Sağlıktan Petrokimyaya İşçiler Hak Gasplarına Karşı Mücadele Ediyor

Grevdeki TPI Kompozit işçileri Çiğli Kasaplar Meydanında kitlesel buluşma gerçekleştirdi

Petrol-İş Sendikasının örgütlü olduğu rüzgâr tribünleri için kanat üretimi yapan Amerikan menşeli TPI Kompozit’in İzmir Menemen ve Çiğli’de bulunan fabrikalarında 13 Mayısta başlayan grev devam ediyor. İşçiler 31 Mayısta Çiğli Kasaplar Meydanında aileleriyle birlikte kitlesel buluşma gerçekleştirdi. Eyleme siyasi partiler ve demokratik kitle örgütlerinin yanı sıra grevleri devam eden Petrol-İş üyesi Temel Conta ve DYO Boya işçileri de katıldı. Eylem alanında halaylar çekildi “Kurtuluş Yok Tek Başına Ya Hep Beraber Ya Hiç Birimiz”, “İşçilerin Birliği Sermayeyi Yenecek”, “Yaşasın Sınıf Dayanışması” sloganları atıldı.

Petrol-İş İzmir Şube Başkanı Cem Turan yaptığı konuşmada TPI işçilerinin grevinin sadece daha yüksek ücret için değil fabrikada işçilerin akciğer hastalığına, bel fıtığına yakalanmasına neden olan kötü çalışma koşullarının düzeltilmesi için de olduğunu vurguladı. Şimşek programıyla patronların sözleşme masalarında işçilere yüzde 30 ücret zammı dayattığını belirten Turan, bunun mücadeleyle aşılacağını belirtti. TPI işçisi bir kadın işçi yaptığı konuşmada patronun sefalet zammı dayatmasına karşı grev hakkının işçilerin meşru mücadele aracı olduğunu söyledi.

Temel Conta işçileri adına bir konuşma yapan grevci bir kadın işçi, 173 gündür yasal ve anayasal hakları için yağmur çamur demeden direndiklerini belirtti. Sendika haklarının tanınması için greve çıktıklarını, greve çıktıkları zaman cehennemden çıktıklarını fark ettiklerini söyledi. Temel Conta firmasının otomotiv devlerine üretim yaptığını, 3. fabrikasını kurduğunu, fabrikayı emeğiyle büyüten işçilerin ise ay sonunu getiremediğini ifade etti.

İstanbul Şişli Belediyesi işçileri ücret gaspına karşı bir kez daha eylem yaptı

sisli_belediyesi_iscileri_30_05_2025.webp

19 Mart saldırıları kapsamında kayyım atanan İstanbul Şişli Belediyesinde çalışan Genel-İş Sendikası İstanbul Avrupa Yakası 3 No’lu Şube’de örgütlü işçiler ödenmeyen alacakları için 30 Mayısta bir kez daha Şili Belediyesi önünde eylem yaptı. İşçiler Nisan ve Mayıs aylarında yaptıkları çeşitli eylemlerle kayyım yönetiminin alacaklarını gasp etmesini protesto etmişti.

İşçiler eylemde “Kurtuluş Yok Tek Başına Ya Hep beraber Ya Hiç Birimiz”, “İşçiyiz Haklıyız, Kazanacağız”, “Kayyum Uyuma Maaşları Yatır”, “Birleşe Birleşe Kazanacağız”, “Kayyum Gidecek Biz Kalacağız” “Direne Direne Kazanacağız” sloganlarını haykırdı. Basın açıklamasında işçilerin aylardır ücretlerini zamanında ve eksiksiz alamadıkları, imzalanmış toplu iş sözleşmesinden doğan haklarının yok sayıldığı belirtildi. Mart ve Nisan ayına ait fazla mesai ücretlerinin, Nisan ayı ikramiyesinin ödenmediği, kadrolu ve Kent Yol’da çalışan işçilerin Mayıs ayına ait hak edişleriyle ve diğer gecikmiş alacaklarla ilgili ödemenin ne zaman yapılacağına dair bilgi verilmediği söylendi. Belirsizliğin işçilerin ekonomik sorunlarını daha da büyüttüğü vurgulandı.

İşçilerin talepleri şu şekilde belirtildi: “Şişli Belediyesi yönetimi, işçilerin mağduriyetini derinleştirmemeli; alacakları düzenli ve eksiksiz olarak derhal ödemelidir. İkramiye haklarımız gecikmeden yatırılmalıdır. Mayıs ayına ait hak edişlerimiz zamanında ödenmelidir.”

Queen Tarım işçileri tacize, mobbinge ve sendikal baskılara karşı mücadeleye devam ediyor

queen_tarim_iscileri.webp

İzmir Dikili’de bulunan Danimarka merkezli Queen Tarım işçileri baskılara, düşük ücretlere ve mobbinge karşı Birleşik Tarım Orman İşçileri Sendikasında (BTO-SEN) örgütlenmiş, 2024 yılının Kasım ayında Çalışma Bakanlığından yetki belgesini almış ancak Queen işvereni sendikanın yetkisini tanımamıştı. BTO-SEN’den istifa etmeleri için işçilerin üzerindeki baskıyı arttıran işverene karşı işçilerin BTO-SEN öncülüğünde İzmir Dikili Meydanı ve İstanbul’da Danimarka Konsolosluğu önünde başlattıkları direniş 3. haftasında devam ediyor.

BTO-SEN 30 Mayısta İzmir Dikili Meydanında basın açıklaması yaptı. Açıklamaya Dikili Emek ve Demokrasi Platformu da katılarak destek verdi. Eylemde “Sendika Hakkımız Söke Söke Alırız”, “İnsanca Yaşamak İstiyoruz”, “İş Ekmek Yoksa Barış da Yok”, “İşçilerin Birliği Sermayeyi Yenecek”, “Queen İşçisi Köle Değildir”, “Birleşe Birleşe Kazanacağız”, “Kurtuluş Yok Tek Başına Ya Hep Beraber Ya Hiç Birimiz” sloganları atıldı.

Basın açıklamasında konuşan BTO-SEN Genel Başkanı Mehmet Çak, Queen Tarım patronunun sendikanın yetkisini tanımadığını ve TİS sürecini keyfi şekilde sabote ettiğini söyledi. İşverenin sıfır zam dayattığını ve “enflasyon yükseldikçe işçiye vermeden daha çok kazanırız” sözleriyle sıfır zammı savunduğunu belirtti. Çak sözlerine şöyle devam etti: “Bu cümle sadece Queen patronunun değil tüm Türkiye sermaye çevrelerinin kriz ve enflasyonu nasıl bir sömürü aracına çevirdiğini gözler önüne seriyor. Krizin bedelini işçiye yıkan bu zihniyet bir poğaçayı dahi işçiye çok görerek kârını büyütmek istiyor.”

Çak konuşmasında işverenin çoğunluğu kadın olan işçilere sendikadan istifa etmeleri için baskı yaptığını, sendika temsilcisi kadın işçileri tehdit ettiğini, işçileri başka bir sendikaya geçmeye zorladığını, patronun istediği sendikaya üye olan işçilere bayram parası ve ikramiye verileceğinin duyurulduğunu söyledi. BTO-SEN üyesi işçilerin tehditlere ve rüşvet oyunlarına boyun eğmediğini, direnişin kırılamadığını belirtti. Şirketin Danimarka’daki merkezine ve Danimarka konsolosluğuna şirketin suçlarına ortak olmamaları ve Çalışma Bakanlığına işyerinde yaşanan mobbing, sendikal baskılar ve iş güvenliği önlemlerinin alınmamasına karşı gerekli denetimleri yapması çağrısı yaptı.

Queen patronuna da seslenen Çak, işçilerin sendikal haklarının tanınması, tacizci amirlerin ve servis şoförlerinin işyerinden uzaklaştırılması, haksız olarak işten çıkarılan sendika temsilcisinin işe iadesinin yapılması, makul bir teklifle TİS masasına oturulması taleplerini yineledi.

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesinde intörn hekimler sağlıkta şiddete karşı yarım gün iş bıraktı

ankara_universitesi_intern_hekimler.webp

27 Mayısta Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Acil Servisinde görevli intörn bir hekim, hasta yakını tarafından sözlü ve fiziksel saldırıya uğradı. İntörn hekimler 30 Mayısta yarım gün iş bırakarak Başhekimlik binasına yürüdü. Burada oturma eylemi ve basın açıklaması yapan hekimler sağlıkta yaşanan şiddeti protesto etti. Ankara Tabip Odası, Türk Tabibler Birliği, Hekim Birliği, Hekim-Sen intörn hekimlerin eylemine katılarak destek verdi. Eylemde “Yaşamak Yaşatmak İstiyoruz”,  “Hekim Susarsa Sağlık Susar”, “Hekime Şiddet Affedilemez”, “Hekime Şiddet Normalleşemez”, “Ankara Tıp Bizlere, İntörnüne Sahip Çık”, “İntörn Hekim Köle Değildir” sloganları atıldı.

Basın açıklamasında saldırı sırasında güvenlik görevlilerinin müdahalesinin yetersiz kaldığı ve saldırı sonrasında Çocuk Acil öğretim üyelerinin kararıyla saldırıyı yapanın hastasının triyaj kuralları gözetilmeden tedaviye alındığı, işlemlerinin hızlandırıldığı belirtilerek “bizlere örnek olmasını beklediğimiz öğretim görevlilerinin bu davranışı hekime şiddetin önünü açabilecek yanlış ve kabul edilemez bir davranıştır” denildi.

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanlığı ve Başhekimliğine, Yüksek Öğretim Kuruluna, Sağlık Bakanlığına, Adalet Bakanlığına ve tüm ilgili kurumlara yapılan çağrıda şu talepler ifade edildi:

• Sağlıkla şiddetle mücadelede daha etkin yasal düzenlemeler yapılmalı.
• Öğrenci, intörn ve asistan hekimlerin güvenliği birincil öncelik olarak ele alınmalı.
• Şiddeti teşvik eden ya da görmezden gelen tutum ve davranışlara karşı yaptırımlar uygulanmalı.
• Tıp eğitimini öncelemesi gereken üniversite hastanelerinde sağlık hizmetinde performans baskısı ve popülist uygulamalar sonucunda hiçe sayılan hekimlik mesleğinin değerini ve meslek onurunu koruyacak bir eğitim ve çalışma ortamı sağlanmalı.
• İntörn ve asistan hekimlerden sorumlu öğretim görevlilerinin hekimlerin arkasında yer almasını, söylemleriyle yol gösteren öğretim üyelerinin problemlerimizde meydanlarda da boy göstermesini istiyoruz.