada can vermesi hepimizi yürekten sarstı ve öfkelendirdi. Biliyoruz ki bu olay bir kaza değil, iş cinayetidir!
Bizler şantiyede çalışan işyeri hemşiresi ve iş güvenliği uzmanı işçileriz. Bizi sarsan bu olay öyle kaza deyip geçilecek bir olay değil kuşkusuz. Çalıştığımız şantiyeyi düşündük; biz günde 10 saat çalışıyoruz. Bir yerden sonra tüm filmler kopuyor. İnsanız, dolayısıyla dayanma gücümüz sınırlı. Ertesi gün çalışabilmek için yeterince dinlenmemiz şart. Düşünüyoruz; 36 saat uyumadan, dinlenmeden çalışmak insanı ne çok yıpratır. Bir süre sonra zaten yapılan işten verim de alınamaz. Bu kazaya neden olan koşulları araştırdığımızda şu verilere ulaştık: Türkiye’de yaklaşık 160 bin doktor bulunuyor ve bir doktora yaklaşık 500 hasta düşüyor. OECD ülkelerinde bir doktora düşen hasta sayısı 341. Türkiye’nin OECD ortalamasını yakalayabilmesi için en az 80 bin doktora ihtiyacı var. Ama Sağlık Bakanlığı doktor açığını kapatmak için yeni atamalar yapmak yerine “5 dakikada bir randevu” uygulamasına geçiyor.
Özellikle pandemi döneminde daha da ağırlaşan iş koşulları, özlük haklarındaki kayıplar, siyasi baskılar gibi çeşitli nedenlerle TTB (Türk Tabipler Birliği) verilerine göre Türkiye’de 18 ayda 8 bin hekim kamudan istifa etti. Adeta özel hastanelere müşteri kazandırmak, kamu kaynaklarını hastane patronlarına aktarmak üzerine kurulu sistem kamusal sağlık sistemini işlemez hale getiriyor. Ortaya çıkan sonuçtan hem sağlık çalışanları hem de hastalar doğrudan etkileniyor. Tükenmiş sağlık çalışanları ve sağlık hizmeti alamayan emekçiler…
UİD-DER’in yakın zamanda yayımladığı “Hekimlerden Eylem: Sağlık 5 Dakikaya Sığmaz!” videosunu izledik. Videoda kamu hastanelerinde muayene süresinin beş dakikaya düşürülmesine karşı TTB’nin çağrısıyla eylemler yapıldığını gördük. Bir hekimden günlük 100 hastaya bakılması bekleniyor. Sağlık Bakanlığı, hekim yetersizliği sebebiyle hastanelerden randevu almanın zorlaştığını öne sürerek, daha fazla sağlık çalışanı istihdam etmek yerine randevu süresini kısaltma yoluna gidiyor. Ve 9 Eylülden itibaren Merkezi Hekim Randevu Sistemi (MHRS) 5 dakikada bir randevu alınabilecek şekilde düzenlendi. Beş dakikada hasta bakmak yeterli tanının konulamaması, tedavinin eksik verilmesi sonucunu doğuracaktır. Tıbbi sekreterlerin yükü artacak, bu da tetkik ve tahlillerde karışıklığa sebep olacaktır. Tüm bunlar zaten yetersiz olan sağlık hizmetinin çöküşü demektir.
Uzun çalışma saatleri, iş güvenliği önlemlerinin alınmaması, insanlık dışı koşullar her gün canımızı alıyor. Kapitalizmde ne halkın ne de işçilerinin sağlığı önemlidir. Bu sistem sağlık değil hastalık üretiyor.
- İşyerinde Gelen Ölümler
- Çocuk İşçilikle Mücadele İşçi Sınıfının Örgütlü Mücadelesinin Büyümesiyle Mümkün
- 301’i, Soma’yı, O Günden Beri Hiç Unutmadık…
- Nurtani İçin Adalet, Adalet İçin Mücadele Gerek
- Sorumluluğu İşçiye Yıkmanın Yolu: “Ya Güvenli Çalış Ya Hiç Çalışma”
- “Benim Suçumdu Abla”
- Toplu Konut Değil, Toplu Mezar!
- Örgütlenmeye İhtiyacımız Var
- Kâr Hırsı Doğayı ve İşçileri Katlediyor
- Gençlerimiz Ölmeye Devam Ediyor
- Kocaeli’de “MESEM’e ve Çocuk İşçiliğine Son”Eylemi
- Sağlıksız ve Kötü Çalışma Koşullarına Karşı Birleşelim
- Mesleki Eğitim mi Kâr Hırsı mı?
- Hayatımızı Değiştirecek Parolayı Unutmayalım!
- Gizli Açlık Tehlikesi Büyüyor
- Biz Mücadele Edersek Her Şey Düzelir!
- Hasköy Sanayi Sitesinden Sonra Şimdi Sıra Kimde?
- Ya Beni İşten Atarlarsa?
- İSG-SEN Ankara’da Siyah Baret Eylemi Yaptı
- Patronların Prestiji Yangın Riskinden Daha Önemli
Son Eklenenler
- İzmir’den İstanbul’a belediye çalışanları, ücretlerinin geç veya eksik ödenmesi, tazminatlarının ve yan haklarının ödenmemesi nedeniyle çeşitli eylemler yapıyor. Evlerini geçindirmekte zorlanan emekçiler, alacaklarının bir an önce ödenmesini talep...
- 600 bin kamu işçisini ilgilendiren Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü (KÇP) süreci, kamu işçilerinin taleplerinin görmezden gelinerek sefalet zammına imza atılmasıyla sonuçlandı. Harb-İş İstanbul Şube Başkanı Murat Yalçınkaya ile Kartal...
- Grev yerindeki bir sohbet sırasında bir işçi kardeşimiz çocuğunun aşçılık bölümünü seçtiğini anlatırken bu durumun onu üzdüğünü şu sözlerle dile getirmişti: “Biz istedik ki bizim gibi işçi olmasın, mühendis olsun, doktor olsun, ezilmesin. Ama olmadı...
- Biz Gebze’den bir grup UİD-DER’li işçi olarak Omsa Metal direnişini ziyaret ettik. Direnişçi işçilerle sorunlarımız üzerine sohbet ettik.
- Kapitalist sistemin tarihsel krizi, siyasi iktidarın sermaye sınıfının çıkarlarına göre yürüttüğü politikalar biz emekçileri derinden etkiliyor. Açlık sınırı altında kalan sefalet ücretlerine mahkûm edilmiş durumdayız. Bizler insanız, sadece...
- Metal işkolunda grup toplu iş sözleşmesi yaklaşıyor. Bu sözleşme MESS ve metal işkolunda örgütlü bulunan Birleşik Metal-İş, Türk Metal ve Çelik-İş sendikaları arasında gerçekleşecek. Biz işçiler bir araya geldiğimizde futbol üzerine konuşur, sohbet...
- BM destekli Entegre Gıda Güvenliği Aşaması Sınıflandırması (IPC), Gazze’de yaklaşık 500 bin kişinin yaşadığı yerleşim bölgesinde kıtlık ilan etti. Gazze’de açlıktan ölenlerin sayısı her geçen gün artıyor. İsrail’in uyguladığı bu soykırımı protesto...
- Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu, taleplerini iletmek için 22 Ağustosta konfederasyon genel merkez binası önünde toplanarak Cumhurbaşkanlığına yürümek istedi. Kamu emekçilerinin yürüyüşü polis tarafından engellendi. Emekçiler sendika binası önünde...
- Hatay’dan İstanbul’a emekçiler rant uğruna evlerinden, tarım arazilerinden, geçim kaynaklarından ediliyorlar. Hatay Samandağ’da gece vakti alınan acele kamulaştırma kararıyla arazilerine giren ve narenciye ağaçlarını söken iş makinelerini durduran...
- Türkiye’de sayıları 16 milyona yaklaşan emeklilerin büyük bölümü, açlık sınırının altında maaşlarla yaşamaya çalışıyor. Yaşlılık dönemlerini huzur içinde geçirmesi gereken emekliler; temel ihtiyaçlarını karşılayamıyor, kiralarını ödeyemiyor,...
- Jack London’ın 1900’lü yılları resmettiği “Uçurum İnsanları” kitabını geçtiğimiz günlerde, arkadaşlarla birlikte okuduk. Yaşadığımız bazı şeyler nasıl da bu kitapta anlatılanları çağrıştırıyor.
- Hüzünlüsün, biraz durgun, biraz da dalgınsın kardeşim./ Evet ve tabii olmadan, hayat zor bizim için./ Her gün, günün en aydınlık, en sıcak, en soğuk, en kıpır kıpır saatinde/ Kapanmak dört duvar arasına, esaret saatlerine mahkum ve mecbur olmak...
- Siyasi iktidarın “aile yılı” ilan ettiği 2025’te nice ailenin ocağına ateş düştü, düşmeye de devam ediyor. Ocak ayında meydana gelen ve 78 kişinin hayatını kaybettiği Kartalkaya’daki otel yangını felaketiyle başladı yeni yıl. Ama bu felaket ne ilkti...