Tarafımız Bellidir: Savaşın, Katliamların, Kapitalizmin Karşısındayız
Ankara’dan bir metal işçisi
İsrail’in Gazze’de yürüttüğü soykırım bir yılı geride bıraktı. İsrail devleti milyonlarca insanın tepesine bombalar yağdırıyor. Geçtiğimiz bir yılda yarısı kadın ve çocuk olmak üzere 40 binden fazla insan katledildi. Bugün ise İsrail’in saldırıları genişleyerek devam ediyor, Yemen ve Lübnan da bombalar altında. Dünyanın her yerinde işçi ve emekçiler bu soykırıma öfkeliler. Bir yıldır devam eden bu katliamın acısını yürekten hissediyoruz. Ama acımızı ve öfkemizi nasıl ortaya koyuyor, savaşın durdurulması için ne yapıyoruz?
Çalıştığım işyerinde yemeğin yanında Pepsi, Fanta gibi içecekler veriliyor. Çünkü fabrikamızda üretilen araçlarla bu ürünlerin lojistiği sağlanıyor. Savaşın birinci yılı dolayısıyla konuştuğumuzda arkadaşlarım “bu içecekleri içmeyerek en azından tarafımızı belli ediyoruz” dediler. Hz. İbrahim’i yakmak isteyenlerin ateşi karşısında bir damla su taşırken “en azından hangi tarafta olduğum belli olsun” diyen karınca örneğini vererek “biz de tarafımızı böyle belli ediyoruz” dediler. Hatta bu boykota katılmayanları İsrail’in zulmüne destek vermekle suçladılar. O zaman şu soru ortaya çıktı: Elbette hepimiz Filistinli emekçilerin yanındayız ama tarafımızı nasıl belli etmeliyiz?
Mesela Türkiyeli egemenler savaş başladığı günden beri İsrail’i kınamaktan öteye geçmediler. Emekçilere ise İsrail ürünlerini boykot etme çağrısında bulundular. İşçi ve emekçileri boykotla oyalayıp gerçeklerin üzerini örtmek istediler. Hatırlayalım bu son bir yılı: Filistin’de savaşa son verilsin, İsrail’in zulmü durdurulsun demek için alanlara çıkmak isteyen emekçiler ve gençler engellendi. Bir tarafta İsrail ürünlerini boykot çağrıları yükseltilir, beddualar okunurken muhalif gazeteciler İsrail’le ticaretin sürdüğünü, gemilerin İsrail’e birçok ürün taşıdığını ortaya çıkardılar. Siyasi iktidar “İsrail bir terör devletidir”, “soykırımcı, katil Netanyahu” diyerek güya İsrail devletini sürekli kınadı. Yahudi düşmanlığı üzerinden siyaset yaptı. Ama Türkiye’nin İsrail ile olan ekonomik ilişkileri yıllardır bilinen bir gerçektir. AKP iktidarı ise bu ilişkileri her alanda büyüttü ve yaygınlaştırdı. Bu süreçte de sermaye ve iktidar işçileri boykotla, çeşitli dram müzikleri eşliğinde savaş görüntüleriyle, keskin nutuklarla oyalarken İsrail’le ticaret ve işbirliği devam etti.
Türkiyeli egemenler böyle ikiyüzlü bir siyaset izlerken ABD ve birçok Batılı ülkenin egemenleri İsrail’e açıktan destek verdi. ABD, İngiltere, Fransa ve daha başka ülkelerde ise emekçiler soykırıma sessiz kalmadılar. Kitlesel gösterilerle emperyalist savaşı protesto ederek taraflarını ortaya koydular. İsrailli emekçiler meydanlarda bir araya gelerek savaşın durdurulmasını ve Netanyahu hükümetinin istifasını istediler. Çünkü dinimiz, dilimiz ne olursa olsun emekçilerin dostu yine emekçilerdir. Dünyanın her yerinde işçi ve emekçiler protestolarına devam ediyorlar, Filistin halkıyla dayanışmayı büyütüyorlar. Dünya emekçilerinin eylemleri bize tarafımızı belli etmenin yolunu gösteriyor. Türkiyeli işçiler olarak meydanlarda birleşerek, fabrikalarda örgütlülüğümüzü güçlendirerek, ikiyüzlü egemenlere karşı sesimizi yükselterek tarafımızı ortaya koyabiliriz. Savaşları ve katliamları yaratan kapitalizme karşı mücadelemizi büyütelim.
“Annemle Gurur Duyuyorum”
Son Eklenenler
- “En zorlu sürecin önemli bir kısmı geride kaldı. Cumhurbaşkanımız da söyledi. 2025, 2024’ten daha iyi olacak. 2026 da 2025’ten çok daha iyi olacak.” Bu sözler 1,5 yıldır ekonomiyi düze çıkarma bahanesiyle emekçilerin ümüğünü sıkan Maliye Bakanı...
- Filistin Eylem Komitesi’nin çağrısı üzerine sendikalar, demokratik kitle örgütleri ve siyasi partiler “Siyonist saldırganlığa ve Gazze’yi ateşe veren petrol akışına son!” şiarıyla 15 Ekimde, Taksim’de bir araya geldiler. Taksim Tünel Meydanından...
- Sendikalarının aldığı grev kararına ve atılan arkadaşlarının geri alınması talebine coşkuyla sahip çıkan As Plastik işçileri grevlerine devam ediyorlar. Biz de bir grup UİD-DER’li işçi olarak As Plastik işçilerinin grevini ziyarete gittik.
- Zaten zor şartlarda, iş güvencesinden yoksun ve düşük ücretlere çalışan biz işçiler her fırsatta patronların ve iktidarın hedefi haline geliyoruz. İstanbul Ticaret Odası Başkanının, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan’a sunduğu talepler...
- İsrail’in Gazze’de yürüttüğü savaşın ve katliamın birinci yılı geride kalırken dünya meydanları emekçilerin “emperyalist savaşa hayır” sloganıyla yankılanmaya devam ediyor. İsrail’in 7 Ekim 2023’ten bu yana sürdürdüğü savaşın alevleri yeni bölgelere...
- Sendikalaştıkları için işten atılan ve buna karşı 89 gündür direnen Polonez işçileri, İstanbul’un çeşitli merkezlerinde gerçekleştirdikleri basın açıklamalarıyla Polonez ürünlerine boykot çağrısı yaptı. İstanbul’da Marmara Park AVM, Kadıköy İskele...
- Bir kadın olarak grevde olmaktan, hakkımı beraber çalıştığım işçi arkadaşlarımla birlikte aramaktan gurur duyuyorum. Grev çadırında beklerken, çadırımızın önünden sanayide bulunan farklı fabrikalarda çalışan işçi arkadaşlar geçiyor. Kimisi bizlere...
- Geçtiğimiz haftalarda Kocaeli’nde düzenlenen “İnsan Hakları Eğitim Kampı”nda gençlerle bir araya gelen Bilal Erdoğan’ın konuşması dikkat çekiciydi doğrusu. Geçen yıl 2023 genel seçimlerinden hemen önce sanki bir lütufmuş gibi yasalaştırılan EYT...
- Egemenler ve onların siyasetçileri suçu ve suçluyu tanımlarken de, adaletten bahsederken de “hukuk devleti” diye bir kavram kullanıyorlar. “Bu ülkede hukuk var” lafını dillerinden düşürmüyorlar. Onların iddiasına göre hukuk büyük sermaye sahibi...
- İsrail’in Gazze’de yürüttüğü soykırım bir yılı geride bıraktı. İsrail devleti milyonlarca insanın tepesine bombalar yağdırıyor. Geçtiğimiz bir yılda yarısı kadın ve çocuk olmak üzere 40 binden fazla insan katledildi. Bugün ise İsrail’in saldırıları...
- 28 Ağustostan 11 Eylüle kadar her gün grev çadırına gittim. Annemin fabrika önünde direniş yapması beni çok gururlandırıyor. Annem 47 yaşında, ben ise 11 yaşındayım. Grev alanından çok şey öğreniyoruz, bu durum hem beni mutlu ediyor hem de annemi....
- DİSK Uluslararası İlişkiler Dairesi Müdürü Kıvanç Eliaçık, NotaBene yayınlarından çıkan “Orta Doğu’da İşçiler ve Sendikal Hareket” kitabı vesilesiyle 22 Eylülde UİD-DER’in konuğu oldu, kitap üzerine güzel bir söyleşi gerçekleştirildi. Ortadoğu ve...
- Patronlar işçi sınıfının sahip olduğu en küçük hak kırıntılarını bile yok edip kölelik koşullarını dayatıyor. Saldırıların dozu artıp kapsamı genişledikçe çok daha fazla sayıda işçi sorunlarına çözüm aramaya, birlik olma ve sendikalaşma yolunu...