Buradasınız
Sorumluluğu İşçiye Yıkmanın Yolu: “Ya Güvenli Çalış Ya Hiç Çalışma”
Ankara’dan iş güvenliği uzmanı işçiler

2 Nisan 2024’te İstanbul Beşiktaş’ta Masquerade isimli gece kulübünde çıkan yangında 29 işçi yaşamını yitirmişti. Aileler aradan geçen bir senede adaletin sağlanmamış olmasına, asli kusurluların tutuklanmamasına tepkili. Mahkemeye sunulan ikinci bilirkişi raporunda bir taraftan işçilerin göz göre göre öldüğü ortaya çıkarken diğer taraftan sorumluluğu işçilere atan ifadeler var.
Mahkemeye sunulan 53 sayfalık bilirkişi raporunda, acil çıkış kapılarının önünün malzemelerle kapatıldığı, ayrıca izolasyon malzemelerinin yangını hızlandırdığı belirtiliyor. Yangın söndürme sistemleri (sprinkler, duman dedektörü, yangın kaçış aydınlatmaları) ise tadilat nedeniyle kaynak yapıldığı için devre dışı bırakılmış. Acil çıkış kapılarına ulaşamamaları sonucunda işçiler kaçamamış ve bu durum daha fazla işçinin ölümüne neden olmuş. Yani işçiler göz göre göre ölüme gönderilmiş.
Ama diğer taraftan raporda öyle ifadeler var ki sorumluluk neredeyse işçilere yıkılmış. Bilirkişilerden mesleği iç mimarlık olan biri şöyle ifadeler kullanmış: “Şantiyelerde oluşan “YA GÜVENLİ ÇALIŞ YA HİÇ ÇALIŞMA” (benim tüm şantiyelerimde bu yazı şantiye girişinde asılıdır) anlayışını uygulaması ve uygulatması tüm kişilerin can ve mal güvenliği açısından önem arz etmektedir. Önce herkes kendisinden sonra her bir taşeron grup kendi grubu ile ilgili can ve mal güvenliğinden sorumludur.” Aileler haklı olarak bu ifadelere tepki gösteriyorlar ve rapordan çıkarılmasını istiyorlar.
Elbette her insan önce kendinden sorumludur, kendi canına bir şey olmamasına dikkat etmelidir. Ama bizler şantiyelerde çalışan iş güvenliği uzmanları olarak bir tabela asmakla, “güvenli çalış” demekle sorunların çözülmediğini gayet iyi biliyoruz. 6331 Sayılı İş Sağlığı ve İş Güvenliği Kanunu’nun 13. maddesine göre işçilerin “Çalışmaktan Kaçınma Hakkı” var. Bizler işçilere verdiğimiz eğitimlerde özellikle bu maddeye vurgu yapıyoruz. Ancak şunu da çok iyi biliyoruz ki işçiler tek başlarına “bu benim için tehlikeli, ben bu işte çalışmam” diyemezler. Çünkü çalışmam dediklerinde kendilerini kapı önünde bulurlar. Aslında gerçek bu kadar basit! “Kâğıt üzerinde sana çalışmama hakkı tanıdım, çalıştığın yere de “ya güvenli çalış ya hiç çalışma” tabelası astım, artık başına bir iş gelirse sen sorumlusun” demek sadece saçmalık değil aynı zamanda haksızlık ve pervasızlıktır!
Yıllar önce Cumhurbaşkanı Erdoğan Uluslararası 8. İş Sağlığı ve Güvenliği Konferansı’nda bir açıklama yapmıştı. İş kazalarının sadece “işverenlerin hassasiyet göstermesiyle” önlenemeyeceğini ve işçilerin de “hassasiyet” göstermesi gerektiğini, işçilerin sıcak havalarda baret takmadıklarını söylemişti. Hâlbuki beton çöktükten sonra baretin de bir anlamı kalmıyor. Biz bu zihniyeti ZSR Patlayıcı üretim tesisinde yaşananlarda da gördük. Ölen işçiler kusurlu bulunmuştu. Esenyurt’ta bir AVM şantiyesinde ölen işçiler için ise işveren avukatı, “işçiler yangın çıktığında çadırdan kaçabilirdi” demişti. Aynı zihniyet, aynı vicdansızlık! Suçlarını üzerlerinden atıyorlar. Bizler çalıştığımız fabrikalardan, şantiyelerden, atölyelerden görüyor ve biliyoruz ki işin bir an önce bitirilmesi basıncı, önlemlerin ihmal edilmesi, geçim sıkıntısı, düzenli ve sağlıklı beslenememe, düşük ücretler yüzünden uzun saatler çalışmak ve bu sebeple de dinlenememek… Tüm bunlar iş kazalarına davetiye çıkarıyor. Yani asıl suçlular hem denetim yapmayan sorumlular hem de hiç bir önlem almayan patronlardır.
Hep dillendirdiğimiz bir şey var: “Örgütlülük Hayat Kurtarır!” Çünkü işçiler tek başına kendilerini koruyamaz. Tek başına “ben çalışmıyorum” da diyemez. Ama örgütlü olursak işyerlerinde alınan kişisel koruyucu donanımdan, üzerinde çalışacağımız iskeleye kadar, nerede nasıl çalışacağımız üzerine söz hakkımız olur. Örgütlü olursak hesap sorabilir, tüm iş güvenliği önlemlerini aldırabilir, canımızı koruyabiliriz.
- 301’i, Soma’yı, O Günden Beri Hiç Unutmadık…
- Nurtani İçin Adalet, Adalet İçin Mücadele Gerek
- Sorumluluğu İşçiye Yıkmanın Yolu: “Ya Güvenli Çalış Ya Hiç Çalışma”
- “Benim Suçumdu Abla”
- Toplu Konut Değil, Toplu Mezar!
- Örgütlenmeye İhtiyacımız Var
- Kâr Hırsı Doğayı ve İşçileri Katlediyor
- Gençlerimiz Ölmeye Devam Ediyor
- Kocaeli’de “MESEM’e ve Çocuk İşçiliğine Son”Eylemi
- Sağlıksız ve Kötü Çalışma Koşullarına Karşı Birleşelim
- Mesleki Eğitim mi Kâr Hırsı mı?
- Hayatımızı Değiştirecek Parolayı Unutmayalım!
- Gizli Açlık Tehlikesi Büyüyor
- Biz Mücadele Edersek Her Şey Düzelir!
- Hasköy Sanayi Sitesinden Sonra Şimdi Sıra Kimde?
- Ya Beni İşten Atarlarsa?
- İSG-SEN Ankara’da Siyah Baret Eylemi Yaptı
- Patronların Prestiji Yangın Riskinden Daha Önemli
- “El Cerrahisi 7/24 Yanınızda”
- Yangından Haberimiz Bile Olmadı!
Son Eklenenler
- İzmir Büyükşehir Belediyesine ait İZELMAN, İZENERJİ ve Egeşehir’de çalışan Genel-İş üyesi yaklaşık 23 bin işçi, toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde düşük ücret dayatılmasına karşı ve eşit ise eşit ücret talebiyle 29 Mayısta greve çıktı. Belediye...
- Her 1 Mayıs sabahını gecesinde uyuyamadığım, bir an önce sabahı karşılamanın heyecanıyla beklerim. Tüm dünyada milyonlarca işçi renk, ırk, ülke gözetmeksizin alanlara meydanlara çıkıyor ve tek yürek oluyor! Taleplerimiz ve mücadelemizde ortaklaşıyor...
- Neden “UİDER” değil, UİD-DER” dediğimi anlatmak istiyorum size. Geçtiğimiz günlerde bir işçi kardeşimiz bana UİD-DER’in açılımını sordu. Yanıtladım: “Uluslararası İşçi Dayanışması Derneği, kısaca UİD-DER.” Fakat internette arama yaparken kısaltmayı...
- Son yıllarda egemenlerin ekonomik ve siyasi krizlerden söz ederken “fırtına” ya da “kasırga” benzetmesine çok sık başvurduklarına şahit oluyoruz. Mesela JP Morgan CEO’su 2022’de yaklaşan ekonomik belirsizlikleri tarif etmek için “ekonomik kasırga”...
- Bazı insanlar vardır, kalpleri sadece kendileri için değil, tüm insanlık için, yeryüzünün tüm canlıları için özgürlük tutkusuyla çarpar. Tıpkı Haziran ayında sonsuzluğa uğurlanan üç yürek işçisi gibi. 3 Haziran 1963’te Nâzım Hikmet’in, 2 Haziran...
- UİD-DER’de emekçi kadınların bir araya geldiği bir etkinlikte çocuklarla ilgilenmek için kreşte görevliydim. Yaşları 3 ile 10 arasında değişen 7-8 çocuk vardı. Hangi oyunları oynamak istediklerini sorduğumda, içlerinden biri oyun oynamak...
- ABD’de yaşıyor olsaydık, muhtemelen Türkiye’de olduğu gibi, en çok konuşacağımız konuların başında gelecekti ekonomi. Son yıllarda ABD’den Türkiye’ye işçi ve emekçiler düşük ücretlerden kamu hizmetlerinin kısıtlanmasına benzer sorunlarla...
- Kısa bir zaman öncesine kadar direnişte olan, direniş boyunca pek çok kez polis saldırılarıyla yüz yüze gelen bir işçi kardeşimizle 19 Mart’tan sonra yaşanan protestolarla ilgili haberleri izliyor, sohbet ediyorduk. Bir anda öfkeyle, “şunlara bak,...
- Siyasi iktidar yoksullaştırma politikalarını sürdürüyor. Enflasyon balyozunu işçi ücretlerine, emekli aylıklarına, kamu çalışanlarının maaşlarına indiriyor, ücretleri tuzla buz ediyor. İşçilerin, kamu emekçilerinin, emeklilerin cebinden çalınan...
- TPI Kompozit işçileri grevlerinin 19. gününde İzmir Çiğli Kasaplar Meydanında buluşma gerçekleştirdi. İstanbul Şişli Belediyesinde çalışan Genel-İş Sendikası İstanbul Avrupa Yakası 3 No’lu Şube’de örgütlü işçiler, ödenmeyen alacakları için 30...
- Sevgili işçi kardeşlerim, Tavşan korktuğu için kaçmaz, kaçtığı için korkar. Patronlar ve onların devleti de işçi sınıfının örgütlü gücünden ölümüne korktukları için saldırıyorlar. Örgütlü değilken bile bu kadar korkuyorlarsa, bir de işçi sınıfı...
- İngiltere’de işçi ve emekçiler, İsrail’in Gazze’de yürüttüğü soykırıma karşı her Cumartesi günü yüz binler olup meydanlara çıkıyorlar. Ulusal Demiryolu, Denizcilik ve Ulaştırma İşçileri Sendikası (RMT), bu eylemlere geniş katılım sağlıyor. UİD-DER,...
- Otobüs yolculuğunda 81 yaşında Menemenli bir Yörük amca ile tanıştım. O yaşında hâlâ kâğıt toplayarak geçimini sağlamaya çalıştığını anlattı. Çocukları olmamış. Eşinin küçük tarlalarının işlerinin dışında çalışmasına karşı çıkmış. “Benim kazandığım...